Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/257 E. 2023/304 K. 12.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/257
KARAR NO: 2023/304
DAVA: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 21/04/2021
KARAR TARİHİ:12/04/2023

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;müvekkilinin uzun yıllar davalının babası ve diğer 3 kişi tarafından kurulan —— yılları arasında müdür sıfatıyla çalıştığını, davalının babasının vefat etmesi nedeniyle davalının da aralarında bulunduğu varisler ve diğer ortaklar tarafından şirketin idare edildiğini, ortaklar arasında sorun çıkması sonucu şirketin — yılında başka kişiye satıldığını ve satım sözleşmesinde davalının—yılına kadar aynı iş kolunda ve aynı iş kapsamında çalışmasının yasaklandığını, bu yasağın aşılması amacıyla— çalışan müvekkili ile birlikte ———- kurulduğunu, ortaklıkta emek ve sermayenin müvekkili ve diğer ortaklar tarafından, nakit sermayenin ise davalı tarafından verildiğini, rekabet yasağı nedeniyle davalının ortak olarak gösterilmediğini, şirkette taraflar arasında meydana gelen anlaşmazlık nedeniyle davacı ve diğer emek sermayesi koyan tarafların ortaklıktaki tüm paylarını —– tarihinde davalı tarafa devrettiklerini, ayrılma payı olarak —- üzerinden anlaşmaya varıldığını, davalı tarafından müvekkiline 4 adet senet verildiğini, ilk senet bedeli olan —- ödendiğini ancak kalan miktarın davalı tarafından ödenmediğini, bu nedenle müvekkilinin — tarihinde şirketten ayrıldığını, davalıdan alınan toplam — bedelli senetler nedeniyle —- dosyası üzerinden takip başlatıldığını, taraflar arasındaki ilişkide müvekkilinin davalından alacaklı olduğunu, davalı tarafından ——–bedelli bonoya dayalı olarak ve ——– bedelli bonoya ilişkin olarak müvekkili aleyhine icra takibi başlatıldığını, icra dosyalarına itiraz ettiklerini ve yargılamanın sürdüğünü, davalı tarafça takibe konu edilen bonolar yönünden müvekkilinin herhangi bir borcu bulunmadığını, aksine müvekkilinin şirketteki paylarının devrinden dolayı davalıdan alacaklı olduğunu, dava konusu bonolar altındaki imzanın müvekkilinin —- tarihinde kullandığı imzaya az da olsa benzediğini ancak —- tarihinde kullandığı imzaya benzemediğini, bonoların davalının elinde bulunan imza örnekleri kullanılarak ve sahte düzenlendiğini, davalı aleyhine sahte bono düzenlediği gerekçesiyle daha önce bir çok dava açıldığını, bono üzerindeki tüm rakam ve tarihlerin başkasının eli ürünü olduğunu, müvekkiline ait olmadığını, bu kadar yüksek miktarda bir paranın müvekkili tarafından davalıya verilmesinin imkansız ve dayanaksız olduğunu belirterek müvekkilinin ———– dosyaları üzerinden 2 adet emre muharrer senede dayalı borcunun bulunmadığının tespitiyle takiplerin iptaline, bonoya veya herhangi bir sebebe dayalı bir alacağa dayanmaksızın icra takibi yapılması nedeniyle davalının alacağın %20’sinden az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, temerrüt oluşmaması ve fahiş olması nedeniyle işlemiş faiz talebinin ve talep edilen faiz oranın iptaline, yapılan hacizlerin kaldırılmasıyla mahcuzların iadesi ve yapılan tahsilatların da iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;davacının bir takım ticari faaliyetler nedeni ile müvekkilinden yüklü miktarlarda nakit borç aldığını ve borcunu ödemediğini, davacının kendi kurduğu şirketi müvekkiline 1.400.000,00 Dolar karşılığında sattığını, müvekkilinden sık sık borç para aldığını, bonoların davacı tarafından ödenmeyeceğinin anlaşılması üzerine borcun tahsili için yasal süreci başlattığını, müvekkilinin daha önce ödediği ancak davacının kaybettim diyerek iade etmediği senetleri işleme koyduğunu, davacı iddialarının doğru olmadığını, müvekkili ile davacının farklı konularda defalarca görüştüklerini, davacının ortağı ve yönetim kurulu başkanı olduğu şirket ile müvekkiline ait şirket arasında ticari ilişki olduğunu ve halen daha sürdüğünü, takibe konu senetlerin kambiyo senedi olduğunu, Ticaret Kanunundaki tüm şartları taşıdıklarını, mahkemece mücerretlik ilkesinin göz önünde bulundurulması gerektiğini, davacının bedelsizlik iddiasını ispatlayamadığını, dava konusu senetlere ilişkin —– esas sayılı dosyasından alınan bilirkişi raporu ile her iki senetteki imzanın davacıya ait olduğunun tespit edildiğini belirterek davanın reddini ile davacının %20’den az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesini savunmuştur.

