Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/402 E. 2023/572 K. 06.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/402
KARAR NO : 2023/572

DAVA : İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 29/06/2021
KARAR TARİHİ : 06/07/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: müvekkili şirket, davalı ile arasındaki taşıma sözleşmesine ve davalının talimatlarına istinaden navlun hizmeti verdiğini, bu hizmetler dolayısıyla hak ettiği ücretleri de faturalandırarak davalıya gönderdiğini, davalı firma, müvekkili şirketin sunmuş olduğu hizmetlere istinaden kestiği; () —- Nolu 5.250,00 € Bedelli, () —- Nolu 768,00 € Bedelli, () —- Nolu 23.274,59 € Bedelli, () —-Nolu 13.198,00 € Bedelli faturalardan kaynaklanan borçlarını hala tam olarak ödememiş olup, Davalı firma hakkında tutulan cari hesaba göre, Müvekkilinin bu faturalardan kaynaklanan alacağının bulunduğunu, borç vadesinde ödenmediğini, takip sonrası davalı tarafça yapılan ödemelerin de gösterildiği cari hesap ekstresini dilekçe ekinde sunmakta olduklarını ve iş bu davayı, takip sonrası yapılan ödemeleri dava değerinden düşmek suretiyle açtığını, —-. İcra Dairesinin —-Esas sayılı dosyası ile davalı firma aleyhine icra takibi başlatıldığını, borçlu/davalı tarafça itiraz edildiğini, davalı şirket tarafından yapılan itirazın iptalini, takibin devamını, davalı aleyhine en az % 20 icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: davacı, tarafların 2.650 kg yükün taşınması karşılığı 9.900 USD bedelli anlaşma sağlandığını ancak müvekkilinin teklifin çok üstünde bir ağırlık getirdiğini, bu duruma göre sözleşmeyi revize ettiklerini beyan ettiklerini, ancak davacı tarafın müvekkili şirketin zor durumundan faydalanarak sözleşmeyi çok daha uygun koşullara göre revize etmesi mümkünken fahiş fiyat üzerinde revize işlemi gerçekleştirmiş olduğunu, taraflar arasında yapılan ilk anlaşmaya göre kilo başına çok daha cüzi bir rakama (yaklaşık 2 USD) anlaşma sağlanmış, anlaşmada kararlaştırılan kilogramdan daha fazla bir yük ortaya çıktığı için davacı yan anlaşmayı revize ederek yeni bir bedel belirlendiğini, ancak işbu bedelin taraflar arasında imzalanan sözleşmeye ve hakkaniyete aykırı olarak belirlendiğini, yeni bedel belirlenirken taraflar arasında başta anlaşma sağlanan 2.650 kg? yi aşan kısım için kg başı 4,90 USD bedel hesaplanması gerekirken normalde kilogram başı alması gereken ücretinin iki katından daha fazlasını toplam yük olan 4.536 kgüzerinden çarparak yeni bir bedel belirlemiş, davacı yan sözleşmeye göre yeni bir bedel belirlememiş aksine müvekkilinin zor durumundan faydalanmış olduğunu, müvekkili şirketin yurt dışında fuarlarda stand hazırlama, gönderme işi ile uğraşmakta ürünlerin ilgili yerlere ulaşımında da tarih açısından sıkıntı çıkmaması gerekmekte olduğunu, keza fuarların belli tarihler arasında yapıldığı malum olduğundan fuarın tarihi geçtikten sonra ürünlerin fuar alanına ulaşmasının herhangi bir anlam ifade etmeyeceğini, davacı yan tarafından da sunulan mail yazışmalarında da görüldüğü üzere davacı taşıyıcı firma müvekkile anlaşılan daha fazla çıkan ürünlerin taşınmasının mümkün olmadığını, bir