Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/388 E. 2022/349 K. 27.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/388
KARAR NO : 2022/349

DAVA : İtirazın İptali (Banka Kredi Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/06/2021
KARAR TARİHİ : 27/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Banka Kredi Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalılardan —- Sözleşmeleri imzalandığını, diğer davalının sözleşmeyi müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, kredi borcunun ödenmemesi üzerine hesabın kat edilerek ihtarname gönderildiğini ancak sonuç alınamadığını, bu nedenle davalılar hakkında ilamsız icra takibine geçildiğini, davalıların haksız yere itiraz ettiklerini, imzalanan kredi sözleşmelerinde belirlenen faiz oranlarının tarafların serbest iradesi ile kararlaştırıldığını, dayanak sözleşmenin 10.5 maddesine uygun temerrüd faizi talep edildiğini, aynı sözleşmeyle faizin gider vergisinin borçlular tarafından ödeneceğinin de kabul edildiğini,—- ile rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatıldığını, bu nedenle dava konusu takibin İİK.nun 45.maddesi hükmüne aykırılık teşkil ettiğini ileri süren davalıların bu iddiasının kabulünün mümkün olmadığını, kullandırılan kredilerin teminatı için ilgililer arasında 26/10/2011 tarihli hisse rehni sözleşmesi imzalanarak davalı şirkete ait 5 adet nama yazılı hisse senedinin alındığını, toplam alacaklarının —-.olup ilk aşamada 5.000.000 TL.lık kısım için — sayılı dosyada takip başlatıldığını, davalının bu borca herhangi bir itirazı olmadığını, bu arada borçlu şirketin tek mal varlığı ve gelir kaynağının devredilip şirket içinin boşaltıldığını ve rehin verilen hisse senetlerinin kıymetinin kalmadığını, bunun üzerine 5.000.000 TL.üzerinden hisse senetleri için taşınır rehninin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibi başlatıldığını, ayrıca mal kaçırma kastıyla yapılan eylemlerden ötürü tasarrufun iptali davası da açtıklarını, takip tarihi itibariyle 137.108.737,88 TL.olan alacağın bu davaya konu takip dosyasında talep edilen 2.687.521,75 TL.sinin hisse rehni ile karşılanmayan kısım olup tahsilde tekerrür etmemek kaydıyla talepte bulunulduğunu, rehin ile karşılanmayan kısım için genel haciz yoluyla ilamsız takip başlatılabileceğini, rehinli hisselerin davalı borçlu şirketin kendi hisseleri olup borçlu şirketin acz içinde olduğunu, bu durumun tasarrufun iptali davasında da sabit olduğunu belirterek davalıların itirazının iptali ile takibin devamına ve davalıların %20’den az olmamak üzere inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA : Davalı — cevap dilekçesinde özetle; davacı banka ile müvekkili arasında–imzalandığını ve alacağın teminatını teşkil etmek üzere hisse rehin sözleşmesi de imzalanmış olduğunu, davacının öncelikle— dosyada ilamsız icra takibi başlattığını, takibin kesinleştiğini, daha sonra taşınır rehninin paraya çevrilmesi yoluyla takibe geçildiğini, bu şekilde davacının önce rehne başvurma kuralını ihlal ettiğini, bundan sonra da iş bu davanın konusunu oluşturan ilamsız icra takibine girişildiğini, önce rehne başvurma kuralının ihlal edildiğini, İİK.nun 45.maddesi hükmüne göre önce rehne başvurulması gerekip bu kuralın kamu düzenine ilişkin olduğunu, davanın bu nedenle reddi gerektiğini, imzalanan sözleşmeler nedeniyle kullanılan kredinin tamamının geri ödendiğini, hiçbir borç kalmadığını, takibe konu borca bileşik faiz uygulanmasının hukuka aykırılık teşkil ettiğini ileri sürerek davanın reddi ve davacının kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini savunmuştur.
