Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/287 E. 2023/794 K. 26.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2021/287 Esas
KARAR NO:2023/794
DAVA:İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:06/05/2021
KARAR TARİHİ:26/10/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Davalı aleyhine ———- sayılı dosyasından faturaya dayalı alacağa dayanarak takip başlatıldığını, Borçlu şirketin hiçbir gerekçe göstermeksizin haksız ve mesnetsiz olarak işbu icra dosyasına itiraz etmiş olduğunu, İtirazdan sonra zorunlu arabuluculuk kurumuna başvuru yapılmış ancak karşı tarafın anlaşmaya yanaşmamış olduğunu, davalı şirket ile müvekkil şirket arasında ticari ilişki mevcut olup; taraflar arasında———-akdedilmiş ve bu sözleşmeye bağlı olarak davalı şirketin elektrik kullanmış olduğunu, davalı şirket ile imzalanan Sözleşme’nin 9.1) maddesi; “İş bu sözleşme, Madde 4.2 de belirtilen elektrik satışı başlama tarihinden itibaren 12 ay süre ile geçerlidir. Taraflardan herhangi birisi sözleşme hitam tarihinden altmış (60) takvim günü öncesine kadar sözleşmenin fesih edileceğine dair yazılı bildirimde bulunmadığı sürece, işbu sözleşme aynı şartlarla birer yıl sürelerle kendiliğinden uzatılmış olur…” hükmünü havi olduğunu, Davalıya elektrik satışı 01.01.2018 tarihi itibari ile başlamış olup, işbu sözleşme hitam tarihi olan 01.01.2019 tarihinden 60 takvim günü öncesinde bildirimde bulunulmayarak yenilenmiş 01.01.2020 tarihine uzamış, Yenilenen yılda da; hitam tarihi olan 01.01.2020 tarihinden 60 takvim günü neticesinde bildirimde bulunulmayarak birer yıl süre ile yenilenmiş ve sözleşmenin hitam tarihi son olarak 01.01.2021 tarihi olmuş, ancak Davalı şirket tarafından Müvekkili şirkete bildirim yapılmaksızın, sözleşmede belirlenen fesih bildirim süre ve şekline uyulmaksızın hitam tarihi olan 01.01.2021 tarihinden önce 01.02.2020 tarihinde tedarikçi değişikliği yapılmak – suretiyle sözleşmenin feshedildiğini, Sözleşme’nin 9.3) maddesi ikinci fıkrası aynen;”…Şayet, işbu Sözleşme hitam tarihinden önce üst paragrafta ve/veya işbu Sözleşme’ de belirtilen şartlar dışında bir sebep gösterilerek veya sebepsiz yere Alıcı tarafından tek taraflı olarak fesih edilirse veya tedarikçi değişikliği yapılır ise alıcı satıcı’ ya son iki aylık elektrik fatura bedelleri toplamını, ceza bedeli olarak kendisine yapılan yazılı bildirimin ulaşmasından itibaren 7 (yedi) iş günü içerisinde nakden ve defaten ödeyeceğini kabul, beyan, ikrar ve taahhüt eder… ” hükmünü havi olup, yine sözleşmenin 9.2) maddesine göre alıcının sözleşmenin herhangi bir hükmünü ihlal etmesi halinde Alıcı Satıcı’ ya son iki aylık fatura tutarında bedeli cezai şart olarak ödemeyi kabul ve beyan etmiş olduğunu, davalının usulüne uygun bildirim olmaksızın ve fesih bildirim sürelerine uymaksızın tedarikçi değişikliği yaparak sözleşmeyi sona erdirmesi nedeniyle sözleşmenin ilgili hükümleri uyarınca davalıya cezai şart faturaları tanzim edilip gönderilmiş olduğunu, Davalı şirket, kendisine gönderilen cezai şart faturasına, ——- numaralı ihtarnamesi ile itiraz etmiş, Müvekkili şirket tarafından gönderilen———Yevmiye numaralı ihtarnamesi ile, faturanın iade edilmesinin mesnetsiz olduğu, bu iadenin müvekkili şirket tarafından kabul edilmediği ve yasal işlemlerin başlatılacağının ihtar edilmiş olduğunu, ancak ihtarnameye karşın da ödeme yapılmaması nedeniyle huzurdaki davaya konu icra takibini ikame etmek gerekmiş, Davalı şirketin icra takibine haksız itirazı nedeniyle de huzurdaki itirazın iptalini davasının açılması zaruri olmuş olduğunu, Taraflar tacir olup, Müvekkil şirketin mevzuat ve sözleşme gereği işbu sözleşmeye aykırılık nedeniyle cezai şart talep etme hakkı olup, bu kapsamda benzer dosyalardan alınan bilirkişi