Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/643 E. 2021/950 K. 15.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/643
KARAR NO : 2021/950

DAVA : İtirazın İptali (Hisse Alım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/12/2020
KARAR TARİHİ : 15/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hisse Alım Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı tarafın davalının elinde bulundurduğu dava dışı—— ait hisse senetlerinin satılıp devredilmesi hususunda ön anlaşmaya vardıklarını, davalının o günkü avukatlarından—- üzerinden karşılıklı görüşmeler yaptıklarını, bu anlaşma kapsamında müvekkilinin, davalıya farklı seferlerde olmak üzere toplam —-.ödeme yapmış olmasına rağmen davalının devri gerçekleştirmediğini, ödemeyi iade de etmediğini, bu konuda müvekkili tarafından yapılan çağrılara olumlu karşılık verilmediğini, davalının parayı uhdesinde tutarak kendisine mal edindiğini, paranın iadesi için davalı hakkında başlattıkları takibe davalının kötü niyetle itiraz ettiğini belirterek davalının itirazının iptali ile takibin devamına ve davalının %20’den aşağı olmamak üzere inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili ile davacı arasında imzalanan bir hisse devir sözleşmesi bulunmadığını, sunulan taslak metnin tarafların imzasını taşımadığını, davacının müvekkiline gönderdiği tutarı ileri de gerçekleşeceği umulan bir hisse devir sürecine istinaden ön alım avansı olarak gönderdiğini, bunun akabinde müvekkili ve davacının sözleşme şartlarına ilişkin olarak görüşmelere devam ettiğini, hisse bedeli yönünden ödenecek tutarların ciddi bir vadeye yayılmak istenmesi nedeniyle müvekkilinin davacıdan teminat talep ettiğini, teminat talebinin kabul edilmemesi üzerine sözleşme sürecinin son bulduğunu, gerçekleşmemiş bir sebebe bağlı olarak hesaba gönderilen tutarın sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca talep edilebileceğini, davacının ilk ödeme tarihinin 26/02/2016 ve son ödeme tarihinin de 15/04/2016 tarihi olup TBK 82 maddesi uyarınca ayrı ayrı zaman aşımına uğradığını, davacının sunduğu —- yazışmasının tarihinin dahi 25/04/2016 tarihi olduğunu, davacının varlığını iddia ettiği alacağın sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre zaman aşımına uğradığını, davacının alacağına ilişkin davasının reddi ile birlikte davacının kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini savunmuştur.
İNCELEME ve GEREKÇE : Dava, hukuki niteliği itibari ile; İİK.nun 67.maddesinde düzenlenen itirazın iptali davasıdır. Davacı açtığı davada davalı ile aralarında davalının elinde bulundurduğu dava dışı —hisse senetlerinin satılıp devredilmesi hususunda ön anlaşmaya varıldığını, davalının —- üzerinden karşılıklı görüşmeler yapıldığını, bu anlaşma kapsamında davalıya farklı seferlerde olmak üzere toplam 140.105 USD.ödeme yapılmış olmasına rağmen davalının devri gerçekleştirmediğini, ödemeyi iade de etmediğini, bu konuda yapılan çağrılara olumlu karşılık verilmediğini, parayı uhdesinde tutarak kendisine mal edindiğini, paranın iadesi için davalı hakkında başlatılan takibe davalının kötü niyetle itiraz ettiğini belirterek davalının itirazının iptali ile takibin devamına ve davalının %20’den aşağı olmamak üzere inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı ise taraflar arasında imzalanan bir hisse devir sözleşmesi bulunmadığını, sunulan taslak metnin taraf imzalarını taşımadığını, davacının gönderdiği tutarı ileride gerçekleşeceği umulan bir hisse devir sürecine istinaden ön alım avansı olarak gönderdiğini, bunun akabinde tarafların sözleşme şartlarına ilişkin olarak görüşmelere devam ettiğini, hisse bedeli yönünden ödenecek tutarların ciddi bir vadeye yayılmak istenmesi nedeniyle davacıdan teminat talep edildiğini, teminat talebinin kabul edilmemesi üzerine sözleşme sürecinin son bulduğunu, gerçekleşmemiş bir sebebe bağlı olarak hesabına gönderilen tutarın sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca talep edilebileceğini, davacının ilk ödeme tarihinin 26/02/2016 ve son ödeme tarihinin de 15/04/2016 tarihi olup TBK 82 maddesi uyarınca ayrı ayrı zaman aşımına uğradığını, davacının sunduğu e-posta yazışmasının tarihinin dahi 25/04/2016 tarihi olduğunu, davacının varlığını iddia ettiği sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre zaman aşımına uğramış alacağına ilişkin davasının reddi gerektiğini belirterek aynı zamanda kötü niyet tazminatına hükmedilmesini savunmuştur. Davacı, sözleşme kurulma iradesini yok sayarak talebin sebepsiz zenginleşme zaman aşımı süresi içine sokulmaya çalışılmasının kötü niyetli bir davranış olduğunu, olayda sebepsiz zenginleşme hükümlerinin uygulanamayacağını, ihtilaf konusuna uygulanacak zaman aşımının TBK 149 maddesine tabi olduğunu, ıslak imzanın atılmamış olmasının sözleşmenin kurulmadığını göstermeyeceğini, tarafların karşılıklı irade uyuşmasının sağlandığını, gönderilen avansın da davalının hisse senetlerini devretmesi için avans olarak aksi durumda iade edileceğine duyulan inanç kapsamında gönderildiğini ileri sürmüştür.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla mahkememizin 16/06/2021 günlü ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, tarafların sulh olma imkanı bulunmadığından uyuşmazlık noktalarının tespiti ile tahkikat aşamasına geçilmiş deliller toplanmak suretiyle karar verilmiştir.