sonraki uçuşun da bir gün sonra olduğunu beyan ederek müvekkilini yaklaşık 5 dakika içerisinde karar vermeye zorladığını, keza taşıyıcı firmaya teslim edilen ürünlerin uçağa alınmaması veya bir sonraki gün kargoya verilmesi gibi bir durumda müvekkilinin işinin sekteye uğrayacağını, çok kısa bir süre içerisinde hakkaniyete aykırı olarak revize edilen bedele göre karar verilmeye zorlandığını, davacı taşıyıcı firma aslında anlaşma doğrultusunda sağlanan 2.650 kg’nı aynı bedel üzerinden, bakiye 1.886 kg’ nı ise kg başı 4,90 $ üzerinden taşıması gerekmekte olup, Taşıma bu şekilde yapılmış olsaydı müvekkili tarafından ödenmesi gereken bedel 9.900 $ (2.650 kg için yapılan anlaşmaya göre) + 1.886 *4,90 $ (Bakiye kilogram için kg başına talep 4,90 $ üzerimden hesaplanması ile) =19.141,40 $ olması gerekirken davacı yanın hakkaniyete aykırı tutumu doğrultusunda müvekkil daha fazla bedel ödenmesi ile karşı karşıya kalmış olduğunu, Keza zaten toplam yük aynı uçuş ile —- gitmiş olup herhangi bir özel uçuş ile de gitmemiş olup, Varsayalım ki özel uçuşla gitmiş olsaydı bile davacının anlaşmaya göre planlanan 2.650 kglik malı anlaşılan uçuşla, bakiye 1.886 kg’ yi ise ayrı bir uçuşla göndermesi gerekmekte olacağını, İşbu sebeple davacı tarafın bu tutumu hakkaniyete ve sözleşmeye aykırılık teşkil ettiğinden faturaya itiraz etmelerinde herhangi bir hukuka aykırılık bulunmamakta, bu sebeple de davacı firma tarafından taşınan malların sözleşmedeki artış kuralları dikkate alınarak yapılıp yapılmadığı konusunda bilirkişi incelemesi yapılması gerekmekte olduğunu, taraflar —– Fuarına müvekkilin malzemeleri taşınması konusunda anlaşma sağlamışlar, yapılan anlaşmaya göre ürünlerin 08.02.2020 tarihinde teslim edilmesi gerekmekte olduğunu, ancak davacı tarafın kusurlu eylemi sonucu ürünler tarafımıza 11.02.2020 tarihinde teslim edilmiş, bu geç teslimden kaynaklı olarak müvekkilin de müşterilerine standart eksik ve geç teslim etmek zorunda kalmış olduklarını, —– fuarı müvekkili şirket açısından son derece önemli olup malzemelerin bir gün dahi alana geç teslim edilmesi halinde büyük zarara sebebiyet vermekte iken davacı şirket tarafından da ürünler 3 gün geç teslim edilmiş, 3 günlük geç teslimin müvekkil şirket bünyesinde yaptırımı çok büyük olmuş, çalıştığı 2 firma tarafından kendisine cezai şart uygulanmış ayrıca müvekkili şirkete ekstra işçilik masrafı yüklenmiş, Davacının bu kusurlu taşımasından kaynaklanan zararlarımızın tahsili amaçlı arabuluculuğa başvurulmuş olup sürecin halen devam etmekte olduğunu, dolasıyla bu husustaki talep ve dava haklarını saklı tuttuklarını, davacı yanın—- fuarına ilişkin geç taşınmasından kaynaklı olarak davacı ile irtibata geçildiğini, geç teslimin kendilerinden kaynaklandığı davacı şirketçe de ikrar edildiğini, davacı yan ürünlerin geç tesliminden kaynaklı müvekkili şirketin zararların giderilmesini başta kabul etmişken müvekkili ile hukuki süreçte olduğunu beyan ederek zararlarının karşılanmadığını, davacı sözleşme ile kendisine yüklenen edimi gereğince yerine getirmediğini, ilgili nakliye işleminden kaynaklı olarak müvekkili şirket tarafından davacıya ödenmesi gereken herhangi