Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/194 E. 2023/564 K. 05.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/194
KARAR NO : 2023/564
.
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 26/03/2021
KARAR TARİHİ : 05/07/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili …— küçük …annesi olduğunu, gebelik takibinin dava dışı Dr. … tarafından yapıldığını, Dr. …– Tıbbı Kötü Uygulamaya İlişkin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesinin 16/07/2020-16/07/2021 tarihinde geçerli olmak üzere — no ile davalı— tarafından düzenlendiğini, sigortalı doktorun gebelik takibinde anneyi down sendromunu tespit eden testler, doğruluk oranları, alternati tespit seçenekleri ve bunların reddedilmesi halinde ortaya çıkacak riskler konusunda usulünce aydınlatmayarak küçük …’ down sendromlu olarak doğmasına sebebiyet verdiğini, davalarının sigortalı doktorun davacıları aydınlatmaması sebebi ile down sendromlu doğumdan sorumlu olduğu iddiasına dayandığını, tüm nedenlerle fazlaya ilişkin talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydı ile küçük … için 430.000,00TL işgöremezlik tazminatının, 40.000,00TL manevi tazminatın, … için 20.000,00TL manevi tazminatın, … için 20.000,00TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı … sigorta üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Söz konusu davaya konu olan doğum operasyonunun—- Devlet Hastanesi’nde gerçekleştiğini, tedavi nedeni ile hastaya verilen zarar ile ilgili uyuşmazlıkların da idare hukukunun konusunu oluşturduğunu, kamu hastanelerinde hukuki açıdan sorumluluğun hekim hasta arasında değil, idare ile hasta arasında kurulduğunu, kamu hastanesinde tedavi gören veya operasyon geçiren bir hasta malpraktis iddiasında bulunduğunda bu iddiasını hasım olarak idareye yöneltmesi gerektiğini, zamanaşımı süresinin 2 yıl olduğunu, süresi içerisinde açılmayan davanın zamanaşımı yönünden reddi gerektiğini, hekimin uygulama hatası olduğundan bahisle müvekkili Sigorta Şirketi aleyhine ikame edilen davanın husumet yöneltilen tarafın Anayasa hükümlerine aykırı ve hatalı olması nedeniyle reddi gerektiğini, dava konusu ile hukuki menfaat ilişkisi bulunan, Kadın Hastalıkları ve Doğum uzmanı olarak görev yapan sigortalı hekim …davanın ihbarını talep ettiklerini, müvekkilinin sorumluluğundan bahsedebilmek için öncelikle riziko tarihinin doğru belirlenmesi ve söz konusu zararın meydana gelmesinde hekimin sorumluluğu olup olmadığı hususunun netleştirilmesi gerektiğini, hekimlik uygulamasının uygulamanın gerçekleştirildiği tarih değil, hekimin kendisine yahut sigorta şirketine yönelik tazminat talebinde bulunulduğu tarihteki Tıbbi Kötü Uygulamaya İlişkin Zorunlu Mali Mesuliyet Poliçesi tarafından teminat altına alındığını, dolayısıyla rizikonun gerçekleşme tarihinin doğru tespit edilebilmesi için davacıların huzurdaki davadan önce hekim …başvuruları olup olmadığı, hakkında yapılmış bir şikayet, uzlaştırma talebi, arabuluculuk, ihtarname vb. bir yol ile haberdar olup olmadığı hususlarının araştırılması gerektiğini, bu ihtimalde Tıbbi Kötü Uygulamaya İlişkin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları gereği poliçe ihbar esaslı olduğundan bir başka sigorta şirketine başvuru yapılması zorunluluğu olduğunu, dolayısı ile bir başka sigorta şirketinin sorumluluğunun doğabileceğini, kusurdan söz edilebilmesi için zarara neden olduğu belirtilen davranış ile hastanın zararı arasında uygun illiyet bağı bulunması