Davacı şirket ile davalı arasında dava dışı —- senetlerinin davacıya satılıp devredilmesi hususunda görüşmelerin yapıldığı, davacının hisse devri karşılığı davalının hesabına —- ödeme gönderdiği uyuşmazlık konusu değildir. Davacının davalıya gönderdiği ödeme dekontlarınd—- yazdığı görülmüştür. Davacı ödeme dekontları yanı sıra 25/04/2016 tarihli e-posta yazışmasına dayanmıştır. Bu e-posta ekinde davacı ve davalı arasındaki hisse alımını düzenleyen sözleşme mevcut olup —– hisselerinin davacıya devrine ilişkin olduğu görülmüştür. Davalı esasen bu belgenin gönderildiğini ancak taraflarca imzalanmadığını, bu konuda aralarında yazılı bir sözleşme bulunmadığını, davacının parayı ön alım avansı olarak hesabına gönderdiğini, paranın gönderilmesinden sonra da görüşmelerin devam ettiğini ancak davacı tarafın hisse bedellerinin ödenmesini uzun vadeye yaymak istemesi karşısında davacıdan teminat göstermesinin istendiğini, davacının bu teklifi kabul etmemesi ile de görüşme sürecinin son bulduğunu, böylelikle taraflar arasında sözleşme akdedilmediğini, TBK 77 maddesi uyarınca gerçekleşmemiş bir sebebe bağlı olarak hesabına gönderilen tutarların sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre istenebileceğini, ödeme yapılan tarihler itibariyle TBK 82.maddesi uyarınca zaman aşımının gerçekleştiğini, sözleşme görüşmelerinin başlamasından sonra eski vekil tarafından davacı tarafa —- gönderildiğini, bundan kısa bir süre sonra yapılan revizeleri görüşmek üzere tarafların bir araya geldiğini ancak davacı şirketin yönetim kurulu başkanı —- görüşmeleri sonlandırdığını, 25/04/2016 tarihinden sonra da herhangi bir ödeme yapılmadığını, davacının 2016 yılı içinde sebepsiz zenginleşmeyi ve zenginleşeni öğrendiğini bu nedenle davanın zamanaşımına uğradığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Ön incelemenin tamamlanıp tahkikat aşamasına geçilmeden öncesinde HMK 142 maddesi uyarınca hak düşürücü süre ve zaman aşımı itiraz ve definin incelenmesi gerekmekte olup davalı yan süresinde zamanaşımı itirazında bulunduğundan öncelikle bu konuda taraf delilleri toplanıp tanıklar dinlenmiştir. Davalı yan sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayanmakta olup davacı ise sözleşme ilişkisinin kurulduğunu kabul ile TBK 146 ve 147/4 maddelerindeki zaman aşımı hükümlerine dayanmıştır.
