Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/4 E. 2021/729 K. 12.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/4 Esas
KARAR NO: 2021/729
DAVA: Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 06/01/2017
KARAR TARİHİ: 12/10/2021
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
ESAS DAVA İDDİA VE TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili şirketin iştigal konusuyla ilgili olarak çeşitli ürünler almak üzere davalı şirketle anlaştığını ve bu kapsamda uzunca bir süre cari hesap şeklinde işleyen muhasebe kayıtları ile ticari ilişkide bulunduğunu, bu kapsamda — tarihinde ekte sunulu tahsilat makbuzuyla davalı şirkete — bedelli çekin avans olarak verildiğini, yine davalı şirkete —- tutarlı iade faturası düzenlendiğini, iade faturası ve faturaya konu kaynak makinesinin — edildiğini ve —-şirketinin de ——- tarihinde davalıya teslim ettiğini, tam bu süreçte davalı şirketi de bünyesinde bulunduran—- el konularak —- kayyım olarak atandığını, müvekkilince bu süreçte davalı şirketle irtibat kurulmaya çalışıldığını, ancak davalı şirket yetkililerine ulaşılamadığını, ——– ihtarnamesiyle davalı şirkete, —- İhtarname gönderilerek avans olarak verilen çekin karşılığı ürünlerin tesliminin ya da çekin iadesinin talep edildiğini, bu ihtarnameye sadece — cevap verdiğini ve— tüzel kişiliğinin devam ettiğinden tüm taleplerin davalı —- yönlendirilmesi gerektiğini bildirdiklerini, davalı tarafından oluşturulan ve müvekkili şirketin de internet üzerinden görüntü alabildiği muhasebe kayıt sisteminden — tarihinde alınan kayıtta müvekkili şirketin davalı şirketten — alacaklı durumda bulunduğu, ancak davalı şirkete — tarihinde teslim — bedelli iade faturasının sisteme kayıtlı olmadığının görüldüğünü beyan ederek, davalı şirkete —– bedelli çekten dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine, menfi tespit davasına konu çek haricinde tarafların cari hesabında gözüken —- istirdadı ile bu bedelin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan alınarak müvekkiline verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı —- yetkililerinin kayyım tayin edildiğini, hali hazırda devam eden —-sürecinde tutukluluklar nedeniyle şirket yetkililerine ulaşılamadığını, tüm evrak ve kayıtlara el konulduğunu ve inceleme yapıldığı için de sağlıklı kayıtlara ulaşmanın zor olduğunu, işbu menfi tespit davasında ispat külfetinin davacı taraf üzerinde bulunduğunu, dava dilekçesinde değinilen ve dilekçeye eklenen deliller incelendiğinde avans olarak müvekkili şirkete verildiği iddia edilen çek ile ilgili çekin avans olarak verildiğini gösterir hiçbir bilgi ve belgenin bulunmadığını, aksine imzalı tahsilât makbuzu karşılığında çekin verildiğinin görüldüğünü, dolayısıyla davacının borçlu olmadığını iddia ettiği çeki avans olarak verdiğini, davacı tarafın hangi ilişki kapsamında ve hangi malın siparişi veya alımı için avans olarak verildiğini yazılı delillerle ispatlaması gerektiğini, davacı tarafın müvekkil şirkete önce — tutarında bir iade faturası kestiğini, fatura tarihinden sonra da kaynak makinesini müvekkili şirkete iade ettiğini, hem bu fatura bedelinden hem de cari hesaptan kaynaklanan bedeller toplamı —- taraflarına iadesini talep ettiğini, iade faturası kesildiği bildirilen malın müvekkil şirkete fiilen iade edildiğinin usulüne uygun yazılı delillerle ispatının gerektiğini, bu anlamda söz konusu iddianın ispatı olarak sunulan—kayıtlarının hiçbir anlamı