gerektiğini, tıbbi uygulamalarda bulunan doktor ve yardımcı personelin mesleğin gerektirdiği ortalama dikkat ve özeni göstermemesi nedeniyle yapılan söz konusu tıbbi hataların “tıbbi malpraktis” olarak adlandırıldığını, sigortalı hekim …davacı hastanın gebelik takip sürecine dahil olduğu aşamada yapılması gereken muayene, tetkik ve müdahaleleri güncel tıp kurallarına uygun olarak gerçekleştirdiğini, hasta kayıtları incelenip uzman bilirkişi incelemesi yaptırıldığında da hekim uygulamalarında herhangi bir kusur, ihmal ya da gecikme olmadığının anlaşılacağını, dava konusu olguda tıbbi uygulama hatası bulunmadığını, Down Sendromu’nun insanda genetik düzensizlik sonucu, fazladan kromozomun mevcut olması hali olduğunu, bir hastalık ya da sakatlık değil, genetik bir farklılık olduğunu, günümüz koşullarında down sendromunun anne karnındayken tarama testleri ile kesin olarak tespitinin mümkün olmadığını, anne karnında down sendromunun tespit edilmesi halinde dahi fetüse müdahale imkanı bulunmadığını, sigortalı hekimin sürece dahil olduğu aşama dikkate alınarak uygulamalarında hata olup olmadığının, anne karnında tanı konulabilmesi ihtimalinde de hekimin yapacağı herhangi bir müdahale veya tedavi ile bu sonucun değiştirilmesinin mümkün olup olmadığının tespiti bakımından tüm hasta kayıtları celp edildikten sonra dosyanın —- İhtisas Kuruluna tevdii edilerek rapor alınmasını talep ettiklerini, bu nedenle zamanaşımı nedeniyle davanın reddini, husumet yokluğunun tespiti halinde davanın reddini, kusur durumu, uygun illiyet bağı gibi hukuki nedenlerle olguda tıbbi uygulama hatasından söz edilemeyeceğini savunarak davanın esastan reddini, davanın sigortalı hekim … ihbar edilmesini, dosyanın rapor alınmak üzere—-. ihtisas kurulu’na gönderilmesini, yapılacak yargılamada, illiyet bağı, sınırlı sorumluluk ilkesi, gerçek zararın giderilmesi ilkesi, kusur oranında sorumluluk ilkelerinin gözetilmesini, yargılama masrafları ve vekâlet ücretinin karşı tarafa tahmilini talep etmiştir.

İNCELEME ve GEREKÇE: Dava, hukuki niteliği itibari ile; Tıbbi Kötü Uygulamaya İlişkin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesine dayalı maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir. Davacılar açtıkları davada … …annesi olup gebelik takibinin dava dışı Dr. … tarafından yapıldığını, ilgili doktorun Tıbbi Kötü Uygulamaya İlişkin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesinin 16/07/2020-16/07/2021 tarihleri arasında geçerli olmak üzere davalı tarafından düzenlendiğini, sigortalı doktorun gebelik takibinde davacı anneyi down sendromunu tespit eden testler ve sonuçları ile ortaya çıkacak riskler hakkında usulünce aydınlatmayarak … down sendromlu olarak doğmasına sebebiyet verdiğini, davanın sigortalı doktorun davacıları aydınlatmaması nedeniyle down sendromlu doğumdan sorumlu olduğu iddiasına dayandığını, hekimin down sendromunu teşhise yönelik hatasının veya bu anomaliyi teşhise yönelik imkanlar konusunda hastayı aydınlatmamasının sorumluluğunu doğuracağının Yargıtay kararlarıyla da kabul edildiğini belirterek maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur. Davalı yan ise öncelikle zaman aşımı itirazında bulunmuş, kamu hastanelerinde hukuki açıdan sorumluluğun hekim, hasta arasında değil idare ile hasta arasında kurulduğunu, bu nedenle kamu hastanesinde tedavi gören veya operasyon geçiren bir hastanın malpraktis iddiasında bulunduğunda bu iddiasını hasım olarak idareye yöneltmesi