Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/172 E. 2023/448 K. 01.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/172
KARAR NO : 2023/448

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/03/2021

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/03/2021
KARAR TARİHİ : 01/06/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Asıl dosya davacı vekili dava dilekçesinde özetle: 25.08.2020 tarihinde —-sevk ve idaresindeki —plakalı araç, —- Gümrük önü civarlarında iken müvekkili—-çarptığını, tek taraflı trafik kazası meydana geldiğini, kaza sonrası müvekkilinin kaburgası kırıldığını, müvekkilinin dalağını kaybettiğini, kaza sonrası ameliyat geçirdiğini, kaburga kırılması ve organ kaybı (dalak kaybı) sebebiyle maddi olarak mağdur olduğunu, bu sebeple maddi kaybı gelecekte de devam edeceğini, müvekkili 21.12.2021 tarihinde organ kaybına ilişkin “Erişkinler İçin Engellilik Sağlık Kurulu Rapor” aldığını, bu rapora göre %10 maluliyetinin bulunduğunu, yargılama esnasında maluliyetin tekrar tespit edilmesini talep ettiklerini, meydana gelen trafik kazasına ilişkin arabayı sevk ve idare eden —sanık olarak, müvekkili—müşteki sıfatıyla yer aldığı “Taksirle Bir Kişinin Yaralanmasına Neden Olma” suçu konulu —-Asliye Ceza Mahkemesi’nin—- esas sayılı ceza dosyasında devam ettiğini, —ait — plakalı aracın, —- Birleşmesi) şirketinden —poliçe numaralı Karayolları Motorlu Araçlar Mali Zorunluluk Sigorta Poliçesi bulunduğunu, poliçe sakatlanma halinde 410.000,00 TL teminat sağladığını, bu nedenle anılan tutar dahilinde müvekkili —- maddi tazminat ödenmesinin gerektiğini, müvekkilinin yaşı, organ kaybına uğramış olması, mesleği, geliri ve diğer tüm faktörler birlikte değerlendirildiğinde —- sigorta limiti dahilinde zararın tümünden sorumlu olacağının anlaşılacağını, müvekkilinin trafik kazası sonucunda iş gücü kaybının gerçekleştiğini, söz konusu kaza ve tedavi süreci içerisinde ve devamında müvekkili psikolojik olarak yıprandığını, bu sebeple acı ve elem duyduğunu, müvekkilinin bundan sonraki yaşamını eksik organ ile sürdüreceğini, bu olayın etkisi ve üzüntüsü yaşam boyu devam edeceğini, vücut bütünlüğünün ihlal edilmesi sonucunda manevi tazminat talebi TBK madde 56’da düzenlendiğini, organ kaybı (dalak kaybı) sebebi ile duyulan elem, acı ve ızdırabın giderilmesi için 20.000,00 TL tutarında manevi tazminatın davalılar tarafından (sigorta şirketi hariç) Müvekkil’e ödenmesini, davanın kabulünü ile müvekkilinin yaşadığı organ kaybı nedeniyle şimdilik 100,00 TL maddi tazminatın kaza tarihi olan 25/08/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle tüm davalılardan tahsilini, müvekkilinin yaşadığı organ kaybı nedeniyle duyduğu acı ve elemin giderilmesi için davalılar —- tarafından 20.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 25.08.2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle ödenmesini, yargılama masrafları ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Asıl dosya davalı —-vekili cevap dilekçesinde özetle: kazanın oluşumu ve araçta meydana gelen hasar dikkatle incelendiğinde davacının yaya geçidi olmasına rağmen yoldan karşıya geçmek istemesi üzerine bir anda yola atlaması üzerine bu kazanın gerçekleştiğini, müvekkili davacının yola atladığını gördüğü anda hem yavaşladığını, hem de aracını sola doğru kurtarmaya çalıştığını, davacı karşıya geçmeye çalışmaya devam ettiğini, kazadan kurtulacak bir manevra alanı kalmadığını, davacı hem yaya geçidini kullanmadığından hem de kendisine gelen arabayı umursamadığından