Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/159 E. 2022/171 K. 08.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/159 Esas
KARAR NO: 2022/171
DAVA: Tapu İptali Ve Tescil (Satış Vaadi Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 05/09/2019
KARAR TARİHİ: 08/03/2022
Mahkememizde görülmekte olan Tapu İptali Ve Tescil (Satış Vaadi Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkili ve davalılar — diğer davalı şirket—- hissedarları olduklarını, müvekkilinin aynı zamanda —- düzenleme şeklinde taşınmaz satış vaadi ve arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi ile davalı şirket —-imzalanan sözleşmede arsa sahibi olduklarını, bu bağlamda iş bu davada aynı zamanda davalı şirket ile aralarında akdedilen—gereğince arsa sahibi sıfatını haiz olduklarını, —-düzenleme şeklinde taşınmaz satış vaadi ve ——— olan müvekkili ve diğer davalılar arasında paylaşıldığını, hakediş olan — dairenin üçüncü kişiye davalı —- tarafından satıldığını, — şirket hissedarı müvekkili tarafından diğer hissedarlardan aralarında ıslak imza ile imzaladıkları yazılı sözleşme mucibince satın alındığını, davalıların kötü niyetli olarak müvekkilinin alması gereken daireyi müvekkiline tüm sözlü ve yazılı taleplerine rağmen devir ve tescil etmediklerini, bu paylaşıma göre —— kendisi adına müteahhit —- devir ve tescil ettirdiğini, müvekkiline devir ve tescili gereken—— davalıların müşterek imzası ile şirketi temsil ve ilzam etmelerinden dolayı davalılarca kötü niyetli olarak müvekkili adına devir ve tescil edilmediğini, sözlü taleplere olumlu cevap alınamaması üzerine son kez dava yoluna başvurmadan davalılara bu kezde——- yevmiye numaralı ihtarnamesi ile ihtarname keşide edildiğini, davalıların bu ihtarnameye duyarsız ve kayıtsız kaldığını, davalıların haksız ve kötü niyetli olup sözleşme ile üzerine düşen yükümlülüklerini yerine getirmediklerini, müvekkilin satın almış olduğu — bölümün ve paylaşıma konu edilen —- bölümün devir ve tescilinin yapılmadığını, müvekkilinin davalı şirketin ortağı olsa da tek başına hiç bir işlemi yapmaya yetkili olmadığını, bağımsız bölümlerden müteahhide ait olması kararlaştırılmış olan dairelerden bir kısmının hala toprak sahipleri tarafından%100 tamamlanmadığı için müteahhit davalıya devredilmediğini, —— taşınmazların tapu kaydının iptal eidlerek müvekkil adına tesciline, tescil mümkün olmaz ise ilgili bağımsız bölümün serbest piyasa rayiç değeri kadar tazminatın müvekkilime ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA:Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; Tarafların ticari ilişkilerinden doğan davalarda görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olması nedeniyle görevsizlik itirazında bulunduklarını, her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan davalar ticari dava olarak kabul edildiğinden bu davalara bakma görevinin ise Asliye Ticaret Mahkemesine ait olduğunu, davacının arabuluculuk kurumuna başvurmamış olması nedeni ile davanın dava şartı yokluğundan reddini —- işbu dava konusu ile ilişkili olmamasından bahisle açılan davanın husumet yönünden reddini, tapu iptali ve tescili istenen—– bölümlerin —adına kayıtlı olduğundan —-Yönünden husumet yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesini, davacının, hissedarı olduğu şirketin ortak hesabına sağlaması gereken sermayeyi koymaktan kaçındığını, bu sebeple inşaat durma aşamasına geldiğini, müvekkilleri sayesinde toprak sahiplerinin mağdur edilmemesi amacıyla inşaata devam edildiğini, davacının, iddialarının dayanağı olarak adi yazılı sözleşmeyi ileri sürmesinin hukuka aykırı olduğunu, TTK nın amir hükümleri gereği ortakların şirket mallarını kendi aralarında pay etmelerinin yasal herhangi bir dayanağı olmadığını, davacının haksız ve hukuki mesnetten yoksun davanın usul ve esas yönünden reddini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava, tapu iptali tescile ilişkindir.
Davacı vekilinin—– tarihli dilekçesi ile tarafların haricen sulh olduğunu, davadan feragat ettiklerini, yargılama giderleri ve vekalet ücreti taleplerinin olmadığını bildirmiştir.
Davacı vekilinin vekaletnamesi incelendiğinde davadan feragat yetkisinin olduğu görülmüştür.
Davalı vekilince dosyaya—–havale tarihli dilekçesi sunularak, davacının feragat beyanını kabul ettiklerini, yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin olmadığını bildirmiştir.
Davadan feragat HMK’nın 307. ve 311. maddeleri hükümleri gereğince uyuşmazlığı ve dolayısıyla davayı sona erdiren, davalı tarafın kabulünü gerektirmeyen, kesin hükmün hukuksal sonuçlarını doğuran bir taraf işlemidir. HMK 307. maddesi hükmüne uygun olarak davacının davadan feragatının mahkemece saptanması halinde feragat sebebiyle davanın reddine karar verilmesi gerekir.
Davadan feragat davayı sona erdiren taraf işlemlerinden olduğundan davanın bu nedenle reddine karar verilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın FERAGAT NEDENİ İLE REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL harcın davacı tarafça başlangıçta yatırılan 341,55 ‬ TL harçtan mahsubu ile bakiye‭ 260,85‬ TL harcın karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı vekili ve davalı vekilince yargılama gideri, vekalet ücreti talepleri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
4-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
HMK 345. Maddesi hükmü uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yokluğunda karar verildi. 08/03/2022