olmadığını ve söz konusu kayıtlara itiraz ettiklerini, çünkü ———kayıtlarından paket içerisinde ne olduğunun ve muhteviyatın açık ve kesin bir şekilde anlaşılamadığını, bununla birlikte malın ne sebeple iade edildiği, hukuken geçerli ve kabul edilebilir bir iade olup, olmadığı hususlarında da bir açıklık bulunmadığını, öte yandan müvekkili şirketin — anlamında aktif ve faal bir şirket olup, içerisinde bulunduğumuz — sadece yönetiminin değiştiğini ve yönetimine —- yetkililerinin atandığını, bu hususiyet haricinde müvekkil şirkete ve yetkililerine ulaşamamak gibi bir durumun söz konusu olmadığını savunarak, davacı tarafından ikame edilen maddi ve hukuki dayanaktan yoksun davanın tüm ferileriyle birlikte reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
BİRLESEN DAVA İDDİA VE TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; asıl dava dilekçesinde ileri sürdüğü iddiaları tekrarla,—- bedelli çek yönünden menfi tespit davası ikame edildiğini ve çekin ödenmemesi için tedbir kararı alındığını, daha sonra —- müvekkili şirketi arayarak çekin kendilerinde olduğunu ve ödenmediği takdirde takibe başlayacaklarını beyan ettiklerini, bilindiği üzere —- —- kambiyo senetlerine dayalı olsa bile bir mal veya hizmet satışından doğmuş ve doğacak fatura veya benzeri belgelerle tevsik edilmeyen alacakları satın alamayacakları veya tahsilini üstlenemeyeceklerini, —— şirketlerinin sadece alacağı temlik alabileceklerini, bu durumda davacı keşidecinin lehtara karşı ileri sürebileceği defileri davalı —— şirketine karşı da ileri sürebileceğini, —— şirketlerinin kambiyo senetleri korunma mekanizmalarından yararlanamayacağını ve iyi niyetli hamil iddiasında bulunamayacağını iddia ederek, bu dava ile — dosyasının birleştirilmesine, müvekkili ———bedelli çekten dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı——vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin —– şirketi olup, firmaların mal ve hizmet satışlarından doğmuş veya doğacak vadeli, fatura veya fatura yerine geçen çek senet gibi bir belgeye dayanan alacakları temlik yoluyla finansman, garanti ve tahsilât hizmetlerini sunduğunu, dolayısıyla müvekkilinin —— işlemini gerçekleştirebilmek için temlik almış olduğu alacağın muhakkak belgeli olmasının şart olduğunu, bu kapsamda müvekkilinin —– sözleşmesi imzalamış ve davacı tarafından —- tutarındaki çeki temlik aldığını, çekin mal satışından doğan bir fatura ile tevsik edilmesi üzerine temlik işlemini gerçekleştirdiğini ve çek bedelini — ödediğini, üstelik —— konusu borcun ifa edildiğine dair taahhüt de aldığını, nitekim sunulan faturada fiili sevk tarihinin——— tarihi olduğunun açıkça gösterildiğini, tüm bunların malın tesliminin gerçekleştiğini açıkça gösterdiğini, davacı tarafından dava dilekçesinde iddia edilen hususların şahsi bir defi olup, iyi niyetli hamil olan müvekkiline yönlendirilemeyeceğini, kabul anlamına gelmemekle beraber, çeklerin karşılığı olan malların teslim edilmemiş olması halinde dahi davacının bu iddiasını ispatla mükellef olduğunu, soyutluk ilkesi gereğince çekin, keşide edilmesine neden olaydan bağımsız olduğunu savunarak, haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava, açık hesap ticari ilişkide avans olarak verilen ve mal teslim edilmediğinden bedelsiz kalan çekten dolayı borçlu olunmadığının tespiti ile iade faturası ve açık hesap ticari ilişki nedeniyle asıl dava davalısından oluşan alacaklarının tahsili istemine ilişkindir.