Taraflar arasında hisse devri hususunda görüşmeler yapıldığı, bu konuda sözleşme hazırlandığı, ancak tarafların sözleşme maddeleri üzerinde müzakerelerini sürdürdükleri, imza aşamasına getirilip imzalanmış bir sözleşmenin ise bulunmadığı, davacının görüşmeler öncesinde davalının hesabına hisse senedi alımı ön avans bedeli adı altında ödeme yaptığı sabittir. Davacı bu ödemeleri taraflar arasında hisse devrinin gerçekleşeceği inancıyla yapmış, ancak devir sözleşmesi imzalanamamış ve devir gerçekleşmemiştir. Bu durumda ödenen tutar kadar davalının sebepsiz zenginleştiği kabul edilmiştir. Sebepsiz zenginleşmede zaman aşımı TBK 82 maddesinde düzenlenmiş olup sebepsiz zenginleşmeden doğan istem hakkı hak sahibinin geri isteme hakkı olduğunu öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde zenginleşmenin gerçekleştiği tarihten başlayarak 10 yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar. Mahkememizdeki dava 29/12/2020 tarihinde açılmış, davacı, davalı hakkında 15/09/2020 tarihinde ilamsız icra takibi başlatmıştır. O halde takip tarihinden geriye doğru 2 yıldan daha öncesinde davacının ödediği tutarı geri isteme hakkı olduğunu öğrendiğinin ortaya konulması gerekmektedir. Zamanaşımını ileri süren davalı taraf —görüşmelerin yapılıp son bulduğunu, bir daha bu konuda görüşme olmadığını savunurken davacı 2020 yılına kadar görüşmelerin sürdüğünü, bu konuda …— görevlendirdiklerini, görüşmelerin davalı —- ile yapıldığını ileri sürmüş ve .—— tanık olarak dinlenmesini ve karşı taraf vekili ile aralarında geçen ——– istenmesini talep etmiştir. Davalı vekili—- dilekçesinde … ile arasındaki görüşmelerin dava konusu sözleşme sürecine ilişkin olmadığını, — süreçler, sorulan sorular ve yanıtları ve müvekkillerinin hak ve menfaatlerine ilişkin olduğunu , 27/12/2019 tarihli genel kurul toplantısında kendisi tarafından sorular sorulup erteleme talep edildiğini, —- talep edildiğini, davacının iddia ettiği görüşmelerin tarihleri ile genel kurul tarihleri karşılaştırıldığında durumun anlaşılacağını ifade etmiştir.
Davacı tanığı olarak dinlenen … 10/11/2021 tarihli duruşmada aynen ” 2019 yılına ait —– kurul toplantısı ve sonrasında —-…– hisselerin devri hususunda aramızda —- gerçekleşmiştir. Bunların hepsini 08/11/2021 tarihli dilekçem ekinde dosyaya sundum.— — toplantısında olmuştur. Dolayısıyla ilk yemek yediğimiz — başlar, bu yazışmaların konusu davacının —- hisseleri devralmasına ilişkindir. —- dosyaya sunduğum evrakta söz konusu hisselerin alışına ilişkindir. Yazışmalar da bu teklif üzerinde dönen yazışmalardır. Yoksa genel kurulda sorulan sorulara ilişkin yapılmış görüşmeler değildir. Benim hisse devrine ilişkin hususa dahlim sunduğum—-olmuştur. Daha öncesinde ise şirket içinde bu hisselerin alımı ile ilgili ara ara görüşmelerin yapıldığı hususunda bilgim vardır. dedi.
Davacı vekili;—- ile hisse alımına ilişkin görüşmeler ne zaman ve niçin son bulmuştur sorulsun. Dedi.
Soruldu; —- Daha sonrasında o dönemde pandemi olduğu için mahkemeler kapalıydı— sonraki süreçte yazışma ve telefon görüşmeleri yaptık. Ancak bir ilerleme kaydedemedik. Mahkemeler açılınca da süreç kesildi ve iş mahkemeye yansıdı. Sonrasında bir irtibatımız olmadı. Dedi.
Davalı vekili; tanığın bu konu ile ilgili olarak ne zaman görevlendirildiği hususunun sorulmasını istiyorum. Dedi.
Soruldu ; ben bu görüşmeleri yapmak üzere —“şeklinde beyanda bulunmuş, 08/11/2021 tarihli dilekçe ekinde —— teklifi içerikli mail davalı ve dava dışı —- hisselerin devrine ilişkin bir teklif içermekte olup davalı vekili —- gönderilmiştir. Bu mailin kendisine iletildiği … tarafından —– tarafından da teklif dosyasının alındığı mesaj olarak iletilmiştir. Bu konu ile ilgili görüşmeler ilerleyen tarihlerde de devam etmiş en son — sunulmuştur.