gerektiğini, kamu hastanesinde görevini ifa eden hekimin sorumluluğu söz konusu olduğunda idarenin hasım olması gerekliliği karşısında kendilerine husumet yöneltilemeyeceğini, kadın doğum uzmanı DR…. sigorta poliçesinin kendileri tarafından düzenlendiğini kabul etmekle birlikte sorumluluklarından bahsedilebilmesi için riziko tarihinin doğru olarak belirlenmesi ve zararın meydana gelmesinde hekimin sorumluluğu olup olmadığının netleştirilmesi gerektiğini, sigortalı hekimin dolayısıyla kendilerinin sorumluluğu için hukuki şartların oluşmadığını, hukuki sorumluluktan bahsedebilmek için genel şartlar gereğince tıbbi uygulama hatası niteliğinde bir kusurun bulunması gerektiğini, sigortalı hekimin davacının gebelik takip sürecinde dahil olduğu aşamada yapması gereken tüm muayene, tetkik ve müdahaleleri güncel tıp kurallarına uygun olarak yerine getirdiğini, Down sendromunun anne karnında tarama testleriyle kesin olarak tespitinin mümkün olmadığını, aksi durumda dahi fetüse müdahale imkanının olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Davalı vekilinin talebi ile dava doktora ihbar edilmiş , ihbar olunan beyanda bulunmamıştır.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla mahkememizin27/10/2021 günlü ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, tarafların sulh olma imkanı bulunmadığından uyuşmazlık noktalarının tespiti ile tahkikat aşamasına geçilerek deliller toplanıp, bilirkişi raporları alınmak suretiyle sonuca gidilmiştir.
Davacı … 10/08/2019 tarihinde —- Üniversitesi Hastanesinde canlı bir kız çocuğu dünyaya getirdiği, çocukta down sendromu bulunduğu uyuşmazlık konusu değildir. Annenin doğum yaptığı 10/08/2019 tarihinden geriye doğru 1 yıllık süre içindeki medula kayıtlarından gittiği hastaneler tespit edilerek, hasta kayıt ve belgeleri getirtilip dosyaya konulmuştur.
Davalı tarafından zaman aşımı itirazında bulunulmuştur. Davacı annenin 10/08/2019 tarihinde doğum yaptığı mahkememizdeki davanın 26/03/2021 tarihinde açıldığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Yargıtay —- Hukuk Dairesinin—Esas —- Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere;
6102 sayılı TTK’nın “Doğrudan dava hakkı” başlıklı 1478. maddesi, “(1) Zarar gören, uğradığı zararın sigorta bedeline kadar olan kısmının tazminini, sigorta sözleşmesi için geçerli zamanaşımı süresi içinde kalmak şartıyla, doğrudan sigortacıdan isteyebilir.” hükmünü,
“Zamanaşımı” başlıklı 1482. maddesi, “(1) Sigortacıya yöneltilecek tazminat istemleri, sigorta konusu olaydan itibaren on yılda zamanaşımına uğrar.” hükmünü,
Tıbbi Kötü Uygulamaya İlişkin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının “B.1. Rizikonun Gerçekleşmesi” başlıklı maddesi, “Sigorta sözleşmesinin konusuna ilişkin olarak sigortalının kendisine tazminat talebinde bulunulduğunu öğrendiği ya da zarar görenin doğrudan doğruya sigortacıya başvurduğu anda riziko gerçekleşmiş sayılır.” hükmünü,
“B.5. Doğrudan Dava Hakkı” başlıklı maddesi, “Zarar gören, uğradığı zararın sigorta bedeline kadar olan kısmının tazminini, sigorta sözleşmesi için geçerli zamanaşımı süresi içinde kalmak şartıyla, doğrudan sigortacıdan isteyebilir.” hükmünü,