kazanın oluşumuna tek başına neden olduğundan müvekkilin bu kazada hiçbir kusuru bulunmadığını, davacı tek ve asli kusurlu olduğunu, kaza sonrası müvekkilinin kullandığı aracın sağ tarafında (önünde değil) hasar meydana geldiğini, müvekkili davacı yayayla olacak kazadan kurtulma imkanına sahip olacak manevraları yapsa dahi yayanın ısrarla karşıya geçmek istemesi sonucu bu kazanın gerçekleştiğini, çarpma noktasının aracın ayna ve sağ kaput kısmı olması da bu dediklerimizi tamamıyla doğrular nitelikte olduğunu, tüm bunlar müvekkilinin kazanın meydana gelmesinde gereken her türlü önlemi aldığını, kusursuz olduğunu açıkça gösterdiğini, müvekkili yolda ilerlerken yayanın hizasını geçtiğini, artık gittiği yolda önüne bakarak ilerlediğini, müvekkili kazanın gerçekleşmesinde kusursuz olduğunu—- Trafik İhtisas Dairesinden kusur raporu alınmasını, davacının aldığı maluliyet rao4runun bu davada hukuken hiçbir anlam ifade etmediğini, Yönetmelik hükümlerine göre — Kurulu tarafından rapor hazırlanmasının gerektiğini, maddi tazminat taleplerinden —-sorumlu olduğunu, kazaya karışan aracın mali mesuliyet sigortalısı ile sigortalı olduğunu, Karayolları Trafik Kanunu’nun (KTK) 91. maddesinin 1. fıkrasındaki atıfla yine KTK’nın 85. maddesinde sayılan “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğraması” yönündeki zararlardan poliçe teminatı ile sınırlı olmak kaydıyla sigorta şirketi sorumlu olduğunu, müvekkilinin aracı Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası ile sigortalandığını, maddi tazminat talepleri yönünden müvekkilinin sürücüsü olduğu Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası ile sigortacısı konumunda olan —- sorumlu olduğunu, müvekkilinden talep edilen manevi tazminat miktarı fahiş olduğunu, sürekli bir gelirinin bulunmadığını, bu miktarın karşı tarafı zenginleştireceğini, öncelikle davanın usulden, aksi halde müvekkilim kusursuz olduğundan esastan reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Asıl dosya davalı — (eski unvan: —-vekili cevap dilekçesinde özetle: davacı, 25/08/2020 tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucu yaralanması nedeni ile maddi tazminat talebi ile huzurdaki davayı ikame ettiğini, davaya konu trafik kazasına karışan —- plakalı araç müvekkili şirket nezdinde 08.01.2020 / 08.01.2021 tarihleri arasında geçerli olmak üzere —-numaralı Trafik Sigorta Poliçesi ile sigortalı olduğunu, kaza tarihinde poliçe kapsamında müvekkili şirketin sorumlu olabileceği teminat limiti 430.000,00 TL olduğunu, teminat limitini bildirmeleri davayı kabul ettikleri anlamını taşımadığını, müvekkili şirketin üçüncü kişilerin uğramış olduğu bedeni zararlara ilişkin sorumluluğu sigorta poliçesinde belirtilen azami limitlerle ve işletenin eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru oranı ile sınırlı olduğunu, tazminat talebine istinaden müvekkili şirket nezdinde hasar dosyası açıldığını, kaza nedeniyle davacının malul kalıp kalmadığı, maluliyet oranının tespiti için dosyanın—-.