Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/635
KARAR NO: 2022/972
DAVA: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 25/12/2020
KARAR TARİHİ: 28/12/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin—– işletme hakkına sahip olduğunu, davalının maliki olduğu muhtelif plakalı araçların —- tarihleri arasında — ücretini ödemeden —– kullandığını, ihlalli geçişler için davalı şirketin ——-dışında müvekkili tarafından sunulan alternatif ödeme kanalları üzerinden de geçiş ücretleri ödeme imkanı olmasına rağmen hiç bir ödeme yapılmadığını, ihlalli geçişlerin ücretlerini ilgili geçiş tarihini izleyen 15 günlük süreler içinde ödemediğini, bu nedenle her bir ihlalli geçiş için Kanunda belirlenen tutarda ceza uygulandığını, müvekkilinin ilgili kanun yada mevzuat uyarınca herhangi bir bildirim yükümlülüğü bulunmadığını, ancak buna rağmen davalı tarafa iyi niyetli olarak farklı tarihlerde bildirimler gönderildiğini, sözlü ve yazılı olarak görüşmeler yapıldığını ancak sonuç alınamadığını, toplam —- alacağın tahsili için —– sayılı dosyası ile takibe geçildiğini, davalının haksız ve kötü niyetli itirazı ile takibin durduğunu, davalının müvekkiline olan borcunun Kanundan kaynaklandığını belirterek —– istinaf kararları uyarınca teminatsız olarak ihtiyati haciz kararı verilmesine, davanın kabulü ile ——–dosyasında davalının icra takibine vaki itirazının iptaline, takibin devamına, alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere belirlenecek icra inkâr tazminatının davalıdan tahsili ile müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu edilen alacağın TBK 72.maddesinde kabul edilen 2 yıllık süre geçtikten sonra dava konusu edildiğini, bu nedenle davanın zaman aşımına uğradığını, davacı tarafından müvekkili aleyhine tesis edilen cezaların hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, müvekkili şirket tarafından muhtelif kişi ve kurumlara araçların kiralandığını, cezaların muhatabının müvekkili olmadığını, araç kullanıcısının fiiline istinaden araç sahibine ceza uygulanmasının cezanın şahsiliği ilkesine aykırı olduğunu, davacının davaya konu ——işletmesinde sorumluluğu esasen ——– sistemini kullandığını, bu sistemlerdeki birçok aksaklığın basın yayın organlarında sık sık dile getirildiğini müvekkilinin bünyesindeki tüm araçların ——-tanımlı olduğunu, devamlı surette sistemde yeterli bakiye bulundurulduğunu, tahsilat yapılamamasının davacı tarafça işletilen———-kullanılan tahsilat sistemlerindeki eksiklik ve aksaklıklardan ileri geldiğini, müvekkilinin tesis olunan cezalarda hiç bir kusurunun bulunmadığını, müvekkilinin uzun dönem araç kiralama sözleşmeleri düzenlediğini, ruhsat sahibi olduğu araçların işletme ve sorumluluğunu tamamen araç kiracılarına devrettiğini, borcun doğduğunun ancak geçiş ücretleri için cezasız ödeme süreleri geçtikten sonra bildirildiğini ve cezalar ile muhatap olduğunu, davacının cezalar dolayısıyla haksız menfaat elde ettiğini, buna rağmen yürürlükteki hükümlere göre karar verilmesi yönünde kanaat hasıl olursa Kanun maddesinin ——- aykırı olması nedeniyle bu itirazın bekletici mesele yapılarak ——- konuya ilişkin kararı akabinde karar verilmesini istediklerini belirterek davanın reddi ile davacının %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini savunmuştur.