İNCELEME ve GEREKÇE : Dava, hukuki niteliği itibari ile İİK 67. maddesinde düzenlenen itirazın iptali davasıdır. Davacı banka davalılardan—- gayri nakdi kredi sözleşmeleri imzalandığını, diğer davalının sözleşmeyi müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, kredi borcunun ödenmemesi üzerine hesabın kat edilerek ihtarname gönderildiğini ancak sonuç alınamadığını, bu nedenle davalılar hakkında ilamsız icra takibine geçildiğini, davalıların haksız yere itiraz ettiklerini, imzalanan kredi sözleşmelerinde belirlenen faiz oranlarının tarafların serbest iradesi ile kararlaştırıldığını, dayanak sözleşmenin 10.5 maddesine uygun temerrüd faizi talep edildiğini, aynı sözleşmeyle faizin gider vergisinin borçlular tarafından ödeneceğinin de kabul edildiğini, —- ile rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatıldığını, bu nedenle dava konusu takibin İİK.nun 45.maddesi hükmüne aykırılık teşkil ettiğini ileri süren davalıların bu iddiasının kabulünün mümkün olmadığını, kullandırılan kredilerin teminatı için ilgililer arasında 26/10/2011 tarihli hisse rehni sözleşmesi imzalanarak davalı şirkete ait—– alındığını, toplam alacaklarının —.olup ilk aşamada —-dosyada takip başlatıldığını, davalının bu borca herhangi bir itirazı olmadığını, bu arada borçlu şirketin tek mal varlığı ve gelir kaynağının devredilip şirket içinin boşaltıldığını ve rehin verilen hisse senetlerinin kıymetinin kalmadığını, bunun üzerine 5.000.000 TL.üzerinden hisse senetleri için taşınır rehninin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibi başlatıldığını, ayrıca mal kaçırma kastıyla yapılan eylemlerden ötürü tasarrufun iptali davası da açtıklarını, takip tarihi itibariyle 137.108.737,88 TL.olan alacağın bu davaya konu takip dosyasında talep edilen 2.687.521,75 TL.sinin hisse rehni ile karşılanmayan kısım olup tahsilde tekerrür etmemek kaydıyla talepte bulunulduğunu, rehin ile karşılanmayan kısım için genel haciz yoluyla ilamsız takip başlatılabileceğini, rehinli hisselerin davalı borçlu şirketin kendi hisseleri olup borçlu şirketin——– olduğunu, bu durumun tasarrufun iptali davasında da sabit olduğunu belirterek davalıların itirazının iptali ile takibin devamına ve davalıların %20’den az olmamak üzere inkar tazminatına mahkum edilmesini talep etmiş, davalı —sonra sunulan cevap dilekçesiyle davacı banka ile aralarında —– imzalandığı ve alacağın teminatını teşkil etmek üzere hisse rehin sözleşmesi de imzalanmış olduğu, davacının öncelikle —sayılı dosyada ilamsız icra takibi başlattığı, takibin kesinleştiği, daha sonra taşınır rehninin paraya çevrilmesi yoluyla takibe geçildiği, bu şekilde davacının önce rehne başvurma kuralını ihlal ettiği, bundan sonra da iş bu davanın konusunu oluşturan ilamsız icra takibine girişildiği, önce rehne başvurma kuralının ihlal edildiği, İİK.nun 45.maddesi hükmüne göre önce rehne başvurulması gerekip bu kuralın kamu düzenine ilişkin olduğu, davanın bu nedenle reddi gerektiği, imzalanan sözleşmeler nedeniyle kullanılan kredinin tamamının geri ödendiği, hiçbir borç kalmadığı, takibe konu borca bileşik faiz uygulanmasının hukuka aykırılık teşkil ettiği ileri sürülerek davanın reddi ve davacının kötü niyet tazminatına mahkum edilmesi istenmiştir. Davacı vekili süresinden sonra sunulan çevap dilekçesinin kabul etmediklerini, davalıların—– dosyada başlatılan takibe itiraz etmeleri üzerine mahkemenin—- dosyasında dava açtıklarını, yargılamanın sürdüğünü alacağın rehin tutarı ile karşılanamayacağının anlaşılması halinde tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla haciz yoluyla takip yapılabileceğini, davalının hiçbir ödemede bulunmadığını, borcun ödendiğinin yazılı delil ile ispatının zorunlu olduğunu beyan etmiştir.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla mahkememizin —— ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, tarafların sulh olma imkanı bulunmadığından uyuşmazlık noktalarının tespiti ile tahkikat aşamasına geçilip deliller toplanarak bilirkişi raporu alınmak suretiyle sonuca gidilmiştir.
