Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/181 E. 2022/135 K. 17.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/181 Esas
KARAR NO: 2022/135
DAVA : İtirazın İptali (Hisse Devrinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 31/05/2017
KARAR TARİHİ: 17/02/2022
—- doğrultusunda dosyanın mahkememize gönderildiği, mahkememizin —–Esasına kaydının yapılmış olduğu, mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hisse Devrinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: müvekkilinin —— bedel ile davalılara satışı konusunda anlaştığını, müvekkilinin sözleşme sebebi ile üzerine düşen edimleri yerine getirdiğini, davalıların ödeme yükümlülüklerini yerine getirmediğini, davalılara edimlerini yerine getirmeleri için ihtarname gönderildiğini, ancak sonuçsuz kaldığını, ——dosyası ile davalılar hakkında takibe geçilerek sözleşmeden doğan ödemelerin talep edildiğini, davalıların takibe haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiğini ileri sürerek davalıların itirazının iptaline ve takibin devamına, %20’den az olmamak üzere davalıların icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: —- aleyhine açılan davada, davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın süresinde açılmadığını, taraflar arasında imzalanan—— doğacak ihtilaflarda yetkili mahkemenin —- Mahkemeleri olduğunun kararlaştırıldığını, HMK 17.maddesi uyarınca tacir sıfatına haiz tarafların aralarında çıkacak uyuşmazlıklar için yetki sözleşmesi yapmaya ehil olduklarını, bu nedenle davaya bakmaya yetkili mahkemenin — Mahkemeleri olduğunu, —— yapıldığı tarihte ödenmesinin kararlaştırıldığını, —- yapıldığı—-davacının — yoluyla yatırılmasını sağladığını, buna rağmen davacının —- tarihinde ihtarname göndererek ödeme yapılmadığını iddia ile sözleşmeyi feshettiklerini bildirdiğini, ödeme yapılmış olmasına rağmen davacının sözleşmeyi feshetmesinin açıkça kötü niyetli olduğunu, sözleşme feshedilmeseydi müvekkilleri tarafından diğer ödemelerin vadesinde yapılacağını, ancak davacının sözleşmeye aykırılık iddiasıyla sözleşmeyi feshetmesinden ötürü bakiye tutarın ödenme imkanının da kalmadığını, gönderilen —— ihtarnameyle bu durumun davacıya bildirilip bundan sonrasına davacı tarafça sözleşmenin aynen uygulanmaya devam edileceğine ilişkin yeni bir beyan göndermemesi halinde ödeme yapılmayacağının ancak ödeme yapılmamasının muhatabın sözleşmeyi feshi ve sözleşme uyarınca üstlenilen edimleri yerine getirmemesinden kaynaklı olup taahhütlerinin ihlali anlamına gelmediğinin de ihtaren bildirildiğini, davacının bu ihtarnameden sonra sözleşmenin aynen uygulanacağına ilişkin herhangi bir beyanda bulunmadığını, öte yandan —– tarihlerinde ödenecek hisse devir bedelleri davacı tarafça ihtarnameyle talep edilmiş olmakla birlikte bu tarihler itibariyle kendilerinin de davacıdan alacaklı olduklarını, davacının borç miktarının —–bulduğunu, bu nedenle kendi alacaklarından mahsup edilerek davacıya hisse devir sözleşmesinden kaynaklı borçları bulunmadığının da kabulü gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İNCELEME ve GEREKÇE :
Dava—– uyarınca ödenmeyen hisse devir bedellerinin tahsili amacıyla yapılan ilamsız icra takibine itirazın iptali davasıdır.
Dava başlangıçta Mahkememizin — Esas sayılı dosyasında —– karşı açılmış, davalı —-yönünden yetkisizlik karar verildiği, davalı — dosya tefrik edilerek Mahkememizin —- sayılı dosya numarasında yargılamaya devam edilmiştir.