İNCELEME ve GEREKÇE : Dava, hukuki niteliği itibari ile dava hukuki niteliği itibariyle davacı tarafça işletilen —– ihlalli geçiş yapıldığı iddiasına dayalı olarak davalı hakkında kesilen geçiş ücreti ve para cezalarının tahsili istemiyle başlatılan ilamsız icra takibine davalının itirazının iptali istemine ilişkindir. Davacı mahkememizde açtığı davada —— işletme hakkı sahibi olduğunu, davalının maliki bulunduğu muhtelif plakalı araçların ——-kez geçiş ücretini ödemeden ——– kullandığını, tünelin ücret toplama sisteminin hiçbir kanuni zorunluluğu bulunmamasına rağmen iyi niyetle tahsilat için kullanıcıların —- —- hesaplarını geçişi izleyen 15 gün boyunca sorgulayıp ödeme istemine olumlu yanıt alırsa geçiş ücretini ceza uygulamadan tahsil ettiğini, anılan ihlalli geçişler için davalı şirketin – sistemleri dışında sunulan alternatif ödeme kanalları üzerinden geçiş ücreti ödeme imkanının olmasına rağmen hiçbir ödeme yapmadığını, 6001 sayılı Yasanın 30/5 maddesi emredici hükümlerine göre geçiş ücretini ödemeden geçen araç sahiplerinden geçiş ücretiyle birlikte ücretin 4 katı tutarında ceza tahsilatı yapılmasının zorunlu olduğunu, davalının geçişi izleyen 15 gün içinde ücretlerini ödememesi nedeniyle ceza uygulaması yapıldığını, yine hiçbir yükümlülüğü olmamasına rağmen yasal takibe geçmeden alacağın tahsili için davalı tarafa bildirim gönderilmiş ise de sonuç alınamadığını, davalının takipte ileri sürdüğü itirazlarının haksız ve kötü niyetli olduğunu, tünelden geçiş bedelini gereği gibi ve zamanında ödediği ispat yükünün davalı tarafa ait olup, ücretlerin ödenmediğinin kayıtlarla anlaşılacağını, ücret ödeme yükümlülüğünün araç sahibi üzerinde olduğunu, aynı zamanda para borcu olup TBK 89/1 maddesi uyarınca götürülecek borçlardan olduğunu, otomatik ödeme talimatı vermenin borcu ödemek anlamına gelmeyip bankanın görevini yerine getirip getirmediğinin kontrol yükümlülüğünün de borçluya ait olduğunu, alacağın 10 yıllık zaman aşımına tabi olup bu hususun —— kararında da ifade edildiğini belirterek davalının itirazının iptali ile takibin devamına ve davalının %20’den aşağı olmamak üzere inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı cevap dilekçesinde öncelikle haksız fiil zamanaşımına dayanarak davanın 2 yıllık süreden sonra açıldığını, zamanaşımına uğradığını ileri sürmüş tesis edilen cezaların hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, tüm araçlarında ——— tanımlı olup sistemde sürekli yeterli bakiye bulundurulduğunu, davacı tarafça işletilen tünelde kullanılan tahsilat sistemindeki eksiklik ve aksaklıktan ötürü sorun yaşandığını, tesis edilen cezalar yönünden hiçbir kusurunun bulunmadığını, davacının kusurundan kaynaklı olduğunu, uzun dönem araç kiralama sözleşmeleri düzenlediğini, ruhsat sahibi olduğu araçların işletme ve sorumluluğunu tamamen araç kiracılarına devrettiğini, bu durumda geçiş ücretleri için cezasız ödeme süreleri geçtikten sonra bildirilen cezalar ile muhatap olduğunu, davacının cezalar dolayısıyla haksız menfaat elde ettiğini, buna rağmen yürürlükteki hükümlere göre karar verilmesi yönünde kanaat hasıl olursa kanun maddesinin —– aykırı olması nedeniyle bu itirazın bekletici mesele yapılarak —– konuya ilişkin kararı akabinde karar verilmesini istediklerini belirterek davanın reddi ile %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini savunmuştur.
Dilekçeler aşaması tamamlamakla mahkememizin ——– günlü ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş tarafların sulh olma imkanı bulunmadığından uyuşmazlık noktalarının tespiti ile tahkikat aşamasına geçilip deliller toplanarak bilirkişi raporu alınmak suretiyle sonuca gidilmiştir.
———– takip dosyasında davacının davalı hakkında ilamsız icra takibi başlattığı, ödeme emrinin tebliği ile davalı yanın süresinde takibe itiraz ettiği, itiraz dilekçesinin davacıya tebliğ edilmediği, mahkememizde açılan davanın süresinde olduğu anlaşılmıştır.