Davalı tanığı ..– beyanında aynen ;”2007 yılından beri davalı ..— ortağı olduğu — muhasebe ve — olarak görev yapıyorum. Bu nedenle davalıyı tanırım. 2016 yılındaki taraflar arasındaki görüşmelerde hisse senetlerinin devri hususunda rakam, vade gibi bilgiler davalı tarafından bana verildi. Daha sonra ben davalı ile karşılıklı istişare yaptım. Rakamın yüksek olması, karşı tarafın ödeme konusundaki teklifi uzun vade içermesi nedeniyle bunun bir teminata bağlanması gerektiğini konuştuk. Daha sonra davalı davacı şirketin sahibi — görüşmeye gitti ve davalı akşam üstü şirkete döndüğünde hisse devir bedeli ödemesi nedeniyle kendilerine herhangi bir teminat, çek, senet vermediklerini ve davacı tarafın masadan kalktığını söyledi. Görüşmelerde teminat olmadığı için o gün itibariyle sonlandı. Bu benim anlattığım görüşme 2016 yılı mayıs ayında yapıldı diye hatırlıyorum. Bu tarihten sonra taraflar arasında hisse devrine ilişkin herhangi bir görüşme yapıldığına dair duyduğum ve bildiğim bir şey yoktur. Olsa idi bilirdim. Çünkü davalının tüm muhasebe ve finans işlerine ben bakıyorum. Dedi.
Davalı vekili; dava dışı —- genel kurul toplantısı sonrasında yapılan görüşmelerden tanık haberdardır. Bu konunun sorulmasını talep ediyorum. Dedi.
Tanık ; söz konusu genel kurul toplantısından sonra … ile … ile yapılan görüşmelerden haberdarım. —- yönetimi, genel kurulda tespit ettiğimiz —- birbirini tutmaması, uzun yıllar kar açıklanmaması gibi pek çok konuda genel kurul sonrasında — davalının vekili olarak tayin ettik ve bu konuları —görüştüler. Yapılan görüşmeleri … bize aktardı. Görüşmelerin içeriği benim bildiğim şirketin yönetimi ve yukarıda saydığım diğer nedenlerdir. Fakat bir ilerleme kaydedilmemiştir. Dedi.
Davacı vekilinin istemi üzerine soruldu; … ile —– yılının sonu ve sonraki yılın başında görüştüler diye hatırlıyorum. Yine bildiğim kadarıyla — görüşmeyi yemekte yaptılar. Ondan sonraki görüşme yanılmıyorsam ofiste oldu. Başkaca yüz yüze bir görüşme olmadı. Bunun dışında bana söylediğiniz 01/04/2020 tarihli e posta içeriğine dair bir bilgim yoktur.”demiştir.
Sunulan deliller, iki tarafın dinlenen tanıklarının beyanları bir arada değerlendirildiğinde hisse devri konusunda tarafların 01/04/2020 tarihi itibariyle ve sonrasında da görüşmeye devam ettikleri, dolayısıyla gerek takip gerekse dava tarihi itibariyle zamanaşımının dolmadığı, davalının aksi iddiasını ispatlayamadığı sonucuna varılarak davalının zamanaşımı itirazı reddedilmiş, tahkikat aşamasına geçilmiştir.
Dosyada toplanan deliller, taraf beyanları bir arada değerlendirildiğinde dava dışı —- hisselerinin devri konusunda davanın tarafları arasında görüşmeler yapıldığı, bu nedenle davacının, davalının hesabına toplam —— olarak gönderdiği, bu paranın davalı hesabına geçtiğinin davalının da kabulünde olduğu, ancak hisse devrinin gerçekleşmediği, davacının davalıya gönderdiği paranın sebebinin kalmadığı, davacının ödediği tutarı istemekte haklı olduğu, davalının takibe haksız yere itiraz ettiği, alacağın likit olduğu sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-DAVANIN KABULÜNE,
Davalının— sayılı takip dosyasında itirazının iptaline, takibin aynen devamına,
Hükmedilen tutarın %20’si oranında 209.919,32 TL inkar tazminatının davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
2-Karar harcı 72.513,35 TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 12.878,89 TL ile icra dosyasına yatırılan 5.249,45 TL. harcın mahsubu ile bakiye 54.385,01 TL harcın davalıdan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
3-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 12.878,89 TL harcın davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 62,20 TL ilk masraf, 161,50 TL tebligat ve müzekkere gideri, olmak üzere toplam 223,70 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
5-7155 sayılı Kanun ile 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununa eklenen 18/A maddesinin 13.fıkrası ve yürürlükte bulunan — tarafından karşılanan 660,00 TL.arabuluculuk ücretinin davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
6- Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde—- belirlenen 69.961,50 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacı ve davalı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı ve davalı tarafa iadesine,
HMK 345. Maddesi hükmü uyarınca kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.