Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/25 E. 2022/157 K. 02.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/25 Esas
KARAR NO: 2022/157
DAVA : Alacak (Hisse Devir Bedelinden Doğan)
DAVA TARİHİ: 13/01/2021
KARAR TARİHİ: 02/03/2022
Mahkememizde görülmekte olan Alacak(Hisse Devir Bedelinden Doğan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin —– devri konusunda mutabakat sağlandığını, davalının devir öncesi müvekkiline gerek ticari iş ilişkisi gerekse sosyal anlamda güven telkin ettiğini, bu nedenle devredilen hisse bedellerinin ödeme şeklinin tarafların anlaşması neticesinde vadeye bağlı olarak belirlendiğini, ancak devirden sonra davalının —– şirket devirleri yaptığını, borcun tahsilinin imkansız hale gelmesi için yapılan muvazaalı işlemler nedeniyle borcun tahsilinin mümkün olmadığını, borcun ödenmesine yönelik —– teminat senetlerinin alındığını, senetlerin takibe konulduğunu ancak şirket mallarının muvazaalı olarak kaçırıldığını ve alacağın tahsilinin mümkün olmadığını, alacağın tahsili için diğer davalı şirketler aleyhine de icra takibi yapıldığını, ancak sonuç alınamadığını, —– icra takibi yapıldığını ve takibin kesinleştiğini, ancak şirketin borca batık olması nedeniyle tahsilat yapılamadığını, davalılar arasında organik bağ olduğunu belirterek müvekkilinin yetkilisi olduğu —– devrinden kaynaklı ticari alacağının yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkillerinden —- herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını, müvekkilinin bu davanın tarafı olmadığını, müvekkillerinden —- hisse devir sözleşmesinin tarafı olmadığını, davadaki taleplerden sorumlu olmadığını—– hisselerinin satın alınmasından sonra davacının proje bedellerini şahsi hesabına aktardığını, şirketin içinin boşaltıldığını, davacının alacaklı olduğunu iddia ettiği projelerden tutarların avans olarak daha önceden alınıp şahsi hesaplara aktarıldığını, davacının gerçeğe aykırı beyanları ile müvekkilini aldattığını, davacı şirkete gönderilen ihtarnameler ile hisselerini iade alıp ödenen bedellerin iade edilmesinin istendiğini, ancak davacı tarafından bedellerin iade edilmediğini, müvekkillerinden——davacıdan alacaklı olduğunu, davacının talebini somutlaştırması gerektiğini, davacı tarafça ileri sürülen iddiaların gerçek dışı olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
İNCELEME ve GEREKÇE : Dava, hukuki niteliği itibari ile; şirket hisse devir bedelinin ödenmediği iddiasına dayalı alacak davasıdır. Davacı sorumlu müdürü olduğu —– devretmiş olmasına rağmen hisse devir bedelinin ödenmediği, hisselerin satışı konusunda davalı—–mutabakat sağlandığını ve protokol düzenlendiğini, devir sözleşmesinin imzasından—— güven uyandırdığını, sonrada bu güveni kötüye kullanıp dolandırıcılık teşkil eden eylemlerde bulunduğunu, borcu ödemekten kaçındığını, borcun ödenmesinin teminatı olarak verilen senetlerin icra takibine konulduğunu, takipler kesinleşmesine rağmen davalı her iki şirketin malvarlıklarının muvazalı olarak kaçırıldığını, muvazalı şirket devirleri yapıldığını, devirler sonrasında da—- sahip olduğu yazılım ve donanımın — olduğu davalı —— yürütüldüğünü; davalılar arasında maddi ve organik bağ bulunduğunu, bu nedenle oluşan zararlardan davalıların müşterek ve müteselsilen sorumlu olduklarını, belirterek hisse devrinden kaynaklanan alacağın yasal faiziyle tahsilini talep ve dava etmiş, davalı —- önce taraf sıfatının bulunmadığı yönünde itiraz edilmiş, hisselerin davalı — devredildiği, protokolün taraflarının —- olduğu, davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığı, aynı şekilde davalı — da sorumluluğu bulunmadığı, davacı iddialarının soyut ve hukuka aykırı olduğu, davalı—-yönünden ise hisse devir sözleşmesi kabul edilmekle birlikte davacının sözleşmeden önce hissesi devredilmekle şirketin gelecek vaad eden bir şirket olduğu izlenimi verdiği, bu yüzden hisse bedelinin bir kısmının peşin ödenerek satın alındığı, hisse devri sonrasında şirketin içinin boşaltıldığı, davacının gerçeğe aykırı beyanda bulunduğu, yanıltıldıklarını anlayıp durumu davacıya bildirdikleri, pek çok kez görüşme yapılıp hisselerin iadesi ile ödenen bedel geri istenmesine rağmen taleplerinin karşılıksız kaldığı belirterek davanın reddini savundukları, davacının davalı tarafça ileri sürülen bir kısım peşin ödeme iddiasını kabul etmediklerini bildirdiği anlaşılmıştır.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla mahkememizin — günlü ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar yönünden inceleme yapılmıştır.
Hisse devrine konu edilen—– getirtilmiş, şirket —- olduğu, şirketin tüm hisselerinin davacı adına kayıtlı olup tek — davacının üzerindeki hisselerin—-davalı—– devrettiği sözleşmenin davalı şirket adına yetkilisi sıfatıyla davalı — tarafından imzalandığı, bu konuda ayrıca taraflar arasında hisse devir protokolü imzalandığı, — tescil ve ilan edildiği, daha sonrasında davalı —-tarafından hisselerin devralındığı ve yine dava dışı —-ortaklarının halen davacı ve dava dışı——olduğu anlaşılmıştır.
HMK 114/1-ç maddesinde “kesin yetki hali”dava şartı olarak düzenlenmiş HMK 14/2 maddesinde de özel hukuk tüzel kişilerinin ortaklık veya üyelik ilişkileriyle sınırlı olmak kaydıyla bir ortağına veya üyesine karşı veya bir ortağın yahut üyenin bu sıfatla diğerlerine karşı açacakları davalar için ilgili tüzel kişinin merkezinin bulunduğu yer mahkemesinin kesin yetkili olduğu, HMK 115 m.de dava şartlarının mevcut olup olmadığının davanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden araştırılması, dava şartı yokluğunda davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği kabul edilmiştir. Somut olayda davacı dava dışı — sahip olduğu hisselerinın bir kısmını davalı —– devrettiğini, hisse devir bedelini tahsil edemediğini, bu yüzden zarara uğradığını belirterek hisse devrinden kaynaklanan alacağın davalılardan tahsilini talep etmekte olup, hisse devrinin konusu olan şirketin —- olması itibariyle kesin yetki kuralının mevcut olduğu, mahkememizin bu davaya bakmaya yetkili olmadığı anlaşıldığından davanın HMK 114/1-ç maddesi uyarınca dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın HMK 114/1-ç maddesi uyarınca dava şartı yokluğundan usulden reddine, Mahkememizin yetkisizliğine,
Dosyanın karar kesinleştiğinde süresinde talep halinde yetkili —— ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’ne gönderilmesine,
2-HMK 331/2 maddesi uyarınca yargılama harç ve giderlerinin yetkili mahkemede karara bağlanmasına,
3-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
HMK 345. Maddesi hükmü uyarınca kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalılar vekilinin yüzlerine karşı oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 02/03/2022