İhtisas Dairesine gönderilerek rapor alınmasını, kusur durumlarının tespiti için dosyanın —- Dairesi’ne gönderilmesini karar verilmesini, kaza tespit tutanağındaki tespitlerin hatalı olduğunu, kazanın meydana gelmesinde davacının asli ve tam kusurlu olduğunu, sürekli iş göremezlik tazminatının genel şartlara göre hesaplanmasının gerektiğini, tazminata hükmedilmesi halinde faiz başlangıcı tarihi olarak dava tarihinin esas alınmasının gerektiğini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı yana tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.Asıl ve birleşen dosya davalı —–vekili cevap dilekçesinde özetle; davayı ve iddiaları kabul anlamına gelmemek kaydıyla, müvekkili şirketin sorumluluğunun doğması ihtimaline karşı, davanın —- ihbarını talep ettiklerini, kazaya karıştığı iddia olunan araca ilişkin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasının bulunduğunu, yanında aynı zamanda araca ilişkin Kasko Poliçesininde bulunduğunu, kazaya karıştığı iddia edilen müvekkili şirket adına kayıtlı araç — –31.12.2019 tanzim ve başlangıç tarihli, —- poliçe numaralı —Genişletilmiş Kasko Poliçesi kapsamında sigortalı olduğunu, her ne kadar somut olayda müvekkili şirketin sorumluluğu bulunmasa da iddialara konu talepler sigorta poliçesinin kapsamına dahil olduğunu, kazanın davacının ağır kusuru neticesinde meydana geldiğini, müvekkili şirkete herhangi bir sorumluluk yüklenemeyeceğini, davanın bu nedenle reddinin gerektiğini, davacı tarafın manevi tazminat taleplerinin kabul edilebilir olmadığını, fahiş nitelikte olduğunu, huzurdaki haksız davanın esastan reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen dosya davacı vekili dava dilekçesinde özetle: 25.08.2020 tarihinde — sevk ve idaresindeki —- plakalı araç,—-Gümrük önü civarlarında iken müvekkili —- çarptığını, tek taraflı trafik kazası meydana geldiğini, kaza sonrası müvekkilinin kaburgası kırıldığını, müvekkilinin dalağını kaybettiğini, kaza sonrası ameliyat geçirdiğini, kaburga kırılması ve organ kaybı (dalak kaybı) sebebiyle maddi olarak mağdur olduğunu, bu sebeple maddi kaybı gelecekte de devam edeceğini, müvekkili 21.12.2021 tarihinde organ kaybına ilişkin “Erişkinler İçin Engellilik Sağlık Kurulu Rapor” aldığını, bu rapora göre %10 maluliyetinin bulunduğunu, yargılama esnasında maluliyetin tekrar tespit edilmesini talep ettiklerini, meydana gelen trafik kazasına ilişkin arabayı sevk ve idare eden—sanık olarak, müvekkili—– müşteki sıfatıyla yer aldığı “Taksirle Bir Kişinin Yaralanmasına Neden Olma” suçu konulu —- Asliye Ceza Mahkemesi’nin —-esas sayılı ceza dosyasında devam ettiğini, —- Şirketi’ne ait — plakalı aracın,—- Birleşmesi) şirketinden —- poliçe numaralı Karayolları Motorlu Araçlar Mali Zorunluluk Sigorta Poliçesi bulunduğunu, poliçe sakatlanma halinde 410.000,00 TL teminat sağladığını, bu nedenle anılan tutar dahilinde müvekkili —- maddi tazminat ödenmesinin gerektiğini, müvekkilinin yaşı, organ kaybına uğramış olması, mesleği, geliri ve diğer tüm faktörler birlikte değerlendirildiğinde —-sigorta limiti dahilinde zararın tümünden sorumlu olacağının anlaşılacağını, müvekkilinin trafik kazası sonucunda iş gücü kaybının gerçekleştiğini, söz konusu kaza ve tedavi süreci içerisinde ve devamında müvekkili psikolojik olarak yıprandığını, bu sebeple acı ve elem duyduğunu, müvekkilinin bundan sonraki yaşamını eksik organ ile sürdüreceğini, bu olayın etkisi ve üzüntüsü yaşam boyu devam edeceğini, vücut bütünlüğünün ihlal edilmesi sonucunda manevi tazminat talebi TBK madde 56’da düzenlendiğini, organ kaybı (dalak kaybı) sebebi ile duyulan elem, acı ve ızdırabın giderilmesi için 20.000,00 TL tutarında manevi tazminatın davalılar tarafından (sigorta şirketi hariç) müvekkil’e ödenmesini, davanın kabulünü ile müvekkilinin yaşadığı organ kaybı nedeniyle şimdilik 100,00 TL maddi tazminatın kaza tarihi olan 25/08/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle tüm davalılardan tahsilini, müvekkilinin yaşadığı organ kaybı nedeniyle duyduğu acı ve elemin giderilmesi için davalılar —– tarafından 20.