Mahkememiz kararı —— sayılı kararı ile “Asıl davadaki taleplerden çekten dolayı borçlu olunmadığına ilişkin menfi tespit talebi ile ilgili olarak mahkeme gerekçesinde söz konusu çekin birleşen dava davalısı —— şirketi tarafından yasa ve yönetmeliklere uygun olarak belgeli olarak temlik alındığı, birleşen dava davalısının iyiniyetli 3. Kişi konumunda bulunduğu, kambiyo senetlerinin mücerretlik ilkesi gereğince birleşen dava davalısına karşı bedelsizlik iddiasının ileri sürülemeyeceği belirtilerek asıl dava yönünden bu talebin reddine karar verilmiş ise de asıl dava davalısı yönünden her hangi bir değerlendirme yapılmamıştır. Asıl dava davalısı yönünden ilgili çekin avans olarak alındığı, çekin verildiği tarihte asıl dava davalısının açık hesap ticari ilişkide davacı tarafa borçlu olduğu, bilirkişi raporu özetlenerek belirtilmiş ancak, bu konuda davacının iddialarını ispatlayıp ispatlamadığı, taraflar arasındaki açık hesap ticari ilişkide çekin verilme tarihinde davacının asıl dava davalısından alacaklı olup olmadığı, çekin avans olarak verildiğini davacının ispatlayıp ispatlamadığı değerlendirilmeden sadece birleşen dava davalısı —- yönünden yapılan değerlendirme sonucunda, açık hesap ticari ilişkide iade faturası ve içeriği malın teslimi ispatlanamadığı değerlendirilmek suretiyle asıl davanın tümden reddine karar verilmiştir.
Yine asıl dava yönünden davacı dava dilekçesinde, davalı tarafından oluşturulan ve davacının da internet üzerinden erişerek kayıt alabildiğini belirttiği davalı muhasebe kayıt sisteminde —– tarihinde alınan kayıtta davacının davalıdan alacaklı olduğunun kayıtlı olduğu belirtilmiş olup dilekçe ekine bu konuda cari hesap kaydı örneği sunulmuş olup, mahkemece bu husus değerlendirilmemiş, söz konusu muhasebe kaydının davalıya ait olup olmadığı, davacının internet üzerinden davalının muhasebe sistemine ulaşıp kayıt alma imkanı bulunup bulunmadığı, davalı ticari defter kayıtlarına göre bildirilen tarih itibarıyla açık hesap ticari ilişkide davacının alacaklı olduğuna ilişkin kayıt bulunup bulunmadığı da araştırılmamıştır. Bu hususlarında araştırılarak ve söz konusu belge konusunda davalı beyanları alınarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken bu hususun değerlendirilmemesi de hatalı olmuştur.” gerekçesiyle kaldırılmış ve dosya yeniden yargılama yapılmak üzere mahkememize gönderilmiştir.
Davacı, asıl davada, davalı ile aralarında açık hesap ticari ilişki bulunduğunu, davaya konu çekin avans olarak verildiğini, karşılığı mal teslimi yapılmadığını bu nedenle çekin bedelsiz kaldığını, çekten dolayı borçlu olunmadığının tespiti ile açık hesap ticari ilişkide avans olarak verilen çek dışında iade faturası ve fazla ödeme nedeniyle davalıdan alacaklı olduklarını bu bedelin tahsilini, birleşen davada da davaya konu bedelsiz çekin davalı —- şirketi tarafından alacağın temliki yoluyla asıl dava davalısından teslim alındığını, çek bedelsiz olduğundan şahsi defilerin davalı — şirketine karşı da ileri sürülebileceğini belirterek anılı çekten dolayı borçlu olmadığının tespitini talep etmiştir.
Mahkememizin iş bu dosyasının yetkisizlik kararı ile mahkememize gönderilmesinden önce — yargılamasında bu dosya ile birleştirme kararı verilen —- sayılı dosyasının incelenmesinde; davacının —- olduğu, davalının ise —-, davanın menfi tespit davası olduğu, dava konusunun aynı çekten kaynaklandığı birisi hakkında verilecek kararın diğerini de etkileyeceği ve usul ekonomisi açısından her iki dosyasının bir arada görülmesi gerektiği belirtilerek HMK’nun 166. Maddesi gereğince birleştirme kararı verilmiştir.
