Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/349 E. 2022/229 K. 23.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/349
KARAR NO: 2022/229
DAVA: İtirazın İptali (Banka Kredi Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 07/06/2021
KARAR TARİHİ: 23/03/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Banka Kredi Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı şirket arasında imzalanan kredi sözleşmelerine istinaden ticari kredi kullandırıldığını, ——vadesinde ödenmediğinden davalı şirket ve müteselsil kefil —hesabın kat edilerek ihtarname gönderildiğini, ihtarnameye itiraz edilmediğini, davalılar tarafından ödenmeyen —– sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, davalıların takibe haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiğini ve takibin durduğunu belirterek davalıların itirazının iptaline ve takip talebinde yazılı şartlar üzerinden takibin devamına, alacağın %20’sinden az olmamak üzere davalıların icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA : Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkillerinden —- kredilerin bir kısmında kefil olduğunu, kefaletinin usulsüz olarak alındığını, eş rızasının bulunmadığını, davacının öncelikle asıl borçlu şirkete gitmesi gerektiğini, takibe konu borca ilişkin muacceliyet ve temerrüt şartlarının oluşmadığını, mükerrer faiz talep edildiğini, ihtarnamelerin —- Kanunu’na uygun tebliğ edilmediğini, tebliğ mazbatasında tebligatın yetkili —- imzasına bırakıldığının yazılı olduğunu, bu şahsın kim olduğu, neyin yetkilisi olduğu hususunun bilinmediğini, muhatabın nerede olduğuna dair araştırma yapılmadığını, ihtarname içeriklerinin yasanın aradığı şartları taşımadığını, kredi sözleşmeleri——olup dayatma şeklinde imzalatıldığını, müvekkillerinin kredi borcuna istinaden yapılan taksit ödemelerinin eksiksiz biçimde düşülmediğini, talep edilen faiz oranının fahiş olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
İNCELEME ve GEREKÇE: Dava, hukuki niteliği itibari ile; İİK.nun 67.maddesinde düzenlenen itirazın iptali davasıdır. Davacı banka davalılardan — aralarında imzalanan —— sözleşmesine istinaden kredi kullandırıldığını, borcun vadesinde ödenmediğini, bu nedenle hesabın kat edilerek davalı asıl borçlu ile müşterek borçlu müteselsil kefil durumundaki diğer davalıya ihtarname gönderildiğini, ihtarnamenin sonuçsuz kalması üzerine davalılar hakkında icra takibi başlatıldığını, davalıların haksız yere takibe itiraz ettiklerini belirterek davalıların itirazının iptali ile takibin devamına ve davalıların %20’den aşağı olmamak üzere inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili sunduğu cevap dilekçesi ile —- kredilerin bir kısmında kefil olduğunu, kefaletlerin geçerli olmayıp eş rızasının alınmadığını, öncelikle asıl borçluya gidilip sonuç alınamaması halinde kefile müracaat edilebileceğini, ihtarnamelerin —– uygun olarak tebliğ edilmediğini, bu nedenle temerrüdün takip tarihinden itibaren başlayabileceğini, mükerrer faiz talebinin yerinde olmadığını, gönderilen ihtarname içeriğinin muacceliyet kesbedecek nitelikte bulunmadığını, kredi sözleşmesinin tek taraflı ve eşitlik ilkesinden yoksun olup şablon şeklinde düzenlendiğini, sözleşme maddelerinin müzakeresinden söz edilemeyeceğini, kredi borcuna mahsuben yapılan ödemelerin eksiksiz biçimde düşülmediğini, fahiş oranda faiz talep edildiğini belirterek sürülerek davanın reddini savunmuştur.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla mahkememizin — inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, tarafların sulh olma imkanı bulunmadığından uyuşmazlık noktalarının tespiti ile tahkikat aşamasına geçilip deliller toplanarak bilirkişi raporu alınmak suretiyle sonuca gidilmiştir.
