Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/147 Esas
KARAR NO : 2022/206
DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/03/2021
KARAR TARİHİ : 17/03/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: davacının davalıya ait işyerinde —- tarihinden 08.06.2015 tarihine kadar şirket müdürü olarak çalıştığı, iş sözleşmesinin haksız olarak fesh edildiği, ücret alacağını konu almak üzere—- davasını açtığı, İş Mahkemesinin görevsizliğine karar verildiği ve —– sayılı dosyasında alacak davasının görüldüğü, alınan bilirkişi raporunda davacının davalıdan 140.843,97 TL alacağının bulunduğunun – belirlendiği, taleple bağlı kalınarak 45.074,78 TL alacağın varlığına hükmedildiği, hüküm altına alınmayan kısmın ödenmediği, bu miktar için — dosyası üzerinden genel haciz yoluyla ilamsız takip yapıldığı, davalının söz konusu icra takibine itirazda bulunduğu, arabuluculuk aşamasının anlaşamama suretiyle geçirildiği, bu dönemde davalının sicilden terkin edildiğini öğrendiği ve bu amaçla— Esas sayılı ihya davası açtığı, borçlunun belirtilen borcunun varlığının—- — sayılı ilamı ile belirli olduğu, faiz yönünden davalıya— — sayılı ihtarnamesinin dosyada sunulu bulunduğu,—- tarihinde belirsiz alacak davası ikame edildiği, işlemiş faizin haklı olduğu, icra inkar tazminatı taleplerinin bulunduğu belirtilerek itirazın iptaline ve icra ve inkar tazminatına hükmedilmesi talep ve dava edilmiştir.
SAVUNMA:
Davalı tarafın dosyaya cevap dilekçesi sunmadığı anlaşılmıştır.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava, hukuki niteliği itibari ile; İİK.nun 67.maddesinde düzenlenen itirazın iptali davasıdır.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla, mahkememizin ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, tarafların sulh olma imkanının bulunmadığının tespiti ile uyuşmazlık noktaları belirlenerek tahkikat aşamasına geçilip, deliller toplanmıştır.
—- sayılı dosyası getirtilmiş, yapılan incelemesinde; davacı alacaklı tarafından davalı aleyhine “— alacak”sebebine dayalı —— işlemiş faiz olmak üzere toplam — tahsili için takip başlatıldığı, takip dosyasında ödeme emrinin tebliği ile davalının süresinde takibe itiraz ederek borcunun bulunmadığını bildirdiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği, mahkememizde açılan davanın süresinde olduğu tespit edilmiştir.
— dosyası ve — sayılı dosyası dosyamız arasına alınmıştır.
Dosyanın tüm kapsamının incelenerek ve tarafların tüm iddia ve itirazlarının değerlendirileceği şekilde hesap umzanı bilirkişi —-kişilik bilirkişi heyetine dosyanın tevdi ile hazırlanan ——- tarihli raporda özetle; Davacının davalı karşısında hukuki konumunun, birden fazla hukuki ilişkinin —– geçmesi şeklinde kurgulanmış bulunduğu, bunlardan birinin “—” olduğu, buna göre davacının davalı şirketin kuruluşunda atanmış —- olup diğer taraftan davacının söz konusu şirketin işletmesinde de görev üstlendiği, bu görevinin — tanımlandığı, somut olayda davalı şirketin kuruluşundan– davacı ile davalı şirketin kurucusu arasında bir hizmet sözleşmesi akdedildiği, bu sözleşmede davacının şirket müdürü ve yönetim kurulu üyesi olarak görev yapacağının öngörüldüğü, bilahare 15.04.2013 tarihinde şirketin kuruluşuna ve davacının yönetim kurulu tek üyesi olarak atandığına ilişkin esas sözleşme imzalanmış hemen ertesi gün — — kazandığı ve davacının—- geldiği, — sözleşmesinde süresiz olarak kararlaştırılan görevlendirme, esas sözleşme hükmü ile üç yıl süreli hale getirildiği, diğer taraftan Esas sözleşmede kararlaştırılmayan ücretin iş sözleşmesi ile kararlaştırılmış bulunduğu, davacının sigortalı işe —bildirgesinde— — — işlendiği, bu haliyle davacının öncelikle yönetim kurulu üyesi olarak görevlendirildiği ve ilişkinin buna dair kurallara bağlanması gerektiği yönündeki Hukuk —— hareket edilmesinin uygun olacağı, bu konuda öncelikle davacının ücretine ilişkin değerlendirme yapılması gerektiği, yönetim —- sebebiyle bunlara verilecek olan ücreti belirleme yetkisi, devredilmez bir biçimde —– verildiği, TTK md. 408 hükmü, yönetim—– haklarını belirlenmesine ilişkin düzenleme içerdiğini, TTK madde 488/b bendinde “—– üyelerinin seçimi, süreleri, ücretleri ile huzur hakkı,——– haklarının belirlenmesi, ibraları hakkında karar verilmesive görevden alınmaları” düzenlemesini içerdiğini, bu ilkenin istisnası, şirket yönetim kurulunun esas sözleşme ile atanması halinde esas sözleşmeye hüküm konulması