Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/703 E. 2023/252 K. 29.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/703
KARAR NO: 2023/252
ASIL DAVA: Tapu İptali Ve Tescil (Satın Almaya Dayalı)
ASIL DAVA TARİHİ: 16/04/2018
BİRLEŞEN DAVA İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ 2022/79 ESAS-88 KARAR SAYILI DOSYA
BİRLEŞEN DAVA: Taşınmaz Tapu Kaydında Davalılar Lehine Tesis Edilen Hacizlerin Kaldırılması
BİRLEŞEN DAVA TARİHİ: 03/02/2022
BİRLEŞEN DAVAİSTANBUL ANADOLU 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ 2022/461 ESAS-511 KARAR SAYILI DOSYA
BİRLEŞEN DAVA: Taşınmaz Tapu Kaydında Davalılar Lehine Tesis Edilen Hacizlerin Kaldırılması
BİRLEŞEN DAVA TARİHİ: 29/06/2022
KARAR TARİHİ: 29/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tapu İptali Ve Tescil (Satın Almaya Dayalı), Mülkiyet (Tespit İstemli), Hacizlerin Kaldırılması davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA : Davacı vekili asıl dosya dava dilekçesinde özetle;müvekkili ile davalı arasında—– imzalandığını, sözleşme gereği —– numaralı taşınmazın 2.950.000,00 TL bedel karşılığında satışı hususunda tarafların mutabık kaldıklarını, taşınmazın satış bedelinin müvekkili tarafından 18/10/2010 tarihinde davalı tarafa nakden ve tamamen ödendiğini, müvekkilinin ——– tarihinden itibaren taşınmazda oturduğunu, ancak davalının bir takım ruhsat sorunlarını ileri sürerek tapu devrini yapmadığını, davalı tarafa tapunun devri ve tescili yönünde ihtarname gönderildiğini ancak sonuçsuz kaldığını, davalı şirket sahiplerinin yurt dışına çıktıklarını, şirket çalışanlarının işten çıkarıldıklarını ve faaliyetlerini sonlandırdıklarını belirterek davalı adına kayıtlı taşınmaz tapu kaydının iptaline, her türlü takyidattan ari olarak müvekkili adına tesciline, bunun mümkün olmaması halinde satış bedelinin ödeme tarihinden başlayacak yasal faizi ve kredi ödeme tablosu da gözetilmek suretiyle ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili birleşen —– dosya dava dilekçesinde özetle; —-esas sayılı dosyası ile ——- aleyhine tapu kayıtlarının iptali talepli dava açıldığını, mahkeme tarafından HMK 31 maddesi uyarınca tapuda mevcut hangi şerh, haciz ve takyidatların kaldırılmasını talep ettiğini açıklaması ve kaldırılmasını talep ettiği şerh, haciz ve takyidatların lehtarları aleyhine birleştirme talepli dava açmak üzere süre verildiğini, mahkeme tarafından verilen ihtiyati tedbir kararının ——– tarihinde tapu kaydına işlendiğini, davanın açıldığı ve davalıdır şerhinin tapu kaydına işlendiği tarih ile tedbir kararının tapuya işlendiği tarih arasında davalılar adına haksız ve hukuka aykırı şekilde hacizlerin dava konusu taşınmazın tapu kaydına işlendiğini, tedbir kararının tapuya işlendiği tarihten önce işlenen hacizlerin lehtarlarına karşı iş bu davanın açıldığını, müvekkilinin dava konusu taşınmaz bedelini ödediğini ve —yılından bu yana taşınmazda oturduğunu, ancak —- taşınmazın tapusunu müvekkiline teslim etmediğini, davalı takyidat sahiplerinin davaya konu taşınmazlarla bir mülkiyet ilişkisi bulunmadığını belirterek davanın—–sayılı dava dosyası ile birleştirilmesine, ——- bağımsız bölüm üzerine davalılar aleyhinde tesis edilen haksız ve hukuka aykırı hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili —- Esas sayılı dosya dava dilekçesinde özetle; —–sayılı dosyası ile ———aleyhine tapu kayıtlarının iptali talepli dava açıldığını, mahkeme tarafından —— tarihli ara karar ile davacı yanın —– tarihleri arasında kalan takyidatlar yönünden ilgililer aleyhine dava açtığını, buna karşılık ihtiyati tedbir kararının işlenmesinden önce varolan ve tedbir kararının şerh düşülmesinden sonra konulan takyidatlar yönünden dava açılmadığı anlaşılmakla davacı vekiline bu takyidatların lehtarları aleyhine dava açıp mahkeme dosyası ile birleştirilmesini talep etmesine karar verdiğini, bu karar uyarınca dava açtıklarını, öncelikle iş bu dava dosyasının —– esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA: Asıl dava dosyasında dava dilekçesinin davalı ——tebliğ olduğu ancak cevap dilekçesi sunulmadığı anlaşılmıştır.