—–dosyası getirtilmiş, davacının davalılar hakkında ilamsız icra takibi başlattığı ödeme emrinin tebliği ile davalıların takibe süresinde itiraz ettikleri, itiraz dilekçelerinin davacı vekiline tebliğ olduğu davanın yasal — yıllık süre içinde açıldığı anlaşılmıştır.
Davacının alacak talebine dayanak yaptığı —– sözleşmelerde davalı — — müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzalarının bulunduğu, sözleşmelerde kefalete ilişkin kısımların TBK 583 maddesindeki şekil koşullarını taşıdığı, davalı —–kredi sözleşmelerinin imzalandığı tarihler itibariyle şirketin ortak ve imza yetkilisi olduğu bu nedenle TBK 584/3 maddesi hükmü gereği eşinin rızasına ihtiyaç olmadığı belirlenmiştir.
İmzalanan kredi sözleşmeleri uyarınca davalı şirkete — gayrı nakdi çek taahhüt bedeli kredisi kullandırıldığı, borcun ödenmediği belirtilerek hesabın —tarihinde kat edildiği ve alacağın muaccel hale geldiği, borcun ödenmesi için davalılara — tarihli ihtarnamenin gönderildiği ve ödeme için — verildiği, hesap kat ihtarının asıl borçlu şirkete — tarihinde, davalı — tarihinde tebliğ olduğu dosyaya sunulan delillerden anlaşılmıştır.
Davalı — hesap kat ihtarnamesinin kendisine Tebligat Kanunu hükümlerine uygun olarak tebliğ olmadığını, bu nedenle temerrüdün takiple başlaması gerektiğini, tebliğ mazbatasında yetkili—– imzasına bırakıldığının yazılı olduğunu, tebligat gönderilen adresin ev adresi olup, tebligat alan şahsın muhtemelen oturduğu sitenin güvenlik görevlisi olduğunu, buna rağmen şirket çalışanı olduğu varsayılarak tebligat yapıldığını belirttiğinden, bu hususta—yazılmış gelen cevaba ekli tebliğ mazbatasında “Adreste muhatabın olmaması sebebiyle aynı adreste birlikte daimi yetkili —- imzasına tebliğ edilmiştir”şerhinin bulunduğu görülmüştür. —— konutta oturan kişi veya hizmetçiye tebligatın nasıl yapılacağı, — muhatabın veya adına tebligat alabileceklerin adreste bulunmaması halinde ne şekilde işlem yapılacağı düzenlenmiştir. Davalı adresin —–olduğu beyan etmiş aksi bir iddia ileri sürülmemiştir. Tebligatı alan —— davalı ile aynı adreste oturduğuna ve davalının nerede olduğuna dair tebliğ evrakında hiçbir açıklama bulunmadığı görülmüştür. Bu durumda yapılan tebligatın usulsüz olduğu mahkememizce de kabul edilmiş ve her ne kadar davalının cevap dilekçesi süresinde olmayıp ve savunma, savunmanın genişletilmesi mahiyetinde ise de davacı yan cevap dilekçesinin süresinde olmadığı yönünde bir beyan ve itirazda bulunmadığından davalının savunması mahkememizce dikkate alınmış onun yönünden usulüne uygun şekilde tebliğ edilmiş bir ihtarname bulunmadığı, temerrüdün takip tarihinde oluştuğu kabul edilmiştir.
Davalı tarafça kredi sözleşmelerinin tek taraflı ve eşitlik ilkesinden yoksun şablon şeklinde düzenlenen sözleşmeler olduğu, maddelerin müzakeresinden söz edilemeyeceği ileri sürülmüş olup, dayanak kredi sözleşmelerinin eki müşteri bilgilendirme formları incelendiğinde sözleşmelerin imzadan önce davalılara teslim edildiği, sözleşmelerin incelendiği anlaşılamayan hükümler hakkında formda adı geçen banka görevlisi ile görüşüldüğü ve mutabık kalındığı, sözleşmeyi imzalamak istediklerini beyan ve formu imzaladıkları görülmüştür. Davalı yan basiretli bir tacir gibi davranmak durumunda olup sözleşme serbestisi ilkesi çerçevesinde sözleşmeleri imzalamıştır. Sözleşmelerde kanuna ve dürüstlük kurallarına aykırılık teşkil edecek bir düzenleme de bulunmadığından davalıların bu itirazları yerinde görülmemiştir.