Davanın hukuki dayanağı olan 6001 sayılı Kanunun “Geçiş ücretini ödememe ve güvenliğin ihlali” başlıklı 30. maddesinin 5. fıkrası “4046, 3465 ve 3996 sayılı Kanunlar çerçevesinde işletme hakkı verilen veya devredilen otoyollar veya erişme kontrolünün uygulandığı karayollarından geçiş ücretlerini ödemeden geçiş yapan araç sahiplerinden, işletici şirket tarafından geçiş ücreti ödemeden giriş çıkış yaptığı mesafeye ait geçiş ücreti ile birlikte, bu ücretin dört katı tutarında ceza, genel hükümlere göre tahsil edilir. ———-
Aynı maddenin 7. fıkrası ise, “Geçiş ücretlerini ödemeden geçiş yapanlardan, ödemesiz geçiş tarihini izleyen on beş gün içinde yükümlü olduğu geçiş ücretini usulüne uygun olarak ödeyenlere, bu maddenin birinci fıkrası ile beşinci fıkrasında belirtilen cezalar uygulanmaz. ——– Otoyollar ile erişme kontrolünün uygulandığı karayolları için belirlenen geçiş ücretlerini ödemeden geçiş yaptığı tespit edilen yabancı plakalı araçlara uygulanan idari para cezaları için bu fıkrada belirlenen on beş günlük süre beklenmez. ——Ancak, ödemesiz geçiş tarihini izleyen on beş gün içinde geçiş ücretinin ödenmesi halinde idari para cezası tahsil edilmez.” şeklindedir. Davacı şirket tarafından, ——– tarihleri arasında davalı şirkete ait, dava dilekçesinde plaka numaraları belirtilen araçların ihlalli (ücret ödemesi yapmadan) geçiş yaptıkları iddiasıyla davaya konu icra takibi başlatılmıştır.
Davalı davacının alacak talebinin zaman aşımına uğradığını, TBK 72. maddesi uyarınca zararın meydana geldiği tarihten itibaren 2 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu ileri sürmüştür. Davacı yan takip konusu alacağın dayanağının 6001 sayılı kanunun 30/5 maddesi olduğunu, buna göre geçiş ücreti ödemeden geçen araç sahiplerinden işletici şirket tarafından geçiş ücreti ödemeden giriş-çıkış yaptığı mesafeye kadar geçiş ücreti ile birlikte bu ücretin 4 katı tutarında cezanın genel hükümlere göre tahsil edileceğinin kabul edildiğini, bu yüzden 10 yıllık zamanaşımı uygulanması gerektiğini, bu hususun ——— tarihli kararında da vurgulandığını ifade etmiştir. Davanın konusu —— tarihleri arasında yapılan geçişlere ilişkin geçiş ücreti ve para cezaları olup davacı davalı hakkında —– tarihinde ilamsız icra takibine başlamıştır. TBK 1 ve devamı hükümleri uyarınca sözleşme açık ya da örtülü şekilde icap ve bu icabın kabul edilmesi ile kurulmaktadır. Dava konusu olayda———–işleten davacı, tüketici ve diğer kişilere tünelden geçmeleri için tüneli açık tutarak icapta bulunmakta, ——– geçmek isteyenlerin de tünelden geçerek icabı kabul etmiş olmaktadırlar. Bu şekilde taraflar arasında bir hizmet alım satım ilişkisi kurulmakta olup davalı geçiş ücretini ödemek zorundadır. Bu paranın ödenmemesi halinde ise ceza alınacağı kanun düzenlemesi gereğidir. 6001 sayılı kanunda geçiş ücreti ve ihlalli geçiş halinde uygulanacak cezanın genel hükümlere göre tahsil edileceği düzenlenmiş zamanaşımına yönelik bir düzenleme getirilmemiştir. Bu durumda TBK 146 maddesindeki Kanunda aksine bir düzenleme olmadıkça her alacağın 10 yıllık zamanaşımına tabi olduğu kuralından hareketle davanın genel zamanaşımı süresi içinde açıldığı mahkememizce kabul edilmiştir.
Davalı yan cezaların muhatabının kendisi olmadığını, araçların muhtelif kişi ve kurumlara kiralandığını, tesis olunan cezalara araçları kiralayan kiracıların fiillerinin sebep olduğunu, araç sahibine ceza uygulanmasının cezaların şahsiliği ilkesine aykırı olduğunu savunmuştur. Davacı yan davanın konusunu teşkil eden cezaların adli para cezası ya da idari para cezası olmadığını, kendine özgü bir alacak olduğunu, 6001 sayılı kanunun 30/5 maddesi hükmünde de ihlalli geçiş halinde geçiş ücreti ve tahakkuk edecek cezanın araç sahibinden tahsil edileceğinin düzenlendiğini beyan etmiştir. ————–kararında;
“…21.İtiraz konusu kuralda, 4046, 3465 ve 3996 sayılı Kanunlar çerçevesinde işletme hakkı verilen veya devredilen otoyoldan veya erişme kontrolünün uygulandığı karayolundan geçiş ücreti ödenmeden geçiş yapılmış olması şeklinde gerçekleşen eylem geçiş ücreti ile birlikte geçiş ücretinin on katı tutarında cezanın ödenmesi yaptırımına tabi tutularak bu tutarın işletici şirketler tarafından genel hükümlere göre tahsil edileceği düzenlenmiştir.
