Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/337 E. 2021/686 K. 29.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/337
KARAR NO: 2021/686
DAVA: Tanıma Ve Tenfiz
DAVA TARİHİ: 02/06/2021
KARAR TARİHİ: 29/09/2021
Mahkememizde görülmekte olan Tanıma Ve Tenfiz davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; —– imzalandığını, ——- dair davalı——- davalı şirketler arasında —- bulunduğunu, —- sonlanma sürecine ilişkin davalılar ile ——–imzalandığını,—–şekilde feshedildiğini —— onun yerine geçtiğini davalıların kabul ettiğini, —- davalılara verilen sınırlı dağıtım haklarının süresinin —-sona ereceğinin düzenlendiğini, davalıların—- ihlal ettiklerini, davalıların —- taahhüt ettikleri yükümlülükleri yerine getirmediklerini, davalıların talebi ile —- sözleşmeye uygulanacak hukukun —– uyuşmazlık konularında münhasıran yetkili olduğunun düzenlendiğini,—- tarihi itibariyle ödenmemiş faturalardan kaynaklı davalıların toplam — müvekkiline borcu bulunduğunu,—- doğmuş ve doğacak tüm alacakların müvekkiline devredildiğini, borçların ödenmemesi üzerine —- davalılar aleyhine dava açıldığını, bu davalarda ödenmeyen fatura tutarları ve—- şart talep edildiğini,—– tutarındaki alacağı faiziyle birlikte müvekkiline ödemesine karar verdiğini, dava tarihine kadar —— yargılama masraflarının davalılar tarafından ödenmesine karar verildiğini, davalıların kararı temyiz ettiğini, —– kararı ile davalıların temyiz başvurularının reddedildiğini ve—-kararının kesinleştiğini, —- giderinin de davalılardan tahsiline karar verildiğini, müvekkilinin toplamda davalılardan —— nezdinde kötüniyetli girişimleri olduğunu, müvekkilinin alacağının kesinleşmiş bir mahkeme kararı ile sabit olduğunu, davalıların mahkeme kararına rağmen borçlarını ifa etmediğini, —- uyarınca ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için şartların oluştuğunu, müvekkili alacağının rehinle temin edilmediğini, —-uyarınca alacak ilama müstenid olduğundan teminat aranmayacağını ileri sürerek öncelikle davalıların — tutarındaki borcunun talep tarihi olan —- borcu ve masrafları karşılayacak şekilde davalıların —- —–gereğince ihtiyati haciz konulmasına, —-tarihli kararı ile bu kararı onaylayan —– tarihli kararının tenfizine karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA: Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle;—- mahkeme kararlarının —- sözleşme bulunmadığını, talebin —- kapsamında aşırı yetki itirazında bulunduklarını, tenifizi istenen kararın dayanağı alacağın —- arasında doğmuş bir alacak olduğunu, temliknamenin davacı ve davacının ait olduğu dava dışı — göre düzenlenmiş bir belge olduğunu, ancak bu temliknamede müvekkillerinin ve özellikle —onayı ve imzası olmadığını, davacının yetki koşulunu dayandırdığı —-olduğu tek sözleşmenin— sözleşmesi olduğunu ancak bu sözleşmede de —– sadece tedarik ve satım yükümü ile sınırlı olarak taraf olduğunu, tenfize konu kararı veren yabancı mahkemenin dava konusu ve taraflarla gerçek bir ilişkisi olmamasının doktrinde aşırı yetki hali olarak adlandırıldığını, —- dava konusu alacak ve taraflarla gerçek bir ilişkisinin olup olmadığının araştırılması gerektiğini, —— müvekkillerine gerekli ispat vasıtalarını davacı tarafa sağladığı şekilde sağlamadığını, müvekkillerinin savunmasının önüne geçildiğini, emredici kanuni düzenlemeler gereği müvekkili —- yapmakta olduğu faaliyetin her aşamasının — denetiminde gerçekleştiğini, müvekkilinin— —– ilişkide her zaman suje olarak yer aldığını, bu nedenle tenfizi talep edilen yabancı mahkeme kararı açısından kamu düzeni değerlendirilmesi yapılırken kararın yalnızca iki şirket arasındaki ticari ilişkiye dayanmadığının ve —- taraf olduğunun—- ile sıkı bir ilişki içinde olduğu hususlarının dikkate alınması gerektiğini, tenfize konu yabancı mahkeme kararının —– konu alacağını——— davacı ——- taşımasının