Davacı yan davasını —— icra dosyası kapsamında bu davalı tarafından sunulan itiraz dilekçesi bulunmadığı anlaşılmış, davacı vekilinin de aynı yöndeki beyanı karşısında bu davalıya yönelik dava tefrik edilerek mahkememizin ayrı bir esasına kaydedilmiş ve hukuki yarar dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmiştir.
Davaya esas takip dosyası — dosyaya alınmış, davacının davalı şirket ve —hakkında — sayılı dosyasında tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla ilamsız icra takibi başlattığı, ödeme emrinin tebliği ile davalının takibe süresinde itiraz ettiği, itiraz dilekçesinin davacıya tebliğ olmadığı, mahkememizde açılan davanın süresinde olduğu belirlenmiştir.
Davacı banka ile davalı ————- sözleşmeleri imzalanarak kredi kullandırıldığı taraflar arasında uyuşmazlık konusu değildir. Davacı yan davalının kredi borçlarını ödemediğini belirterek — kat ederek borcun ödenmesi için —- düzenlemiş iş bu ihtarname davalı asıl borçlu —tarihinde, müşterek borçlu müteselsil kefil olan —tarihinde tebliğ olmuştur. İhtarname ile ödeme için verilen sürenin 3 gün olarak belirlendiği görülmüştür.
Davalı yan imzalanan genel kredi sözleşmelerinden doğan alacağın teminatını teşkil etmek üzere hisse rehin sözleşmesi imzalandığını, davacının önce —– sayılı dosyada ilamsız icra takibi başlattığını, takibin kesinleştiğini, sonra taşınır rehninin paraya çevrilmesi yoluyla takibe geçtiğini, böylelikle öncelikle taşınır rehnine başvuru kuralını ihlal ettiğini, daha sonra da bu davaya konu takibi başlattığını, İİK 45.maddesine göre önce rehne başvurulması gerektiğini ileri sürmüştür. Davalı vekilinin bildirdiği —– sayılı takip dosyası getirtilmiş, davacının davalı yanı sıra borçlu kişiler aleyhine ilamsız icra takibine giriştiği——-tahsilini talep ettiği—- dosyasında ise davalı ile birlikte — hakkında taşınır rehninin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibine giriştiği, (—- tahsilini talep ettiği, hisse rehin sözleşmesine dayandığı anlaşılmıştır. 26/10/2011 tarihli hisse senedi rehin sözleşmesi de dosyaya alınmıştır.
—-davalının takibin iptali talebi ile dava açtığı ve taşınır rehninin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapılmadan haciz yoluyla takip yapılmasının mümkün olmadığını ileri sürdüğü, mahkemenin, İİK 45.maddesinin asıl borçlularla ilgili olarak düzenlendiğini, rehinle temin edilen bir kimsenin rehin veren hakkında doğrudan doğruya genel haciz yoluyla takibe geçmesinin önlendiğini, rehinle temin edilen bir alacağın borçlusu iflas tabi kişilerden olsa bile alacaklının yalnız rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapabileceğini, öte yandan ipotekle karşılanmayan kısım için borçlu aleyhine genel haciz yolu ile takip yapılabileceğini, rehin tutarına karşılık ihtarname de yazılı borç gözetildiğinde —- dosyaya konu icra takibi de — için başlatılmış olmakla rehnin borcu karşılamaya yeterli olmadığı, tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla başlatılan takipte usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı gerekçesiyle şikayetin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Davalının bir diğer savunmasının borcun ödendiğine ilişkin olduğu gözetilerek ve taraflar arasında imzalanan sözleşmelerdeki delil anlaşması göz önünde bulundurularak davacı bankanın kayıtları üzerinde inceleme yaptırılmış alınan bilirkişi raporunda, imzalanan —uyarınca davalıya —- taksitli kredi kullandırıldığı, kullanılan kredinin ilk 5 taksit tutarının ödendiği, kalan kısmın ödendiğine ilişkin davalı tarafın somut belge sunmadığı, banka kayıtları ile de bu iddiasının doğrulanamadığı, davacının takip tarihi itibariyle toplam alacak tutarının 2.691.269,09 TL olup taleple bağlılık ilkesi ile bir arada değerlendirildiğinde 2.685.738,50 TL toplam alacağının bulunduğu davacının asıl alacak tutarına takip tarihinden itibaren sözleşme ile belirlenen %52,56 oranında temerrüt faizi isteyebileceği belirlenmiştir.
