Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/719 E. 2022/939 K. 20.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/719 Esas
KARAR NO : 2022/939
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/11/2021
KARAR TARİHİ: 20/12/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: İşbu dava açılmadan önce, davacı şirket tarafından ticari uyuşmazlıklarda dava şartı arabuluculuk yoluna başvurulduğunu, gerçekleştirilen görüşmeler sonucunda, taraflarca anlaşma sağlanamadığını ve buna ilişkin ekli —– son tutanak tanzim edilerek e-imza ile imza altına alındığını, son tutanakta da belirtildiği üzere, davalı şirketin ikinci görüşmeye katılmadığını, arabulucu tarafından da kendisine ulaşılamadığını, Davalı şirket tarafından, müvekkili şirketten, ekte sunulan —– tarihli teklif formunda yer alan malzemelerin sipariş edildiğini, sipariş formunda, sipariş tutarı olan toplam —-, malzeme öncesi verilecek —- vadeli çek ile ve malzemelerin teslim tarihindeki—– ödenmesinin kararlaştırılmış olduğunu, sipariş formunda ödemenin, —- vadeli çek ile yapılacağının açıkça belirtilmesine karşın, davalı şirket tarafından malzemelerin tutarının, —– olarak ödenmiş olduğunu, bu kapsamda davalı şirket tarafından müvekkiline, —- tutarında bir ödeme yapıldığını, Müvekkili şirket tarafından bu ödemeye ilişkin davalı firmaya,—- sayılı faturanın kesildiğini, davalı şirketin ödemeyi —- yapması nedeniyle, müvekkili şirketin —— kaynaklanan fark alacağının oluştuğunu, bu kapsamda müvekkili şirket tarafından firma ile iletişime geçilerek, davalı şirkete —- kesileceğinin belirtildiğini, kur farkı faturasının kesildiği —– karşın, davalı şirkete teslim edilecek malzemelerde üç hafta gecikme yaşandığı için, bu süre içerisinde —- farkın, müvekkili şirket tarafından iyi niyetli bir şekilde düşüldüğünü ve davalı firmaya, işbu itirazın iptali davasına konu —– faturasının kesildiğini, müvekkili tarafından söz konusu kur farkı faturası kesildikten sonra, davalı tarafından söz konusu bedelin ödenmemiş olması nedeniyle, davalı aleyhinde —– dosyası ile icra takibi başlatılmış ve davalının takibe itiraz etmiş olduğunu, İcra takibine ve işbu itirazın iptali davasına konu alacak, tutarı belli, hesaplanabilir, bir diğer ifade ile likit bir alacak olup, Davalının, söz konusu faturaya, 8 günlük yasal süresi içerisinde herhangi bir itirazda bulunmayarak kur farkı faturasını kabul etmesine karşın, icra takibine itiraz etmesi iyi niyetten uzak ve müvekkilin alacağına kavuşmasını haksız ve hukuka aykırı bir şekilde geciktirme amacı taşıdığının açık olduğunu iddia ederek, Davalı Borçlunun Vaki İtirazının İptali ve Takibin Devamına, davalı borçlunun en az %20 İcra İnkâr Tazminatına Mahkümiyetine, Yargılama Giderleri ve Vekâlet Ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
SAVUNMA:
Davalı Şirketçe HMK.116′ da sayılan İlk itirazların ileri sürülmediği ve cevap niteliği taşıyan herhangi bir beyanda bulunulmadığı görülmüştür.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.
7155 sayılı Yasa ile 6102 sayılı Yasaya 5/A maddesi eklenerek ticari davalarda arabuluculuk dava şartı haline getirilmiş olup, mahkememizdeki dava ——tarihinde açılmakla davacının dava şartı arabuluculuk koşulunu yerine getirdiği görülmüştür. Aynı Yasa ile 6325 sayılı Kanuna dava şartı arabuluculuk başlığı ile 18/A maddesi de eklenmiş olup bu madde uyarınca yapılan incelemede davacının arabulucuya başvurduğu, —– tarihinde yapılan toplantıya tarafların katıldığı, —- tarihinde yapılan toplantı neticesinde tarafların anlaşamadıklarına ilişkin arabuluculuk son tutanağının da düzenlenmiş olduğu görülmüştür.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla, mahkememizin ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, tarafların sulh olma imkanının bulunmadığının tespiti ile uyuşmazlık noktaları belirlenerek tahkikat aşamasına geçilip, deliller toplanmıştır.
