Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/558 E. 2022/773 K. 03.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/558 Esas
KARAR NO: 2022/773
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 07/01/2020
KARAR TARİHİ: 04/11/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkilinin kendisine ait——hesabından davalı borçluya ait ——– havale yaptığını, ayrıca yine müvekkilinin kendisine ait ——- yaparak toplamda ———borç olarak gönderdiğini, davalı borçlu ile alacağın ödenmesi konusunda yapılan görüşmelerin sonuçsuz kalması üzerine, banka dekontlarına istinaden müvekkilinin alacağının tahsili amacıyla davalı borçlu aleyhine ——–sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, ödeme emrinini davalıya usulüne uygun —– tarihinde tebliğ edildiğini, davalı borçlunun itiraz etmesi üzerine takibin durdurulduğunu ileri sürerek, davalı tarafından haksız ve kötü niyetli itirazın iptaline, takibin devamına, davalının %20’den aşağı olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Davacı tarafından dava dilekçesinde bahsetmiş olduğu borç olarak müvekkiline gönderilen paraların geri ödemesine ilişkin olarak, müvekkilinin —– nolu hesabından, davacının —— havale yapılarak ödendiğini, ayrıca —— olarak faaliyet gösteren müvekkilinin, borcuna mahsuben davacıya;———– adına faturalandırdığını, müvekkili tarafından davacıya farklı tarihlerde ve farklı tutarlarda olmak üzere toplam —— geri ödeme yapıldığını, davacı tarafından müvekkili aleyhine yapılan icra takibinde, toplam alacak miktarı —— olarak belirtilmiş ve borcun konusu olan —– yapıldığını, ancak borcun konusu olarak belirtilen ———bedelli —– ödeme sebebi——–olarak belirtilmiş olup; bu ödeme davacının müvekkiline borç olarak gönderdiği bir para değil aksine davacının müvekkiline ait ——-almış olduğu ziynetlerin alım bedeli yani davacının müvekkiline olan borcunun ödemesi olduğunu, bu nedenle söz konusu dekontta belirtilen tutarın müvekkilinin borcu olduğu iddialarının kabul edilebilir bir yanı bulunmadığını, söz konusu tutarın takip talebinde belirtilen toplam borç tutarından düşülmesi gerektiğini, davacının müvekkiline gönderdiği tutarlar ile, müvekkilinin davacıya geri ödemeye ilişkin olarak gönderdiği tutarlar karşılaştırıldığında davacının müvekkile ———- adı altında gönderdiği ——–karşılık müvekkili tarafından davacıya——–geri ödeme yapıldığını, bu durumda müvekkilinin davacıya hiçbir borcunun bulunmadığını, müvekkiline göndermiş olduğu tutarları tahsil etmesine rağmen müvekkili aleyhine icra takibi başlatarak asıl davacının kötü niyetli ve haksız kazanç elde etme çabasında olduğu ve neticede müvekkil tarafından aleyhine başlatılan icra takibine yapmış olduğu itirazın haklı ve hukuka uygun olduğu açıkça ortada olduğunu savunarak, kötü niyeti açıkça ortada olan davacı aleyhine alacağın %20’sinden aşağı olmamak kaydıyla tazminata hükmedilmesine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davacı tarafa yüklenmesine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava; ödünç olarak verildiği iddia olunan paranın tahsili için başlatılan takibe vaki davalının itirazının iptali istemine ilişkindir.
Dosyanın ilk olarak ——- dosyası ile incelemeye alındığı ancak ——- davaya konu uyuşmazlığın taraflarının tacir olduğu, bilanço esasına göre defter tuttukları, her iki tarafın da ticari işletmesinin olduğu bu nedenle, 6102 sayılı Kanun’un 16/1.maddesi uyarınca tacir sayılacaklarından, uyuşmazlığın çözümünün yukarıdaki yasa hükümleri de gözetildiğinde Asliye Ticaret Mahkemesi’nin görevi içinde olduğu anlaşılmaktadır.” gerekçesi ile görevsizlik kararı verildiği ve dosyanın yukarıdaki mahkememiz esas sırasına kaydının yapıldığı anlaşılmıştır.
——- gereğince ticari davalarda konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmasından önce arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı olarak düzenlenmiş olması ve ———Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmakszın davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir” hükmü getirilmiştir.
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/1-2 maddesine göre; “Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” şeklindedir.
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 114/(2). maddesine göre, ”Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır” hükmü yer almaktadır.
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 115. maddesi gereğince; Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Mahkeme dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir.
Tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde;
Somut olayda, davanın —– açıldığı, —- tarihinde görevsizlik kararı verildiği ve dosyanın —-tarihinde mahkememize tevzii edildiği, yukarıda açıklandığı üzere ticari davalarda konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmasından önce arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı olarak düzenlenmiş olduğu ancak eldeki davada dava açılmadan önce arabulucuya başvurduklarına dair herhangi bir arabuluculuk anlaşamama tutanağının dosyaya sunulmadığı, dosyaya sunulan arabuluculuk son tutanağının ise dava tarihinden sonra olduğu anlaşıldığından dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine dair karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. ————
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Arabuluculuk son tutanağının dava tarihinden sonra olduğu, dava tarihi itibariyle davanın zorunlu arabuluculuğa tabi olduğu ve dava açılmadan önce arabulucuya müracaatta bulunulmadığı anlaşıldığından dava şartı yokluğundan davanın usulden REDDİNE,
2-Alınması gerekli 80,70 TL harçtan davacı tarafça peşin olarak yatırılan 1.014,45 TL harcın mahsubu ile fazla alınan 933,75 TL harcın karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine, kalan miktarın hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan bir yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T’deki esaslara göre belirlenen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
HMK 345. Maddesi hükmü uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere tarafların yokluğunda karar verildi. 03/11/2022