bir taşıma bedeli ödenmesinin mümkün olmadığını, davacı her ne kadar —- düzenlenen fuara ilişkin taşıma ve boş kap depolama hizmetinde bulunduğunu, fatura edilen bedeli talep etmişse de müvekkilinin davacı yana ilgili faturadan kaynaklı herhangi bir borcu bulunmadığını, fatura konusu hizmet yerine getirilmediği gibi işbu faturanın taraflarına da ulaşmamış olduğunu, dolayısıyla davacı yanın işbu faturadan kaynaklı olarak da müvekkilinden tahsil edebileceği herhangi bir bedel bulunmadığını, davacı yanın hakkaniyete aykırı ve kusurlu eylemlerinden kaynaklı olarak kestiği faturaların müvekkili şirket tarafından ödenmesi mümkün olmadığından işbu alacak kalemleri de yukarıda beyan edilen hususlar dikkate alındığında likit olmayacağının açık olduğunu savunarak, davanın reddine, asıl alacağın %20’sinden az olmamak üzere davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava, navlun alacağından kaynaklı 5 adet faturadan kaynaklı bakiye alacağın tahsili amacıyla başlatılan itirazın iptali davasıdır.
7155 sayılı Yasa ile 6102 sayılı Yasaya 5/A maddesi eklenerek ticari davalarda arabuluculuk dava şartı haline getirilmiş olup, mahkememizdeki dava 29/06/2021 tarihinde açılmakla davacının dava şartı arabuluculuk koşulunu yerine getirdiği görülmüştür. Aynı Yasa ile 6325 sayılı Kanuna dava şartı arabuluculuk başlığı ile 18/A maddesi de eklenmiş olup bu madde uyarınca yapılan incelemede davacının arabulucuya başvurduğu, yapılan neticesinde tarafların anlaşamadıklarına ilişkin arabuluculuk son tutanağının da düzenlenmiş olduğu görülmüştür.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla, mahkememizin ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, tarafların sulh olma imkanının bulunmadığının tespiti ile uyuşmazlık noktaları belirlenerek tahkikat aşamasına geçilip, deliller toplanmıştır.
—-.İcra Müdürlüğü’nün —-Esas sayılı dosyası celp edilmiş, yapılan incelemesinde; davacı alacaklı tarafından davalı aleyhine “toplam 5 Faturadan kalan borç” alacağı olan 39.490,59 € + 750,00 USD Asıl alacağın — faizi ile birlikte tahsili için ilamsız takip başlattığı, takip dosyasında ödeme emrinin tebliği ile davalının süresinde takibe itiraz ederek borcunun bulunmadığını bildirdiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği, mahkememizde açılan davanın süresinde olduğu tespit edilmiştir.
Davacı taraf taşımanın gerçekleştiğinden bahisle 5 adet faturaya dayalı alacak talebinde bulunmuş, davalı taraf ise taşımaya konu eşyanın geç teslim edildiğini, başlangıçta 2.650 kg yükün taşınması karşılığı 9.900 USD bedelli anlaşma (kilo başına çok daha cüzi bir rakama yaklaşık 2 USD) sağlandığını, ancak müvekkilinin yükünün daha fazla olması nedeniyle davacı tarafın müvekkili şirketin zor durumundan faydalanarak sözleşmeyi çok daha uygun koşullara göre revize etmesi mümkünken fahiş fiyat üzerinde revize işlemi gerçekleştirmiş olduğunu, yeni bedel belirlenirken taraflar arasında başta anlaşma sağlanan 2.650 kg’ yi aşan kısım için kg başı 4,90 USD bedel hesaplanması gerekirken toplam kg ‘nin tamamına yeni fiyattan hesaplama yapıldığını, davacı yanın hakkaniyete aykırı hesaplama yaptığını ileri sürmüştür.
