Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/84 E. 2020/477 K. 01.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/84 Esas
KARAR NO : 2020/477
DAVA : Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 10/03/2020
KARAR TARİHİ: 01/10/2020
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında aşağıda detayları verilen bayilik sözleşmeleri kapsamında veya herhangi bir nedenle doğan borç ve risk bulunmamasına rağmen davalı şirket ———— tutarlı teminat mektubunu haksız ve kötü niyetli olarak nakte çevirttiği için davacı şirketin teminat mektubundan kaynaklı ——– tutarı ödemek zorunda kaldığını, anılan sözleşmeler veya başka bir nedene dayalı, davacının davalıya herhangi bir borcunun bulunmadığını bu nedenle teminat mektubunun ——— tarihinde, haksız olarak nakte çevrildiğinin tespitini ve haksız olarak nakde çevrilen teminat mektup tutarı olan, ———— tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsilini talep etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının yasal dayanaktan yoksun davasının öncelikle usulden, aksi halde esastan reddine karar verilmesi, huzurdaki davada ———- Mahkemesinin yetkisiz olduğunu, ——–Mahkemelerinin münhasıran yetkili olduğunu, bu nedenle davanın öncelikle yetkisiz mahkemede açılmış olması nedeniyle usulden reddini, davanın zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiğini, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı yana yükletilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava, bayilik sözleşmesi dolayısıyla verilen teminat mektuplarının haksız nakde çevrildiğinden bahisle davalıya borçlu olmadığının tespiti ve ödenen teminat mektubu tutarının iadesi talebine ilişkindir.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla ön inceleme duruşmasında dava şartları incelenmiş, davalı vekili süresinde verdiği cevap dilekçesinde yetki itirazında bulunmuş, taraflar arasında imzalanan sözleşme ile ——–mahkeme ve icra müdürlüklerinin yetkili kılınması sebebiyle —–mahkemelerinin yetkili olduğunu belirtmiştir. Davacı vekili ise davanın, davalının yerleşim yeri mahkemesinde açıldığını, mahkemenin yetkili olduğunu beyan ederek yetki itirazının reddini talep eetmiştir.
HMK’nın Yetki sözleşmesi başlıklı 17.maddesine göre; Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır. Bu hüküm uyarınca sadece tacirler veya kamu tüzel kişileri kendi aralarında yetki sözleşmesi yapabilirler. Tacir veya kamu tüzel kişisi olmayanlar; kendi aralarında yetki sözleşmesi yapamayacakları gibi tacir veya kamu tüzel kişileri ile de yetki sözleşmesi yapamazlar. Yetki sözleşmesi ile birden fazla mahkeme yetkili kılınabilir. Aksi kararlaştırılmamışsa, sadece sözleşmede belirtilen mahkemelerde dava açılması mümkündür.
HMK m. 17’nin ikinci cümlesine göre, “Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır”. Bu hükme göre, yetki sözleşmesi (veya yetki şartı) yapan taraflar, aksine bir düzenleme yapmamışlarsa, dava sadece yetki sözleşmesinde kararlaştırılmış olan mahkemede açılabilir. Diğer bir deyişle, aksi belirtilmediği sürece, HMK, yetki sözleşmesinde gösterilen mahkemenin münhasır yetkili mahkeme olacağını kabul etmiştir. Bu şekilde yapılmış olan yetki sözleşmesinin, münhasır yetkili olacağı, madde gerekçesinde de açıkça belirtilmiştir. Görüldüğü üzere, taraflar, salt bir münhasır yetki sözleşmesiyle, kanunun öngörmüş olduğu genel ve özel yetkili mahkemelerin yetkisini kaldırmış olmaktadırlar. Taraflar, bu sonucun ortaya çıkmasını istemiyorsa, yani genel ve özel yetkili mahkemelerin yetkisinin devam etmesini istiyorlarsa yetki sözleşmesinde bunu ayrıca belirtmek zorundadırlar. Buna göre, münhasır yetki sözleşmesinden kasıt, tarafların yetki sözleşmesi ile kararlaştırılan mahkemeden başka bir mahkemede dava açılamaması üzerinde anlaşmalarıdır. —————
Dosyamız arasında mevcut olan davacı ve davalı arasında imzalanmış ————-‘Bu sözleşmelerin yorumu ya da uygulamasından doğabilecek ihtilafların giderilmesinde —- Mahkeme ve İcra daireleri yetkilidir.” denilerek yetkili mahkemelerin ——- Mahkemeleri olarak belirtildiği, tacir olan taraflar arasında yapılan sözleşmedeki düzenleme dikkate alındığında, sözleşmede yetkiye ilişkin aksine başka bir hüküm de bulunmadığından ———- tarihli sözleşmenin 20. Maddesinde —mahkemelerinin yetkili kılındığı, mahkememizin davaya bakmasını gerektirecek herhangi bir kesin yetki kuralı da bulunmadığından —-Mahkemelerinin yetkili olduğu sonuç ve kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin YETKİSİZLİĞİNE, yetkili mahkemenin ——— Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğuna,
2-HMK 20. maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden sonra 2 haftalık süre içerisinde talep edilmesi halinde dosyanın ——— Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine, belirtilen süre içerisinde dosyanın gönderilmesi için talepte bulunulmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
3-HMK 331/2. maddesi uyarınca yargılama giderleri ve vekalet ücretinin yetkili mahkemede değerlendirilmesine,
HMK 345. Maddesi hükmü uyarınca kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 01/10/2020