Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/619 E. 2022/759 K. 01.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/619 Esas
KARAR NO : 2022/759

DAVA : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/12/2020
KARAR TARİHİ : 01/11/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Davalı Şirkete Ait —–Sicil Numaralı —– sahasında Davacı şirketçe “—— yapılması ve “Nihai Rapor” hazırlanması konusunda anlaşma yapıldığını, Anlaşma öncesi 03.08.2018 Tarihinde Davalı Şirkete Toplam tutarı 393.500.-TL olan Bütçe Teklifi gönderildiğini, ardından yapılan görüşmeler sonrasında teklifin revize edilerek 03.09.2018 tarihinde Toplam Tutarı 383.000.-TL olan Revize Bütçe Teklifinin gönderildiğini, Verilen Tekliflerde Toplam Fiyatların tahmini, birim fiyatların ise net olarak verildiğini, ayrıca KDV tutarının hariç olduğunun belirtilmiş olduğunu, Ancak Sözleşmede 500 Mt üzerinden hesaplanan Sondaj Çalışmaları sahada yapılan çalışmalar sonrası 524,50 Mt olarak gerçekleşmiş ve 10 Numune üzerinden hesaplanan ——30 numune olarak yapıldığını, bu nedenle tahmini bütçe 383.000.-TL olarak hazırlanmış ise de gerçekleşen reel bütçenin 406.800.-TL olduğunu, gerçekleşen bütçe üzerinden davalı şirkete—— Raporu’ nun gönderilmiş olduğunu, KDV Eklendiğinde ise projenin toplam fiyatının 480.024,00 TL olarak gerçekleştiğini ve bu tutar üzerinden düzenlenen 13.09.2019 Tarihli,—– Nolu Faturanın davalı şirkete gönderildiğini, davalı şirketin bu faturayı ticari defterlerine işlediğini ve tarafların bu durumu karşılıklı ——Formu beyanıyla teyit ettiğini, davalı Şirketin ise ödemelerini, teklif koşullarında yapmadığını, sunulan teklifte başlangıçta ödemenin %50′ si, Raporun Digital Baskı yoluyla sunumundan önce ise faturaya istinaden diğer 50′ sinin yapılması gerektiğini, fakat Davalı Şirketin Teklifin gönderildiği 03.08.2018 tarihinde 70.000.-TL ödediğini ve ilk 50 koşuluna uymadığını, buna rağmen projeye başlandığını, jeofizik çalışmaları bittikten sonra da Sondaj çalışması başlamadan önce 18.04.2019 Tarihinde 170.000.-TL ödediğini, İyi niyet çerçevesinde işe devam edildiğini ve Nihai Raporun hazırlanarak 16.09.2019 Tarihinde Digital Baskı olarak davalı şirket ilgililerinin E-Posta hesaplarına gönderilmiş olduğunu, nihai rapor sunulmuş ve 16.09.2019 tarihinde davalı şirkete teslim edilmiş olmasına rağmen davalı şirketin faturadan kalan 240.024,00 TL Borcunu ödememiş olduğunu, bunun üzerine davalı şirket aleyhine İcra takibi yapılarak ödeme emri gönderildiğini, ancak davalı şirketin hiçbir gerekçe göstermeksizin alacağa ve faize itiraz ederek takibi durdurmuş olduğunu, Bütçe teklifine göre davalı şirketin en geç 16.09.2019 tarihinde faturadan kalan ödemeyi yapmış olması gerektiğini, ödeme tarihi taraflarca kararlaştırılmış olduğundan davalı şirketi temerrüde düşürmeye gerek olmadığını, nihai raporun teslimiyle temerrüdün gerçekleştiğini, bu nedenle davalı şirketin faize itirazının yerinde olmadığını, Fatura tarihi olan 13.09.2019 Tarihinden sonraki 8 güne faiz işletilmemiş, faiz başlangıç tarihi 21.09.2019 tarihi kabul edilerek ve yapılan işin ticari tarafların tacir olduğu dikkate alınarak Avans İşlemlerinde uygulanan reeskont faiz oranı üzerinden faiz hesaplandığını, Davalı ile yapılan Arabuluculuk görüşmelerinden de sonuç alınamadığını ve anlaşamama tutanağının ekte sunulduğunu beyan ve iddia ederek, davalı Şirketin Vaki İtirazının İptali ile Takibin işlemiş ve işleyecek faiziyle devamına, en az % 40 İnkâr Tazminatına hükmedilmesine, Yargılama Giderleri ve Vekalet Ucretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
SAVUNMA:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle:
Davalı Şirketçe, HMK.116′ da sayılan İlk İtirazların ileri sürülmediği ve duruşmalara iştirak edilmediği görülmüştür.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava, taraflar arasında —–Faaliyetleri yapılması ve nihai rapor hazırlanması konusunda yapıldığı iddia olunan anlaşmaya istinaden yapılan iş ve hizmet karşılığında düzenlenen 13/09/2019 tarihli —— numaralı faturanın bakiye bedelinin tahsili için başlatılan takibe yapılan itirazın iptali davasıdır.