kanuna karşı açık bir hile teşkil ettiğini, temlik sözleşmesinde müvekkillerinden —- bulunmadığından bu işlemin—- — alanına açık bir müdahale olduğunu, tenfiz kararının dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, tenfizi talep edilen kararda hükmedilen faiz oranlarının —- temeline aykırı ve fahiş olduğunu, —– dosyanın sonucunun beklenilmesi gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İNCELEME ve GEREKÇE: Dava, hukuki niteliği itibari ile; —- maddelerinde düzenlenen —- kararının tenfizi istemine ilişkindir. —-hukuk davalarına ilişkin olarak verilmiş ve o devlet kanunlarına göre kesinleşmiş bulunan ilamların — icra olunabilmesi yetkili —- kararları hakkında görevi mahkeme asliye hukuk mahkemesidir. Bu kararlar kendisine karşı tenfiz istenen kişinin —- yerleşim yeri, yoksa sakin olduğu yer mahkemesinden, — yerleşim yeri yok veya sakin olduğu bir yer mevcut değilse —- tenfiz edilmesinde hukuki yararı bulunan herkes tenfiz isteminde bulunabilir.—-Davacı yan davalılara karşı açtığı tenfiz talepli dava da —- kararının tenfizini talep etmiş, dava dilekçesi ekinde —– maddesinde ibrazı öngörülen yabancı mahkeme ilamının —- onaylanmış aslı ile onanmış tercümesini, ilamın kesinleştiğine dair o ülke makamlarınca usulen onanmış yazı aslı ve onanmış tercümesini de sunmuştur.
Dava dilekçesi ve tensip zaptı davalılara tebliğ edilmiş —- basit yargılama usulüne tabi davada—– inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar yönünden inceleme yapılarak tarafların sulh olma imkanının bulunmadığının tespiti ile uyuşmazlık noktaları belirlenip tahkikat aşamasına geçilip sunulan deliller değerlendirilerek sonuca gidilmiştir.
Dava —– kararının tenfizine ilişkin olduğundan —–kararları doğrultusunda talebin nisbi harca tabi olduğu belirtilerek davacı tarafa eksik peşin harç tamamlattırılmıştır.
Tenfize konu edilen karar taraflar arasındaki tek satıcılık ilişkisinden doğan uyuşmazlığıa ilişkin olup, ticari nitelikte bir uyuşmazlık sözkonusu olduğundan mahkememizin görevli ve aynı zamanda davalıların ikametgahları itibariyle mahkememizin yetkili olduğu, davacıların tenfiz talep etmekte hukuki yararlarının da mevcut olduğu kabul edilmiştir.
Davacı —- teminat yatırmakla yükümlü olup olmadığı değerlendirilmiştir. —– dava açan davaya katılan veya icra takibinde bulunan, yabancı gerçek ve tüzel kişilerin yargılama ve takip giderleriyle karşı tarafın zarar ve ziyanını karşılamak üzere mahkemenin belirleyeceği teminatı göstermek zorunda olduğunu, ancak mahkemenin dava açanı, davaya katılanı veya icra takibi yapanı karşılıklılık esasına göre teminattan muaf tutacağını kabul etmiştir. ———- uyarınca davacının teminat muafiyetinin bulunduğu anlaşılmıştır.
— tenfiz kararı verilebilmesinin şartları sayılmış olup bu şartlardan ——- verildiği —- karşılıklılık esasına dayanan bir anlaşma yahut —— verilmiş ilamların tenfizini mümkün kılan bir kanun hükmünün veya fiili uygulamanın bulunmasıdır.—- ilamların tenfizine ilişkin olarak mütekabiliyet olup olmadığı—— sunulmuş gelen cevapta —- kanunla onaylanan —– bulunduğu bunun yanı sıra genel olarak —- edildiği, ancak—- tarafı olduğu anlaşmalarda tanıma ve tenfizin bu anlaşmalarda belirlenen özel kurallara göre uygulandığı uluslararası bir sözleşme bulunmadığı durumlarda ise kesinleşmiş olmak kaydıyla —— kararlarının —— maddeleri uyarınca tanındığı ve ——-incelemeye tabi olmadığı ancak bununla beraber mahkeme kararlarının—– uygun olmaması, taraflardan birinin usulüne uygun olarak dinlenmemiş olması, kararın —————olmaması veya aynı hukuki sebeplerle aynı taraflar hakkında —- tarafından verilmiş bir karar olması halinde tanıma ve tenfizin mümkün olamayacağının bildirildiği anlaşılmış, bu yazı içeriği itibariyle—– arasında yabancı mahkeme ilamlarının tenfizi hususunda karşılıklı uygulama bulunduğu sonucuna varılmıştır.