“C.9. Zamanaşımı” başlıklı maddesi, “Sigorta sözleşmesinden doğan bütün istemler, alacağın muaccel olduğu tarihten başlayarak iki yıl ve sigorta tazminatına ilişkin istemler her hâlde rizikonun gerçekleştiği tarihten itibaren on yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.” hükmünü içermektedir. Bu yasal düzenlemeler karşısında davacı talepleri yönünden zamanaşımı süresinin dolmadığı anlaşıldığından davalı yanın zamanaşımı itirazı reddedilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Davalı tarafından Dr. … için 16/07/2020 başlangıç tarihli, Tıbbi Kötü Uygulamaya İlişkin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta poliçesinin düzenlendiği, poliçe teminat limitinin 800.000,00 TL. olduğu, sigorta poliçesinin manevi tazminat klozunu içerdiği anlaşılmıştır. Davalı vekili husumet itirazında bulunmuş kamu hastanelerinde hukuki açıdan sorumluluğun hekim-hasta arasında değil idare ile hasta arasında kurulduğunu, bu nedenle kamu hastanesinde tedavi gören veya operasyon geçiren bir hastanın malpraktis iddiasında bulunduğunda bu iddiasını hasım olarak idareye yöneltmesi gerektiğini, kamu hastanesinde görevini ifa eden hekimin sorumluluğu söz konusu olduğunda idarenin hasım olması gerekliliği karşısında kendilerine husumet yöneltilemeyeceğini belirtmiştir. TTK 1478 maddesindeki düzenleme uyarınca zarar görenin doğrudan sigorta şirketine başvuru hakkı mevcut olduğundan davalının husumet itirazı yerinde görülmemiştir.
Dosyaya gelen hastane evraklarından davacı annenin gebelik takibinin —- Eğitim ve Araştırma Hastanesinde 08/02/2019 tarihinden itibaren Dr. … tarafından yapıldığı, annenin 18/03/2019 tarihinde muayene edildiği ve tetkik olarak ikili tarama testi istendiği , bu konuda talep açıldığı, davacı annenin birinci trimester sonuc raporunun 25/03/2019 tarihinde düzenlendiği, raporda düşük riskli olarak belirlendiği bu rapor tarihi itibariyle annenin gebeliğinin 12 hafta 3 gün olarak tespit edildiği, raporun altında “Bu test bir tarama testi olup kesin tanı koydurucu değildir. Sadece istatistiksel bilgi verir” ifadesinin yer aldığı görülmüştür. Bu rapor sonrasında annenin sigortalı doktor tarafından 11/04/2019, 19/04/2019,02/05/2019,24/05/2019,13/06/2019,05/07/2019,22/07/2019,25/07/2019,31/07/2019ve 08/08/2019 tarihlerinde muayene edildiği anlaşılmıştır. Bu muayeneler sırasında istenen tetkikler de dosyaya alınmış, tetkiklerde anneye 3’lü tarama testi önerilmediği bu yönde alınmış bir rapor bulunmadığı tespit edilmiştir.
Dosya küçük çocuğun maluliyet durumunun belirlenmesi için İstanbul —Kurumu’na gönderilmiş —-. İhtisas Kurulunca 28/11/2022 tarihli rapor düzenlenmiştir. —İhtisas Dairesi’nin raporunda çocuğun down sendromlu olarak dünyaya gelmesi nedeniyle % 100 oranında meslekte kazanma gücü kaybının bulunduğu ve bu duruma göre sürekli olarak başkasının bakımına muhtaç olduğu belirlenmiştir.
Dosya tazminat hesabının yapılması için bilirkişiye verilmiş, alınan17/05/2023 tarihli raporda, bilirkişinin belirlenen maluliyet oranını esas alarak hesaplama yaptığı ve maddi zararı %100 kusur oranına göre 7.739.396,10 TL olarak hesapladığı, çocuğun hayat boyu bakıcıya ihtiyaç duyacak olmasını gözönünde bulundurarak talep edilebilecek bakıcı giderini de %100 kusur durumuna göre 9.119.506,37 TL.olarak belirlediği anlaşılmıştır.Davacılar vekili 18/05/2023 tarihli talep arttırım dilekçesi ile harç yatırmak suretiyle 800.000 TL.poliçe limitini gözönünde bulundurarak küçük … için 720.000 TL.işgöremezlik-maddi tazminat ( bakıcı gideri dahil), 40.000,00 TL.manevi tazminat, davacı … için 20.000,00 TL.ve davacı … için 20.000,00 TL.manevi tazminat olmak üzere toplam 800.000 TL.nin dava tarihinden(26/03/2021) itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ettiklerini bildirmiştir.
