Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/289 E. 2021/862 K. 16.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/289 Esas
KARAR NO : 2021/862

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/05/2021
KARAR TARİHİ : 16/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin, davalı şirkete — olup, davalıya verilen depolama hizmeti karşılığında; —düzenlediğini, söz konusu faturalar davalı şirkete tebliğ edilmesine rağmen müvekkili şirkete herhangi bir ödeme yapılmadığını, müvekkil şirket davalı taraf ile olan ticari ilişkisi sebebi ile cari hesabında davalı taraftan toplam —– yapmış olduğu itirazın iptali ile icranın devamına karar verilmesi gerektiğini beyan ederek davalı—- itirazının reddine ve icra takibinin devamına, itirazında haksız ve kötü niyetli olduğu sabit olduğundan, değerin % 20’sinden az olmamak üzere davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava ve icra takibinin yetkili mahkemede açılmadığını, yetkili mahkeme — dava dilekçesinde ve ödeme emrinde belirtildiği şekilde borcu bulunmadığını, işleyecek ve işlemiş faize ve faiz oranına da itirazda bulunulmuş, davacı tarafın talep ettiği faiz fahiş olduğunu, davacı tarafın iddiasının aksine %20’ı oranında icra inkar tazminatı şartları oluşmadığı, ispat yükü davacı tarafta olup takip dayanağından dolayı alacaklı olduğunu ispat etmesi gerektiğini beyan ederek şartları oluşmayan, haksız ve hukuka aykırı davanın ve tüm taleplerinin reddine, davacı taraf aleyhine %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine,
yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava, cari hesaba dayalı alacağın tahsili amacıyla başlatılan takibe yapılan itirazın iptali davasıdır.
—-sayılı takip dosyası incelendiğinde;davacı tarafça davalı aleyhine cari hesap alacağına dayalı 18.351,82TL asıl alacağın tahsili için takip başlatıldığı, takip dosyasında ödeme emrinin tebliği ile davalı veklince süresinde verilen itiraz dilekçesinde müvekkilinin takip alacaklısı tarafına herhangi bir borcu ya da borç taahhüdünün bulunmadığını,—- müvekkili arasında takibe konu edilen bir borç olmadığını belirterek borç miktarına ve dayanağına açıkça itiraz ile icra dairesinin yetkisine, borca ve ferilerine itiraz ederek borcunun bulunmadığını bildirdiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği, mahkememizde açılan davanın süresinde olduğu tespit edilmiştir.
—- sayılı takip dosyasına davalı/borçlu vekili tarafından sunulmuş itiraz dilekçesinde icra dairesinin — itiraz edilmiştir.Davalı şirket vekili itirazında, müvekkili ——– olduğundan yetkili icra ——- olduğunu belirtmiştir.
Davalı şirket cevap dilekçesinde mahkemenin yetkisine itiraz etmiştir.Davalı şirketin adresinin dava dilekçesinde yazılı olduğu üzere —- olduğunu,6100 sayılı HMK nın 6.maddesine göre genel yetkili mahkemenin davalının dava açıldığı tarihteki —-olduğundan davanın — mahkemesinde açılması gerektiğini, takibe konu fatura içeriğinden/dayanağından dolayı müvekkilinin takip talebinde alacaklı olarak gözüken davacı şirkete hiç bir borcu mevcut olmadığını belirtmiştir.
Davacı vekili dava dilekçesinde, itirazının iptali davasına konu icra takibinin dayanağının davacı şirketin — alacağına ilişkin fatura ve cari hesap ekstresi olduğunu, navlun ücreti alacağı para borcu doğurmakta olduğunu, TBK 89 maddesi uyarınca para borcu alacaklının ikametgahında ödenmesi gerektiğinden davacı şirketin merkezinin bulunduğu — yetkili olduğunu belirtmiştir.
Mahkemenin yetkisi ile beraber ilamsız icra takibinin yapıldığı yer yetkisine de itiraz edildiği anlaşılmakla İİK nın 50/2 md uyarınca öncelikle icra dairesinin yetki meselesinin değerlendirilmesi gerekmektedir.HMK’daki yetki hükümleri ilamsız icradaki yetki hakkında kıyasen uygulanır.Buna göre ,ilamsız icrada genel yetkili icra dairesi,borçlunun yerleşim yerindeki icra dairesidir.(HMK M.6,7;TMK m.19-22)HMK madde 8-17deki hallerde,icra daireleri özel yetkilidir.
HMK nın 6 md göre genel yetkili mahkeme davalı gerçek ve tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir. Davalının yerleşim yerinin ise —-icra dairelerinin yetkisi içinde olduğu anlaşılmaktadır.
HMK nın 10 md göre sözleşmeden doğan davalar sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabilir. Ne var ki davalı tarafın hem takipteki hem dava açıldıktan sonraki itirazları değerlendirildiğinde sözleşmenin varlığı konusunun ihtilaflı olduğu, bu itibarla yetki hususunun HMK 10.maddesi ve TBKnın 89.maddesi çerçevesinde değerlendirilemeyeceği yani alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yeri mahkemesinin yetkili olduğuna ilişkin hükmün somut olayda uygulanamayacağı anlaşılmış olup yetkili mahkemenin HMK nın 6. maddesine göre belirlenmesi gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın, takibin yetkili icra dairesinde yapılmamış olması nedeniyle usulden REDDİNE,
2-Karar harcı 59,30 TL’nin davacı tarafça peşin olarak yatırılan 313,41 TL harçtan mahsubu ile bakiye 254,11 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talebi halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan bir yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-7155 sayılı Kanun ile 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’na eklenen 18/A maddesinin 13.fıkrası ve yürürlükte bulunan —- arabuluculuk ücretinin davacı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
7-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
HMK 345. Maddesi hükmü uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.