İNCELEME ve GEREKÇE: Dava, hukuki niteliği itibari ile;İİK.nun 72.maddesinde düzenlenen icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Davacı yan davalı tarafça—————- takip dosyalarıyla hakkında kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip başlatıldığını, takibe konu edilen bonolardaki imzaların kendisinin ——- yılında kullandığı imzalara benzetilmek suretiyle atıldığını, senetlerin sahte olarak düzenlendiğini, bonolar üzerindeki rakam ve tarihler dahil olmak üzere hiçbir yazının kendisinin eli ürünü olmadığını, taraflar arasında herhangi bir hukuki ilişkiye dayanmayan ve sonradan ortaya çıkan bonolar nedeniyle davalıya borçlu olmasının mümkün olmadığını belirterek her iki takip dosyasına konu bonolar nedeniyle borçlu olmadığının tespiti, takiplerin iptali ve davalının alacağın %20’sinden az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesini talep ve dava etmiş, davalı cevap dilekçesinde davacının ileri sürdüğü iddiaları kabul etmediğini, davacının borcunu ödemeyeceğini anlaması üzerine tahsil için yasal takibe geçtiğini, takibe konu edilen bonoların nakden kaydı içerdiğini, davacının senet bedellerini ödediğini ispatla yükümlü olduğunu, takibe konu bonoların kambiyo senedi niteliğinde olup geçerli olduğunu, bedelsizlik iddiasını kabul etmediklerini ileri sürerek davanın reddini savunmuş ve ayrıca davacının tazminata mahkum edilmesini istemiştir.
Davacı vekilinin 10/10/2022 tarihli dilekçesindeki İİK 72/3 maddesine dayalı ihtiyati tedbir talebi mahkememizin 12/10/2022 tarihli duruşma ara kararıyla reddedilmiştir.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla mahkememizin 06/10/2021 tarihli ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, tarafların sulh olma imkanı bulunmadığından uyuşmazlık noktalarının tespiti ile tahkikat aşamasına geçilip deliller toplanarak bilirkişi raporu alınmak suretiyle sonuca gidilmiştir.
Yargılamanın devamında davalının iş bu davaya konu takip dosyalarından kaynaklanan alacağını tüm ferileriyle birlikte— devrettiği sunulan—–tarihli alacağın devri sözleşmesinden anlaşılmış, alacağı devralan HMK 125 maddesi uyarınca davada taraf olmuştur.