—– münhasır yetkisine girmeyen bir konuda verilmiş olması veya davalının itiraz etmesi şartıyla ilamın dava konusu veya taraflarla gerçek bir ilişkisi bulunmadığı halde kendisine yetki tanıyan bir devlet mahkemesince verilmiş olmamasıdır. Davacı yan tenfizi talep edilen karara konu davanın—-üretilen ve dağıtılan——– arasında akdedilen sözleşmelerden ve ticari alım satım ilişkisinden kaynaklanan bir alacak davası olduğunu, —-yetkisine girmediğini ileri sürmüştür. İncelenen mahkeme kararına konu uyuşmazlığın tek satıcılık ilişkisinden kaynaklandığı, —- münhasır yetkisine giren bir husus olmadığı anlaşılmıştır. Davalı taraf— maddesi gerence aşırı yetki itirazında bulunmakta olup — tarafından verilen tenfizi talep edilen kararın dayanağı olan alacağın aslında — arasında doğmuş bir alacak olduğunu, dava dışı—-davalı —boyunca yüklendiği —– tarihinde yürürlüğe giren —- arasında tek satıcılık ilişkisinin feshini düzenleyen geçiş anlaşması kapsamını yeniden düzenlemek amacıyla tarafların —tarihinde geçiş anlaşması eki anlaşmayı akdettiklerini, —– anlaşmasına ancak belirli yükümlülüklerin ifasını teminen taraf olduğunu, davacının münhasır yetki koşulunu geçiş anlaşmasına dayandırdığını ancak —– taraf olmadığını, taraf olduğu sözleşmenin geçiş anlaşmasının eki olup, bu şirketin —- olan alacağını —önünde dermayan etmesi gerekir iken grup şirketleri arasında düzenlenen temlikname —-taşındığını, —-aşırı yetki kullandığını, yine ileri sürülen takas mahsup definin, karşı alacak ve mahsup hakkının incelenmeyip, ispat vasıtalarını kullanmalarına izin verilmediğini, savunma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Davacı ise tenfizi talep edilen karara konu uyuşmazlığın davacı şirketin davalılar arasındaki geçiş anlaşmasından kaynaklandığını, davalı tarafça itiraz edilen temlik sözleşmesinin geçerliliğinin Bern Mahkemesince tespit edildiğini, davalıların itiraz edip mahkemesince incelenip karara bağlanan bir hususta tekrar esasa girilip değerlendirme yapılamayacağını, davacının geçiş sözleşmesi ve tadil sözleşmesinin tarafları olan grup şirketlerinden bu sözleşmeler kapsamındaki her tür alacak hakkını temlik aldığını, temlikin——– tabi olduğunu beyan emiştir.
İncelenen —- davacının —-olduğu, ihtilaflı alacağın geçiş anlaşmasına dayandığı ve bu sözleşmenin taraflarının davacı ile —- sıra davalılar olduğu, geçiş anlaşmasının —— Mahkemelerinin münhasır yetkisinin kabul edildiği anlaşılmıştır. Davacı —– alacağı temlik almak suretiyle davayı açmış temlik konusu —– tartışılıp geçerli kabul edilmiştir. Uyuşmazlığın dayanağı sözleşme hükümleri uyarınca —- yetkili olduğu aşırı yetki kullanımının söz konusu olmadığı mahkememizce kabul edilmiş, davalının aksi iddiaları yerinde görülmemiştir.
Davalı yan tenfizi talep edilen kararın kamu düzenine aykırı olduğunu, dürüstlük kurallarına aykırılık taşıdığını, hüküm fıkrasında yer alan faiz oranı ve faiz miktarına ilişkin kısımların iptali gerektiğini ileri sürmekte olup davacı ise kamu düzenine aykırı bir durum bulunmadığını, tenfizi talep edilen ———-kararının esasına girilemeyeceğini, sözleşmede kararlaştırılan ve —– göre hükmedilen faiz oranı ve miktarının kamu düzenine aykırı olmadığını beyan etmiştir. —— ile getirilen bir diğer şart hükmün açıkça kamu düzenine aykırı olmamasıdır.
