Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/482 E. 2022/761 K. 03.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/343 Esas
KARAR NO: 2022/838
DAVA: Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/06/2021
KARAR TARİHİ : 15/11/2022
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: müvekkili —– bağlı olarak —- çalışmak üzere davalı yüklenici—–mahiyetindeki işçisi olarak çalıştırılmak üzere ———tarafından yapılan ihale sonucunda hizmet alım sözleşmesi davalılar/firmalar ile müvekkilinin arasında aktedildiğini, davalı—— mahiyetindeki işçisi olarak çalıştırılmak üzere yapılan ihale neticesinde davalılar ile davacı arasında sözleşme akdedildiğini, ihale makamı olarak sözleşme akdedildiğini, dava dışı işçinin —– sayılı davayı davacıya yönelttiğini ve ilama dayanak —— sayılın takibi başlatıldığını ve infaz edildiğini, yapılan ödemelerin davalı firmalara rücu edilmesi gerektiğini, şartname ve sözleşme gereği işçilik alacaklarından yüklenicinin sorumlu olduğunu, sözleşmenin hizmet alım sözleşmesi olduğunu, davacının asıl işveren olmadığını, dava dışı işçi ile davacı arasında iş ilişkisi olmadığını, davacının alacaklardan sorumluluğunun sözleşme tarafı olan davalıların hak edişlerinden kesinti yaparak ödemekten ibaret olduğunu,– ödemenin ödeme tarihinden işleyecek avans faizi oranında tahsilini, fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasını, masraf ve vekalet ücretinin davalılar üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalılara dava dilekçesi tebliğ edilmiş, cevap dilekçesi sunulmamıştır.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava, davacının düzenlediği ihale sonucu ihale makamı olan davacının alt işverenlere işçilik alacakları bakımından rucüen tahsili talebine ilişkindir.
7155 sayılı Yasa ile 6102 sayılı Yasaya 5/A maddesi eklenerek ticari davalarda arabuluculuk dava şartı haline getirilmiş olup, mahkememizdeki dava —– tarihinde açılmakla davacının dava şartı arabuluculuk koşulunu yerine getirdiği görülmüştür. Aynı Yasa ile 6325 sayılı Kanuna dava şartı arabuluculuk başlığı ile 18/A maddesi de eklenmiş olup bu madde uyarınca yapılan incelemede davacının arabulucuya başvurduğu, yapılan toplantı neticesinde tarafların anlaşamadıklarına ilişkin arabuluculuk son tutanağının da düzenlenmiş olduğu görülmüştür.
İhale şartname ve sözleşmeleri, ——-dosyası, tahsilat makbuzu, tahakkuk ve mahsup fişi dosyamız arasındadır.
—- dosyasında; dava dışı işçi —-ihbar tazminatı ve —- mesai alacağına mahkeme tarafından hükmedildiği, söz konusu dosyada —- davalı olduğu, davanın mahkememiz dosyası davalılarına ihbar edildiği, kararda dava dışı——- çalıştığı tarihlerin belirlendiği, —– esas sayılı dosyasında dava dışı —– iş mahkemesinde hükmedilen alacakları takibe koyduğu, ———ödeme yapıldığı görülmüştür.
Davacı ve davalılar arasında hizmet alımına ilişkin sözleşme mevcut olup, sözleşme dönemlerinin; —– ile:——- tarihleri arasında olduğu görülmüştür.
—–, işçinin değişen alt işverenler nezdinde çalışmaya devam etmesi halinde alt işverenler arasında işyeri devri olduğu kabul edilmektedir ——– 1475 s. K. m.14’e göre, işyerlerinin devir veya intikali yahut herhangi bir suretle bir işverenden başka bir işverene geçmesi veya başka bir yere nakli halinde işçinin kıdemi, işyeri veya işyerlerindeki hizmet akitleri sürelerinin toplamı üzerinden hesaplanır. İşyerinin devri veya herhangi bir suretle el değiştirmesi halinde iştlemiş kıdem tazminatlarından her iki işveren sorumludur. Ancak, işyerini devreden işverenlerin bu sorumlulukları işçiyi çalıştırdıkları sürelerle ve devir esnasındaki işçinin aldığı ücret seviyesiyle sınırlıdır. Yine asıl işveren de 4857 s. K. m.2’nin amir hükmü gereği asıl işveren ile birlikte müteselsilen sorumludur.