—- sayılı takip dosyasının incelenmesinden—- takip dosyasında verilen yetkisizlik kararı ile dosyanın geldiği, takip alacaklısının davalı —- takip borçlusunun da davacı —-olduğu, kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile başlatılan takibin konusunun —- bedelli keşidecisi davacı, lehdarı davalı olan nakden düzenlenmiş bir emre yazılı senet olduğu, takipte —— bono komisyonu olmak üzere toplam —davacıdan tahsili istemi ile takip başlatıldığı anlaşılmıştır. İş bu takip dosyasına ilişkin olarak davacı tarafça—— Esasında davalı aleyhine imzaya itiraz davası açıldığı, mahkemenin 23/11/2020 tarihli gerekçeli kararında davacı borçlunun icra dairesinin yetkisine yönelik itirazının kabulü ile takipte—– İcra Dairelerinin yetkisizliğine, yetkili İcra Müdürlüğünün—- İcra Daireleri olduğunun tespiti ile karar kesinleştiğinde talep halinde takip dosyasının yetkili — İcra Dairesine gönderilmesine karar verdiği, kararın kesinleştiği anlaşılmış,——— sayılı dosyasında tekrar aynı senet için imzaya itiraz davası açıldığı, bu dosyada alınan 16/07/2022 tarihli bilirkişi raporunda senet üzerindeki imzanın davacının eli ürünü olduğunun tespit edildiği anlaşılmıştır.
—- sayılı takip dosyası getirtilmiş, incelenmesinden yine davalı tarafından davacı hakkında kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibi başlatıldığı, takibin konusunun—- bedelli keşidecisi davacı ve lehdarı davalı olan nakden düzenlenen emre yazılı senet olduğu, davalının davacı hakkında ——-bono komisyonu olmak üzere toplam —- davacıdan tahsili için takip başlattığı anlaşılmıştır. Bu takip dosyasına ilişkin olarak davacı tarafından davalı aleyhine —– Esas sayılı dosyada imzaya itiraz davası açıldığı, yargılamanın sürdüğü, iş bu dosyada alınan —- tarafından düzenlenen raporda ve ——— tarihli raporda davaya konu senetteki imzaların davacının eli ürünü olduğunun belirlendiği anlaşılmıştır.
Davacı tarafça mahkememizde açılan davada her iki senet üzerindeki imzalar inkar edildiğinden davacının tatbik imzaları alınmış, senet asılları getirtilip ayrıca senetlerin düzenleme tarihleri gözönünde bulundurularak 20/06/2017 tarihinden önce olmak üzere davacı tarafından düzenlenmiş ıslak imzasının bulunduğu belge asılları da kurum ve kuruluşlardan temin edilmek suretiyle davaya konu senetlerdeki imzaların davacının eli ürünü olup olmadığının tespiti bakımından ———- tarihli rapor alınmış ve raporda her iki senette davacıya atfen atılan imzaların davacının eli ürünü olduğunun belirlendiği görülmüştür. Davacı yan senetteki yazılara da itiraz etmiş olmakla birlikte senedin metin kısmının borçlunun eli ürünü olmasını gerektirir bir yasal düzenleme mevcut olmadığından bu yönde yapılacak inceleme davayı aydınlatma konusunda etkili olmayacağından ayrıca yazılar için inceleme yapılmamıştır.
Davacı vekili tarafından rapora itiraz edilerek kendileri tarafından sunulan mütalaada senetler üzerindeki imzaların davacıya ait olmadığı yönünde tespit yapıldığı, bu nedenle raporlar arasındaki çelişkilerin giderilmesi gerektiği ileri sürülmüş ise de dava konusu — bedelli bono yönünden davacının dayandığı uzman mütalaasında —— tarafından hazırlanan) incelemenin—– bedelli senet fotokopisi üzerinden yapıldığı, bu nedenle esas alınamayacağı, buna karşılık gerek icra mahkemesi dosyasında—— alınan raporda gerek davalı vekilinin ibraz ettiği —- tarafından hazırlanan uzman görüşünde ve gerekse mahkememizce alınan grafoloji uzmanlarından oluşan bilirkişi heyetince düzenlenen raporda senetteki imzanın davacının eli ürünü olduğu belirlendiğinden davacı vekilinin itirazları yerinde görülmemiş, aynı şekilde dava konusu —- bedelli senet yönünden de gerek —– dosyasında alınan bilirkişi raporu ve—— raporu ile ve gerekse mahkememizce alınan bilirkişi heyeti raporu ile senet üzerindeki imzaların davacının eli ürünü olduğu belirlenmiş olduğundan bu raporlar gerekçeli ve denetlenebilir nitelikte olmakla hükme esas alınıp her iki senette davacıya atfen atılan imzaların davacının eli ürünü olduğu kabul edilmiştir.