22. Kuralda, cezayı gerektiren eylemin ve geçiş ücretinin on katı tutarında cezanın niteliği belirtilmemiştir. İtiraz konusu kuralın da yer aldığı 6001 sayılı Kanun’un 30. maddesinde genel olarak——görev, yetki ve sorumlulukları çerçevesinde uygulamaya yönelik maddi düzenlemeler ve düzenleyici idari işlemler yapma yetkisinin verildiği anlaşılmaktadır. Bu kapsamda, aynı maddede kamu tüzel kişiliğine sahip——- işletimindeki otoyollar ile erişme kontrolünün uygulandığı karayollarından geçiş ücreti ödenmeden geçiş yapılması şeklinde gerçekleşen eylem kabahat olarak nitelendirilmiş ve bu eylem sebebiyle ödenmesi gereken geçiş ücretinin on katı tutarında para cezasının ise idari para cezası olduğu ifade edilmiştir. Ancak, işletme hakkı verilen veya devredilen otoyollar veya erişme kontrolünün uygulandığı karayollarında itiraz konusu kural kapsamında gerçekleşen eylem kanun koyucu tarafından kabahat olarak nitelendirilmemiş ve bu eylem dolayısıyla öngörülen ve doğrudan geçiş ücreti ile irtibatlandırılan on katı tutarındaki cezanın da idari para cezası olduğuna dair bir düzenlemeye yer verilmemiştir.
23. 4046, 3465 ve 3996 sayılı Kanunlar çerçevesinde işletme hakkı verilen veya devredilen otoyollar veya erişme kontrolünün uygulandığı karayolları ile ———– işletimindeki otoyollar veya erişme kontrolünün uygulandığı karayollarının yapım ve işletilmesine ilişkin usul ve esaslar birbirinden farklılık arz etmektedir. İtiraz başvurusuna konu düzenleme kapsamında kalan ve işletme hakkı özel hukuk hükümlerine tabi işletici şirkete verilen ve devredilen otoyolun,——– kapsamında bulunduğu anlaşılmaktadır———- duyulan projelerin gerçekleştirilmesinde kullanılmak üzere geliştirilen özel bir finansman modeli olup bu model kapsamında elde edilecek kâr dâhil yatırım bedelinin, sermaye şirketine veya yabancı şirkete, şirketin işletme süresi içinde ürettiği mal veya hizmetin idare veya hizmetten yararlananlarca satın alınması suretiyle ödeneceği anlaşılmaktadır. Ayrıca 3996 sayılı Kanun’un 3. ve 5. maddeleri birlikte değerlendirildiğinde bu Kanun çerçevesinde yapılacak yatırım ve hizmetler, özel hukuk hükümlerine tabi sermaye şirketleri veya yabancı şirketler tarafından idare ile yapılacak özel hukuk hükümlerine tabi sözleşmeler kapsamında gerçekleştirilecektir. Bu sözleşmelere işlerlik kazandırılabilmesi, yatırımcıların projeyi üstlenmek konusunda isteksiz davranmalarına sebebiyet verebilecek muhtemel faktörlerin ve risklerin ortadan kaldırılması ile mümkündür. Bu model kapsamında yapılacak yatırım ve hizmetleri gerçekleştirmek için gerekli olan finansmanın geri dönüşünün büyük oranda proje gelirleri kullanılarak sağlanacak olması da dikkate alındığında kanun koyucunun kamu yararını da gözeterek sözleşme dengelerini koruyucu yönde yasal düzenlemelere ilgili mevzuatta yer verdiği görülmektedir.
24. İşletme hakkı verilen otoyolun ——– görev ve sorumlulukları kapsamında yapılması gereken devlet yollarının yapımının devri ve işletilmesi niteliğinde olmadığı, yap-işlet-devret modeli çerçevesinde devlet yollarına alternatif olarak, yüksek standartlı ve kullanılması muhtemel muhatapların tercihine bırakılmış otoyol olarak inşa edildiği ve işletildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda, ———- işletimindeki otoyollar veya erişme kontrolünün uygulandığı karayolları ile 4046, 3465 ve 3996 sayılı Kanunlar çerçevesinde özel hukuk hükümlerine tabi şirketlerin işletimindeki otoyollar veya erişme kontrolünün uygulandığı karayollarının yapım ve işletme usul ve esaslarındaki farklılıklar dikkate alındığında, itiraz konusu kural kapsamında ücret ödenmeden geçiş yapılması şeklinde gerçekleşen eylemin kabahat olarak nitelendirilmesi ve bu sebeple ödenecek cezanın da kolluk faaliyeti içinde yer alan idari nitelikte bir yaptırım olarak kabul edilmesi mümkün değildir.