Birleşen — esas sayılı dosyada davalı ——- vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili ile davacı arasında kredi yahut başka bir nedenden kaynaklı herhangi bir sözleşme, sebepsiz zenginleşme, taahhüt, haksız fiil veya borç doğuran herhangi bir hukuki ilişki bulunmadığını belirtilerek öncelikle davanın aktif ve pasif husumet yokluğundan reddi gerektiğini, adi yazılı şekilde yapılan gayrımenkul satış vaadi sözleşmesinin geçersiz olup bu sözleşmeden doğan taleplerin yalnızca davalı———- karşı yöneltilebileceğini, adi yazılı satış vaadi sözleşmesinin davacıya şahsi hak tanıması nedeniyle tapu siciline güvenle kişisel bir hakkın kazanılamayacağını, şahsi hakka dayalı olarak açılan davada tapu kaydında bulunan takyidatların kaldırılmasının talep edilemeyeceğini, dava konusu taleple müvekkili arasında hiçbir illiyet bağı bulunmadığını, diğer davalı ——-olan alacak nedeniyle mahkemeden alınan ihtiyati haciz kararıyla tapu kaydına haciz şerhinin işlendiğini, davacının satış vaadi sözleşmesini tapuya şerh ettirerek kişisel hakkını güçlendirmediğini, bu nedenle müvekkilinin alacaklı olduğu takip dosyasından konulan haczin kaldırılmasını talep edemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Birleşen dosya davalısı—- vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı——tarafından müvekkilinden ticari kredi kullanıldığını, kredi borcunun ödenmemesi nedeniyle başlatılan icra takibinde tapu kaydına haciz şerhi işlendiğini, kredinin kullandırılmasından çok sonra davacı tarafça tapu iptal ve tescil davası açıldığını, davacının aktif husumet ehliyeti bulunmadığı gibi tapu iptal ve tescil talebi yönünden müvekkilinin husumet ehliyeti bulunmadığını, müvekkilinin ticari krediden kaynaklanan alacağı nedeniyle davalı —– sayılı dosyası üzerinden başlattığı takibin kesinleştiğini, taşınmaz üzerine müvekkili lehine 16/04/2018 tarihinde ihtiyati haciz şerhi işlendiğini, bu tarih itibariyle taşınmazın davalı şirket adına kayıtlı olduğunu, davacının satış vaadi sözleşmesini tapuya şerh ettirmediğini, bu durumda müvekkilinin taşınmazın daha önce davacıya satıldığını bilmesinin mümkün olmadığını, tapu siciline güven ilkesi gereği haciz hakkının korunması gerektiğini, davacının taşınmaz üzerindeki haczin terkinini talep etme hakkı bulunmadığını, TMK 3/2 maddesi uyarınca durumun gereklerine göre kendisinden beklenen özeni göstermeyen kişinin iyi niyet iddiasını ileri süremeyeceğini, müvekkilinin haciz tarihinden sonra davacı tarafça tedbir talebinde bulunulduğunu ve haciz şerhinden sonra ihtiyati tedbir kararının tapuya şerh edildiğini, bu nedenle müvekkilinin kötü niyetli olduğu iddiasının dinlenemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Birleşen dosya davalısı —- vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı —– kayıtlı gayrımenkuller üzerinde 19/11/2020 tarihli haciz bildirisi uyarınca konulan hacizlerin devam ettiğini, davalının vadesi geçmiş ödenmesi gereken 15.928.411,20 TL.vergi borcu bulunduğunu, bu itibarla taşınmaz üzerine konulan haczin hukuka uygun olduğunu ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Birleşen —- esas sayılı dosyada davalı——- cevap dilekçesinde özetle; açılan tapu iptali tescil davasında müvekkilinin taraf olmadığını bu yüzden müvekkiline ait hacze ilişkin itirazın bu davada ileri sürülemeyeceğini, müvekkili yönünden davanın husumet yokluğu nedeniyle reddi gerektiğini, yine açılan davanın süre yönünden de reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının satış vaadi sözleşmesine dayanarak tapu iptal tescil talebinde bulunduğunu, satış vaadinin şerh edilmesiyle tapunun mülkiyeti geçmeyeceğinden taşınmazın haczine engel bir durumunda oluşmayacağını, bu yüzden müvekkili tarafından konulan hacizlerin fekki talebinin reddi gerektiğini, müvekkili tarafından —-aleyhine cari hesaptan kaynaklanan borcun ödenmemesi nedeniyle —- dosya ve aynı icra müdürlüğünün —— sayılı dosyaları ile icra takibi başlatıldığını, takiplerin kesinleşmesiyle de gayrımenkule haciz şerhi konulduğunu, davacının satış vaadi sözleşmesini akdettiği tarihten itibaren müvekkili tarafından haciz şerhinin işlendiği tarihe kadar taşınmazın adına tescilini talep edebilecekken böyle bir talepte bulunmamasının kendi kusuru olduğunu, mevcut duruma rıza gösterdiklerinin açık göstergesi olduğunu, MK.2 maddesi ile açılan davanın bağdaşmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Birleşen dosya davalısı—– vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davanın müvekkili yönünden yasal dayanığı bulunmadığını, müvekkili ile —–arasında imzalanan kredi çerçeve sözleşmeleri kapsamında kredi açılıp kullandırıldığını, borcun ödenmemesi nedeniyle borca mahsup edilmek üzere müvekkiline verilen ödenmeyip protesto edilen kambiyo