Sunulan 26/10/2011 tarihli hisse senedi rehin sözleşmesi ile dava dışı iki şirket ve 2 gerçek kişi tarafından davalı şirketin ——hissesine tekabül eden—– ——– sözleşmesi ve —- tarihli ek protokol kapsamında kullandırılacak —- ilgili doğmuş ve doğacak borçların teminatı olarak verdiklerini kabul ettikleri, hisse bedelinin —olarak yazıldığı anlaşılmıştır. İİK 45.maddesi hükmü değerlendirildiğinde alacağı rehinle temin edilen kimsenin rehin veren hakkında doğrudan genel haciz yolu ile takibe geçmesinin önüne geçtiği, buna karşılık rehin tutarı borcu karşılamaya yeterli gelmez ise bu durum anlaşılıyor ise tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla alacaklının asıl kredi borçlusu hakkında haciz yoluyla takip yapabileceği yerleşik Yargıtay uygulaması ile de sabit olup davacının alacağının rehinle karşılanan tutarın çok üstünde olduğu bilirkişi raporu ile de belirlenmiş olduğundan davalının itirazları yerinde görülmemiş alınan bilirkişi raporu gerekçeli ve denetlenebilir nitelikte olup dosyada sunulan deliller ile de uyumlu olduğundan hükme esas alınarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, davalı itirazında haksız ve alacak likit olduğundan hükmedilen tutarın %20’si oranında inkar tazminatının davalıdan tahsili ve davacıya ödenmesine ve reddedilen kısım yönünden davacının haksız ve kötü niyetli olduğu ispatlanamadığından davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-DAVANIN KISMEN KABULÜNE,
Davalının —-sayılı takip dosyasında itirazının;
2.459.398,25 TL asıl alacak,
215.562,14 TL işlemiş faiz,
10.778,11 TL %5 — olmak üzere toplam
2.685.738,50 TL üzerinden iptali ile takibin bu tutar üzerinden tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla devamına,
Asıl alacak tutarına takip tarihinden itibaren %52,56 oranında temerrüt faizi ve bu faiz üzerinden %5 — yürütülmesine,
Fazla talebin reddine,
Hükmedilen tutarın %20’si oranında 537.147,70 TL inkar tazminatının davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
2-Davalı tarafın kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
3-Karar harcı 183.462,79 TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 32.458,55 TL harcın mahsubu ile bakiye 151.004,24TL harcın davalıdan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
4-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 32.458,55 TL harcın davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 67,80 TL ilk masraf, 367,50 TL tebligat ve müzekkere gideri, 2.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.435,30 TL yargılama giderinin davadaki haklılık oranı göz önünde bulundurularak (%99,93) takdiren tamamının davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli — göre belirlenen 112.168,29 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli— belirlenen 1.783.25 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-7155 sayılı Kanun ile 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’na eklenen 18/A maddesinin 13.fıkrası ve yürürlükte bulunan —arabuluculuk ücretinin davanın kabul edilen kısmı gözönünde bulundurularak takdiren tamamının davalıdan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
10-Davacı ve davalı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı ve davalı tarafa iadesine,
HMK 345. Maddesi hükmü uyarınca kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.