7155 sayılı Yasa ile 6102 sayılı Yasaya 5/A maddesi eklenerek ticari davalarda arabuluculuk dava şartı haline getirilmiş olup, mahkememizdeki dava 18/12/2020 tarihinde açılmakla davacının dava şartı arabuluculuk koşulunu yerine getirdiği görülmüştür. Aynı Yasa ile 6325 sayılı Kanuna dava şartı arabuluculuk başlığı ile 18/A maddesi de eklenmiş olup bu madde uyarınca yapılan incelemede davacının arabulucuya başvurduğu, 02/11/2020 tarihinde yapılan toplantıya tarafların katıldığı, 02/11/2020 tarihinde yapılan toplantı neticesinde tarafların anlaşamadıklarına ilişkin arabuluculuk son tutanağının da düzenlenmiş olduğu görülmüştür.Dilekçeler aşaması tamamlanmakla, mahkememizin ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, tarafların sulh olma imkanının bulunmadığının tespiti ile uyuşmazlık noktaları belirlenerek tahkikat aşamasına geçilip, deliller toplanmıştır.
——sayılı icra dosyasının incelenmesinde; Davacı takip alacaklısı şirket, davalı takip borçlusu şirket aleyhine 14.01.2020 Tarihinde dayanağı “21.,09.2019 Faiz başlangıçlı 13.09.2019 ——Fatura” olan 240.000.- Asıl ve 14.253,70 TL İşlemiş Faiz olmak üzere Toplamda 254.253,70TL alacağının, 413,75 ve —–. Ticari Avans faiziyle birlikte tahsili için İlamsız Takip Yoluyla icra takibine başvurulduğu, Davalı Takip Borçlusu Şirketin 21.09.2019 tarihinde tebellüğ ettiği ödeme emrine karşılık ilgili icra müdürlüğüne vekilleri vasıtasıyla 22.09.2019 —- yasal süresinde vermiş oldukları İtiraz Dilekçesiyle, Müvekkili Şirketin Takip Alacaklısı Şirkete herhangi bir borçları bulunmadığını beyanla, Borca, imzaya faize, faiz oranına ve Takip Ferilerine İtiraz ederek Takibin durdurulmasını talep ettikleri görülmüştür.
