Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/505 E. 2021/944 K. 14.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/505 Esas
KARAR NO: 2021/944
DAVA: Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 28/04/2016
KARAR TARİHİ: 14/12/2021
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin kurulduğu günden bu yana toplumsal sorumluluk bilinci ile kültür, sanat, spor gibi farklı alanlarda bir çok projeye destek verdiğini ve çocukların eğitimini desteklemek amacı ile de pek çok projenin önemli destekçilerinden biri olduğunu, son zamanlarda gündemde yer alan —- ait olduğu söylenen yurtlarda vuku bulan tecavüz sıkandalı sebebi ile ciddi biçimde çarpıtılarak sosyal medyada karalama kampanyasına dönüştürüldüğünü, davalı —- şeklinde paylaşımda bulunduğunu, bu suretle müvekkili şirketin——- gibi son derece haksız, aşağılayıcı ve tahrik edici ifadelerde bulunduğunu, davalı tarafından gerçekleştirilen bu haksız fiil sebebi ile müvekkilinin kişilik haklarının zedelendiğini, davalının yaptığı açıklamanın gerçekliğinin ipsatla mükellef olduğunu, müvekkilinin kişilik hakları ciddi bir biçimde zedelendiğinden manevi tazminata hükmedilmesi gerektiğini, davalının açıklamalarının aynı zamanda TTK.nun 55 ve devamı maddeleri uyarınca haksız rekabet niteliğinde olduğunu iddia ederek —– manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
SAVUNMA:
Davalıya usulüne uygun tebligat yapılmış ancak davalı cevap dilekçesi vermemiş ve duruşmaya katılmamıştır.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava haksız fiil nedeni ile manevi tazminat davasıdır.
Dava, davacı şirketin dava dışı — maddi anlamda destekçi olması nedeniyle, —– ait olduğu söylenen yurtlarda vuku bulan tecavüz olayları nedeniyle davalı tarafından sosyal medyada paylaşılan ileti sonucu davacı şirketin kişilik haklarının ve ticari itibarinın zedelediğinden ve TTK’nın 55. maddesi gereğince haksız rekabete sebebiyet veren açıklamalarından bahisle manevi tazminat talebine ilişkindir.
Dava, —— açılmış, Mahkemenin verdiği görevsizlik kararı kesinleşerek süresinde talep ile mahkememize gönderilmiştir.
Davacı taraf davalının— hesabından paylaştığı ——- şeklinde paylaşımın kişilik haklarını ihlal ettiğini ticari itibarını zedelediğini belirterek manevi tazminat isteminde bulunmuş, davalı taraf cevap dilekçesi sunmamış ve duruşmalara katılmamıştır.
Uyuşmazlık, davalı tarafından kişisel twitter hesabından ——-şeklinde sarfedilen ifadelerin davacı şirketin kişilik haklarına saldırı oluşturacak nitelikte olup olmadığı ve haksız rekabete neden olup olmadığı hususuna ilişkindir.
——-sayılı ilamında belirtildiği üzere; ”Tüzel kişilerin manevi tazminat talep edip edemeyeceği tartışmalı olmakla birlikte hukuk düzeninin tüzel kişileri hukuk sujesi olarak tanıdığına ve onlara ad, şeref ve itibar gibi kişisel varlıklar bahşedilmiş olduğuna göre, kişisel varlıklara yapılan saldırı nedeniyle elem ve ızdırap duymayacaklarından söz edilerek tüzel kişilerin manevî tazminat adı ile bir paranın ödetilmesi davası açamayacaklarını kabul etmek yasa koyucunun amacına aykırı düşecektir. Gerek Medenî Kanun ve gerekse Borçlar Kanunu yalnız gerçek kişilerin değil, aynı zamanda tüzel kişilerin de kişisel haklarını korumaktadır. ——tarafından yaygın olarak benimsenen görüş, gerçek kişilere özgü olanlar dışında kalan kişilik haklarında tüzel kişilerin de manevi zarara uğrayabileceğini ve bu nedenle manevi tazminat talebinde bulunabileceğini kabul etmektedir.”
