Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/733 E. 2023/22 K. 16.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/733
KARAR NO : 2023/22

DAVA – BİRLEŞEN DAVA : İtirazın İptali (Kefalet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/11/2021
KARAR TARİHİ : 16/01/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Kefalet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA : Asıl davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin dava dışı—– davalı ile birlikte bir dönem ortak olduklarını, davalının halen %20 oranında şirket hissedarlığının devam ettiğini, müvekkilinin ise şirket ortaklığından ayrıldığını, müvekkilinin davalı ile birlikte ortak oldukları dönemde şirket ile ——- sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşmenin müvekkili ve davalı tarafından müşterek ve müteselsil kefil sıfatıyla imzalandığını, söz konusu kredi borcunun şirket tarafından ödenmediğini, bu sebeple—- aranarak borcun ödenmemesi halinde hesabın kat edilerek yasal işlemlere başlanacağının müvekkiline bildirildiğini, bunun üzerine —– tutarında ödeme yaptığını, bu ödemeden davalının %20 ortaklık payına düşen ——ödenmesi aksi takdirde yasal yollara başvurulacağı hususunun davalıya —— ihtarnamesiyle bildirildiğini, ancak davalının ödeme yapmadığını, bu nedenle davalı hakkında———- dosyası ile takip başlatıldığını, davalının takibe haksız ve kötü niyetli itiraz ettiğini ve takibin durduğunu belirterek davalının itirazının iptaliyle takibin devamına ve davalının %20’den aşağı olmamak üzere inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin dava dışı ————- davalı ile —————— olduklarını, davalının halen %20 ——hissedarlığının devam ettiğini, müvekkilinin ise şirket ortaklığından ayrıldığını, müvekkilinin davalı ile birlikte ortak oldukları dönemde ——-arasında — imzalandığını, bu sözleşmenin müvekkili ve davalı tarafından müşterek ve müteselsil kefil sıfatıyla imzalandığını, söz konusu kredi borcunun—- ödenmediğini, bu sebeple —- tarafından aranarak borcun ödenmemesi halinde hesabın kat edilerek yasal işlemlere başlanacağının müvekkiline bildirildiğini, bunun üzerine borca ——tutarında ödeme yaptığını, bu ödemeden davalının %20 ortaklık payına düşen ——— ödenmesi aksi takdirde —- başvurulacağı hususunun davalıya —– ihtarnamesiyle bildirildiğini, ancak davalının ödeme yapmadığını, bu nedenle davalı hakkında ———— dosyası ile takip başlatıldığını, davalının takibe haksız ve kötü niyetli itiraz ettiğini ve takibin durduğunu belirterek davalının itirazının iptaliyle takibin devamına ve davalının %20’den aşağı olmamak üzere inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA : Asıl davada davalı …——-cevap dilekçesinde özetle;davacı taleplerinin zaman aşımına uğradığını, genel kredi sözleşmesinin imzalandığı ve kefalet akdinin tesis edildiği tarihte 818 Sayılı B.K.’nun yürürlükte olduğunu, dava konusu olayda TBK’nun 596/1-4 uygulanma imkanı bulunmadığını, 818 Sayılı B.K. 109 maddesinde davalı kefiller yönünden davacıya bir rücu hakkı vermediğini, kefilin tacir olmayan diğer kefile karşı açacağı davada görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemeleri olduğunu, gerek 818 Sayılı B.K. gerekse 6098 TBK uyarınca kefilin sorumluluğunun ancak sözleşmede belirtilen azami miktar kadar olduğunu, taraflar arasında imzalanan 06/09/2019 tarihli protokol ile birbirlerini ibra ettiklerini, davacının kötü niyetli hareket ettiğini, dava dışı şirket otel binasının tek başına müvekkilinin öz abisi davacı tarafından kullanılmasına rağmen—– şirketin borçlarının tüm maliklerce karşılandığını, takip talebi ekindeki dekontta yapılan ödemenin kredi ödemesi için yapılıp yapılmadığının belli olmadığını, bu parayı bizzat davacının yatırmadığını, ödemenin kredi hesabına değil dava dışı şirketin hesabına yapıldığını belirterek davanın reddi ile davacının %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini savunmuştur.