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 25.08.2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle ödenmesini, yargılama masrafları ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava, 25/08/2020 tarihinde davalı — ait, davalı sigorta şirketine ZMMS ile sigortalı davalı — kullandığı—– plakalı aracın yaya konumunda bulunan davacıya çarpması sonucu davacının geçici, sürekli iş göremezlik, tedavi gideri ve manevi tazminat talebine ilişkindir.Dava başlangıçta sigorta şirketine, araç malikine ve araç sürücüsüne karşı açılmış olup, davacı tarafça yalnızca sigorta şirketi yönünden zorunlu arabuluculuk yoluna başvurulduğu, araç maliki şirket ve araç sürücüsü yönünden arabuluculuğa başvurulmadığı görülmekle davalı —-yönünden dosya tefrik edilerek mahkememiz —- Esas numarasını aldığı ve —- Esas—-Karar sayılı dosyada yapılan yargılamada; söz konusu şirket yönünden arabuluculuğa başvuru yapma zorunluluğuna ilişkin dava şartının bulunmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verildiği, davacı vekilinin kararı istinaf etmesi sonucu —-BAM —–Hukuk Dairesi’nin —–Esas —– Karar sayılı kararı ve “…gerçek kişi davacı meydana gelen trafik kazası nedeniyle meydana gelen yaralanmasından dolayı maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur. Bu nedenle eldeki dava TTK’nin 4 ve devamı maddeleri uyarınca mutlak ya da nispi ticari dava niteliğini taşımadığından aynı Kanunun 5/A maddesi gereğince zorunlu arabuluculuk kapsamında da bulunmamaktadır.” şeklindeki gerekçe ile mahkememiz kararının kaldırıldığı ve yeni esas numarasının —- Esas sayılı dosyası olduğu, her iki dava arasında hukuki ve fiili bağlantı olması nedeniyle —–Esas sayılı dosyasının iş bu dava ile birleştirilmesine karar verilmiş ve yargılamaya bu dosya üzerinden devam edilmiştir.
Sonuç olarak asıl dava; 25/08/2020 tarihinde —-ait, davalı sigorta şirketine ZMMS ile sigortalı davalı —– kullandığı —-plakalı aracın yaya konumunda bulunan davacıya çarpması sonucu davacının geçici, sürekli iş göremezlik, tedavi gideri ve manevi tazminat talebine ilişkin olarak davalı —ve — yönünden, birleşen dava ise aynı taleplerle yalnızca —-yönünden devam etmiştir.Asıl dosya yönünden; 7155 sayılı Yasa ile 6102 sayılı Yasaya 5/A maddesi eklenerek ticari davalarda arabuluculuk dava şartı haline getirilmiş olup, mahkememizdeki dava 17/03/2021 tarihinde açılmakla davacının dava şartı arabuluculuk koşulunu yerine getirdiği görülmüştür. Aynı Yasa ile 6325 sayılı Kanuna dava şartı arabuluculuk başlığı ile 18/A maddesi de eklenmiş olup bu madde uyarınca yapılan incelemede davacının arabulucuya başvurduğu, yapılan toplantı neticesinde tarafların anlaşamadıklarına ilişkin arabuluculuk son tutanağının da düzenlenmiş olduğu görülmüştür.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla, mahkememizin ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, tarafların sulh olma imkanının bulunmadığının tespiti ile uyuşmazlık noktaları belirlenerek tahkikat aşamasına geçilip, deliller toplanmıştır.—–Kurumu Başkanlığı tarafından düzenlenen 19/04/2022 tarih —- sayılı raporunda özetle; davacı —-25/08/2020 tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı gelişen yaralanmasının, 20/02/2019 tarihli — sayılı—-yayımlanan Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkındaki Yönetmelik dikkate alındığında; Kişinin Tüm Vücut Engellilik Oranının %10 (yüzdeon) olduğu, iyileşme (iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 3 (üç) aya kadar uzayabileceği belirtilmiştir.
