Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/92 E. 2021/955 K. 16.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/92 Esas
KARAR NO : 2021/955

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/03/2020
KARAR TARİHİ : 16/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: davalı banka aleyhine —– alacak davası ikame edildiğini, yargılama sırasında ıslah talebinde bulunulduğunu, ıslah dilekçesinde faiz talebinin yer almaması nedeniyle Mahkemece kısmi açılan bölüme faiz yürütülmemesine karar verildiğini, ıslah edilen kısım yönünden faizin karar altına alınmadığını,——- gerektiği hususunun Yargıtay aşamasında ileri sürdüklerini, fakat —— Karar sayılı kararında; söz konusu talebin istinaf aşamasında ileri sürülmediğinden ve istinaf aşamasında ileri sürülmeyen iddianın temyiz aşamasında ileri sürülmesinin istinaf aşamasını bertaraf eder nitelikte taşıyacak olduğundan temyiz taleplerinin reddine karar verildiğini, ——-dava dilekçesinde fazlaya ilişkin hakların saklı tutulduğunu, faizin sonradan talep edilerek dava ile istenmesine bir engel bulunmadığından bahisle, söz konusu davada ıslah edilen 171.812,63 TL’lik kısmı ıslah edilen tutar için şimdilik kaydıyla 17.704,43 TL faiz alacağının karar altına alınarak, fiili tahsil tarihine kadar işleyecek faiziyle birlikte tahsilini, dava masraf ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle:
Davacı taraf huzurdaki dava ile daha önce talep etmediği faiz alacağını, müvekkili bankadan talep ettiğini, davacı yanın bu taleplerinin mahkemece reddinin gerektiğini, dava haksız fiile dayalı tazminat davası olduğunu, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun haksız eylemlerde zamanaşımına ilişkin 72.maddesinde: “Tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her halde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesi ile zamanaşımına uğrar” denildiğini, mevcut olayın meydana geliş tarihi ve öğrenme tarihlerinin üzerinden Kanunun öngördüğü zamanaşımı sürelerinin dolduğunu, zamanaşımı itirazlarının değerlendirilerek davanın reddini talep ettiklerini, faiz istenmeyen ilk davanın açılmış olması, faiz istemi yönünden zamanaşımını kesmeyeceğini, davanın reddini, yargılama gider ve masrafları ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE :
Dava, davacı tarafından daha önce davalı aleyhine açılan——— sayılı dosyasında ıslah edilen kısım yönünden ıslah dilekçesinde faiz talep edilmemesi nedeniyle ıslah edilen kısım yönünden faize hükmedilmediğinden ıslah edilen miktar olan 171.812,63 TL’lik kısıma yönelik faiz alacağına ilişkindir.
7155 sayılı Yasa ile 6102 sayılı Yasaya 5/A maddesi eklenerek ticari davalarda arabuluculuk dava şartı haline getirilmiş olup, mahkememizdeki dava 13/03/2020 tarihinde açıldığı, davacının dava şartı arabuluculuk koşulunu yerine getirdiği görülmüştür. Aynı Yasa ile 6325 sayılı Kanuna dava şartı arabuluculuk başlığı ile 18/A maddesi de eklenmiş olup bu madde uyarınca yapılan incelemede davacının —–tarihinde yapılan toplantıya tarafların katıldığı,— yapılan toplantı neticesinde tarafların anlaşamadıklarına ilişkin arabuluculuk son tutanağının da düzenlenmiş olduğu görülmüştür.
——-Esas sayılı dosyası incelendiğinde; davanın fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla——-üzerinden açıldığı; yapılan yargılaması sonunda, 28.03.2017 günü tesis edilen hükümle; “Davanın kısmen kabulüyle,——- davalı bankadan alınarak davacıya verilmesine; 10.000,00 TL’lik kısma 15.12.2010 tarihinden itibaren avans faizi yürütülmesine… ” karar verildiği; faiz yürütülmeyen tutarın —– olduğu; davalı bankanın kararı istinaf etmesi sonucu——- kararında istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği, kararın davalı banka tarafından ve davacı vekilinin katılma yolu ile temyiz ettiği, ———- Mahkemesi kararının onanmasına karar verildiği, davacı vekilinin temyizine ilişkin yapılan incelemede; davacı tarafından İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunda bulunulmadığı, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yoluna başvurmayan tarafın yani davacının, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından karşı tarafın istinaf başvurusunu yeni bir karar verilmeden reddedilmesi halinde Bölge Adliye Mahkemesi kararını müstekilen ya da katılma yolu ile temyiz hakkı olmadığı gerekçesi ile davacı tarafın temyiz isteminin kesin olarak reddine karar verildiği görülmüştür.
Davacı asıl alacak için açtığı davada faiz istememiş ise, faiz alacağından vazgeçmiş sayılamayacağı; diğer bir anlatımla davacı asıl alacağın ödenmesi için açtığı davada faiz isteme hakkını saklı tutmasa bile, sonradan faiz için ayrı bir dava açabilecektir. Faiz alacağı fer’ i nitelikte bir alacak olduğundan, ek dava yoluyla faiz istenmesi mümkündür. ( Emsal;——
Tüm doktrin ve Yargıtay tatbikatı ile benimsendiği üzere, faiz alacağı asıl alacaktan ayrı olarak takip ve dava edilmesi olanaklı olduğunda———
Fer’i haklar, borç ilişkisinin içerdiği alacak hakkının bir kısmı, bir parçası değildir. Asıl borca bağlı, asıl borç mevcut ve geçerli olduğu sürece geçerlidir ve asıl alacak ile birlikte doğar; varlığını sürdürür, onunla birlikte sona ererler. Feri hakların en önemlilerinden birisi de faizdir.