Mahkememiz ara kararı gereği; tüm dosya kapsamının ve tarafların —- yıllarına ilişkin ticari defter ve dayanak kayıtlarının ve davacının tüm iddialarının değerlendirilerek t akip tarihi itibariyle alacağının olup olmadığı, varsa miktarının tespiti için mali müşavir ve mali müşavir ve hesap uzmanından oluşan heyetten rapor alınmasına karar verilerek; Bilirkişi heyeti tarafından sunulan —– tarihli bilirkişi raporu ile özetle; Dava ve İcra dosyası, dosyaya sunulan bilgi ve belgeler ile Davacı Şirketin Ticari Defterlerindeki kayıtları ile dayanak belgeleri üzerinde yapılan inceleme sonucuna göre, davacı şirketin —– alacak talebi üzerinden itirazın iptali istemi ile davalı şirket aleyhine ikame etmiş olduğu işbu itirazın iptali davasında; davacı şirketin davalı Şirketten Takip Tarihi itibarıyla Takip dayanağı yapılan Kur Farkı Faturasından kaynaklı olarak talebi gibi —— olabileceği, ancak kur farkı talep edebilmesi için yargıtay kararlarında öngörülen kur farkı istenebileceğine ilişkin sözleşme, fiili uygulama veya çekin alınması sırasında ihtirazı kayıt koyma şartlarının sağlanmadığı yönünde beyan ve mütalaada bulunmuşlardır.
Davacı vekili tarafından bilirkişi raporuna itirazda bulunduğu anlaşılarak ek rapor alınmasına karar verildiği bu nedenle dosyanın heyete yeniden tevdi ile rapor düzenlenmesi talep edildiği anlaşılmakla. Bilirkişi heyeti tarafından sunulan —– tarihli ek rapor ile özetle; Kök raporda ortaya konulduğu esaslara yönelik beyanlar saklı kalmak üzere, Davalı tarafından gönderilen mail ile ödeme yapılacağına yönelik açıklamanın kur farkı faturasını kapsadığı kabul edilirse kur farkı talep edilebileceği, Alınan —– çeke ilişkin on gün sonra kur farkı faturası kesilmesinin ihtirazı kayıt olarak kabul edilmesi halinde kur farkı talep edilebileceği Her iki durumun Sayın Mahkemenin takdirinde olduğu, —-talep edilmesinin mümkün olduğu benimsenirse, asıl alacağın —– olduğu, birikmiş temerrüt faizinin şartlarının oluşmadığı, takip sonrası için —— ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı ile talepte bulunulabileceğini beyan ve mütalaa etmiştir.
Tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde;z Dava; kur farkı faturasına dayalı alacağın tahsili amacıyla başlatılan takibe yapılan itirazın iptali davasıdır.
İtirazın iptali davası 2004 sayılı İcra İflas Kanununda düzenlenmiştir.
2004 sayılı İcra İflas Kanununun “itirazın iptali” başlıklı 67.maddesinde “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.
Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.
İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.
Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.
Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.
” şeklinde belirtilmiştir.
İtirazın iptali davası, itirazın alacaklıya tebliğinden itibaren 1 yıl içinde açılmalıdır. Eldeki davada alacaklı davacı tarafından —– takip başlattığı, ödeme emrinin tebliği ile davalının süresinde takibe itiraz ettiği ve itiraz dilekçesinin davalı tarafa tebliğ edilmediği, mahkememizde açılan davanın süresinde olduğu anlaşılmıştır.