—– tarafından düzenlenen 26/09/2022 tarih —-sayılı raporda özetle: “25/08/2020 günü saat 15:20 sıralarında sürücü —– sevk ve idaresinde bulunan —- plaka sayılı otomobil ile — takiben —- istikametine doğru seyri sırasında kaza mahalli yol bölümüne geldiği esnada idaresindeki aracın ön kısımları ile seyir istikametine göre yolun sağından kaplamaya girerek karşıdan karşıya geçemek isteyen yaya —-çarpması sonucu bahse konu trafik kazası meydana gelmiştir. Dosya kapsamında yer alan kaza tespit tutanağından kaza mahallinin yerleşim yeri içi olduğu, azami hız limitinin 50 km/s olarak işaretlendiği, şerit sayısının 3 ve şerit genişliğinin 3,5 m olduğu, yolun asfalt kaplama bölünmüş cadde olduğu, mahalde yaya kaldırımı ve yol şerit çizgisi bulunduğu, oto korkuluk bulunmadığı, vaktin gündüz havanın açık yol yüzeyinin kuru olduğu, yol güzergahlarının düz ve eğimsiz olduğu, çarpışma noktasının sürücü—– seyir yönüne göre sol şerit üzerinde işaretlendiği, çarpışma noktasının 43m gerisinde kavşak noktasının olduğu, kaza mahallinde fren veya lastik izi tespitinin bulunmadığı anlaşılmıştır. 26/01/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle: Sürücü —- tali kusurlu olduğu, Yaya —– asli kusurlu olduğu belirtilmiştir. Tüm dosya kapsamı, kaza tespit tutanağı, olay yeri basit krokisi, bilirkişi raporu, dosyada mevcut olay yeri fotoğrafları, olayın oluş şekli, konumu ve tüm beyanlar incelendiğinde kazanın yukarıda ”OLAY” kısmında anlatıldığı şekli ile gerçekleştiği anlaşılmış olup kusur durumu aşağıda belirtilmiştir. Sürücü —– sevk ve idaresinde bulunan otomobil ile meskun mahalde gündüz vakti seyri sırasında gerekli dikkat ve özeni yola vermesi, bahse konu kaza mahalline geldiği esnada görüş alanını kontrol altında bulundurması, seyir istikametine göre yolun sağından taşıt yoluna girerek karşıdan karşıya geçmek isteyen yaya nedeniyle etkili tedbir alması ve seyrine müteyakkız şekilde devam etmesi gerekirken bu hususlara yeterince riayet etmediği anlaşılmakla gerçekleşen kazada %25 (yüzde yirmi beş) oranında kusurlu olduğu, yaya —- meskun mahalde gündüz vakti, bahse konu kaza mahallinde taşıt yoluna girerek karşıdan karşıya geçmeden önce kaplama içerisinde bulunan araçların seyir durumlarını dikkate alması, öncelikli geçiş hakkını sol tarafından seyirle gelen araca vermesi, geçiş eylemini uygun bir anda kontrollü bir şekilde tamamlaması gerekirken bu hususlara riayet etmeyip kontrolsüzce girmiş olduğu yol bölümünde sol tarafından seyirle gelen aracın sadmesine maruz kaldığı olayda %75 (yüzde yetmiş beş) oranında kusurlu olduğu” belirtilmiştir.