25. Öte yandan, 4046, 3465 ve 3996 sayılı Kanunlar çerçevesinde işletme hakkı verilen veya devredilen otoyollar veya erişme kontrolünün uygulandığı karayollarından ücret ödemeden geçiş yapılması dolayısıyla ödenecek geçiş ücreti ile bu ücretin on katı tutarındaki cezanın tahakkuk ve tahsil yöntemleri ile başvurulacak kanun yollarına ilişkin düzenlemeler, idari yaptırım ve idari nitelikte para cezalarına ilişkin düzenlemelerden farklılık arz etmektedir. İşletme hakkı verilen veya devredilen otoyollar veya erişme kontrolünün uygulandığı karayollarından geçiş esnasında ücret ödenmesi hususunda gerekli bildirim ve uyarıların yapılması ile ücretin ödenip ödenmediği konusunda gerekli denetimlerin gerçekleştirilmesi, ücret ödenmeden geçiş yapıldığının tespit edilmesi durumunda ise geçiş ücreti ile bağlantılı olarak yaptırım uygulama yetkisi, özel hukuk hükümlerine tabi işletici şirketlerde bulunmaktadır. Ayrıca, geçiş ücreti ve bununla bağlantılı olan cezanın toplamından oluşan alacağın, ——- Kanun hükümlerinden farklı olarak, 9.6.1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu hükümleri uyarınca işletici şirketçe tahsil edileceği, bu kapsamda çıkan uyuşmazlıkların ise genel hükümlere göre adli yargı yerlerince sonuçlandırılacağı anlaşılmaktadır. Bu durumda, itiraz konusu kural kapsamında geçiş ücreti ile birlikte tahsili öngörülen cezaya ilişkin sürecin tamamında özel hukuk hükümlerine tabi işletici şirketler etkin olup kamu tüzel kişiliğine sahip——– sürece müdahalesi bulunmamaktadır. İtiraz konusu kuralda geçiş ücreti ile beraber tahsil edileceği öngörülen ceza, idari yaptırım niteliğindeki idari para cezalarından nitelik, yaptırım kararı verme yetkisini kullanan merci, kanun yolları ve tabi olunan hükümler yönünden farklılık arz etmektedir.
26. Bu durumda, işletme hakkı verilen veya devredilen otoyollar veya erişme kontrolünün uygulandığı karayollarında, işletici şirketlerce işletme hakkının bir uzantısı olarak kontrolsüz geçişlerde takdir edildiği anlaşılan, geçiş ücretiyle doğrudan bağlantılı bulunduğu, işletme gelirleriyle irtibatlı olduğu ve işletme gelirleri üzerinde etki ve sonuç yarattığı değerlendirilen itiraz konusu kuraldaki cezanın, klasik anlamda idari yaptırım niteliğindeki idari para cezalarından farklı, idare hukuku alanından ziyade özel hukuk alanına yaklaşan, kendine ——- niteliğe sahip olduğu anlaşılmaktadır.”denilmiş ve öngörülen cezanın idari para cezası olmadığı açıklığa kavuşturulmuştur. Öte yandan 6001 sayılı Kanun’un 30/5 maddesinde ihlalli geçişin meydana gelmesi halinde ödenmeyen geçiş ücretlerinin ve tahakkuk edecek cezanın araç sahibinden tahsil edileceği ifade edilmiştir. Araç sahibi araç için adına yetkili idare tarafından tescil belgesi verilmiş yahut sahiplik ya da satış belgesi düzenlenmiş olan kişidir. Kanunda açıkça araç sahibi denilmiş, işleten tabiri kullanılmamıştır. Benzer bir savunmanın ileri sürüldüğü —— da bu husus vurgulanmış, davalının ihlalli geçişleri yapanların araç kiralayanlar oldukları yönündeki savunması uyarınca istinaf talebi reddedilmiştir. Bu nedenle davalının araç maliki sıfatıyla Kanun gereği sorumlu olduğu kabul edilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Davalı şirket araçlarının tamamında ——– tanımlı olduğunu ve hesaplarda devamlı yeterli bakiye olduğunu ancak davacının kullandığı sistemde geçiş ücretlerinin tahsilinde pek çok aksaklık yaşandığının bilindiğini ileri sürmüş ayrıca cezaların muhatabına tebliğ edilmeksizin, bildirim yapılmaksızın tesis edildiğini bunun mümkün olmadığını beyan etmiştir.——-Dava, davalı tarafından işletilen ——— ihlalli geçiş yaptığı tespit edilen davacı hakkında tahakkuk ettirilen para cezasının kaldırılması istemine ilişkindir.