Hekim ile hasta arasındaki ilişki vekalet sözleşmesine dayalı olup, uyuşmazlığın temelini teşhis ve tedavi hizmetini üstlenen doktorun bu kapsamda mevcut sorumluluğu ve özen borcu oluşturmaktadır. Buna göre vekil, vekalet görevini yerine getirirken yöneldiği sonucun elde edilememesinden sorumlu değil ise de, bu sonuca ulaşmak için gösterdiği çabanın, yaptığı işlemlerin, eylemlerin ve davranışlarının özenli olmayışından doğan zararlardan sorumludur. O nedenle vekil konumunda olan ve tedavi işlemlerini yapanların bilim ve teknolojinin getirdiği bütün imkanları kullanmak suretiyle söz konusu özen borcunu yerine getirmeleri gerekir. Vekil özenle davranmak zorunda olup, en hafif kusurundan bile sorumludur. Doktor hastasının zarar görmemesi için, mesleki tüm şartları yerine getirmek, hastanın durumunu tıbbi açıdan zamanında ve gecikmeksizin saptayıp, somut durumun gerektirdiği önlemleri eksiksiz biçimde almak, uygun tedaviyi de yine gecikmeden belirleyip uygulamak zorundadır. Asgari düzeyde dahi olsa, bir tereddüt doğuran durumlarda bu tereddüdünü ortadan kaldıracak araştırmalar yapmak ve bu arada da koruyucu tedbirleri almakla yükümlüdür. 04.04.1997 tarihinde imzalanan ve 09.12.2003 tarihinde yürürlüğe giren — Sözleşmesi, 6023 sayılı Türk Tabipleri Birliği Kanununun 59/g maddesi uyarınca çıkarılan Hekim Etiği Yönetmeliği ile Hasta Hakları Yönetmeliği hükümlerinde de belirtildiği üzere, hasta tıbbi müdahaleyi gerçekleştirecek hekim tarafından tıbbi müdahale konusunda bilgilendirilmelidir. Bu kapsamda sağlık hizmetinin verilmesinde tıbbı gereklere uygun teşhis, tedavi ve bakımı özenle yapma görevi hekime ait olup, hastanın uygulanan ve diğer tanı, tedavi seçenekleri ve bu seçeneklerin getireceği fayda ve riskler ile hasta sağlığı üzerindeki muhtemel etkileri, komplikasyonları ve reddetme durumda ortaya çıkabilecek muhtemel fayda ve riskleri konusunda bilgi edinme hakkı bulunmaktadır. Bu bilgilendirmenin hekim tarafından hastanın sosyal ve kültürel düzeyine uygun olarak anlayabileceği şekilde yapılması gerekmektedir. Hastayı bu şekilde aydınlatma yükümlülüğü bulunan hekim, bu yükümlülüğünü mevzuata ve usule uygun şekilde yerine getirdiğini kanıtlamakla yükümlüdür. Özetle, hekim görevini özenle yerine getirmeli ve hastanın bilgi alma hakkı kapsamında onu aydınlatmalıdır.Hekimin down sendromunu teşhise yönelik bir hatasının veya bu anomaliyi teşhise yönelik imkanlar konusunda hastayı aydınlatmamasının sorumluluğunu doğuracağı izahtan varestedir. (Yargıtay—-. Hukuk Dairesi’nin 28/11/2019 tarihli, —- Esas —- Karar sayılı içtihadı ve yerleşik içtihatları)
Tüm bu açıklamalar ışığında toplanan deliller, —– raporu ve alınan bilirkişi raporu ile davacı annenin 10/08/2019 tarihinde …down sendromlu olarak dünyaya getirdiği, hamilelik sürecinde sigortalı doktor tarafından takip edildiği, bu dönemde anneye ikili tarama testinin uygulandığı, bu testte down sendromu riskinin düşük olarak belirlendiği, sigortalı doktorun doğum öncesinde anneyi en son 08/08/2019 tarihinde muayene ettiği ancak muayene formunda herhangi bir açıklama bulunmadığı, davacı annenin sigortalı hekimin kusurlu davranışı nedeniyle anne karnındaki bebekte var olan down sendromunun tespit edilemediğini, riskli gebeliği sonlandırma hakkının elinden alındığını ileri sürdüğü, doktorun bebeğin down sendromlu olabileceği, kesin tanı için başvurulabilecek yöntemlerin