——özgürlüğünün, demokratik bir toplumun vazgeçilmez esasını ve bu toplumun gelişiminin ve her bireyin kendini gerçekleştirmesinin temel koşulunu oluşturduğunu, 10. maddenin 2. fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla ifade özgürlüğünün sadece kabul edilen, zararsız ya da farklı olan bilgi ya da düşünceler için değil ama ayrıca hoşa gitmeyen, sarsıcı ya da rahatsız edici olanlar için de geçerli olduğunu, bunların, demokratik toplumun onlarsız olamayacağı çoğulculuğun, hoşgörünün ve açık fikirliliğin gereği olduğunu, 10. maddede açıklandığı gibi bu özgürlüğe yapılan sınırlamaların her halde dar yorumlanması gerektiğini ve herhangi bir sınırlama gereksiniminin ikna edici bir biçimde ortaya koyulması gerektiğini,…” ifade etmektedir.
—– kararlarında olgu isnadı ile değer yargısı arasındaki farklara dikkat çekmiştir. Olguların varlığı kanıtlanabilirken, değer yargılarının doğruluğu ispata açık değildir. Bir değer yargısının doğruluğunun kanıtlanması şartını yerine getirmek mümkün olmayıp, bu durum 10. madde tarafından güvence altına alınan ifade özgürlüğü hakkının temel bir parçasını oluşturan düşünce özgürlüğünü bizzat ihlal etmektedir. Ancak mahkeme, bir beyanın değer yargısı teşkil ettiği hallerde dahi, bir müdahalenin orantılılığının, söz konusu beyana dair yeterli bir olgusal dayanak bulunup bulunmadığına bağlı olabileceğini, zira destekleyeci nitelikte olgusal bir dayanağı bulunmayan bir değer yargısının dahi aşırı olabileceği haller bulunduğunu da hatırlatmaktadır. —– kararlarında internet yayınlarının da basın özgürlüğü kapsamında olduğu kabul edilmektedir.
Somut olaya gelince, davalı tarafından paylaşımın yapıldığı tarihlerde kamuoyuna dava dışı ——- bünyesindeki yurtta öğretmen tarafından çocuklara cinsel saldırı niteliği taşıyan eylemlerin —- süre yer aldığı, toplumun çok büyük kesiminden tepki aldığı, eylemin çocuğa karşı yapılmış olmasının ayrıca toplumda bir infial duygusu yarattığı, her ne kadar bu suç sayılan eylemin vakıfla beraber anılması doğru değil ise de toplum psikolojisinde vakfa yönelik sert eleştirilerin de yapıldığı malumdur. Davacı şirketin toplumda bu derecede infialin yaşandığı dönemde —- olduğunu duyurması çok kişinin tepkisini çekmiştir. Davacı vekili dilekçesinde müvekkili aleyhine karalama kampanyasına dönüşme iddiası ise birbirinden bağımsız çok sayıdaki abonenin eleştiri niteliğindeki sosyal tepki olduğu, bir araya gelinerek bir kampanya olduğu yönünde veri yoktur. Davalının paylaşımının haksız rekabet oluşturacağı düşüncesi ise yerinde değildir. —– yakın tarihteki kararlarında büyük ve halka açık şirketlerin kabul edilebilir eleştiri sınırlarını daha geniş olduğunu belirtmiştir.
Dava konusu olan——- olarak yer alan ifadenin kamuoyuna yansıyan olayın tarafları ile ilgili olduğu, davacı tarafça da olay ile ilgili üzüntü duyulduğuna yönelik beyan ile kamuoyuna açıklama yapılmış olduğu, dosya kapsamı, ibraz edilen delil niteliğindeki belgeler ve beyanlar birlikte değerlendirildiğinde; davalının paylaşımının içerik olarak kamuoyuna yansıyan olaya ilişkin bir tepki niteliğinde olduğu ve eleştiri sınırlarında kabul edilmesi gerektiği, davalının davacı hakkında sarf ettiği ifadelerin, yukarıda değinildiği gibi hoşa gitmeyen, sarsıcı hatta rahatsız edici olanları dahi ——– ifade ve düşünce özgürlüğü kapsamında korunması gerektiğinden, davacı aleyhine rakipleri karşısında haksız rekabete meydan verecek mahiyette olmadığından, eleştiri sınırlarında kaldığının kabulü ile davacının kişilik haklarına ve ticari itibarına saldırı niteliğinde bulunmadığı anlaşılarak davanın reddine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. —–
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın REDDİNE,
1-Alınması gerekli 59,30 TL’nin davacı tarafça peşin olarak yatırılan 170,78 TL harçtan mahsubu ile bakiye 111,48 TL harcın karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
2-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
3-Davalı tarafından yapılan bir yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
4-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Dair, tarafların yokluğunda kararın taraflara tebliğinden 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 14/12/2021