Hesap bilirkişisi —- tarafından hazırlanan bilirkişi raporunda özetle; davacı yaya —– %75 (yüzde yetmiş beş) oranında, davalı sürücü —– %25 (yüzde yirmi beş) kusurlu olduğu, davacının sürekli iş göremezlik oranının %10, iyileşme (iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 3 (üç) ay olduğu kabulüyle hesaplama yapıldığı, takdiri Mahkeme ‘ye ait olmak üzere; geçici iş göremezlik ve sürekli iş göremezlik hesabına esas alınacak geliri olarak olay tarihinden 2020 Kasım ayına kadar bordrolarından tespit edilen net kazançları, 2016 Aralık ayından rapor/hesap tarihine kadar da asgari ücret esas alındığı, TRH-2010 Yaşam Tablosu kullanılarak Progresif Rant Yöntemine göre hesaplama yapıldığı, davalı —. ve dava dışı— tarafından davacı —- geçici ve sürekli iş göremezlik zararı yönünden ödeme yapılmadığı, davacının geçici ve sürekli iş göremezlik zararından bu yönde herhangi bir tenzil yapılmadığı, davacının geçici iş göremezlik zararının 2.803,34 TL olduğu, sürekli iş göremezlik zararının 42.775,85 TL olduğu belirtilmiştir.
Tüm dosya kapsamından; asıl ve birleşen davanın, 25/08/2020 tarihinde davalı —- ait, davalı sigorta şirketine ZMMS ile sigortalı davalı —- kullandığı —- plakalı aracın yaya konumunda bulunan davacıya çarpması sonucu davacının geçici, sürekli iş göremezlik, tedavi gideri ve manevi tazminat talebine ilişkin olduğu,
Yargıtay —. Hukuk Dairesi ——. Sayılı İlamı İncelendiğinde;” Söz konusu belirlemenin ise —- İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin — Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlarının çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikâyetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden kaza tarihi 11.10.2008 tarihinden önce ise Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11.10.2008 tarihi ile 01.09.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01.09.2013-01.06.2015 tarihleri arası Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01.06.2015-20.02.2019 tarihleri arası Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik, 20.02.2019 tarihinden sonra Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.” denilmekle;
25.08.2020 tarihinde gerçekleşen kaza ile ilgili; Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik dikkate alınarak alınan –Kurulu- raporuna itibar edildiği, davacının tüm vücut engellilik oranının %10 (yüzde on) olduğu, iyileşme (iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 3 (üç) ay olduğu,— Trafik İhtisas Dairesi’ tarafından düzenlenen kusur raporunun olayın oluş şekline uygun, denetlenebilir ve gerekçeli olması nedeniyle mahkememizce itibar edildiği, kazanın meydan gelmesinde davacının % 75 oranında, davalı sürücünün % 25 oranında kusurlu olduğu, bu nedenle bu oranlar gözetilerek davacının zararının hesaplanması gerektiği,
Davacının zararının hesaplanmasında esas alınması gereken kriterlerden biri de zarar görenin geliridir. Zarar gören asgari ücretin üzerinde bir gelir elde ettiğini ispatlayamadığı sürece geliri; bilinen geçmiş dönem için olay tarihi ile tazminat hesap raporunun hazırlandığı tarih arasında geçen süre boyunca değişen Asgari Ücretler ile gelecek aktif dönem için tazminat hesap tarihinde geçerli Asgari ücret, gelecek pasif dönem için ise AGİ (Vergi İstisnası / İadesi) dâhil edilmemiş Asgari Ücret olacaktır. Yargıtay’ın yerleşik kararlarına göre, tazminat hesabına esas kazançlar belirlenirken, olay tarihinden hüküm