Mali müşavir bilirkişi —- tarafından hazırlanan raporda özetle; taraflar arasında yazılı bir sözleşmeye bağlı olmaksızın —- öncesinden süre geldiği görülen mal alım/satımına dayalı yoğun bir ticari ilişki bulunduğu, bu kapsamda taraflar arasında oluşan ve listelenen hesap ekstresi incelendiğinde, davacı şirketin davalı —- süreklilik teşkil edecek şekilde ileri vadeli çekler keşide ederek avans olarak nitelendirilebilecek ön ödemeler yapmış bulunduğu, bu ödemeleri — verilen sipariş avansları hesabında takip etmek yerine davalı şirketle ticari ilişkisini kayıt ve takip ettiği ——-hesap kodunda kayıt altına almış bulunduğu, buna karşılık davalı şirketçe muhtelif tarih ve tutarlarda satış faturaları düzenlenmek suretiyle mal satışlarının gerçekleştirilmiş bulunduğu, davaya konu — muhataplı, lehdarı davalı— keşidecisi davacı —- nolu tahsilat makbuzu karşılığında tahsilat makbuzunda çek bilgileri dışında söz konusu çekin —verildiğine ilişkin herhangi açıklamaya yer verilmeksizin davalı şirkete keşide edilmiş olduğu ve —- tarihinde ticari defterlere kaydedilmiş olduğu, keza davacı şirketçe davalı şirkete —- nakit ödemeyi ve dava konusu ileri vadeli çeki keşide ettiği tarih olan —- tarihinde, bilirkişi raporunda yer verilen hesap hareketlerinden görüleceği üzere; davacı şirketin davalı — borçlu durumda bulunduğu, diğer bir ifadeyle— dava konusu ileri vadeli çekin keşide edildiği tarihte davalı şirketin davacı şirketten —- alacaklı durumda bulunduğu, dolayısıyla — tarihinde yapılan, ancak ticari defterlerde —– kısmın ise devam eden ticari ilişkiye istinaden ileri vadeli çek keşide etmek suretiyle ön ödeme(avans) olarak keşide edildiği, davacı şirketçe —–dava konusu çek tediyeleri sonucunda davacı şirketin ticari defter kayıtlarında davalı şirketten kaydi olarak —- alacaklı durumda bulunduğu, davacı şirketçe internet portalı üzerinden —- tarihinde alındığı beyan edilen ve davalı şirket muhasebe kayıtlarıyla bağlantılı davacı şirkete ait hesap kartına göre davacının davalıdan —– mutabakatsızlık bulunduğu, mutabakatsızlığın davacı şirketçe davalı şirket adına düzenlenerek ——- içerikleriyle davalı şirkete teslim edildiği iddia edilen —– tarihiyle bağlı kalarak ticari defter kayıtlarını tuttuğu, davacı şirketin ise ticari defter kayıtlarında VUK. md.219 hükmünün tarafına tanıdığı — mahsup/kayıt süresini aşmayacak şekilde belge tarihinden bağımsız kayıt tuttuğu, davaya konu çekin davacı şirketin —- alacaklı durumda olduğu pozisyonda ileri vadeli olarak avans nitelikli verildiği, nitekim davalı şirket internet portalından alınan davacı hesap kartında açık siparişler başlığının karşılığında—- bedel bulunduğunun görüldüğü, davacının davalı şirkette henüz tamamlayan ve/veya teslim edilmeyen siparişlerinin bulunduğunun anlaşıldığı, davacı şirketle davalı şirket arasında mutabakatsızlık konusu olan ve davalı şirket vekilince de kabul edilmeyen —– tutarlı iade faturasın dosyada mübrez —— cevabi yazısından görüleceği üzere herhangi bir içerik bilgisine yer verilmeden —tarihinde davacı şirketten alınarak —- tarihinde davalı şirkete teslim edildiği şeklinde cevaplandırılmış olduğu, —– —- yazısı ve ekindeki genel teslimat bordrosu, söz konusu ——içeriğinin