Mahkememizin 08/03/2022 tarihli celse ara kararı uyarınca dosya kapsamındaki deliller, taraf iddia ve savunmaları, vergi dairesinden gelen BA-BS formları değerlendirilmek suretiyle, tarafların defterlerinin incelenmesi ayrıca davalının itirazlarının değerlendirilmesi amacıyla mali müşavir, lojistik uzmanı, hesap uzmanından oluşan 3 kişilik bilirkişi heyetinden rapor alınmasına karar verilmiştir.
Bilirkişi heyetinden alınan kök raporda özetle; davacının takipte dayandığı fatura muhtevası hizmetin ifasının davacı tarafından gerçekleştiği, davacının söz konusu fatura muhtevası hizmetlere ait fiyatlandırmaların taraflar arasındaki sözleşmelere uygun olduğu, davacının takipte dayandığı fatura muhtevası hizmetinden dolayı davalıdan toplam 31.476,19 Euro alacağının olduğu, davacının—–.Îcra Müdürlüğünün —– Esas sayılı dosyası nezdinde başlatmış olduğu takibin yukarıda hesaplanan asıl alacak tutarı olarak 31.476,19 EURO kadar kısmı için yerinde olduğu, davacının hesap edilen kısım kadar takibin devamını talep edebileceği belirtilmiştir.
Davacı vekilinin 24.01.2023 tarihli rapora karşı beyan dilekçesinde; davalı tarafça 15.01.2020’de yapılan 2.000 USD ile 27.01.2020’de yapılan 1.996 USD ödemenin, davalıların Dolar cinsinden borçlarından icra takibi başlatılmadan önceki bir zamanda mahsup edildiği hususunun bilirkişilerce sehven gözden kaçırılması ve bu ödemelerin Euro cinsinden olduğu düşünülerek davaya konu toplam alacak tutarından düşülmesi olduğunu, eğer bu ödemelerin Euro cinsinden olmadığı ve bahsettiğimiz şekilde Dolar borçlara karşılık yapıldıkları değerlendirilseydi, davacı müvekkilin alacağının, davayı açtıkları değer ile tam olarak aynı olacağı, raporun sonuç kısmında bilirkişilerin tespit ettiği alacak tutarının 31.476,19 Euro olduğunu (bilirkişi hesaplamasında sehven düşülen 3.996 Euro davacının alacağına eklenirse 35.472,19 Euro olacaktır), beyan etmiştir.
Davalı vekilinin 30.01.2023 tarihli rapora karşı beyan ve itiraz dilekçesinde; tarafların—– Fuarına müvekkilin malzemeleri taşınması konusunda anlaştıklarını, yapılan anlaşmaya göre ürünlerin 08.02.2020 tarihinde teslim edilmesi gerektiğini, ancak davacı tarafın kusurlu eylemi sonucu ürünlerin davalı şirkete 11.02.2020 tarihinde teslim edildiğini, bu geç teslimden kaynaklı olarak müvekkilnin de müşterilerine standları eksik ve geç teslim etmek zorunda kaldıklarını, davacı yanın —– fuarına ilişkin geç taşınmasından kaynaklı olarak davacı ile irtibata geçilmiş olup geç teslimin kendilerinden kaynaklandığı hususunun davacı şirketçe de ikrar edildiğini, buna ilişkin mail yazışmalarının sunulduğunu, mail yazışmalarında da görüleceği üzere davacı yan ürünleri geç tesliminden kaynaklı müvekkil şirketin zararların giderilmesini başta kabul etmişken müvekkili ile hukuki süreçte olduğunu beyan ederek zararlarının karşılanmadığını, davacının sözleşme ile kendisine yüklenen edimi gereğince yerine getirmediğinden ilgili nakliye işleminden kaynaklı olarak müvekkili şirket tarafından davacıya ödenmesi gereken herhangi bir taşıma bedeli ödenmesinin mümkün olmadığını beyan etmiştir .
Taraf vekillerinin itirazlarının değerlendirilmesi amacıyla bilirkişi heyetinden ek rapor alınmıştır.