raporlarını ekte mahkemenin dikkatine sunmakla, Mahkemece de bilirkişi incelemesi ile müvekkil şirket defter ve kayıtları ile tüm dosya kapsamında araştırma yaptırılarak alacaklarının tespit edilebileceğini, Taraflar arasından imzalanan sözleşmenin 11.9) maddesine göre; “…işbu sözleşme tahtında uygulanacak tüm uyuşmazlıklarda ——— Adliyesi ve İcra Daireleri yetkilidir” denilerek tacirler arasında yetki sözleşmesi imzalanmış olduğundan, davalının icra takibine yetki itirazının da yersiz olduğunu, Davalı şirketin borca itirazının iptali ile takibin devamına karar verilmesi ve borca haksız olarak itiraz etmiş olması ve müvekkil şirketin alacağının likit olması nedeniyle; borçlunun 9020’den aşağı olmamak üzere icra-inkâr tazminatına mahküm edilmesine karar verilmesini arz ve talep etme zaruretinin hasıl olduğunu iddia ederek, davalı şirketin yaptığı haksız itirazın iptaline ve takibin devamına, Borçlu şirketin, 4020’den aşağı olmamak üzere, icra inkâr tazminatına mahküm edilmesine, Yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.

SAVUNMA:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Müvekkili şirketin ——— de beyan ettiği üzere sözleşme bitiş tarihinden1 hafta önce yeni dönemde sözleşmenin yenilenmeyeceğini davacıya bildirmiş olup, abonelik sözleşmesi 1 yıllık düzenlenmiş olup, bunun yanında müvekkilinin mailde yeni dönem için fiyat teklifi talep etmiş ve davacı bu maile cevap dahi vermemiş olduğunu, müvekkili Şirketin farklı bir tedarikçi ile sözleşme bitiş tarihinden 1 ay sonra anlaşma yapmış olup, bu geçen süreçte davacı, müvekkilinin yeni dönem için abonelik sözleşmesinin yenilenmeyeceğine ve yeni dönem fiyat teklifi talebine ilişkin hiçbir geri dönüş yapmamış ve itiraz etmemiş olduğunu, buna ilişkin mail yazışmasının aşağıdaki görüntüde mevcut olduğunu, Müvekkili tarafından davacıya yapılan yazılı bildirime rağmen davacı tarafça hiçbir şekilde müvekkil tarafına dönüş yapılmayıp itiraz edilmemesine rağmen davacının huzurdaki davayı ikame etmesi dürüstlük kuralına tamamen aykırı olup, haksız kazanç elde etme gayretinden öteye gidememekte olduğunu, Dolayısıyla haksız ve hukuka aykırı sözleşmelerle kişi ve kurumların hak iddia etmesi hukukun koruduğu bir hak olarak nitelendirilemeyecek, zira, iyiniyetli bildirimde bulunan tarafa karşı susma iradesini göstermesi, davacının itirazının olmadığı sonucuna götüreceğini, Nitekim davacı tarafın bu anlamda basiretli davranması gerekmekte olup, aksi halde kötüniyetli davranmış olduğu sonucuna varılacağını, özel hukuk gerçek veya tüzel kişileri ile yapılan sözleşmeler ise kural olarak iki tarafın katılımı ve iradelerin uyuşmasıyla meydana gelen hukuki ilişkiler olup, Ancak uygulamada çoğunlukla mal veya hizmeti sunan kişinin önceden hazırladığı matbu sözleşmeyi abonenin imzalamasıyla bu ilişkinin doğduğunu, burada sözleşmenin içeriğine müdahale edilmesinin engellenmesi yasal bir zorunluluk olmayıp abonenin tasarrufunda olup, bu sebeple sözleşmelerin iltihakı sözleşmeler olmayacağının açık olduğunu, Davacı Şirketin, müvekkiline 435.101,00 TL bedelli cezai şart faturası tahakkuk ettirmiş olup, işbu faturanın müvekkili tarafından iptal ettirilmiş olduğunu, buna ilişkin olarak da müvekkilinin ——— nolu ihtarname ile iade edilen faturayı davacıya bildirmekle borçlu olmadığı hususunu ihtar etmiş, Akabinde ——— yevmiye nolu ihtarname ile davacı şirket müvekkiline ihtar çekmiş olup, iade faturayı kabul etmediklerini ve 435.101,00 TL cezai şart bedelinin ödenmesini talep etmiş olduklarını, Dava konusu sözleşmenin eki olan EK 1 de bulunan tüketim listesinde davacı müvekkile 961.30 indirim yapacağını vaat etmiş, ancak süre gelen aylarda bu. Vaadine uymamış ve müvekkili şirketin davacı ile yeni dönem için çalışmama