Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/445 E. 2022/191 K. 15.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/445 Esas
KARAR NO: 2022/191
DAVA : 3. Şahıs Tarafından Açılan Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 13/07/2021
KARAR TARİHİ: 15/03/2022
Mahkememizde görülmekte olan 3. Şahıs Tarafından Açılan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: müvekkili şirketin,—— ait ticari defter ve kayıtları tetkik edildiğinde de müşahade olunacağı üzere her hangi bir ticari faaliyete başlayamadığı, davalı şirketin yetkilisi ve müvekkili şirketin de ortaklarından olan ——– davalı şirkete para gönderen kişilere karşı güveni kötüye kullanmak ve soruşturma neticesinde tespit edilecek sair suçları işleyerek, yurt dışına kaçtığının ulusal basına da yansıyan bir husus olduğu, müvekkili şirketin her hangi bir ticari faaliyeti bulunmadığı gibi, ne davalı şirketle, ne de 3. kişilerle her hangi bir ticari ilişki içerisine girmediği, hal böyle iken davalı şirketin alacaklısı —- tarafından —– İcra takibi yapıldığı ve takibin kesinleşmesinin akabinde müvekkili şirkete İİK. 89. Madde mucibince haciz ihbarnamesi gönderildiği, müvekkili şirketin herhangi bir ticari faaliyetinin ve herhangi bir çalışanının bulunmaması nedeniyle gönderilen— ihbarnamelerine yasal süresi içerisinde her hangi bir itirazda bulunulmadığı, müvekkili şirketin söz konusu haciz ihbarnamelerinden —haciz ihbarnamesinin tebliği neticesinde haberdar olduğu, bu nedenlerle, müvekkili şirketin davalı şirkete borçlu olmadığının tespitini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Dava dilekçesinin davalıya tebliğ edildiği, davalının cevap dilekçesi sunmadığı anlaşılmıştır.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava, İİK’nın 89. maddesi uyarınca açılan menfi tespit davasıdır.
Görev kamu düzeninden olduğundan taraflarca ileri sürülmese dahi mahkeme tarafından resen dikkate alınmalıdır.
6102 sayılı TTK’nın 4. maddesine göre bir davanın ticari dava olabilmesi için uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğmuş bulunması veya anılan yasa maddesinde sayılan mutlak ticari davalardan sayılması gerekir.
6102 sayılı TTK’nın 12. maddesinde “Bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten kişiye tacir denir” hükmünü içermektedir.
TTK’nun 19. maddesinde “Bir tacirin borçlarının ticari olması asıldır. Ancak, gerçek kişi olan bir tacir, işlemi yaptığı anda bunun ticari işletmesiyle ilgili olmadığını diğer tarafa açıkça bildirdiği veya işin ticari sayılmasına durum elverişli olmadığı takdirde borç adi sayılır. Taraflardan yalnız biri için ticari iş niteliğinde olan sözleşmeler, Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, diğeri için de ticari iş sayılır” hükmü bulunmaktadır.
Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır.
Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz. Mahkeme duruşma yapmadan, yani taraflara tebligat yapıp onları dinlemeden dosya üzerinden de görevsizlik kararı verebilir. Taraflar da yargılama bitinceye kadar görev itirazında bulunabilirler. Görev itirazı yapılmış ise veya yapılmamış olsa bile re’sen mahkeme, ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip, karara bağlamalıdır.
Eldeki dava İİK’nın 89.maddesine göre açılmış olup davacı takipte haciz ihbarnamelerinin gönderildiği üçüncü kişinin, takip borçlusuna borçlu olmadığını ispatla yükümlü olduğu özel bir menfi tespit davasıdır. Davanın koşulları İİK’nın 89/3 maddesinde düzenlenmiştir. İİK’nın 89/3 maddesi gereği açılan menfi tespit davasında maddenin yer aldığı İİK’da görev yönünden özel bir düzenlemeye yer verilmemiş olup genel kurallara göre görevli mahkemenin belirlenmesi gerekmektedir. 6100 Sayılı HMK’nın 2/1 maddesinde mal varlığına ilişkin davalarla şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir. HMK 2/2 maddesi uyarınca, HMK’da ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevli kabul edilmiştir. Bunun yanı sıra bir kısım kanunlarda da özel mahkemelerin görevli olduğuna ilişkin düzenlemeler mevcuttur. Örneğin 6102 Sayılı TTK’nın 5.maddesinde ticari davalar ve ticari nitelikteki çekişmesiz işlerin ticaret mahkemelerinde görüleceği hükme bağlanmıştır.
Asıl olan bir davanın genel mahkemelerde görülmesidir. Özel mahkemede bakılacağına dair özel bir kanun hükmü bulunmayan her dava genel mahkemelerde görülmelidir. Somut dava bakımından yapılan incelemede ise, dava konusu takip dosyasında davalı takip alacaklısı tarafından, dava dışı borçlu ile ticari ilişki çerçevesinde ödenmeyen borçtan dolayı takip başlatıldığı, her iki tarafın da tacir konumunda olduğu ve davacıya takip dosyasından İİK’nın 89/1 ve 89/2 maddeleri uyarınca haciz ihbarnamelerinin gönderildiği görülmüş olup davacı borçlu olmadığı iddiasıyla İİK’nın 89/3 maddesi uyarınca eldeki davayı açmıştır. Görüldüğü üzere davanın tarafları arasında doğrudan bir hukuki ilişki bulunmamaktadır. Davalı alacaklı ile dava dışı takip borçlusu arasında bir ilişki bulunduğu anlaşılmaktadır. İİK’nın 89/3 maddesi uyarınca açılan menfi tespit davasında davacı ile davalı takip alacaklısı arasında tarafların sıfatına ve davanın niteliğine göre nispi ya da mutlak nitelikteki bir ticari dava söz konusu olmadığından, davada görevli mahkeme, Asliye Ticaret Mahkemesi değil, genel görevli mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesi olması gerektiği anlaşılmakla, HMK’nun 114/1-c ve 20. maddeleri uyarınca mahkememizin görevsizliğine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir. ——
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, görevli mahkemenin —-Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğuna,
2-HMK 20. maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden sonra 2 haftalık süre içerisinde talep edilmesi halinde dosyanın —-Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, belirtilen süre içerisinde dosyanın gönderilmesi için talepte bulunulmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
3-HMK 331/2. maddesi uyarınca yargılama giderleri ve vekalet ücretinin görevli mahkemede değerlendirilmesine,
HMK 345. Maddesi hükmü uyarınca kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 15/03/2022