İtirazın iptali davası, icra hukukuna özgü bir dava türü olması nedeniyle icra takibine sıkı sıkıya bağlıdır. Bu nedenle yargılama yalnızca ilgili takip dosyası temel alınarak ve tarafların iddia ve savunmaları genel hükümlere göre incelenerek borçlunun borçlu olup olmadığı araştırılır ve tarafların haklılık durumları takip tarihi esas alınarak belirlenir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun “Ticari Defterlerin İbrazı ve delil olması” başlıklı 222.maddesinde “…Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz….” şeklinde belirtilerek ticari defterlerin usulüne uygun tutuldukları halde sahibi lehine delil olarak kabul edilebilmesinin şartları belirtilmiştir. Bu hususta ——-sayılı ilamında da ticari defterlerin sahibi lehine ve aleyhine delil teşkil ettiği durumlar belirtilmiştir.
Somut olayda; dava itirazın iptali davası olup taraflar arasındaki ticari ilişkinin sonucu düzenlenen fatura bedelinin ödenmeyerek alacaklı olduğu hususunun ispatı davacı üzerindedir. Mahkememizce dosya arasına alınan, hükme ve denetime elverişli —- tarihli raporda ve ——– tarihli ek raporda, davacı tarafın defterlerinin kanuna ve usulüne uygun olarak tutulduğu, açılış ve kapanış onaylarının yapıldığı, davacının defterlerinde dava konusu kur farkı faturasının kayıtlı olduğu, davalı tarafın ticari defterleri incelenemediği için bu kaydın bulunup bulunmadığının incelenemediği, davacının söz konusu kur farkına ilişkin faturayı — davalı şirkete mal/hizmet satımı olarak beyan edildiği, davacının defterlerine göre davalı aleyhine —-borç bakiyesi bulunduğu ve davalı tarafın bu durumun aksini ispata yarar herhangi bir delil sunamamış olması, davacının taraflar arasındaki ticari ilişki sonucu kur farkı faturası nedeniyle alacaklı olduğu ve taraflar arasındaki mail yazışmalarında kur farkının ödenmesine yönelik kabulün olduğu, kur farkına bu kabulde ayrıca itiraz edilmediği ve ödeme yapılacağına dair beyanda bulunulduğu göz önüne alınarak; bilimsel verilere ve maddi gerçeğe uygun, denetime elverişli bilirkişi raporları hükme esas alınarak davanın kısmen kabulüne, davalının —- dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile takibin —- asıl alacak üzerinden devamına, takipte talep edilen faiz yönünden ise tarafların tacir olması nedeniyle TTK m.18’e göre davalının temerrüde düşürülmediği anlaşıldığından avans faizi yönündeki talebin reddi ile 3095 sayılı kanunun 4-a bendi gereği asıl alacağa takip tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanun gereği —– ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı üzerinden faiz işletilmesine, alacak likit olmadığından icra inkar tazminatı talebinin reddine dair karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜNE,
1-Davalının, —– sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptaline, takibin—— asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanun gereği —– açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı üzerinden faiz işletilmesine, fazlaya dair taleplerin reddine,
2-Alacak likit olmadığından davacının icra-inkar tazminatı talebinin reddine,
3-Karar harcı 3.411,40 TL’den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 910,67 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.500,73 TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
4-Davacı tarafından dava açılırken peşin olarak yatırılan .59,30 TL başvuru, 910,67 TL peşin nispi harç olmak üzere toplam 969,97 TL’nin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 115,50 TL tebligat ve yargılama gideri ile 2.000,00 TL bilirkişi masrafı olmak üzere toplam 2.115,50 TL yargılama giderinin kabul ve ret oranları gözetilerek 1.459,69 TL’sinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan bir yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T’deki esaslara göre belirlenen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T’deki esaslara göre 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-7155 sayılı Kanun ile 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’na eklenen 18/A maddesinin 13.fıkrası ve yürürlükte bulunan Arabuluculuk Ücret Tarifesi uyarınca Hazine tarafından karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin kabul ve ret oranları gözetilerek ‭410‬,00 TL’sinin davacı taraftan, 910,00 TL’sinin davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
10-Dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
HMK 345. Maddesi hükmü uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı ve davalı vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 20/12/2022