kararı almış ve bunu da mail yolu ile bildirmiş olduğunu, davacı müvekkili ile sözleşmenin yürütüldüğü dönemde haksız ve kötü niyetli olarak fazla bedel fatura tahakkuk etmiş, bu halde davacı sözleşmedeki hükümleri ihlal ederek sebepsiz zenginleşmiş olup, bu hususun taraflarınca dava konusu edileceğini, müvekkili şirketin yeni dönemde gerek davacının taahhütlerini yerine getirmediğini tespit etmesi sonucu gerekse yeni dönem teklifi talebine karşılık verilmemesi sonucu davacı ile müvekkili arasındaki dava konusu sözleşme son bulmuş olup, ancak davacı, sözleşmenin kendiliğinden yenilendiğini iddia ederek işbu davayı açmış olduğunu, müvekkili şirketin tüketici konumunda olup, tek taraflı olarak düzenlenen cezai şarta dayanılarak alacak iddiasında bulunulamayacağını, Dava konusu sözleşmede müvekkili şirket tüketici sıfatını taşımakta olup, Dava konusu sözleşmede cezai şart tek taraflı belirlenmiş olup, müvekkiline müzakere etme şansı vermediği gibi miktarı da açıkça belirlenmemiş olduğunu, Ayrıca somut olayda davacının iddiası; müvekkili ile aralarındaki sözleşmenin abonelik sözleşmesi olduğu, bu sözleşmede en az 60 gün önceden yazılı bildirimin olmaması durumunda sözleşmenin kendiliğinden yenileneceği ve müvekkilin 40 gün önceden yazılı olarak sözleşmeyi yeni dönem için yenilemeyeceği bilgisinin verilmesine rağmen sözleşmenin yeni dönem için kendiliğinden uzadığı kabul edilerek, yeni dönemde uzadığı iddia edilen sözleşmeye rağmen müvekkilin yeni dönem için farklı bir firma ile anlaşma sağlaması olduğunu, davacı yanın dava dilekçesinin —— nolu bendinde özetle; taraflar arasında ————- tarihinde akdedilen ——–olduğunu, bu sözleşmenin 12 ay süreyle geçerli olacak şekilde yapıldığını ancak ——— maddesinde sözleşmenin ne şekilde uzayacağının belirlendiğini, bu maddeye göre sözleşmenin bitiş tarihinden altmış takvim günü öncesine kadar yazılı bir bildirimde bulunulmadığı takdirde sözleşmenin aynı şartlarla birer yıl sürelerle uzatılmış olacağının yazılı olduğunu ancak davacı müvekkil şirketin bu maddeye aykırı hareket ederek başka bir tedarikçi ile anlaşarak aradaki sözleşme ilişkisine son verdiğini, bu nedenle müvekkil şirketin sözleşmenin——- maddesi gereğince ceza bedeli olarak son iki aylık fatura bedelini ödemesi gerektiğini iddia etmiş olup, ancak davacının alacak iddiası hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, abonelik Yönetmeliği nin ——– Maddesi abonelik sözleşmelerinde yer alan bir sonraki yıl uzayacağına ilişkin ibarelerin geçersiz olduğunu hüküm altına almış olduğunu, Müvekkil şirketten talep edilen son iki aylık fatura bedelinin 435.387,09 TL (faiz ve masraflar hariç olmak üzere) olduğu göz önüne alındığında talep edilen cezai şartın hakkaniyete ve ahlak kurallarına aykırı olduğu, dünya genelinde başlayıp devam eden pandemi nedeniyle diğer tüm şirketler gibi ekonomik anlamda zor günler yaşayan müvekkili şirketi ekonomik olarak çok zor durumda bırakacağını, tüm bu nedenlerle; Sözleşmenin ———- maddesi ile getirilen ceza bedelinin tümden ortadan kaldırılması veya tenkisinin talep edilmekte olduğunu, İşbu davanın, HMK gereğince dava şartlarını taşımamakta ve dava konusu edilen alacak likit alacak olmayıp, yargılamayı gerektirmekte olduğunu, Hukuki dayanaktan yoksun davanın Reddine, Görevsizlik kararı verilerek, Davanın görevli Mahkeme olan ———– Nöbetçi Tüketici Mahkemesine gönderilmesine, Eğer Mahkeme aksi bir kanaatte ise talep edilen ceza bedelinin tamamen ortadan kaldırılmasına veya tenkisine, Haksız ve kötü niyetli olarak takip başlatan davacı tarafın İİK’ nun 67/2.maddesi gereğince takip konusu alacağın yüzde yirmisinden az olmamak üzere tazminat ödemeye mahkum edilmesine, Yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmişlerdir.

İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava, İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasıdır. Uyuşmazlık taraflar arasında akdedilen —- tarihli elektrik enerjisi satış sözleşmesinin ,davacı tarafa bildirim yapılmadan sözleşme bitim tarihinden önce tedarikçi değişikliği yapılmak suretiyle sözleşmenin feshedildiği iddiasıyla düzenlenen ——- cezai şart faturası bedelinin tahsili amacıyla başlatılan takibe yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.Dilekçeler aşaması tamamlanmakla, mahkememizin ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, tarafların sulh olma imkanının bulunmadığının tespiti ile uyuşmazlık noktaları belirlenerek tahkikat aşamasına geçilip, deliller toplanmıştır. Tüm dosya kapsamının ve tarafların ———- yıllarına ilişkin ticari defter ve dayanak kayıtlarının incelenerek davacının takibe konu faturadan kaynaklanan alacağının olup olmadığı varsa miktarının tespiti için mahkemizce resen seçilecek mali müşavir , elektrik mühendisi ve hesap uzmanından oluşan heyetten rapor alınmıştır. Bilirkişilerin 01/03/2023 tarihli raporlarında: Alıcı/davalı Şirket’in görev itirazının reddedilmesine bağlı olarak taraflar arasındaki uyuşmazlığın ticari nitelikte olduğu, işlemin tüketici işlemi olup olmadığı ve buna bağlı olarak Sayın Mahkemenin görevli olup olmadığına ilişkin inceleme ve değerlendirmeler hususunda heyetimizin görevlendirilmemiş olduğu, Cezai şart koşulu geçerli kabul edilirse, son iki dönem fatura bedelinin Toplamı kadar Cezai Şart Bedeli ödeme yükümlülüğünün ortaya çıkacağı, Buna göre, Satıcı/davacı Şirketin Alıcı/davalı Şirket’ten talep etmiş olduğu 435.101,00 TL ASIL Alacak talebinde isabetsizlik bulunmayacağı, Satıcı/davacı Şirket’in Alıcı/davalı Şirket’ten talep etmiş olduğu asıl alacağa takip tarihinden itibaren işletilen temerrüt faizinin hangi oran üzerinden istenildiğinin anlaşılamadığı, Satıcı/davacı Şirket’in 286,09 TL | günlük işlemiş temerrüt faizi hesabının hatalı olduğu, asıl alacağa yıllık 949 oranında temerrüt faizi işletilmesi ve günlük faiz tutarının 107,28 TL olarak hesaplanmasının gerektiği, İcra inkâr tazminatına hükmedilmesine ve yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine – karar – verilmesine – ilişkin taleplerinin Mahkemenin takdirlerine ait olduğu belirtilmiştir.Taraf vekillerinin bilirkişi heyet raporuna karşı beyan ve itirazları doğrultusunda, varsa hesap hatalarının da düzeltilerek ek rapor düzenlenmesi için dosyanın bilirkişi heyetine tevdii edilmiştir. Bilirkişilerin 28/09/2023 tarihli ek raporunda özetle: Kök raporda ortaya konan hususlarda, takip öncesi faiz dışında değişiklik bulunmadığı, Buna göre, Satıcı/davacı Şirketin Alıcı/davalı Şirket’ten talep etmiş olduğu 435.101,00 TL ASIL Alacak talebinde isabetsizlik bulunmayacağı, Satıcı/davacı Şirket’in Alıcı/davalı Şirket’ten talep etmiş olduğu asıl alacağa takip tarihinden itibaren işletilen temerrüt faizinin hangi oran üzerinden istenildiğinin anlaşılamadığı, Satıcı/davacı Şirket’in 286,09 TL 1 günlük işlemiş temerrüt faizi hesabının hatalı olduğu, asıl alacağa aylık 961,6 oranında temerrüt faizi işletilmesi ve günlük faiz tutarının 232,05 TL olarak değerlendirilmesinin (TALEP 286,09 TL) uygun olacağı, İcra inkâr tazminatına hükmedilmesine ve yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesine ilişkin taleplerinin mahkemenin Takdirlerine ait olduğu belirtilmiştir. Dosyanın incelenmesinde mahkememizce yaptırılan bilirkişi ticari defter incelemesinde HMK m.222 gereğince tarafların ticari defterlerinin sahipleri lehine delil niteliğinin bulunduğu, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin ——— maddesinde taraflardan her birinin