———- kararına göre; “Dava konusu olayda taraflar arasında asıl işveren- alt işveren ilişkisi mevcut olup dava, asıl işveren davacı ——– davalı şirket tarafından çalıştırılan işçinin, iş akdinin feshedilmesi nedeniyle açmış olduğu dava sonrasında ödemek zorunda kaldığı tazminatın rücuen tahsili istemine ilişkindir. Taraflar arasındaki hizmet sözleşmesi ve eki olan şartnamelerde, tarafların asıl ve alt işvereni oldukları işçilerin, fiili işçilik dışındaki diğer tazminat hak ve alacaklarından hangi tarafın sorumlu olacağına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır. Dava konusu rücuen tazminat istemi, dava dışı işçinin iş akdinin feshedilmesi nedeniyle İş Kanunu’ndan kaynaklanan kıdem v.b tazminat haklarına ilişkin olup, işçiye karşı olan bu yükümlülük nedeniyle asıl ve alt işverenler 4857 sayılı İş Kanunu’nun 2/6.maddesi gereğince müteselsilen sorumlu tutulmuşlardır. Burada Kanun’dan doğan bir teselsül hali söz konusudur.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 167. —— maddesinde, müteselsil sorumlu olan borçlular arasındaki iç ilişki düzenlenmiş olup, “Aksi karalaştırılmadıkça veya borçlular arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinden anlaşılmadıkça, borçlulardan her biri, alacaklıya yapılan ifadan, birbirlerine karşı eşit paylarla sorumludurlar. Kendisine düşen paydan fazla ifada bulunan borçlunun, ödediği fazla miktarı diğer borçlulardan isteme hakkı vardır.” şeklindeki bu hükümde, müteselsil borçlulardan her birinin alacaklıya yapılan ifadan birbirlerine karşı genel olarak eşit paylarla sorumlu oldukları, ancak bunun aksinin kararlaştırılabileceği belirtilmiştir.
Somut olayda, dava dışı işçinin iş akdinin feshedilmesi nedeniyle doğan dava konusu tazminat alacaklarından, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 2/6.maddesi gereğince işçiye karşı müteselsilen sorumlu olan tarafların, aralarındaki iç ilişkide (taraflar arasındaki mevcut sözleşme ve şartnamelerde) bu sorumluluğun nihai olarak hangi tarafa ait olacağı konusunda açık bir düzenleme bulunmamaktadır. O halde asıl işveren ve alt işveren olan taraflar arasındaki sözleşme ve şartnamelerde, fiili işçilik alacakları dışındaki iş akdinin feshedilmesi nedeniyle doğan söz konusu tazminat alacaklarından tümüyle yüklenici alt işverenin sorumlu olacağına ilişkin açık bir düzenleme bulunmadığından, dava dışı işçiye yapılan ödeme nedeniyle davacı Belediye ve davalının (kendi dönemi itibariyle) yarı oranda sorumlu olduklarının kabulü gerekir.
O halde mahkemece, son işveren olan davalının, ihbar tazminatının tamamından, kıdem tazminatı da dahil olmak üzere diğer işçilik alacaklarından ise, kendi dönemine isabet eden miktarlar üzerinden sorumlu olduğu kabul edilerek, bu şekilde tespit edilecek miktarın 1/2’sinin davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekirken, açıklanan hususlar göz ardı edilerek, yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.” şeklindedir.