Birleşen davada davalı …—- cevap dilekçesinde özetle; davacının müvekkilinin öz abisi olduğunu, davaya konu kredi bedelinin——– üzerinde şirket ortağı görünen —– karşı da rücu edildiğini, bahsi geçen rücu alacağı için davacının —————— sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, itiraz sonrasında —— dosyasında dava açıldığını, her iki dava konusunun ve davacısının aynı olduğunu, iki davanın birleştirilmesi gerektiğini, davacı taleplerinin zaman aşımına uğradığını, genel kredi sözleşmesinin imzalandığı ve kefalet akdinin tesis edildiği tarihte 818 Sayılı B.K.’nun yürürlükte olduğunu, dava konusu olayda TBK’nun 596/1-4 uygulanma imkanı bulunmadığını, 818 Sayılı B.K. 109 maddesinde davalı kefiller yönünden davacıya bir rücu hakkı vermediğini, kefilin tacir olmayan diğer kefile karşı açacağı davada görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemeleri olduğunu, gerek 818 Sayılı B.K. gerekse 6098 TBK uyarınca kefilin sorumluluğunun ancak sözleşmede belirtilen azami miktar kadar olduğunu, taraflar arasında imzalanan —- tarihli protokol ile birbirlerini ibra ettiklerini, davacının kötü niyetli hareket ettiğini, dava dışı—- —- başına müvekkilinin —- davacı tarafından kullanılmasına rağmen—- borçlarının tüm maliklerce karşılandığını, takip talebi ekindeki dekontta yapılan ödemenin kredi ödemesi için yapılıp yapılmadığının belli olmadığını, bu parayı bizzat davacının yatırmadığını, ödemenin kredi hesabına değil dava dışı şirketin hesabına yapıldığını belirterek davanın reddi ile davacının %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini savunmuştur.
İNCELEME ve GEREKÇE : Asıl ve birleşen dava hukuki niteliği itibariyle İİK 67 maddesinde düzenlenen itirazın iptali davasıdır.
Dilekçeler teatisinin tamamlanmasıyla asıl ve birleşen dava yönünden yargılamanın ön inceleme safhası tamamlanarak tahkikat aşamasına geçilmiş, davacı vekili sunduğu —- tarihli dilekçesi ile dava ve birleşen davadan feragat ettiklerini bildirmiş, davacı vekilinin vekaletnamesinde yapılan incelemede davadan feragate yetkisi olduğu anlaşılmıştır.
Asıl ve birleşen davada davalılar vekili sunduğu 16/01/2023 tarihli dilekçe ile feragat nedeniyle yargılama gideri ve vekalet ücreti ve tazminat taleplerinin olmadığını bildirmiştir.
Davadan feragat davayı sona erdiren taraf işlemlerinden olduğundan davanın bu nedenle reddine karar verilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Dava ve birleşen davanın feragat nedeniyle REDDİNE,
2-Dava ve birleşen davada davalı tarafça kötü niyet tazminatı talep edilmediğinden karar verilmesine yer olmadığına,
3- Asıl davada Harçlar Kanunu 22. maddesi uyarınca alınması gereken 119,93 TL harcın davacı tarafça peşin olarak yatırılan ——–harçtan mahsubu ile bakiye 12.238,59 TL harcın karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
4-Asıl davada davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Asıl davada davalı tarafça yargılama gideri ve vekalet ücreti talep edilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Asıl dava yönünden 7155 sayılı Kanun ile 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununa eklenen 18/A maddesinin 13.fıkrası ve yürürlükte bulunan —–arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
7-Birleşen davada Harçlar Kanunun’un 22.maddesi uyarınca alınması gereken 119,93 TL harcın davacı tarafça peşin olarak yatırılan 15.585,27 TL harçtan mahsubu ile bakiye 15.465,34 TL harcın karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
8-Birleşen davada davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
9-Birleşen davada davalı tarafça yargılama gideri ve vekalet ücreti talep edilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
10-Birleşen dava yönünden 7155 sayılı Kanun ile 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununa eklenen 18/A maddesinin 13.fıkrası ve yürürlükte bulunan —–arabuluculuk ücretinin davacı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
11- Asıl ve birleşen davada davacı tarafından, asıl davada davalı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı ve davalı ..—- iadesine,
HMK 345. Maddesi hükmü uyarınca kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde karar verildi.