Davacı imzaya itiraz yanı sıra davalı ile hiçbir ticari ilişkisi olmadığını, daha önce sahip olduğu şirketteki hisselerini davalıya satıp devrettiğini, borçlu değil alacaklı olduğunu, ——– yılından itibaren tarafların hiçbir irtibatı bulunmadığını ileri sürmüş, davalı ise davacıya borç olarak verdiği para karşılığı senetlerin düzenlendiğini, borcun ödenmediğini savunmuştur. Senede karşı senetle ispat zorunluluğu ilkesi gereği senede bağlı olan her çeşit iddiaya karşı def’i olarak ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler, tanıkla ispat olunamaz; ancak senet (kesin delil) ile ispat edilebilir. Davaya konu bononun bedelsizlik iddiaları bakımından açılan menfi tespit davasında ispat yükü davacı borçludadır. Senet bedelleri senetle ispat sınırının üzerinde olduğundan davalı tarafça da tanık dinletilmesine muvafakat edilmediğinden davacı yanın tanık dinletme talebi reddedilmiştir.
Davacı tarafça davalı hakkında sahte imza ile senet düzenlendiği iddiasına dayalı olarak——– nezdinde suç duyurusunda bulunulduğu, ——— soruşturma dosyasında işlemlerin devam ettiği anlaşılmıştır.
Dava konusu senetlerdeki imzaların davacının eli ürünü oldukları belirlenmiş olup, nakden düzenlenmiş her iki senet yönünden borçlu olmadığını yazılı delil ile ispat yükü davacı üzerinde olduğundan ve dosyaya bunu ispatlayan yazılı delil sunulmadığından davacı yanın delil listesinde yemin deliline dayandığı görülmekle davacı vekiline yemin teklif etme hakkı hatırlatılmış, davacı vekili davalıya karşı yemin teklif etme hakkını kullanmıştır.
Davalı asil katıldığı —- günlü duruşmada yeminli beyanında aynen ” davacı —– bizzat elden verdiğim borç para karşılığı olarak dava konusu ————- lehtarının ben olduğu, keşidecisi davacı olan her iki senet nedeniyle davacıdan toplam ——- alacaklı olduğuma yemin ediyorum.”şeklinde beyanda bulunmuştur. Toplanan deliller, alınan bilirkişi raporları doğrultusunda davaya konu her iki senetteki imzaların davacının eli ürünü olduğu, bedelsizlik iddiası yönünden davacının üzerine düşen ispat yükünü yerine getirmediği, bedelsizlik iddiasını ispatlayamadığı sonucuna varılarak davanın reddine ve dosya kapsamında davalının alacağını tahsil etmesine engel olacak şekilde ihtiyati tedbir kararı verilmediğinden davalı yanın tazminat talebinin reddine karar verilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-DAVANIN REDDİNE,
2-Davalı tarafın tazminat talebinin reddine,
3-Karar harcı 179,90 TL ‘nin davacı tarafça peşin olarak yatırılan 134.994,42 TL harçtan mahsubu ile bakiye 134.814,52 TL harcın karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5- Davalı tarafça yapılan yargılama gideri olmadığından karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 317.048,11 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Davacı ve davalı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı ve davalı tarafa iadesine,
HMK 345. Maddesi hükmü uyarınca kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı ve temlik alan vekilinin yüzlerine karşı oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 12/04/2023