olduğu, esas sözleşmeye hüküm konulması suretiyle ücretin belirlenmesi hususunun TTK md. 394’de ele alındığı, burada ortaya çıkan sorunun, davacıya yönelik verilen ücretin esas sözleşmeyle kararlaştırılmamış olduğu gibi,—– ücrete yönelik bir kararının bulunmaması olduğu, davacının ücretini belirleyen sözleşme şirketin kuruluşundan önce— sözleşme olduğu, belirtilen sözleşmenin şirketin tek ortağı ile davacı arasında yapıldığı ve şirket henüz kurulmamış bulunduğu halde — onayı şeklinde imzalanmış ve—- tarihinde tescil edilmiştir) şirket adına imzalandığının anlaşıldığı, davacı ile yapılan sözleşmeye ilişkin ayrı bir değerlendirme yapılması gerekmekle birlikte, şirket adına kurucular tarafından yapılan sözleşmelerin geçerli olduğunun kabul edildiği, bu husus ve şartların TTK md. 355/2’de ortaya konulduğunu, bu durumda ücret bakımından sözleşme ile kararlaştırılan — bağlayıcı hale gelmesi için şirket tarafından kabul edilmesi gerektiği, bu yönde bir kabul bulunmuyor olsa da, davacının uzun süre bu görevi yerine getirdiği, kararlaştırılan miktar üzerinden kendisine ücret ödendiği kabul edildiğinden, sözleşme olarak şirket tarafından kabul edilmedi, savunmasının ileri sürülmesi dürüstlük kuralına aykırı olacağı, bu durumda sorunun, belirtilen sözleşmenin yönetim kuruluna ücret takdirine ilişkin “genel kurul kararı” veya “esas sözleşme hükmü” bulunmaması olarak kendisini gösterdiğini, ancak bu ihtimal bakımından da, K md. 408, f. 3 hükmünün dikkate alınması gerekeceği, gerçekten hükme göre tek kişilik ortaklıklarda, bu kişinin —– yerine geçerek karar alabileceği, bu kararın alınabilmesinin—— olması olduğu açıkça ortaya konulmuş bulunduğu, bu haliyle 09.04.2013 tarihli sözleşmenin, kurulmakta olan şirketin tek ortağı tarafından imzalanmakla, yönetim kurulu üyesine tanınan ücret hakkının belirlenmesine ilişkin genel kurul kararı olarak ayakta tutulması mümkün olduğu, bu durumda davacının yönetim kurulu üyesi olarak vaktinden önce yapılan azil sebebi ile bir zararının bulunup bulunmadığının incelenmesi gerekeceği, TTK md. 364, f. 2 gereğince saklı tutulan tazminat hakkının şartları açısından incelendiğinde, Kanunda özel bir düzenleme bulunmadığı, Yargıtayın bu boşluğun vekalet sözleşmesi hükümlerine göre çözülmesi gerektiğine hükmettiği, bu durumda davacının dönem sonuna kadar ücretinin belirlenmesi, erken azil sebebiyle bu ücrete hak kazanacağının kabul edilmesi, bu miktardan tasarruf ettiği giderler, başka bir iş yaparak kazandığı veya kazanmaktan bilerek kaçındığı yararlar ücretinden indirilmesinin gerektiği, somut olay bakımından davacının atandığı tarih gereğince görevinin biteceği tarih — olup davacının azledildiği tarih— toplantısıdır.Bu durumda — ettiği, ancak ilkesel nitelikte Yargıtay kararlarında da belirtildiği üzere, süre sonuna kadar belirlenecek ücrete doğrudan hükmedilmesi mümkün olmayıp, davacının tasarruf ettiği giderlerin ve kazandığı veya kazanmaktan kaçındığı gelirlerin dikkate alınması gerektiği, davacının—-ettiği giderlere yönelik bir değerlendirme yapılmasına yeterli veri bulunmadığı, özellikle görevini icra için bir gider yaptığını gösterir bir iddia da bulunmadığı, diğer taraftan davacının bir başka işte çalışmak suretiyle elde ettiği gelire yönelik de bir bilgi ve belge bulunmadığı, davacının hangi sürede iş bulabileceği yönünde yapılı değerlendirme, davacının kazanmaktan kaçındığı gelir olarak değerlendirilmesi gerektiği,— esas sayılı dosyasına sunulu bulunan mali müşavir bilirkişi raporlarında, davacının beş ya da altı ay süreyle iş bulamayacağı, bu tarihten sonra iş bulabileceğinin öngörüldüğü, bu miktar davacının kazanmaktan bilerek kaçındığı gider kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, bilirkişi heyetimizde mali müşavir bilirkişi bulunmadığından, — düzenletilen ve hükme esas alınan bilirkişi raporu üzerinden değerlendirme yapıldığı, bu raporun verilerinin gerçeği yansıttığının değerlendirildiği, buna göre, davacının talep edebileceği miktar— yoluyla arttırılan kısmına yönelik –Mahkemesi tarafından karar verildiği, bakiye miktar —– davacı tarafından — Dosyasında talep edilen miktarla uyumlu olduğu, faiz yönünden değerlendirildiğinde, azil tarihi — faiz hesaplandığında, 4 yıl 5 ay 23 gün faiz hesaplanması gerektiği, bu süreye göre yasal faiz 96 9 hesaplandığında, 38.656,64 TL faiz hesaplandığı, bu miktar talep edilen birikmiş faizden (38.184,36 TL) fazla olup, taleple