ne olduğunu ispatlamaya elverişli olmayıp, ayrıca bu iadenin yasal iade koşullarının bulunup, bulunmadığı, davalı şirketçe kabul edilip, edilmediği hususlarının da belirsiz olduğu, davaya konu edilen çeki birleşen dava yönünden değerlendirdiğimizde, davacı şirkete yapılan ödemelerin hangi faturayla ilişkilendirileceği yönünde bir ayırım yapılmadığı, yapılan ödemelerin belli bir fatura/lar borcuna istinaden yapılmadığı, davaya konu çeke ilişkin olarak yapılan —— işleminde temlik edilen —— faturanın davacı şirket ticari defterlerinde herhangi bir yasal nitelikli itiraza konu edilmeden ve benimsenerek ticari defter kayıtlarına alınmış olduğu, bir başka ifadeyle fatura ve içeriğinin münderecatı itibarıyla kesinleşmiş bulunduğu görülmekle mal satışından doğmuş bu faturanın temlik işlemine konu edilmiş olmasında ve temlik edilen faturanın, fatura tarihinden sonra keşide edildiği görülen dava konusu çekle ilişkilendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı kanaatine varılmış olup, birleşen davanın davalısı —- şirketinin iyi niyetli 3.şahıs/hamil olarak kambiyo senetlerinin soyutluk ilkesinden yararlanıp yararlanmayacağı hususunun mahkemenin takdirinde olduğu belirtilmiştir.
Mahkememizce asıl dava davalısı — vekiline müvekkili tarafından oluşturulan ve davacı tarafça internet üzerinden erişilerek kayıt alınabilen muhasebe programlarının olup olmadığı,— tarihinde alınan muhasebe kayıtlarının müvekkili şirkete ait olup olmadığı hususunda beyanda bulunmak üzere süre verilmiş ise de beyanda bulunulmamıştır.
Davalı —muhasebe kayıtlarının internet üzerinden erişiminin mümkün olup olmadığı, davacı tarafça sunulan —tarihli muhasebe kayıtlarının asıl dosya davalısı —- kayıtları olup olmadığına, olması halinde verilerin doğru olup olmadığı, davacının davalıdan talep edebileceği bir alacağının olup olmadığı ya da davalıya herhangi bir borcunun olup olmadığının tespiti için mali müşavir ve bilişim uzmanı tarafından bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiştir.
Mali müşavir ve bilişim uzmanı tarafından hazırlanan bilirkişi raporunda özetle; ——- başlıklı bir —- yollanmış olduğu, —- içerisinde bayi portalına girebilmek için —– yer aldığı, —- olduğu, —- geçileceğini duyurdukları bilgisinin yer aldığının görüldüğü, davacı—– tarihli kök rapordaki görüş ve kanaatleri değişikliğe uğratacak herhangi bir bilgi ve belge sunumu olmadığı gibi heyette yer alan bilişim bilirkişisi tarafından yapılan incelemelerle sonuç alınmadığı görülmekte —– tarihli kök rapordaki görüş ve kanaatlerin muhafaza edildiği belirtilmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama, toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporları ile tüm dosya kapsamından; asıl ve birleşen davaların davacı şirketin davalı şirketler aleyhine ikame etmiş bulunduğu menfi tespit davası olduğu, davaya konu ihtilafın, davacı şirketin avans olarak verildiği ileri sürülen çek nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti ve cari hesap alacağının tahsili/istirdadı istemine ilişkin olduğu, mahkememizce tarafların iddia ve savunmaları değerlendirilmek ve davacının davalılara borçlu olup olmadığının, borçlu olması halinde tutarının tespiti için