Mahkememizce ———kararında; davacı tarafından davalıya gönderilen ihtarnameyle sözleşmenin feshedildiği ve sözleşmeyle öngörülen cezai şartın talep edildiği, davacı yanca bu ihtardan sonra fesih iradesinden vazgeçildiğine dair bir ihtarın da davalıya gönderilmediği, sözleşmenin feshine ilişkin irade beyanının tek taraflı, bozucu yenilik doğuran haklardan olup, karşı tarafa ulaşmasıyla hüküm doğuracağı, sözleşmenin feshi iradesinin karşı tarafa ulaşmasından sonra bu iradeden tek yanlı olarak dönülmesinin mümkün olmadığı, nitekim davalı tarafın savunmasında da aynı hususların belirtildiği, sözleşmenin davacı tarafça feshi karşısında fesihten sonra hisse devir bedelinin icra takibi yoluyla talep edilmesinin yerinde görülmediği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İstinaf mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, dosya kapsamından, davacının edimini yerine getirerek sahip olduğu hisseleri devrettiğinin anlaşıldığı, keza dosyada davalının devir bedelinin ilk taksitini ödediğine dair dekontun da yer aldığı ancak davacının sözleşmeyi feshettiği, 6098 sayılı TBK’ nın 235/3 maddesine göre, satılanın zilyetliği, satış bedeli ödenmeden alıcıya devredilmiş ise, alıcının temerrüdü sebebi ile satıcının dönme hakkını kullanarak satılanın geri almasının ancak bu hakkın sözleşmede açıkça saklı tutulmasına bağlı olduğu, somut olayda, satıcının sözleşmeyle dönme hakkını saklı tuttuğu, davacının hisse devir sözleşmesini feshetmiş olması karşısında, yerine getirdiği edimden bağımsız olarak davalı alıcıların edimlerini talep etmeye yönelik olarak yapmış olduğu ilamsız icra takibinin yerinde olmadığı gerekçesiyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
—— bozma ilamında; “Dava, taraflar arasında akdedilen hisse devir vaadi sözleşmesiyle kararlaştırılan devir bedelinin tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacının sözleşme gereği olarak hisselerini devrettiği akabinde ise taksitler halinde ödenmesi öngörülen devir bedelinin ilk takdisinin ödenmediğinden bahisle sözleşmeyi feshettiği anlaşılmaktadır. Bölge adliye mahkemesince, —– maddesine dayanılarak, davacının, sözleşmeyle, alıcının temerrüdü halinde sözleşmeden dönerek satılanı geri alma hakkını açıkça saklı tuttuğu, bu durumda satılanı geri almak yerine feshettiği sözleşmeyle öngörülen devir bedelini istemesinin uygun olmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. —– maddesiyle, hisse devir vaadi sözleşmelerinin geçerli bir şekilde kurulabilmesi yazılı şekilde yapılmaları ve taraf imzalarının noterce onaylanması şartına bağlı tutulmuştur. —– için öngördüğü şeklin geçerlilik şekli olduğu belirtilerek, bu şekle uyulmadan akdedilen sözleşmelerin hüküm doğurmayacağı düzenleme altına alınmıştır. Taraflar arasındaki hisse devir vaadi sözleşmesinin yazılı şekilde yapıldığı ancak taraf imzalarının noterce onaylanmadığı anlaşıldığından Kanunun öngördüğü şekle riayet edilmeksizin akdedilen sözleşmenin geçersiz olduğunun kabulü zorunludur. Bu nedenle, mahkemece, geçersiz olan sözleşmede dönme hakkının saklı tutulduğundan bahisle hüküm tesisi yoluna gidilmesi doğru görülmemiştir. Öte yandan, bir an için sözleşmenin geçerli olduğu kabul edilse dahi mahkeme gerekçesinin aksine, —— ne de daha sonra noterde yapılan hisse devir sözleşmesinde, satıcının, alıcının temerrüdü sebebiyle sözleşmeden dönerek, satılanı geri alma hakkını açıkça saklı tuttuğu bir sözleşme hükmü bulunmamaktadır. Bu nedenle sözleşmenin yanlış yorumlanması suretiyle hüküm kurulması da doğru görülmemiştir. Bu itibarla, davacının edimini yerine getirerek hisselerini devrettiği, sözleşmede alıcının temerrüdü sebebiyle dönme hakkının açıkça saklı tutulmadığı, bu durumda davacının hisse devir bedelini talep edebileceği gözetilerek ve tarafların devir bedelinin ödenip ödenmediğine ilişkin iddia ve savunmaları da değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. ——- gerekçesi ile mahkememiz kararı bozulmuştur.
Bozma sonrası yapılan yargılamada —- nolu —- celbedilmiştir. —— incelemesinde; davacı———aynı bedel karşılığında devir ve temlik ettiği görülmüştür.