bağlılık ilkesinin dikkate alınması gerektiği,davalının azlin haklı sebebe dayandığı savunması incelendiğinde, davacının ibra edilmediği —olarak gerçekleştirdiği işlemlerden dolayı ibra edilmemiş olmasına rağmen hakkında sorumluluk davası açılmadığı , bu sebeple davacının ibra edilmediği ve sonraki — kurul kararı ile belirtilen hususların yargı denetimine tabi tutulmadığı, belirtilen— yer alan TTK md. 369 gereği özen yükümlülüğüne uyulmadığı yönündeki iddia bakımından somut vaktaların ileri sürülmesi gerektiği, ancak dosyada bu konuda bir bilgi ve belgenin bulunmadığı, tekrar ifade edilmek gerekirse, davacı hakkında bu konuda açılan bir dava bulunmadığı, TTK md. 199 gereği— —- hazırlanması ve md. 514 gereği yıllık faaliyet raporu hazırlanmasına yönelik görevli olmasına rağmen bunu ifa etmemesine yönelik olarak, yapılan —- toplantısına ilişkin çağrının davacının görevli olduğu—- tarafından yapılmadığı, bu konuda raporların hazırlanmasında doğrudan görevli olduğunun kabul edilemeyeceği, cevap dilekçesinde ortaya konan davacı döneminde şirketin zarar etmesi hususunun, davacının doğrudan aldığı kararlar ile bağlantı kurulmadığından incelenebilir olmadığı belirtilmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama, toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporları, tüm dosya kapsamına göre; Dava— karar sayılı kararında davacının 140.843,97 TL alacağının bulunduğunun belirlendiği ve ıslah miktarı – alacağın kabulüne karar verilmekle hüküm altına alınmayan 95.769,19 TL nin tahsili için başlatılan takibe yapılan itirazın iptali davasıdır.
Hükme ve denetime elverişli— tarihli bilirkişi heyet raporu hükme esas alınarak , davacının süresinden önce —- kazanabileceği, bu ücretten yargı uygulamaları gereği mahsup yapılması gerekeceği, mahsup bakımından iş aramak için geçerli sürenin dikkate alınması gerektiği, davalının altı ay içinde yeni bir iş bulabileceği kabul edildiğinde bu dönem için zararının ortaya çıkabileceği, altı aylık iş arama süresinde edinemeyeceği kazancın — —Mahkemesi tarafından karar verildiği, bakiye miktarın 95.769,19 TL olduğu ve icra takibi ile uyumlu olduğu, faiz yönünden değerlendirildiğinde, azil tarihi itibariyle —- İcra takibine kada—- yasal faiz hesaplandığında, 4 yıl 5 ay 23 gün faiz hesaplanması gerektiği, bu süreye göre yasal faiz % 9 hesaplandığında, 38.656,64 TL faiz hesaplanıldığı, bu miktar talep edilen birikmiş faizden (38.184,36 TL) fazla olduğundan taleple bağlı kalınarak davanın kabulüne, davalının— sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin 95.769,19TLasıl alacak,38.184,36 TLişlemiş faiz olmak üzere toplam — devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık % 9 oranında ve değişen oranlarda yasal faizi işletilmesine, alacak likit olmakla, hüküm altına alınan 95.769,19 TL’nin % 20’si oranında inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜNE,
1-Davalının— sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin 95.769,19TL asıl alacak,38.184,36 TLişlemiş faiz olmak üzere toplam 133.953,55TL üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık % 9 oranında ve değişen oranlarda yasal faizi işletilmesine,
2-Alacak likit olmakla, hüküm altına alınan 95.769,19 TL’nin % 20’si oranında inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar harcı 9.150,37 TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 1.617,83 TL harcın mahsubu ile bakiye 7.532,54 TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
4-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 59,30 TL başvurma harcı ve 1.617,83 TL peşin harç olmak üzere toplam 1.677,13 TL harcın davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 106,25 TL tebligat ve müzekkere gideri, 2.500,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.606,25 TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
6-Davalı tarafından yapılan bir yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli– belirlenen 16.675,59 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-7155 sayılı Kanun ile 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’na eklenen 18/A maddesinin 13.fıkrası ve yürürlükte bulunan Arabuluculuk Ücret Tarifesi uyarınca — ————–davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
9-Dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı şirketin yokluğunda kararın taraflara tebliğinden 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.