evrakı nedeniyle ihtiyati haciz kararı alınarak —– dosyada takibe konulduğunu ve bu dosyadan dava konusu taşınmaz tapu kaydına haciz şerhi işlendiğini, haciz müzekkeresinin tapuya ulaştığı tarihte taşınmazın ——- kayıtlı olduğunu, bu nedenle haczin uygulanmasında hiçbir hukuka aykırılık bulunmadığını, ayrıca haczin işlendiği tarihte taşınmazın tapu kaydında davacının bahsettiği gayrımenkul ön satış vaadi sözleşmesine dair bir şerh de olmadığını, taşınmazın tapu kaydında görünmeyen sözleşmeye dayanarak müvekkilinin aynı taşınmaza tatbik ettirdiği haczin kaldırılması talebinin hiçbir dayanağı bulunmadığını, tapuya şerh edilmeyen bir sözleşmenin tarafı olmayan müvekkiline bir etkisi olamayacağını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Birleşen dosya davalılarından —— dava dilekçesi tebliğ edilmiş, cevap dilekçesi sunulmamıştır.

İNCELEME ve GEREKÇE: Asıl ve birleşen dosyalarda dava, hukuki niteliği itibari ile tapu iptal ve tescil ile taşınmaz tapu kaydı üzerindeki hacizlerin kaldırılması taleplerine ilişkindir.
Asıl ve birleşen davalarda davacı vekili mahkememize sunduğu 14/03/2023 tarihli dilekçesi ile asıl ve birleşen tüm davalardan feragat ettiklerini bildirmiş, davacı vekilinin vekaletnamesinde yapılan incelemede davadan feragate yetkisi olduğu anlaşılmıştır.
Birleşen dosya davalılarından ——– vekilleri mahkememize sundukları dilekçe ile feragat nedeniyle yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin olmadığını bildirmişlerdir. Birleşen dosyada davalı ——tarihli dilekçesinde davacının davadan feragat etmesi nedeniyle davanın reddine karar verilmesini ayrıca lehine vekalet ücreti takdir edilmesini talep ettiğini bildirmiştir.
Mahkememizin — günlü duruşmasında davalı ——vekili feragat nedeniyle yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin bulunduğunu beyan etmiştir.
Davadan feragat davayı sona erdiren taraf işlemlerinden olduğundan davanın bu nedenle reddine karar verilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
DAVA VE BİRLEŞEN DAVALARIN FERAGAT NEDENİYLE REDDİNE,
1-Asıl davada Harçlar Kanunu 22. maddesi uyarınca alınması gereken 119,93 TL harcın davacı tarafça peşin olarak yatırılan 50.378,63 TL harçtan mahsubu ile bakiye 50.258,70 TL harcın karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
2-Asıl davada davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
3-Asıl davada davalı tarafça yapılan yargılama gideri olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
4-Asıl davada davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T 6.maddesi uyarınca 239.500,00 TL.vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
5-Asıl davada davacı tarafça yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Birleşen ———-sayılı dosya yönünden;
1-Birleşen davada Harçlar Kanunun’un 22.maddesi uyarınca alınması gereken 119,93 TL harçtan davacı tarafça peşin olarak yatırılan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 39,23 TL harcın davacıdan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
2-Birleşen davada davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
3-Birleşen davada davalılar ——-tarafından yargılama gideri ve vekalet ücreti talep edilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
4-Birleşen davada davalı —– tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5-Birleşen davada davalı —– kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T.6.maddesi uyarınca 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
6-Birleşen davada davacı ve davalılardan — tarafından yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının davacı ve davalı —- iadesine,
Birleşen ——— sayılı dosya yönünden;
1-Birleşen davada Harçlar Kanunun’un 22.maddesi uyarınca alınması gereken 119,93 TL harçtan davacı tarafça peşin olarak yatırılan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 39,23 TL harcın davacıdan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
2-Birleşen davada davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
3-Birleşen davada davalı ——tarafından yargılama gideri ve vekalet ücreti talep edilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
4-Birleşen davada diğer davalılar tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5-Birleşen davada davalılar —-ile ——-kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T.6.maddesi uyarınca 9.200,00 TL.vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile bu davalılara ödenmesine,
6-Birleşen davada davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
HMK 345. Maddesi hükmü uyarınca kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekili ile e duruşma olarak katılan Davalı ——– davalı ———–yüzlerine karşı diğer davalıların yokluğunda oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 29/03/2023