Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/19 E. 2021/90 K. 09.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

KARAR
ESAS NO : 2021/19
KARAR NO : 2021/90

DAVA : Ticari Şirket (Pay Defteri Kaydına İlişkin)
DAVA TARİHİ : 22/02/2018
KARAR TARİHİ : 09/02/2021

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Pay Defteri Kaydına İlişkin) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin hissedarlarından——-tarihinde vefat ettiğini, müteveffanın şirketteki esas sermaye payının yasa gereği davalılara geçtiğini, İstanbul Anadolu—. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin ——karar sayılı kararı ile davalılardan —— şirketteki hissesi ile ilgili olarak temsil etmek ve hak ve menfaatlerini korumak üzere kayyım olarak .——- vefatından sonra gerek mirasçılar gerekse mirasçıların avukatları ile yapılan görüşmelerde şirketteki hisselerin davalı mirasçılar adına pay defterine işlenmesi, tescil ve ilan edilmesi hususunda yasal işlemlerin yapılması talebinde bulunulduğunu, ilgili hususta ihtarname gönderildiğini, ancak yasal zorunlulukları yerine getirmediklerini belirterek davalıların miras bırakanı —– intikal eden davacı şirketteki esas sermaye paylarının, davalıların miras hisseleri oranında paylaştırılıp pay defterine işlenmesi, tescil ve ilan edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA : Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkillerinin murisi olan —— vefat etmesi üzerine TMK 640. Maddesi uyarınca——elbirliği ile sahip olduklarını, davacı şirkete gönderilen ihtarname ile —— şirketteki ortaklık payının davalılar adına şimdilik elbirliği şeklinde pay defterine kaydedilmesinin talep edildiğini, şirket payları üzerinde mevcut elbirliği mülkiyeti ve buna yol açan miras ortaklığının bozulup paylı mülkiyete dönüştürülmeden mirasçıların payları oranında pay sahipleri defterine kayıt yapılmasının yasaya aykırı olduğunu, davacıların dava açmakta hukuki yararları olmadığını, kanunen elbirliği ile hak sahipliği şeklinde intikal eden —– paylaşmak veya paylı mülkiyete dönüştürmenin mirasçılara tanınan bir hak olduğunu, yasanın mirasçılara tanıdığı bu hakkı 3.kişilerin ve davacıların kullanmasının mümkün olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
İNCELEME ve GEREKÇE : Dava, hukuki niteliği itibari ile; davacı şirket ortağının vefatı nedeniyle müteveffaya ait hisselerin mirasçılar adına pay defterine işlenerek —- tescil ve ilanına ilişkindir.
Mahkememizce yürütülen yargılama neticesinde —- —- payın mal ortaklığı (MK. 256 vd.) kapsamına alınması için ortakların (TTK’nun 595. maddesinde olduğu gibi) muvafakatine ihtiyaç olmadığı, (TTK’nun 596/1 m.).bu istisnai hallerde şekle bağlı devir sözleşmesine de gerek bulunmadığı, onun yerine veraset ilamı, vasiyetname, miras sözleşmesi ve eşler arasındaki sözleşme gerekli ve yeterli olduğu, mirasta pay bölünmesinin de kendiliğinden gerçekleştiği, miras ile payın intikalinde payın kendiliğinden kanuni miras paylarına göre bölünerek mirasçılara geçeceği Yargıtay ———-, esas/karar sayılı kararında da belirtildiği üzere istemin paylaştırmayı da içerdiği gözetilerek miras bırakana ait sermaye payının, miras payları oranında bölünerek, mirasçı sıfatı bulunan yanlara geçtiği ve söz konusu payın bölünebilir nitelikte olduğundan hareketle dava konusu —-belgesindeki payları oranında mirasçı olan yanlar arasında bölüştürülmesi ve böylece iştirak halindeki sahipliğe son verilmesi gerekmekle, davanın kabulüne karar verilmiş, davalı vekilince dava açılmasına sebebiyet verilmediği, bu nedenle yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu olmayacakları yönünde beyanda bulunulmuş ise de davacı tarafın dava öncesinde işlemlerin yapılabilmesi için davalı tarafa müracaat ettiği ancak gerekli belgelerin davalı tarafça verilmemesi nedeniyle dava açıldığı, bu itibarla davalının beyanlarının yerinde olmadığı kabul edilmiştir.
Mahkememizce verilen ——-tarihli karar İstanbul BAM ——Hukuk Dairesinin denetiminden geçerek —- karar sayılı karar ile davalı tarafın istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
Davalı yan istinaf dairesi kararına karşı temyiz yoluna başvurmuş Yargıtay —.Hukuk Dairesinin —-. sayılı kararı ile İstanbul BAM —– Hukuk Dairesinin kararının bozularak kaldırılmasına karar verilmiştir.
Yargıtay —–Hukuk Dairesinin kararında “…….Dava,—- mirasçılık hissesi oranında davalılara paylaştırılması, pay defterine —- edilmesi istemine ilişkindir.
6102 sayılı TTK’nın 598. maddesinde; ”Esas sermaye paylarının geçişlerinin tescil edilmesi için, şirket müdürleri tarafından —- başvurulur. Başvurunun otuz gün içinde yapılmaması hâlinde, ayrılan ortak, adının bu paylarla ilgili olarak silinmesi için —başvurabilir. Bunun üzerine —- müdürü, şirkete, iktisap edenin adının bildirilmesi için süre verir.” denilmekte, aynı Kanun’un 596/1. maddesinde de ”Esas sermaye payının, miras, eşler arasındaki mal rejimine ilişkin hükümler veya icra yoluyla geçmesi hâllerinde, tüm haklar ve borçlar, genel kurulun onayına gerek olmaksızın, esas sermaye payını iktisap eden kişiye geçer.” denilmektedir. Bu durumda Kanun’un 596. maddesinin 1. fıkrasındaki gösterilen hallerden birine dayalı olarak esas sermaye payının mülkiyeti kazanılmış ise, 598. maddesi hükmü gereği ilgili şirketin esas sermaye payının yeni malikler adına tescili için ——– başvurması gerekmektedir.
Somut olayda; davacının 598. maddede sunulan imkanı kullanmadan davalılara miras yolu ile intikal eden şirket paylarının paylaştırılması istemini de içerir şekilde işbu davayı açtığı anlaşılmakta olup, işbu davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığının kabulü ile neticesine göre karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirmeye dayalı olarak yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi isabetli olmadığından, yerel mahkeme kararına karşı istinaf başvurusunu esastan reddeden bölge adliye mahkemesi kararının bu nedenle bozulması gerekmiştir…”denilmiştir.
Dosya mahkememize gelmekle yeniden esas kaydı yapılıp yürütülen yargılama neticesinde Yargıtay bozma ilamına uyulmak suretiyle davacının davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığının kabulü ile davanın hukuki yarar dava şartı yokluğundan usulden reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın hukuki yarar dava şartı yokluğundan usulden REDDİNE
2-Karar harcı 59,30 TL ‘nin davacı tarafça peşin olarak yatırılan 1.067,35 TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.008,05 TL harcın karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli —– esaslara göre belirlenen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davalı tarafça yapılan 48 TL.yargılama giderinin davacı taraftan tahsili ile davalı tarafa verilmesine,
6-Davacı ve davalı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı ve davalı tarafa iadesine,
HMK 345. Maddesi hükmü uyarınca kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalılar vekilinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.