Davacının maliki bulunduğu aracın davalı şirketin işlettiği —— tarihleri arasında geçiş ihlali yaptığı hususu sabit olup uyuşmazlık 10 katı tutarında tahakkuk ettirilen ceza tutarının yasa ve yönetmelik hükümlerine uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Davanın dayanağını oluşturan 6001 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Hizmetleri Hakkında Kanunun 30/5. maddesinde “…(5) 4046, 3465 ve 3996 sayılı kanunlar çerçevesinde işletme hakkı verilen veya devredilen otoyollar veya erişme kontrolünün uygulandığı karayollarından geçiş ücretlerini ödemeden geçiş yapan araç sahiplerinden, işletici şirket tarafından geçiş ücreti ödemeden giriş çıkış yaptığı mesafeye ait geçiş ücreti ile birlikte, bu ücretin on katı tutarında ceza genel hükümlere göre tahsil edilir. …” hükmü düzenlenmişken 25/05/2018 tarih ve 30431 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 16/5/2018 tarih ve 7144 sayılı Kanunun 18. maddesi ile birinci ve beşinci fıkralarında yer alan “on” ibareleri “dört” şeklinde değiştirilmiştir. Aynı Kanunun 19. maddesi ile 6001 sayılı Kanuna geçici 3. madde ilave edilmiştir.
6001 sayılı Kanuna eklenen Geçici 3. madde de ise “Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce otoyollar ile erişme kontrolünün uygulandığı karayolları için belirlenen geçiş ücretlerini ödemeden yapılmış olan geçişlerde araç sahiplerine bu Kanunun 30. maddesinin beşinci fıkrası uyarınca tahakkuk ettirilen ancak bu maddenin yürürlük tarihi itibarıyla tahsilatı yapılmamış olan para cezaları hakkında bu Kanunun 30. maddesinde yer alan oranlar uygulanır.” düzenlemesi yapılmıştır.
Kanunun 30. maddesinin, 27.03.2015 tarihli ve 6639 sayılı Kanunun 33. maddesi ile değişiklik yapılan (7) numaralı fıkrasında, geçiş ücreti ödenmeden geçiş yapılması hâlinde ödemesiz geçiş tarihini izleyen on beş gün içinde geçiş ücretini usulüne uygun olarak ödeyenlere bu maddenin (1) numaralı ve (5) numaralı fıkralarında belirtilen cezaların uygulanmayacağı öngörülmektedir.
———— 6001 sayılı Kanunun 30/7 maddesinin ——– aykırılığı iddiası ile açılan davada, ———— İşletme hakkı verilen veya devredilen otoyollar veya erişme kontrolünün uygulandığı karayollarından geçiş ücreti ödenmeden geçiş yapılması hâlinde yaptırım uygulanmasına sebebiyet veren eylem ücret ödemeden geçiş yapılması anında tamamlanmış olacaktır. Bu durumda, kuralda belirtilen ödemesiz geçiş tarihinden itibaren on beş gün içinde geçiş ücretinin ödenmesi hâlinde cezanın uygulanmayacağına ilişkin düzenleme oluşan neticeyi ortadan kaldırılmakta olup ihlalli geçiş eylemini gerçekleştirenler lehine getirilmiş bir düzenlemedir…. kuralda, cezasızlık hâlinin kapsamı, eylemin sonucu olarak öngörülen yaptırımın hangi hâlde uygulanmayacağı, ödemenin hangi süre içinde yapılması gerektiği açık, anlaşılır, uygulanabilir ve nesnel olarak belirlenmiştir. Geçiş ücretinin ödenmesi şekil ve yöntemlerinin tümünün önceden öngörülmesi ve kanun koyucu tarafından tek tek belirlenerek kanun metninde ifade edilmesi oldukça güçtür. Geçiş ücretinin tahsili yöntemlerinin zaman içinde değişip gelişebileceği ve otoyollar veya erişme kontrolünün uygulandığı karayollarından geçiş ücretlerinin tahsili yöntemlerinin benzerlik arz ettiği hususları dikkate alındığında kuralda belirlilik ilkesine aykırılık bulunmamaktadır…” yönünde karar vermiştir. Bu durumda davalının ihlali sebebiyle davacının, davalıya ayrıca bir bildirim yapmasına gerek bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Somut uyuşmazlıkta, davacıya ait aracın davalı şirketin işlettiği yolda ihlalli geçiş gerçekleştirdiği, davacıya ait aracın geçiş tarihlerinin ——— önceye ait olması, belirlenen ceza miktarının yasayla konulmuş olması karşısında ne davacının ne de mahkemelerin, bu miktarın hakkaniyetli olup olmadığı ve sebepsiz zenginleşmeye yol açıp açmayacağını takdir etme hakkı bulunmamaktadır. Bu nedenle ilk derece mahkemesinin kararında bir isabetsizlik görülmediğinden davacı tarafın istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1b.1 maddesi gereğince esastan reddi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
“şeklinde olup kararda da ifade edildiği üzere davalı yanın ihlali nedeniyle davacının davalıya ayrıca bildirimde bulunmasına gerek olmadığı kabul edilerek davalının itirazı yerinde görülmemiştir.