Davacının davalılardan takip tarihi itibariyle talep edebileceği bir alacağının bulunup bulunmadığı ve varsa miktarının belirlenmesi yönünden bankacılık konularında uzman bilirkişiden rapor alınmış,— tarihli bilirkişi raporunda davalı şirketin takip öncesinde — tarihi itibariyle, davalı kefilin ise takip tarihi itibariyle temerrüde düştüğünün kabulü ile yapılan hesaplamalar uyarınca saptanan rakamlar mahkememizce hükme esas alınmış, bunun yanı sıra takip ve davaya konu edilen gayrınakdi çek kredisi alacağı yönünden de bilirkişinin tespitleri yerinde görülmüş —–deposundan her iki davalının da sorumlu olduğu kabul edilerek davanın kısmen kabulüne ve davalılar takibe itirazlarında haksız alacak likit olduğundan hükmedilen tutarın %20’si oranında inkar tazminatının davalılardan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine dair aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M– : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-DAVANIN KISMEN KABULÜNE,
Davalılar hakkında—- dosyasında yürütülen icra takibinde davalılardan — itirazının;
— asıl alacak,
–işlemiş temerrüt faizi,

— ihtiyati haciz harcı,
—ihtiyati haciz vekalet ücreti olmak üzere toplam;
— üzerinden iptali ile takibin bu tutar yönünden devamına,
Talep edilen asıl alacak tutarına takip tarihinden itibaren yıllık — oranında sözleşmesel temerrüd faizi ve bunun — uygulanması suretiyle alacağın tahsiline,
Davalı — itirazının;
—asıl alacak,
— işlemiş akdi faizi,

— ihtiyati haciz harcı,
—— ihtiyati haciz vekalet ücreti olmak üzere toplam;
— üzerinden iptali ile takibin bu tutar yönünden devamına,
Talep edilen asıl alacak tutarına takip tarihinden itibaren yıllık — oranında sözleşmesel temerrüd faizi ve bunun —uygulanması suretiyle alacağın tahsiline,
— gayrinakdi kredi — borcunun davalılar tarafından depo edilmesi yönünden davalılar hakkındaki takibin takipteki şartlarla devamına,
Fazla talebin reddine,
Hükmedilen tutarın %20’si oranında —-kadar sınırlı olmak kaydıyla)’nın davalılardan tahsili ile davacıya ödenmesine,
2-Karar harcı 45.563,32 TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 8.497,06 TL harcın mahsubu ile bakiye 37.066,26 TL harcın ——- davalılardan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
3-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 8.497,06 TL harcın davalılardan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 67,80 TL ilk masraf, 98,20 TL tebligat ve müzekkere gideri, 1.500,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.666,00 TL yargılama giderinden davadaki haklılık oranına göre (%95) 1.582,70 TL.nin davalılardan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, kalanın davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 50.400,40 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalılar kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 5.480,36 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
7- 7155 sayılı Kanun ile 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’na eklenen 18/A maddesinin 13.fıkrası ve yürürlükte bulunan Arabuluculuk Ücret Tarifesi uyarınca Hazine tarafından karşılanan 1.360,00 TL arabuluculuk ücretinin haklılık oranına göre 68,00 TL.nin davacıdan ve 1.292,00 TL.nin davalılardan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
8-Davalı tarafça yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
9-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
HMK 345. Maddesi hükmü uyarınca kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalılar vekilinin yüzlerine karşı oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
23/03/2022