Tanıma ve tenfiz davalarında kamu düzenine aykırılık kavramının iç hukuktaki emredici kurallarına aykırılık kavramından daha dar ve sınırlı bir anlama sahip olduğu, yabancı mahkeme kararlarının —– verilecek kararlarla aynı olmasının beklenemeyeceği, yabancı mahkeme kararının doğruluğunun kural olarak incelenemeyeceği aksinin kabulünün aynı davanın —- tekrar görülmesi ve yeni bir kararın ortaya çıkması sonucunu doğuracağı, ancak——- kabul ettiği temel ilkere aykırı veya milletlerarası alanda geçerli ortak ilkelerine aykırı kararların tenfiz edilemeyeceği gözetildiğinde taraflar arasındaki uyuşmazlığın geçiş sözleşmesinden kaynaklı ticari alacağa ilişkin olup incelenen ——- kararında kamu düzenine aykırı bir durum bulunmadığı tespit edilmiştir. Dayanak sözleşmede taraflar arasındaki uyuşmazlıklarda—– geçerli olacağı kabul edilmiş olup, mahkemece faiz konusunda bu doğrultuda karar verilmiştir. — gerekçe gösterilerek—– ilamının tenfizine istisnaen müdahale edilmesi gerekmekte olup esasen verilen kararda faize ilişkin kısımlarda da kamu düzenine aykırılık unsuru bulunmadığından davalı yanın kararın faiz kısmına müdahale edilmesi talebi yerinde görülmemiştir.
—- maddesinde getirilen bir diğer şart ise “o yer kanunları uyarınca, kendisine karşı tenfiz istenen kişinin hüküm veren mahkemeye usulüne uygun şekilde çağrılmamış veya o mahkemede temsil edilmemiş, yahut bu kanunlara aykırı şekilde gıyabında veya yokluğunda hüküm verilmiş ve bu kişinin yukarıdaki hususlardan birine dayanarak tenfiz istemine karşı — itiraz etmemiş olması”dır. —– incelendiğinde yasa maddesi kapsamında davalıların savunma hakkının kısıtlandığına ilişkin hiçbir halin mevcut olmadığı, esasen davalı yanında böyle bir iddiasının olmadığı yalnızca kendilerine gerekli ispat vasıtalarının davacıya sağlandığı şekilde sağlanmadığını, alacağı ispata yarar delillerinin kabul edilmediğini takas definin incelenmediğini ileri sürdüğü anlaşılmıştır. Davalı yasada kabul edilen savunma hakkının ihlali sebeplerini değil, kendisine alacağını ispat için karşı tarafa tanındığı gibi ispat hakkı tanınmadığını iddia etmektedir. Her mahkeme kendi usul hükümlerini uygulamakta olup yabancı mahkemenin uyguladığı usulün — farklı olması kararı tek başına — kılmayacağı gibi, savunma hakkının ihlali sonucunu da doğurmaz. Bu nedenle davalının iddiaları mahkememizce yerinde görülmemiştir.
Davalılar son olarak — açtıkları yabancı mahkeme kararının —-açıkça ifade edilen davalıların takas definin ayrı bir alacak hakkı olarak dile getirildiği tazminat davasının mahkememiz dosyası yönünden bekletici mesele yapılmasını talep etmişlerdir. Davacı yan —- davanın tarafları ve konusunun birbirinden bağımsız olduğunu, tenfiz davasında işin esasına girilemeyeceği dikkate alındığında diğer mahkeme dava dosyasının bekletici mesele yapılması için gerekli koşulların oluşmadığını beyan etmiştir. Davalıların bildirdiği—-sayılı dosyada davacının —— itirazın kaldırılması ve iflas talepli olarak açılan davada mahkemenin taraflar arasında imzalanan sözleşme ile alacak ve borç miktarının belirlenmesi bakımından —— yetkili kıldıkları kabul edilerek usulüne uygun bir takip ve yetkili yerde açılmış bir dava olmadığından bahisle davanın usulden reddine karar verdiği, kararın istinaf aşamasında olduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizde açılan dava—- tenfizine ilişkin olup davanın kabulü halinde tahsil hükmü kurulmayacaktır. —–talebine konu edilen dava ise esasen iflas davası olup, dayanak takip konusu borcun varlığının tespiti ve ödenmemesi durumunda dosya davalısı hakkında iflas hükmü verilebilecektir. Davalı yan bu davanın takas defi yönünden belirlenmesini talep etmiş olup takas müessesesinin uygulanması bu haliyle mümkün olamayacağından davalının bu talebi de yerinde görülmeyerek, tenfiz için tüm koşulların oluştuğunun kabulü ile davanın kabulüne dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-DAVANIN KABULÜNE,
——- tarihli kararının tenfizine,
2-Karar harcı —- harcın mahsubu ile bakiye — harcın davalılardan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
3-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan — harcın davalılardan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
4-Davacı tarafından yapılan — tebligat ve müzekkere gideri, olmak üzere toplam — yargılama giderinin davalılardan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
5-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen —vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafça yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı ve davalı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı ve davalı tarafa iadesine,
HMK 345. Maddesi hükmü uyarınca kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilleri ile davalılar vekillerinin yüzlerine karşı oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 29/09/2021