Bilirkişi heyeti tarafından ek raporda özetle; davacının takipte dayandığı fatura muhtevası hizmetin ifasının yurtdışında davacı
tarafından gerçekleştiği, 18.11.2018 tarih, — sayılı —- yayınlanan, Türk
Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karara İlişkin
Tebliğ (tebliğ No: —’de Değişiklik Yapılmasına Dair
Tebliğ (TEBLİĞ NO: —-)’in 8’inci maddesinin 6. ve 7’nci bentlerinin (b),
(c), (ç) fıkraları kapsamında davacının alacağını döviz cinsinden talep edebileceği, davacının söz konusu fatura muhtevası hizmetlere ait fiyatlandırmaların taraflar arasındaki sözleşmelere ve genel teamüllere uygun olduğu, davalı vekilinin itirazında haklı olduğu, beyanda değindiği gibi, 15.01.2020 tarihli —– kanalı ile yapılan 2.000,00 USD tutarında ve 27.01.2020 tarihindeki 1.996,00USD olmak üzere toplam 3.996USD ödemenin EURO olarak sehven dikkate alındığı, bu durumda, davacının daha önce kök raporda tespit edilen 31.476,19 Euro alacağının, sehven düşülen 3.996,00 Euro’nun ilavesi ile, toplam alacağının takipteki gibi, 35.472,19 Euro olacağı
davacının takipte dayandığı fatura muhtevası hizmetinden dolayı davalıdan toplam
35.472,19 EURO alacağının olduğu,
belirtilmiştir.
Tüm dosya kapsamından, davanın taşımadan kaynaklı 5 adet faturanın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine yönelik itirazın iptali talebine ilişkin olduğu,
Taraflar arasındaki sözleşmeye göre, emtianın varış noktasında teslim tarihinin 08.02.2020 olması gerektiği, dosyaya sunulu olan CMR belgesine göre emtianın 10.02.2020 tarihinde teslim edildiği, sunulan mail yazışmalarının da bu hususu teyit ettiği, bu durumda davacı taşıyanın teslimde 2 gün geciktiğinin sabit olduğu, sözleşmede taşıyıcının serbest süre sonrası bekleme için cezai bir şart gün başına 250,00EUR0 olarak belirlenmişken, taşıyıcıdan kaynaklı gecikme için bir cezai şart veya tazminat bedeli tayin edilmediği,
Uluslararası Karayolu ile Eşya Taşımasına ait kuralların Düzenlendiği CMR Konvansiyonun “Teslimde Gecikme” ile ilgili 19’uncu maddesinin; “Yük kararlaştırılan zaman limiti içinde teslim edilmemiş ise veya kararlaştırılmış zaman limiti olmadığı hallerde, taşımanın normal süresi ve özellikle parçalı yüklerde tüm yükü bir araya getirmek için gerekli zaman, gayretli bir taşımacıya gerekli zamanı geçiyor ise teslimde gecikme var demektir ” şeklinde olduğu, somut olayda CMR Konvansiyonu 19’uncu maddeye göre, taşıyıcının sorumlu tutulacağı bir gecikmenin mevcut olduğu, CMR Konvansiyonu 23’üncü madde 5.paragraf ise; “Gecikme halinde, hak sahibi zarar ve ziyanın bundan ileri geldiğini kanıtlarsa, taşımacı bu zarar ve ziyan için taşıma ücretini geçmemek üzere tazminat öder ” şeklinde olup, taşıyıcının gecikmeden sorumlu olduğu durumlarda, taşınan emtia üzerinde hak ve menfaat sahibi olanın, gecikmeden doğan zararını (belge ile) kanıtlaması şartıyla, taşıma ücretini aşmayacak bir tazminat ödeme durumunda olacağını belirlediği, somut olayda, davalı zarar iddiasını öne sürse de somut olarak, belgeli bir şekilde bir zarar tutarı beyan ettiğine dair dosya kapsamında bir veri mevcut olmadığı, bu durumda, gecikmeden doğan zararını tutarı belli bir şekilde ispat külfetini karşılamayan davalının gecikme için bir talepte bulunamayacağı, davalı tarafın gecikmeden doğan zararı ispatlayamadığı, dolayısıyla davalı vekilinin kök rapora bu konudaki itirazlarının yerinde olmadığı,