Davalı cevap dilekçesiyle olayda uygulanacak Kanun maddesi hükümlerinin —- aykırı olduğunu bu itirazların değerlendirilip bekletici mesele yapılmasını talep etmiş ise de —– kararında itiraza konu hususlar değerlendirilip —– aykırılık iddiaları reddedildiğinden davalının talebi mahkememizce kabul edilmemiştir.
Tarafların bildirdiği deliller ve banka kayıtları üzerinde inceleme yaptırılarak bilirkişi heyetinden kök ve itirazlar uyarınca ek rapor alınmış, kök raporda bilirkişi heyetince ——–gelen cevap uyarınca dava konusu araçların geçiş anı ve sonrasındaki 15 günlük zaman diliminde yeterli bakiyenin bulunmadığı haller ile bu geçişler için ödenmesi gereken geçiş ücreti ve ceza bedeli belirlenmiş yine geçiş anında yeterli bakiyeye sahip olmayıp 15 günlük zaman dilimi içinde yeterli bakiyeye haiz olanlar tespit edilmiş bu geçişler yönünden davalının hesabında yeterli bakiye bulundurma edimini yerine getirdiği ancak davacının sisteminden kaynaklı olduğu düşünülen bir sebepten ötürü bedelin mahsup edilemediği, dolayısıyla ceza bedeli yüklenemeyeceği yalnızca geçiş ücretinin istenebileceği, bir kısım geçişler yönünden —– olmamakla birlikte davalının —–hesabının olabileceği bu konuda net tespit yapılmadığı ifade edilmiş, —-tarihli ek raporda davalının hesap kayıtları üzerinde bankada yapılan inceleme neticesinde banka ——– departmanı tarafından her geçişten sonra kalan bakiyenin sunulamamasından ötürü hesaplama cetvelinde değişiklik yapılmadığı ifade edilip seçenekli hesaplama yapıldığı anlaşılmıştır. Bilirkişi heyeti raporunda 1.seçenek hesaplamada hesap bakiyesi sunulmayan geçişlerin hesap bakiyelerinin yetersiz olduğu bu geçişler için cezai bedel ödemekle yükümlü olduğunun kabulünde —- ücreti karşılığı —-geçiş bedelinin davalının yükümlülüğünde olduğu, —– adet geçiş anı ve sonrasındaki 15 günlük zaman diliminde yeterli bakiye olması nedeniyle bu geçişlere cezai bedel yansıtılmasının yerinde olmadığı dolayısıyla —–geçiş anı ve sonraki 15 günlük zaman diliminde yeterli bakiye olmaması nedeniyle davalının —– ceza bedeli ödemekle yükümlü olduğu ve bu tutarların toplamı—— yükümlü tutulabileceği belirtilmiştir. Raporda 2.seçenek hesaplamada ise —adet geçiş ücretinin ödenmemesi nedeniyle —–geçiş ücretinin davalının yükümlülüğünde olduğu, —- sonrasında yeterli bakiye olması nedeniyle ceza bedeli yansıtılmasının yerinde olmadığı, —— günlük süre içinde yeterli bakiye olmaması nedeniyle işbu geçişlere ait —–ceza bedeli ödenmesi gerektiği, toplam ——-olduğu belirtilmiştir. 2.seçenek hesaplama bankanın geçişler sonrasındaki hesap bakiyesini sunamaması nedeniyle tespit edilemeyen geçişlere dair ceza bedeli hesap harici tutulmak suretiyle yapılmıştır.