Tüm dosya kapsamından; davanın, T.B.K 127.maddesi maddesi gereğince açılmış rücu davası olduğu, davacı şirketin, davalıların işçisine ödemekle yükümlü olduğu işçilik borçlarını (kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla mesai alacağı) davacı tarafından ödendiğinden bahisle işçiye ödenen miktarların davalılardan rücuen tahsilini talep ettiği, dava dışı işçinin, iş mahkemesinde talep ettiği ve karara bağlanan hizmet süresinin —— aralığı olup , bu tarih aralığında dava dışı işçinin çalıştığı işyerleri ve çalışma sürelerinin tablodaki şekilde olduğu, Dava dışı işçinin —– davalılar nezdinde geçen süresi ve son ücretine göre yukarıdaki tabloda yer alan veriler haricinde karara çıkan iş davasında dava dışı işçinin son ücreti —–olarak kabul edilerek hüküm tesis edildiği, taraflar arasında müteselsil sorumluluk olduğu kabul edildiğinde TBK m. 162 vd. hükümlerinin uygulanması ile davacının, her bir davalıya dava dışı işçiyi çalıştırdığı süreyle sınırlı olarak rücu edebileceği, davalıların çalışma dönemleriyle sınırlı olmak üzere ödenen bedelden sorumlu oldukları, bu kapsamda bilirkişi tarafından hesaplama yapıldığı, Kıdem tazminatı yönünden; az yukarıdan bahsedilen—– olduğu gibi her bir işveren kendi dönemine isabet eden miktarlar üzerinden sorumlu olduğu,
Feshe bağlı alacak olan ihbar tazminatından ise son işverenin sorumlu olduğu, zira işçiye işten çıkarılması için önel tanıması gereken tarafın son işveren (davacı) olması gerektiği, bu nedenle dava dışı işçiye iş akdinin sonlandırılması sonucu verilen ihbar tazminatını davalı —– talep edebileceği,
fazla mesai hesaplaması ile iş mahkemesi kararında ——– fazla mesai alacağının tüm şirketler nezdinde dönemsel olarak gerçekleştiği, fazla mesai alacağından şirketler nezdinde çalışılan dönemler oranlamak suretiyle hesaplanması gerektiği,
Bu şekilde yapılan hesaplamalar sonucu; toplam ödenen bedel olan;
—– — yalnızca davalı ——- yalnızca davalı —- davalılar —- davalılar ——- davalı —– sorumlu olduğu anlaşıldığından her bir davalının sorumlu olduğu miktarların belirlenmesi suretiyle davalılar hakkında davanın kabulüne yönelik aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜNE,
1-Toplam——
—— ödeme tarihi olan— tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalı —- alınarak davacıya verilmesine,
—– ödeme tarihi olan — tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalı — davalı —-müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
—— ödeme tarihi olan —-tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalı —- davalı —– müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 998,58 TL harçtan davacı tarafça başlangıçta yatırılan 249,66 TL harcın mahsubu ile bakiye 748,92 TL harcın 479,03 TL’sinin davalı —-davalılar —-davalılar ——— alınarak Hazine’ye irat kaydına,
3-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 59,30 TL başvurma harcı ve 249,66 TL peşin harç olmak üzere toplam 308,96 TL harcın davalı —– tahsili ile davacı taraf ödenmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 296,85 TL tebligat ve müzekkere gideri, 700,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 996,85 TL yargılama giderinin tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
5-Davalılar tarafından yapılan bir yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T’deki esaslara göre belirlenen 9.100,00 TL vekalet ücretinin 6.643,00 TL’sinin davalı — davalılar ——– alınarak davacıya verilmesine,
7-7155 sayılı Kanun ile 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’na eklenen 18/A maddesinin 13.fıkrası ve yürürlükte bulunan Arabuluculuk Ücret Tarifesi uyarınca Hazine tarafından karşılanan 1.360,00 TL arabuluculuk ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazine adına irad kaydına,
8-Dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, davalıların yokluğunda kararın taraflara tebliğinden 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.15/11/2022