olduğu, bu yöntemlerin risklerinin bulunduğu hususlarında mevzuat hükümleri doğrultusunda anne ve babaya açıklama yaptığı, bilgilendirip aydınlattığı hususlarında hiçbir delil sunmadığı anlaşılmıştır. Sağlık hizmetini tıbbi gereklere uygun teşhis, tedavi ve bakımı özenle yapma görevinin hekime ait olduğu, hastanın uygulanan ve diğer tanı, tedavi seçenekleri ve bu seçeneklerin getireceği fayda ve riskler ile hasta sağlığı üzerindeki muhtemel etkileri, komplikasyonları ve reddetme durumunda ortaya çıkabilecek muhtemel fayda ve riskleri konusunda bilgi edinme hakkının bulunduğu, bu bilgilendirmenin hekim tarafından hastanın sosyal ve kültürel düzeyine uygun olarak anlayabileceği şekilde yapılması gerektiği, hastayı bu şekilde aydınlatma yükümlülüğü bulunan hekimin, bu yükümlülüğünü mevzuata ve usule uygun şekilde yerine getirdiğini ispatlamak zorunda olduğu, ispat yükünün hekimde bulunduğu ancak tüm bu hususların ispatlanamadığı, sigortalı hekimin aydınlatma yükümlülüğünü yerine getirmediği sonucuna varılmıştır.
Davalı tarafça sigortalı hekimin kusurunun belirlenmesi gerektiği ileri sürülmüş ise de davaca tarafça somut olayda davalının sigortalısı hekimin kusuruna dayanılmamış olup, aydınlatma yükümlülüğünün yerine getirilmemesi nedenine dayanıldığından kusur incelemesi yaptırılmasına gerek görülmemiştir.( —BAM —-.Hukuk Dairesi—-)
Maluliyet ve tazminat hesabına ilişkin alınan raporlar gerekçeli ve denetlenebilir nitelikte olduğundan mahkememizce hükme esas alınmış … down sendromlu olması nedeniyle %100 oranında maluliyetinin oluştuğu ve bu nedenle hayat boyu bakıcıya ihtiyacının olup davalı … şirketinin sorumluluğunun poliçe limiti ile sınırlı olduğu gözetilerek talep arttırım dilekçesindeki talep uyarınca 720.000 TL.maddi tazminatın davalı taraftan tahsiline karar verilmesi gerektiği kanaati oluşmuştur.Davacıların bir diğer talebi ise manevi tazminata ilişkin olup, çocuk ile anne ve baba için manevi tazminata hükmedilmesi talep edilmiştir. Davacıların ekonomik ve sosyal durumları araştırılarak dosya içine konulmuştur. TBK 56.maddesinde manevi tazminat düzenlenmiş olup, bir kişinin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda olayın özellikleri gözönünde bulundurularak zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verilebilir. Aynı maddenin 2.fıkrasında ağır bedensel zarar veya ölüm halinde zarar gören yahut ölenin yakınlarına da uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenebileceği kabul edilmiştir. Manevi tazminat takdir edilirken bu bedelin taraflar açısından bir ceza ve zenginleşme aracı olmadığı, her olaya özel olarak değerlendirilmesi gerektiği dikkate alınmıştır. Somut olayda … down sendromlu olarak dünyaya geldiği ve %100 oranında malul olduğunun belirlendiği, yaşı ve maluliyet durumuna göre hayat boyu bakıcıya ihtiyaç duyacağı, dolayısıyla davacı anne ve babanın da çocukla birlikte ömür boyu bu sendromun getirdiği zorlukları birlikte yaşayacakları, sürecin ağır ve meşakkatli bir süreç olduğu, bu durumun çocuk yanısıra anne ve babada da ciddi bir travma yarattığı, sigortalı hekimin ağır kusurlu olduğu, davalının sigortalısının kusurundan kaynaklı bu zarardan da poliçe limitleri dahilinde sorumluluğunun bulunduğu sonucuna varılarak davacıların manevi tazminat istemlerinin de kabulüne karar verilmesi gerekmiştir. — BAM —-.Hukuk Dairesinin —–sayılı kararı uyarınca hükmedilen tutarlara