Ek raporda da belirtildiği üzere; Havayolu ile eşya (kargo) taşımasında, aynı yolcu taşımasında olduğu gibi erken rezervasyon durumunda alınan fiyat ile uçuş tarihi yaklaştıkça taşıma fiyatlarının artması bir sektör teamülü olduğu, uçuşlarda kargo için ayrılan alanda taşınacak yükün önceden tespit edilmesi, uçuş planlaması açısından önem arz etmektedir. Kargo için ayrılan alan azaldıkça birim fiyatların artmasının kaçınılmaz olduğu, somut olayda davalının ilk beyanına göre 2.650kg için fiyat alınarak rezervasyon yapıldığı, buna göre fiyat belirlendiği, yükleme öncesi yapılacak tartımın esas kabul edileceği, oluşacak farklılıkların yansıtılacağı teklifte açıkça belirlendiği, davacının tartım sonrası oluşan fark üzerine bildirimde bulunduğu ve revize fiyat teklifini sunduğu ve davalının da bu revize teklife onay vererek teklifin karşılıklı olarak revize edildiği, davalının iddiası olan 2.650,0kg’ın önceki fiyattan bakiye kalan ağırlığın ise yeni fiyattan taşınması işleminin, ancak eşyanın bölünerek, 2.650,0 kg’nın söz konusu uçuş ile, kalanının ise farklı bir uçuş ile gerçekleştirmesi durumunda ihtimal dahilinde olacağı, ancak toplam 4.536kg 3 kap eşyanın aynı taşımada bir bütün olarak taşındığı, taraflar arasındaki ilk sözleşmede birim fiyat tespit edilerek, taşınacak ağırlığın yükleme gününde belirleneceği yönünde bir şart mevcut olmadığı, teklif ve sözleşmenin toplam 2.650,0kg için verildiği, ağırlığın fazla olduğunun tespiti üzerine davacının yeni teklifini yaptığı ve davalının da bu teklife, karşı bir teklifte ve herhangi bir şerhte bulunmayarak onay verdiği, dolayısıyla, davacının fiyatlamasının gerek sektör teamülüne gerekse icap ve kabul olarak sözleşme hukukuna uygun olduğu kanaatine varılmıştır.
Her ne kadar davalı vekili —-yerleşik kişilerin kendi aralarında akdedecekleri sözleşmelerde sözleşme bedeli ve diğer ödeme yükümlülükleri döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak belirlenemeyeceğini ileri sürmüşse de; davalı vekilinin atıfta bulunduğu, 18.11.2018 tarih, —sayılı —- yayınlanan, Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karara İlişkintebliğ (tebliğ No: — Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (TEBLİĞ NO:—-)’in 8’inci maddesinin 6. ve 7’nci bentlerinin (b), (c), (ç) fıkralarına göre;
“(6)Türkiye’de yerleşik kişiler kendi aralarında akdedecekleri; yurt dışında ifa edilecekler ile gemi adamlarının taraf oldukları dışında kalan iş sözleşmelerinde sözleşme bedelini ve bu sözleşmelerden kaynaklanan diğer ödeme yükümlülüklerini döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak kararlaştıramazlar. (7)Türkiye’de yerleşik kişiler kendi aralarında akdedecekleri; aşağıda belirtilenler dışında kalan danışmanlık, aracılık ve taşımacılık dâhil hizmet sözleşmelerinde, sözleşme bedelini ve bu sözleşmelerden kaynaklanan diğer ödeme yükümlülüklerini döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak kararlaştıramazlar.