Davalı yan cevap dilekçesinde araçlara ait —— sistemlerinde her daim yeterli para bulunduğunu ileri sürmüş, ——–içinde bildirdiği bankadan bilgiler sorulmuş, bankayla uzun süre yazışmalar yapılmış bunun yanı sıra ilgili banka kayıtlarında da bilirkişilere yerinde inceleme yaptırılmış ancak davalının dayandığı banka kayıtlarından davalının her bir geçişten sonraki kalan bakiyesinin tespiti mümkün olamamıştır. Davalı yan —–hesaplarında geçiş anında ve izleyen 15 günlük zaman dilimi içinde para bulundurduğunu ortaya koyamamıştır. Öte yandan ihlalli geçiş tarihleri itibariyle tahsil edilemeyen ihlalli geçişe konu geçiş ücretlerinin davalı tarafın —— geçiş tarihinden itibaren 15 günlük süre içinde mevcut olduğu hallerde ise ücretin tahsil edilmemesinden doğan sorumluluğun davalıya yükletilmesi ve ceza bedeli talep edilmesi mahkememizce uygun görülmemiş, bilirkişi ek raporundaki 1.seçenek hesaplamaya itibar edilmiştir. Bilirkişi heyeti 1.seçenek hesaplamada talep edilebilecek faiz miktarını ——olarak hesaplanmış olmakla birlikte takip talebindeki tutarla bağlı kalınmıştır. Yine takipte talep edilen işlemiş faize ilişkin ——- talebi yönünden yapılan değerlendirme ile de 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 24. Maddesinin (c) bendinde ——— matraha dahil olan unsurlar olarak belirlenmiş olduğundan davacı vekilinin işlemiş faiz için —-isteminin yerinde olduğu, geçiş ücretleri için uygulanan —– oranının %8 olduğu dikkate alındığında geçiş ücretine uygulanan işlemiş faiz için de aynı oranda—– hesaplanması gerektiği, işlemiş faiz üzerinden —– tekabül ettiği belirlenmiş, yapılan yargılama toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporlarıyla davalı şirkete ait araçların farklı tarihlerde davacının işletiminde olan—— geçiş ücretini ödemeksizin ihlalli geçiş yaptıkları, ihlalli geçişler nedeniyle davalının geçiş ücreti ve Kanun’da kabul edilen ceza bedelini ödemekle yükümlü olduğu, geçiş ücreti ve ceza bedeli üzerinden işlemiş faiz talep edilebileceği gibi işlemiş faiz için —–isteminin de yerinde olduğu sonucuna varılarak davanın kısmen kabulüne, ———-alacakla sınırlı olmak üzere davalının takibe itirazının iptaline, takibin bu tutar üzerinden devamına, dava konusu alacak likit olduğundan hükmedilen tutar üzerinden hesaplanan icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline, takipte davacının haksız ve kötü niyetli olduğu ortaya konulmadığından davalı yanın kötü niyet tazminatı talebinin reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-DAVANIN KISMEN KABULÜNE,
Davalının —— takip dosyasında itirazının;
—–asıl alacak,
—– işlemiş faiz,
—– olmak üzere toplam
—- üzerinden iptali ile takibin bu tutar üzerinden devamına,
Fazla talebin reddine,
Asıl alacağa takip tarihinden itibaren %10 ve değişen oranlarda ticari faiz yürütülmesine,
Hükmedilen tutarın %20’si oranında 115.524,90 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, reddedilen kısım yönünden davalı lehine kötü niyet tazminatı takdirine yer olmadığına,
2-Karar harcı 39.457,52 TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 7.307,95 TL ile icra dosyasına yatırılan 3.025,44 TL.harcın mahsubu ile bakiye 29.124,13 TL harcın davalıdan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
3-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 7.307,95 TL harcın davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 62,20 TL ilk masraf, 250,00 TL tebligat ve müzekkere gideri, 4.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 4.312,20 TL yargılama giderinden davadaki haklılık oranına göre (%95) 4.096,59 TL.nin davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, kalanın davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan 42,80 TL.yargılama giderinin davanın reddedilen kısmı göz önünde bulundurularak takdiren üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 81.538,69 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-7155 sayılı Kanun ile 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’na eklenen 18/A maddesinin 13.fıkrası ve yürürlükte bulunan Arabuluculuk Ücret Tarifesi uyarınca Hazine tarafından karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinden davanın kabul ve red oranına göre 1.254,00 TL.nin davalı taraftan, 66,00 TL.nin davacı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
9-Davalı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davalı tarafa iadesine,
HMK 345. Maddesi hükmü uyarınca kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 28/12/2022