sözleşmenin sona ermesinden 60 gün önce sözleşmeyi feshettiğine ilişkin yazılı bildirimi karşı tarafa iletmediği sürece sözleşmenin aynı şartlarla 1 yıl daha uzayacağının kararlaştırıldığı——– maddesinde alıcının sözleşmeye aykırı olarak sözleşmeyi feshetmesi veya tedarikçi değişikliğine gitmesi halinde alıcı son iki aylık elektrik faturası bedellerinin toplamı tutarında cezai şart bedelini cezai şart ödenmesine ilişkin ihtarın kendisine tebliğinden itibaren 7 iş günü içerisinde ödeyeceğini taahhüt ettiği, aynı sözlemenin bildirimler başlıklı ——– numaralı maddesinde alıcının bildirimleri ıslak imzalı ve yazılı olarak noter veya iadeli taahhütlü mektup yoluyla satıcıya iletmediği sürece satıcının E-posta aracılığı ile iletilen bildirimleri kabule yükümlü olmadığının kararlaştırıldığı, davalı şirketin ise 23.12.2019 tarihinde davacı şirkete e-posta yoluyla gönderdiği 31.01.2020 tarihi itibariyle sözleşmenin sona ereceği bildirimini gönderdiği ve sözleşmeyi feshettiğini bildirdiği ancak davacının icra takibine konu ettiği alacağın dayanağını usulüne uygun fesih olmadığı bahsine dayandırdığı, dolayısıyla sözleşmenin —— bildirim usulüne uygun olarak davalı şirketin sözleşmeyi feshetmemiş olduğu, sözleşmenin 1 yıl daha uzadığı bu nednele yeni tedarikçi ile anlaşma yapılmasının sözleşmenin———- maddesine de aykırı olduğu, defter incelemesi sonuçları da dikkate alınarak cezai şart faturasına ilişkin bedelin dayanağı olan son iki fatura bedeli toplamının takip miktarı ile örtüştüğü, cezai şart bedelinin likit olduğu anlaşılmakla hükmolunan bedelin %20 si oranında icra inkar tazminatının da davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalının ———numaralı dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile, takibin 435.101,00 TL asıl alacak ve 232,05 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 435.333,05 TL üzerinden devamına, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
2-Hüküm altına alınan 435.333,05-TL’nin %20’si olan 87.066,61-TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
3-Karar harcı 29.737,60 TL’den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 7.435,33 TL harcın mahsubu ile bakiye 22.302,27 TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
4-Davacı tarafından dava açılırken peşin olarak yatırılan 59,30 TL başvuru, 7435,33 TL peşin nispi harç olmak üzere toplam 7.494,63 TL’nin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 1.450,00 TL tebligat ve müzekkere gideri, 2.400,00 TL bilirkişi masrafı olmak üzere toplam 3.850,00 TL yargılama giderinin kabul ve ret oranları gözetilerek 3.849,52 TL’sinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan bir yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T’deki esaslara göre belirlenen 66.946,63 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T’deki esaslara göre belirlenen ve reddedilen miktarı geçmemek üzere 50,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-7155 sayılı Kanun ile 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’na eklenen 18/A maddesinin 13.fıkrası ve yürürlükte bulunan Arabuluculuk Ücret Tarifesi uyarınca Hazine tarafından karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin kabul ve ret oranları gözetilerek 0,17 TL’sinin davacı taraftan, 1.319,83 TL’sinin davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
10-Dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 345. maddesi uyarınca 2 hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer eş değer Mahkemesine verilecek usulüne uygun istinaf dilekçesi ile ———Adliye Mahkemesi İstinaf Yasa Yoluna başvurabileceği belirtilerek verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 26/10/2023