a)Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile vatandaşlık bağı bulunmayan kişilerin taraf oldukları hizmet sözleşmeleri,
b)İhracat, transit ticaret, ihracat sayılan satış ve teslimler ile döviz kazandırıcı hizmet ve faaliyetler kapsamında yapılan hizmet sözleşmeleri,
c)Türkiye’de yerleşik kişilerin yurtdışında gerçekleştirecekleri faaliyetler kapsamında yapılan hizmet sözleşmeleri,
ç)Türkiye’de yerleşik kişilerin kendi aralarında akdedecekleri; Türkiye’de başlayıp yurtdışında sonlanan, yurtdışında başlayıp Türkiye’de sonlanan veya yurt dışında başlayıp yurtdışında sonlanan hizmet sözleşmeleri.” şeklinde olduğu,
somut olayda davacının alacağının navlun alacağı olduğu ve hizmetin yurtdışında verildiği açık olmakla, davacının alacağını döviz cinsinden talep edebileceğinin açık olduğu, bu durumda davalı vekilinin bu kapsamdaki itirazının yerinde olamayacağı, davacının alacağını döviz cinsinden talep edebileceği kanaatine varılmıştır.Sonuç olarak ek raporun gerekçeli ve denetlenebilir olması nedeniyle hükme esas alındığı, davacının söz konusu fatura muhtevası hizmetlere ait fiyatlandırmaların taraflar arasındaki sözleşmelere ve genel teamüllere uygun olduğu, davacının takipte dayandığı fatura muhtevası hizmetinden dolayı davalıdan toplam 35.472,19 EURO alacağının olduğu, davacının —-.İcra Müdürlüğünün—- Esas sayılı dosyası nezdinde başlatmış olduğu takibin yukarıda hesaplanan asıl alacak tutarı olarak takipteki gibi 35.472,19 EURO’nun yerinde olduğu, takibe yönelik itirazın iptalinin gerektiği, davacının alacağının fatura alacağı olup likit olduğu anlaşıldığından Alacak likit olmakla, hüküm altına alınan bedelin takip tarihindeki TL karşılığı olan (takip tarihi olan 17/03/2020 tarihinde —–göre; 1 Euro efektif satış tutarı : 7.1800 TL, 35.472,19 Euro x 7.1800 TL = 254.690,32 TL) 254.690,32 TL’nin % 20’si oranında inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Yargılama giderleri ve vekalet ücreti dava tarihi olan 29/06/2021 tarihindeki —– Euro efektif satış kuru üzerinden hesaplanmıştır. Dava tarihindeki Euro efektif satış kuru; 1 Euro= 10,3988 TL, dava değeri; 35.472,19 Euro x 10,3988 TL = 368.868,21 TL, üzerinden hesaplanmıştır.

H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜNE,
1-Davalının —-İcra Müdürlüğünün —- esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın KISMEN iptali ile takibin 35.472,19 Euro asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanunun 4-A maddesi uyarınca faiz işletilmesine,
2-Alacak likit olmakla, hüküm altına alınan bedelin takip tarihindeki TL karşılığı olan 254.690,32 TL’nin % 20’si oranında inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar harcı 25.197,39 TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 2.887,83 TL harcın mahsubu ile bakiye 22.309,55 TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
4-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 59,30 TL başvurma harcı ve 2.887,83 TL peşin harç olmak üzere toplam 2.947,13 TL harcın davalı taraftan tahsili ile davacı taraf ödenmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 91,00 TL tebligat ve müzekkere gideri, 3.600,00 TL bilirkişi heyet rapor (3 farklı bilirkişi) ücreti olmak üzere toplam 3.691,00 TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
6-Davalı tarafından yapılan bir yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T’deki esaslara göre belirlenen 54.641,55 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-7155 sayılı Kanun ile 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’na eklenen 18/A maddesinin 13.fıkrası ve yürürlükte bulunan Arabuluculuk Ücret Tarifesi uyarınca Hazine tarafından karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
9-Dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın taraflara tebliğinden 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.