avans faizi yürütülmesi talebi yerinde görülmüştür. Davacılar tarafından ıslahen arttırılan kısım içinde dava tarihinden itibaren faiz talep edilmiş, davalı vekili bu talebe karşı çıkmıştır. —BAM —-. Hukuk Dairesi’nin—-karar sayılı kararında benzer bir olayda”Uyuşmazlık haksız fiilden kaynaklanmakta olup, haksız eylem faili, ihtar ve ihbara gerek olmaksızın, zararın doğduğu anda, yani haksız eylem tarihinden itibaren zararın tamamı için temerrüde düşmüş sayılır. Bu nedenle zarar gören davacılar tarafından dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi talep edilmiş olmakla, mahkemece ıslahla artırılan kısım yönünden de dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Ayrıca uyuşmazlık TTK’da düzenlenen sigorta sözleşmesinden kaynaklandığından, mahkemece avans faizine hükmedilmesi de yerindedir.” denilmiş olup mahkememizce de davacıların talebi yerinde görülmüş ve davanın arttırılan haliyle kabulüne, davacı … için 720.000,00 TL maddi tazminat (sürekli iş göremezlik ve bakıcı gideri) ve 40.000,00 TL manevi tazminatın, davacı … için 20.000,00 TL manevi tazminatın ve davacı … için 20.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihi olan 26/03/2021 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalı taraftan tahsili ile davacılara ayrı ayrı ödenmesine, dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-DAVANIN ARTTIRILAN HALİ İLE KABULÜNE,
Davacı … için 720.000,00 TL maddi tazminat (sürekli iş göremezlik ve bakıcı gideri) ve 40.000,00 TL manevi tazminatın, davacı … için 20.000,00 TL manevi tazminatın ve davacı … için 20.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihi olan 26/03/2021 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalı taraftan tahsili ile davacılara ayrı ayrı ödenmesine,
2- Karar harcı 54.648,00 TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 1.741,91 TL ile tamamlama harcı olarak yatırılan 991,00 TL. harcın mahsubu ile bakiye 51.915,09 TL harcın davalıdan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
3-Davacılar tarafından peşin olarak yatırılan 1.741,91 TL ile 991,00 TL.tamamlama harcı toplamı 2.732,91 TL. harcın davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
4-Davacılar tarafından yapılan 67.80 TL ilk masraf, 250,00TL tebligat ve müzekkere gideri, 2.000,00 TL bilirkişi ücreti, 1.810,00TL. —- Kurumu raporu masrafı olmak üzere toplam 4.127,80 TL. yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
5-Davalı tarafça yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden hükmedilen maddi tazminat yönünden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 97.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı .. velayeten diğer davacılara verilmesine,
Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden hükmedilen manevi tazminat yönünden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 12.800,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
7-7155 sayılı Kanun ile 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununa eklenen 18/A maddesinin 13.fıkrası ve yürürlükte bulunan Arabuluculuk Ücret Tarifesi uyarınca hazine tarafından karşılanan 680,00 TL.arabuluculuk ücretinin davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
8-Davacı ve davalı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı ve davalı tarafa iadesine,HMK 345. Maddesi hükmü uyarınca kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.