tarihine kadar bilinen tüm (emsal) kazanç unsurlarının hesaplamada gözetilmesi; “işlemiş-işleyecek dönem” ayrımı yapılması; işleyecek dönem kazançlarının, hüküm tarihine en yakın tarihte belli olan benzer (emsâl) kazanç unsuru birim alınarak, her yıl için %10 arıtılıp %10 indirim edilmesi, pasif dönem zararının da aynı biçimde hesaplanması gerekmektedir.Karayolları Trafik Kanunu ‘nun bazı maddelerinde değişiklik yapan, 09.06.2021 Tarihinde TBMM ‘de Kabul edilerek 19.06.2021 tarihinde —- yayınlanan kanunun yürütmesi ile ilgili “— Kurumu” tarafından 04.12.2021 tarihinde —– yayınlanarak yürürlüğe giren “Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarında Değişiklik Yapılmasına Dair Genel Şartlar” yürürlüğe girdiği 04.12.2021 tarihinden sonra düzenlenen Poliçeleri kapsayacağından, Rapor/Hesap tarihi esas alınarak yapılan hesaplamada en güncel yüksek yargı kararlarından olan T.C. Yargıtay —- Hukuk Dairesi ‘nin 27.09.2021 Tarihli —- Sayılı ve benzer kararları da dikkate alınarak; ilgili kurumlarca görüş değişikliği yapılıncaya kadar yaşam tablosu olarak TRH-2010 Yaşam Tablosu kullanılarak Progresif Rant Yöntemine göre hesaplama yapıldığı, kaza tarihi itibariyle geçici iş göremezlik zararının karşılanacağı kişi başı tedavi ve sağlık giderleri teminatı limitinin 410.000,00 TL olduğu, teminat limitini aşan zararının olmadığı, kaza tarihi itibariyle sürekli iş göremezlik zararının karşılanacağı kişi başı ölüm ve sakatlanma tazminatı limitinin 410.000,00 TL olduğu, teminat limitini aşan zararının olmadığı, davalı—- ve dava dışı —-tarafından davacıya geçici ve sürekli iş göremezlik zararı yönünden ödeme yapılmadığı, bu nedenle indirim yapılmasını gerektirecek bir husus olmadığı,
bu kapsamda yapılan hesaplamada davacının geçici iş göremezlik zararının 2.803,34 TL, sürekli iş göremezlik zararının 42.775,85 TL olduğu,
Davacı vekilinin talep artırım dilekçesi sunarak; dava dilekçesindeki maddi taleplerini raporda hesaplanan miktarlara kadar artırdığı, kaza tarihinden itibaren yasal faiz talep ettiği, davacının talep artırım dilekçesi doğrultusunda maddi tazminat taleplerinin kabulü ile geçici iş göremezlik zararı yönünden 2.803,34 TL, sürekli iş göremezlik zararı yönünden 42.775,85 TL tazminatın kabul edilmesi gerektiği, davalı sürücü —-ve davalı araç maliki ——yönünden temerrüt tarihi kaza tarihi olduğundan ası geçen davalılar yönünden kaza tarihi olan 25/08/2020 tarihinden itibaren yasal faiz işletmek gerekmiş, davalı sigorta şirketi yönünden ise başvuru tarihinden 8 iş günü sonrası olan 11/10/2020 tarihinden itibaren faize hükmetmek gerekmiştir.
Davacının bir diğer talebi de manevi tazminat talebidir.
Manevi tazminat açısından ise; 6098 sayılı TBK’nun 56. maddesi (818 sayılı BK. 47. md.) hükmüne göre, hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve —– sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. (Yargıtay —-. Hukuk Dairesinin 05/06/2017 tarih —– tarihli kararı) Davacı taraf yaralanması nedeniyle davalı sürücü ve araç maliki ve araç işletenden 20.000,00 TL manevi tazminat talep etmişse de kaza tarihi, davacının yaralanma derecesi, geçici iş göremez kaldığı süre, tarafların ekonomik sosyal durumları, kusur oranları gözetilerek davacı için 10.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmiş, söz konusu tazminattan asıl dosya davalısı —- ve birleşen dosya davalısı—- müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmuştur.