bilirkişi incelemesine karar verildiği, asıl dosya davalısı —— ticari defterlerini incelemeye sunmadığı, asıl ve birleşen dosya davacısı şirketin defterlerinin usulüne uygun olduğu, asıl dava davalısının ticari kayıtlarını incelemeye sunmamış olması dolayısıyla davacının asıl dava davalısının muhasebe kayıtlarına internet üzerinden erişiminin mümkün olup olmadığının ve davacı tarafça sistemin kapatılmasından önce alındığı belirtilen kayıtlarının doğru olup olmadığının tespit edilemediği, asıl ve birleşen dosya davalısının ticari defterlerini incelemeye sunmaması ve davacı kayıtlarının davalı kayıtları ile karşılaştırılmasının engellenmiş olması sebebiyle davacı tarafın defterlerinin incelenmesi ve diğer delillerin toplanması ile sonuca gidilmiştir. Ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK 220/3. madde gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’ndaki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır.—–yönünden; Mahkememizce taraflara ticari defterlerini sunmaları için kesin süre verilmiş olup davacı defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucu alınan kök bilirkişi raporu ile davacının asıl davalıya avans niteliğinde ileri tarihli ödemeler yaptığı, davaya konu çekin de avans olarak verildiği, davacı şirketin dava konusu — tutarındaki avans çekini davalı —- keşide ederek edimini yerine getirdiği çelişkisiz olup, davalının malları teslim ettiğine ilişkin herhangi bir delil sunmadığı, dolayısıyla gerek ticari defter kayıtları gerekse dosya kapsamından tespit edildiği üzere davalının sözleşme ile yüklendiği sipariş ürünlerin imalat ve teslimine ilişkin edimlerini yerine getirmeyerek dava konusu avans çekinin bedelsiz kalmasına sebebiyet verdiği, davacı şirketin davaya konu edilen çek bedeli ——- tutarlı iade faturasının ve içeriği iade malların davalı şirkete teslimine ilişkin olarak dosyaya celp edilen—– cevabi yazısı ve ekindeki genel teslimat bordrosunun söz konusu kargonun içeriğinin ne olduğunu ispatlamaya elverişli olmadığı, ayrıca bu iadenin yapılmasında ve konu iade faturasının düzenlenmesinde yasal iade koşullarının bulunup bulunmadığı, davalı şirketçe kabul edilip edilmediği hususlarının tespit edilemediği, —– tutarlı iade faturasının davacı şirketçe yerine getirilmesi gereken ispat yükünün yerine getirilmediği ve davalı şirkete borç külfeti yüklemeyeceğinden davacının bu fatura bedelinin istirdadını talep edemeyeceği, istirdadını talep edebileceği tutarın—— olduğu kanıtlanmıştır. Davalı defterlerini sunmayarak davacının ticari defter kayıtlarının HMK 222. maddesine göre lehine delil oluşturup oluşturmadığının tam olarak incelenebilmesine engel olduğundan sunulmayan ticari defterlerinde de davacının alacaklı olduğuna dair kayıtların mevcut olduğu halde sunulmadığının ve bunun sonucunda da davacı incelenen defter kayıtlarının davacı lehine delil oluşturduğunun kabulü gerekir. Davacının defterlerine göre dava tarihi itibariyle davacının davalıdan davaya konu edilen çek bedeli —-alacaklı olduğunu ispat etmiş olduğu anlaşıldığından, asıl dava —borçlu olmadığının tespitine, —- dava tarihi itibariyle işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine dair karar verilmiştir.