Tüm dosya kapsamından, davanın taraflar arasında akdedilen hisse devir vaadi sözleşmesiyle kararlaştırılan devir bedelinin tahsili için başlatılan icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkin olduğu,
—– maddesiyle, hisse devir vaadi sözleşmelerinin geçerli bir şekilde kurulabilmesi yazılı şekilde yapılmaları ve taraf imzalarının noterce onaylanması şartına bağlı tutulmuştur. TBK’nın 12/2 maddesinde Kanunun sözleşmeler için öngördüğü şeklin geçerlilik şekli olduğu belirtilerek, bu şekle uyulmadan akdedilen sözleşmelerin hüküm doğurmayacağı düzenleme altına alınmıştır. Taraflar arasındaki hisse devir vaadi sözleşmesinin yazılı şekilde yapıldığı ancak taraf imzalarının noterce onaylanmadığı anlaşıldığından Kanunun öngördüğü şekle riayet edilmeksizin akdedilen sözleşmenin geçersiz olduğunun kabulü zorunludur. Ancak sözleşmenin geçerli olduğu kabul edilse dahi ne hisse devir vaadi sözleşmesinde ne de daha sonra noterde yapılan hisse devir sözleşmesinde, satıcının, alıcının temerrüdü sebebiyle sözleşmeden dönerek, satılanı geri alma hakkını açıkça saklı tuttuğu bir sözleşme hükmü bulunmamaktadır. Davacının edimini yerine getirerek hisselerini devrettiği, sözleşmede alıcının temerrüdü sebebiyle dönme hakkının açıkça saklı tutulmadığı, bu durumda davacının hisse devir bedelini talep edebileceği ve devir bedelinin ödenip ödenmediği hususunun değerlendirilmesi gerektiği, taraflar arasındaki —- maddesine göre; davacı —- hissesinin—- olduğunun belirtildiği, davalıya devredilen hissenin —- olduğu görüldüğünden —– ödeme tarihindeki karşılığı —- davacıya ödediğini, hatta hisse devir bedelinin tamamını ödediğini ileri sürdüğü, davacı taraf da davalının —– ödeme yaptığını kabul ettiği, ancak davalının bakiye bedeli de ödediğine ilişkin —— sunmadığı, dolayısıyla davalı tarafın hisse devir bedelinin tamamını ödediğini ispatlayamadığı, bu nedenle yalnızca ödenen —- hisse devir bedeli olan —- mahsup edilmesi gerektiği, bu kapsamda mükerrer mahsup olmaması amacıyla —- mahsubunun yapılıp yapılmadığının tespiti açısından yetkisizlikle giden dosya incelenmiş, yapılan incelemesinde; bu —– ödemenin mahsubunun yapılmadığı, davanın reddine karar verildiği görülmekle mahsubun yapıldığı, sonuç olarak davacının —– bakiye alacağının bulunduğu, takibe yönelik itirazın bu miktar üzerinden iptalinin gerektiği, davacının takipte ayrıca takip öncesi işlemiş faiz talebinde bulunduğu, ———- göre; vadesinde ödenmeyen miktarlar için noter kanalıyla ihtar yapıldıktan sonra — ticari temerrüt faizinin işleyeceğinin belirtildiği, bu kapsamda davacı vekiline davalıya takipten önce gönderilen ihtarname ve tebliğine ilişkin belgeyi sunması için süre verildiği,—-nolu ihtarnamesinde; davalıya hisse devir bedelini ödemesinin ihtar edildiği, ihtarnamenin davalıya — tarihinde tebliğ edildiği,—- tarihinde temerrüde düştüğü, takip tarihinin — olduğu, davacının— uyarınca faiz talep edebileceği, mahkememizce faiz hesabının resen yapıldığı —— toplam faizin açıklanan şekilde yapılan hesaplama sonucu — olduğu, icra takibine yönelik itirazın davalı —- işlemiş faiz olmak üzere toplam —-üzerinden iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına karar verildiği, —— olması sebebiyle asıl alacağa takip tarihinden itibaren—- maddesi uyarınca faiz işletilmesi gerektiği, alacak miktarı belli olduğundan hükmedilen tutarın takip tarihindeki karşılığı hesaplanmak suretiyle davacı lehine bu bedelin % 20 si oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmiştir.
Takip asıl alacak ve işlemiş faiz olmak üzere toplam —- başlatılmışsa da hissenin — yetkisizlik kararı verilen dosya davalısı — devredildiğinden takip miktarının da —- oranı bu davanın dava değeri olması gerektiğinden — dava değerinin —olduğu, yargılama gideri ve vekalet ücreti dava tarihindeki —- belirlenmiştir.—–
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜNE,
1-Davalının —- esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile takibin davalı —- işlemiş faiz olmak üzere toplam — üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren —– uyarınca faiz işletilmesine, bakiye talebin reddine,
2-Alacak likit olmakla, hüküm altına alınan toplam —- takip tarihi olan —– % 20’si oranında inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar harcı 4.278,83 TL’den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 1.452,06 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.826,77 TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
4-Davacı tarafından dava açılırken peşin olarak yatırılan 31,40 TL başvurma harcı ve 1.452,06 TL peşin nispi harç olmak üzere toplam 1.483,46 TL’nin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 195,90 TL tebligat ve müzekkere masrafı olmak üzere toplam 195,90 TL yargılama giderinin kabul ve ret oranları gözetilerek 130,57 TL TL’sinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan bir yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T’deki esaslara göre belirlenen 8.943,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T’deki esaslara göre belirlenen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-Dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın taraflara tebliğinden 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.17/02/2022