Sonuç olarak maddi tazminat yönünden asıl dosya ve birleşen dosya davalıları müştereken ve müteselsilen sorumlu oldukları, ancak tahsilde tekerrür olmaması gerektiğinden buna yönelik hüküm kurulması gerektiği, manevi tazminattan yalnızca asıl dosya davalısı —-ve birleşen dosya davalısı —- müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmuş ve yine tahsilde tekerrür olmamak üzere hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A) ASIL DAVA YÖNÜNDEN; DAVANIN KISMEN KABULÜNE;
1-2.803,34 TL Geçici iş göremezlik, 42.775,85 TL sürekli iş göremezlik zarar bedelinin davalı—– yönünden kaza tarihi olan 25/08/2020 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte, davalı —-yönünden temerrüt tarihi olan 11/10/2020 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte her iki davalıdan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine (birleşen mahkememiz —- esas sayılı dosyası yönünden tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla),
2-10.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 25/08/2020 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı —–alınarak davacıya verilmesine (birleşen mahkememiz —–esas sayılı dosyası yönünden tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla),
3-Bakiye talebin reddine,
B)BİRLEŞEN MAHKEMEMİZ —– ESAS SAYILI DOSYASI YÖNÜNDEN; DAVANIN KISMEN KABULÜNE,
1-2.803,34 TL Geçici iş göremezlik, 42.775,85 TL sürekli iş göremezlik zarar bedelinin kaza tarihi olan 25/08/2020 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı —- Şirketi’nden alınarak davacıya verilmesine (mahkememiz —– esas sayılı dosyası yönünden tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla),
2-10.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 25/08/2020 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı—- Şirketi’nden alınarak davacıya verilmesine (mahkememiz—– esas sayılı dosyası yönünden tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla),
3-Bakiye talebin reddine,
4-Maddi tazminat yönünden;
a)Alınması gerekli karar harcı 3.113,51 TL’den davacı tarafından peşin olarak yatırılan 343,26 TL peşin harç, 777,01 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 1.120,27 TL’den mahsubu ile bakiye 1.993,24 TL harcın davalılar —-Şirketinden müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazine adına irad kaydına,
b)Dava açılırken peşin olarak yatırılan 59,30 TL başvurma harcı, 343,26 TL peşin harç, 777,01 ıslah harcı olmak üzere toplam 1.179,57 TL harcın davalılar —– Şirketinden müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
5-Manevi tazminat yönünden; 683,10 TL nispi harcın davalılar —–Şirketinden tahsili ile hazine adına irad kaydına,
6-Davacı tarafından yapılan 909,55 TL tebligat ve müzekkere gideri, 1.500,00 TL bilirkişi ücreti (bilirkişi kök ve ek rapor ücreti), —- Kurumu tarafından düzenlenen 1.035,00 TL ve 1.560,00 TL bedelli iki adet —- ücreti olmak üzere toplam 5.004,55 TL yargılama giderinin davalılar—–Şirketinden müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
7-Maddi tazminat yönünden; davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T’deki esaslara göre belirlenen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalılar ——Şirketinden alınarak davacıya verilmesine,
8-Manevi tazminat yönünden; davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T’deki esaslara göre belirlenen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalılar—– Şirketi’nden tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
9-Manevi tazminat yönünden; davalılar —-Şirketi kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T’deki esaslara göre belirlenen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacı taraftan tahsili ile davalılar —– Şirketi’ne mütesaviyen ödenmesine,
10-7155 sayılı Kanun ile 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’na eklenen 18/A maddesinin 13.fıkrası ve yürürlükte bulunan Arabuluculuk Ücret Tarifesi uyarınca Hazine tarafından karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalı —- tahsili ile hazine adına irad kaydına,
11-Davalılar ve ihbar olunanlar tarafından yapılan bir yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın taraflara tebliğinden 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.