Birleşen dosya—- yönünden; birleşen davaya ilişkin olarak her ne kadar bilirkişi raporunda birleşen davada, davaya konu çekin davalı — tarafından birleşen davanın davalısı— mal satışından doğan bir fatura ile tevsik edilerek temlik işlemini gerçekleştirdiği ve — de yasa ve yönetmeliğe uygun olarak temliki kabul ederek çek bedelini esas davanın davalısı —- ödediğini ve davalı —- senetlerine ilişkin soyutluk ilkesinden yararlanarak iyi niyetli 3.şahıs olarak çek bedeline hak kazandığı yönünde görüş bildirilmiş ise de; kambiyo senedinin ciro yolu ile alınmasının bir temlik işlemi olduğu, temlik işlemlerinde şahsi def’ilerin temlik alana karşı ileri sürülebileceği, Mahkememizce yapılan yargılama sırasında, faturaya dayalı malların davacıya teslim edilmediği ve çekin bedelsiz kaldığının anlaşıldığı,—- şirketinin bile bile borçlunun zararına hareket ederek kambiyo senedini iktisap etmemiş ise şahsi defilerin factoring şirketine karşı ileri sürülemeyeceğinin hükme bağlandığı, ancak bu hükmün —– tarafları olan borçlu, önceki alacaklı ve temlik alan —-dışındaki kambiyo senedinde ciro silsilesinde yer alan diğer kambiyo borçluları bakımından getirilmiş bir hüküm olduğu, gerek 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 687/2. maddesi, gerekse 6361 sayılı Kanun’un 9/2. maddesi karşısında —— işleminin taraflarından olan kambiyo borçluları hakkında alacağın temliki hükümlerinin uygulanacağı, aynı Kanunun 9/3 maddesi hükmünün ise —— işleminin tarafı olmayan ve ciro silsilesinde yer alan diğer kambiyo borçluları bakımından uygulanabileceğinden bilirkişi raporuna bu hususta itibar edilmemiştir. Yapılan yargılama ile davacının dava tarihi itibariyle asıl dosya davalısından alacaklı olduğu, davacının asıl davalıya avans niteliğinde ileri tarihli ödemeler yaptığı, davaya konu çekin de avans olarak verildiği, çek karşılığında teslim edilmesi gereken malın teslim edilmediği, dolayısıyla dava konusu çek bedelsiz olduğundan şahsi defilerin birleşen dosya davalısı ———– şirketine karşı da ileri sürülebileceğinden Birleşen dosya —– borçlu olmadığının tespitine dair karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Asıl dava —-bedelli çekten dolayı davalı —- borçlu olmadığının tespitine,
2-861,49 TL’nin dava tarihi itibariyle işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
3-Birleşen dosya— bedelli çekten dolayı davalı——- borçlu olmadığının tespitine,
4- Asıl davada alınması gerekli 2.108,15 TL karar harcının, davacı tarafça peşin olarak yatırılan 607,65 TL harçtan mahsubu ile bakiye 1500,50 TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
5-Asıl davada davacı tarafından dava açılırken peşin olarak yatırılan 607,65 TL peşin nisbi harç, 31,40 TL başvuru harcı olmak üzere toplam 639,05 TL harcın davalı——– tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
6-Asıl davada davalı tarafça yapılan 23,63 TL yargılama giderinin kabul ve ret oranları gözetilerek 4,87 TL’sinin davacı taraftan tahsili ile davalı tarafa ödenmesine, bakiye giderin davalı üzerinde bırakılmasına,
7- Asıl davada davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 4.629,22 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8- Asıl davada davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-Birleşen davada alınması gerekli 2.049,30 TL karar harcının, davacı tarafça peşin olarak yatırılan 512,33 TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.536,97 TL harcın davalı ——– tahsili ile hazine adına irat kaydına,
10-Birleşen davada davacı tarafından dava açılırken peşin olarak yatırılan 512,33 TL peşin nisbi harç, 31,40 TL başvuru harcı olmak üzere toplam 543,73 TL harcın davalı —– tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
11-Birleşen davada davalı tarafça yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
12- Birleşen davada davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 4.500,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
13-Asıl ve birleşen dosyada yargılama beraber yürütüldüğünden davacı tarafından yapılan 477 TL tebligat ve müzekkere gideri, 1600 TL bilirkişi masrafı olmak üzere toplam 2077,00 TL yargılama giderinin kabul ve ret oranları ile asıl ve birleşen dava değerleri gözetilerek 925,89 TL’sinin davalı —- 875,60 TL’sinin davalı —- tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına,
14-Asıl ve birleşen davada taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, asıl dosya ve birleşen dosya davacısı vekilinin yüzüne karşı, asıl dosya ve birleşen dosya davalıların yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 12/10/2021