Kural bu olmakla beraber. Borçlar Kanunu işlemiş faizin devam edip etmeyeceği konusunda özel bir hüküm getirmiştir. TBK. m.l31/f.2’de, ” işlemiş faizin ve ceza koşulunun ifasını isteme hakkı sözleşmeyle veya ifa anına kadar yapılacak bir bildirimle saklı tutulmuş ise ya da durum ve koşullardan saklı tutulduğu anlaşılmaktaysa, bu faizler ve ceza koşulu istenebileceği” esası bulunmaktadır.
Bir başka anlatımla, asıl borç ifa veya sair bir suretle son bulmuş olsa bile, borcun ferisi olan faiz varlığını sürdürmekte ve alacaklı bunları talep edebilme hakkını yitirmemektedir.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla, mahkememizin ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, tarafların sulh olma imkanının bulunmadığının tespiti ile uyuşmazlık noktaları belirlenmiştir. Davalı vekili süresinde sunduğu cevap dilekçesi ile birlikte zamanaşımı def’ini ileri sürdüğü, faiz alacağı için asıl davanın tabi olduğu zamanaşımı süresinin geçerli olduğu, yani talep edilmeyen faiz alacağı yönünden zamanaşımı süresinin kesilmeyip işlemeye devam edeceği, davacıların—– tarihinde vefat ettiği, davacıların——–murislerinin bankada bulunan hesaplarının, murisin talimatı olmadan havale yapıldığını, para çekildiğini ve hesap açıldığını, davalı bankanın mirasçılara eksik ödeme yaptığından bahisle bakiye alacağının talep edildiği, söz konusu davanın 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu, zamanaşımı süresinin murisin vefat ettiği 14/03/2020 tarihinden itibaren başladığı, mahkememize konu davanın —– açıldığı, dolayısıyla zamanaşımı süresinin henüz dolmadığı anlaşıldığından zamanaşımı yönünden itirazın reddine karar verilmiştir. Tahkikat aşamasına geçilip, deliller toplanmıştır.
Faiz alacağı hakkında karar verilebilmesi için asıl alacağa ilişkin açılan davada verilen kararın ve asıl alacak miktarının henüz kesinleşmesinin gerektiği—– dosyasında kararın Yargıtay’dan geçtiği ve davalının temyiz itirazlarının reddine karar verildiği dolayısıyla asıl alacağın kesinleştiği, söz konusu kararda toplam alacağın —– tarihinden itibaren avans faiz yürütülmesine karar verildiği, bakiye 171.812,63 TL’lik kısma ıslah dilekçesinde faiz talebi olmadığından faiz yürütülmediği, ilk davada ıslah tarihinin 24/03/2016 olması nedeni ile ıslah edilen kısım yönünden faiz alacağının bu tarihten itibaren hesaplanması gerektiği, mahkememizde açılan davanın 13/03/2020 tarihli olması nedeni ile faiz hesabının bu tarihe kadar yapılması gerektiği, mahkememizce alınan kök raporda söz konusu bedele yasal faiz işletildiği, ancak söz konusu alacağa avans faiz işletilmesi —- tarihleri arasında avans faiz üzerinden hesaplama yapılmak üzere bilirkişiden ek rapor alındığı, bilirkişi raporunda 171.812,63 TL alacağın belirtilen tarihler arasında avans faiz üzerinden yapılan hesap sonucu faiz miktarının 94.049,75 TL olarak hesaplandığı, davacı vekili ıslah dilekçesi sunarak; asıl davada hükmolunan faiz alacağa avans faiz çekildiği, dava dilekçesinde talebin bu yönde olduğu ancak dilekçede talep edilen faiz alacağının niteliğine ilişkin muğlaklığın ortadan kaldırılması amacıyla 171.812,63 TL asıl alacağı avans faizi işletilmek sureti ile hesaplanan bedel olan 94.049,75 TL olarak ıslah ettiklerini beyan ettiği, ek raporda yapılan hesabın gerekçeli ve denetlenebilir olması sebebiyle hükme esas alındığı, davanın ıslah edilen miktar yönünden kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜNE,
———davalıdan alınarak davacıya verilmesine
2-Karar harcı 6.424,54 TL’den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 302,35 TL harcın mahsubu ile bakiye 6.122,19 TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
3-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 54,40 TL başvurma harcı ve 302,35 TL peşin harç olmak üzere toplam 356,75 TL harcın davalı taraftan tahsili ile davacı taraf ödenmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 117,00 TL tebligat ve müzekkere gideri, 700,00 TL bilirkişi olmak üzere toplam 817,00 TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
5-Davalı tarafından yapılan bir yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli —- göre belirlenen 12.884,73 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-7155 sayılı Kanun ile 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’na eklenen 18/A maddesinin 13.fıkrası ve yürürlükte bulunan Arabuluculuk Ücret Tarifes—– ücretinin davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
9-Dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Dair davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın taraflara tebliğinden 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.