Tüm dosya kapsamının ve tarafların 2018 – 2019 – 2020 yıllarına ilişkin ticari defter ve dayanak kayıtlarının incelenerek davacının takip tarihi itibariyle alacağının olup olmadığı varsa miktarının tespiti için —-oluşan heyetten alınan bilirkişi raporunda özetle; Dava dosyası, dosyaya sunulan bilgi ve belgeler ile Davacı Şirketin Usul ve Yasaya uygun tutulmuş ticari Defterlerindeki Kayıtları ve Müstenidatları Üzerinde yapılan inceleme sonucuna göre, Davacı Şirketin 240.000,00 TL asıl ve 14.253,70 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 254.253,70 TL alacak talebi üzerinden harçlandırmak suretiyle İtirazın İptali istemiyle davalı şirket aleyhine ikame etmiş olduğu işbu itirazın iptali davasında, tarafların tacir olduğu ve aralarında yazılı bir sözleşmeye dayalı ticari ilişki bulunduğu, dosya kapsamı ve davacı şirketin usul ve yasaya uygun tutulduğu tespit edilen ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi neticesinde, davacı şirketin davalı şirketten, 13.09.2019 tarihli, —— nolu faturanın bakiyesinden kaynaklı olarak 240.024,00 TL asıl alacaklı durumda bulunduğu, dava dosyasına konu olan tüm mühendislik ve danışmanlık çalışmaların bu kapsam dahilinde yapıldığını beyan ile mütalaa etmişlerdir.Tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun “Ticari defterlerin ibrazı ve delil olması” başlıklı 222. Maddesinde “—–Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.——” şeklinde belirtilmiş olup Kanundaki bu hükme göre somut olayda, davacı ve davalı tarafın defterlerini ibraz etmeleri ve incelenmesi için Mahkememizce verilen günde davalı taraf defterlerini sunmadığı için inceleme yapılamamış, sadece davacının defterleri incelenmekle bilirkişi raporunda da belirtildiği gibi defterlerin açılış kapanış onaylarının yapıldığı, eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulduğu ve kayıtların birbirini doğrular nitelikte olması nedeniyle delil olarak kabul edilmesi ve karşı tarafın da kendi defterlerini ibraz etmemesi nedeniyle de sahibi lehine delil olarak kabul edilmesi gerektiği anlaşılmıştır.Yapılan yargılama, toplanan deliller, alınan bilirkişi raporu ile davacı ile davalı arasında —— faaliyetleri yapılması ve nihai rapor hazırlanması hizmeti kapsamında bir ticari ilişkinin bulunduğu ve bu doğrultuda ilgili işlerin defter ve vergi kayıtlarına, dosyaya sunulan sözleşme, işin tamamlanması gereken belgelerin kapsamına göre yapıldığı, yapılan iş sonucunda davacı tarafça düzenlenip defterlerine kaydedilen 13.09.2019 tarihli ve —— numaralı fatura nedeniyle davalı taraftan alacağının bulunduğu, gönderilen bu faturaya yapılan eksik ödemeler sonucu oluşan borç nedeniyle davacının alacaklı konumda olduğunun bilirkişi raporu ile de sabit olduğu, davalının ödeme yapmaması nedeniyle davacı tarafın icra takibi başlattığı, davalının takibe itirazı nedeniyle de iş bu davanın açıldığı, davalı tarafından borcun ödendiğine veya borcun bulunmadığına dair herhangi bir savunma ileri sürülmediği ve bu hususta delil sunulmadığı, davalının Mahkememizce tayin edilen inceleme gününde ticari defterlerini ibraz etmediği için incelenemediği, bu nedenle davacı tarafın defterlerinin ve dayanak kayıtlarının kendi lehine olacak şekilde delil olarak kabul edildiği ve sonuç itibari ile bilirkişi raporu ile yapılan hesaplamanın gerekçeli ve denetlenebilir nitelikte olduğu, davacının takip tarihi itibariyle davalıdan talep edebileceği tutarın belirlendiği anlaşılmakla davanın asıl alacak miktarı ve işlemiş faiz yönünden kabulüne dair karar verilmiştir.
İcra İnkar tazminatı açısından ise; 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 67/2 maddesi uyarınca, icra inkar tazminatına hükmedilmesi için öncelikle usulüne uygun olarak geçerli bir icra takibinin yapılması, borçlunun süresi içerinde ödeme emrine itiraz etmesi, itirazın iptali davasının 1 yıllık süre içerisinde açılması ve borçlunun haksızlığına karar verilmesi gerekir. Davacı dosya kapsamında geçerli bir icra takibini başlattığı, itiraz süresi içerisinde davalının ödeme emrine itiraz ettiği ve yine itirazın iptali davasının hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır. Borçlunun haksızlığından kasıt ise alacak miktarının likit yani belirlenebilir olmasıdır. Borçlu şayet alacak miktarını belirlemek için bütün unsurları biliyor ise alacağın likit sayılmaktadır. Ayrıca borçlunun icra takibine kötü niyetle itiraz etmesi şartı da kanunda aranmamajtadır. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 67/2 maddesinde açıkça hükmolunan meblağın %20’sinden aşağı olmamak üzere uygun bir tazminata mahkum edileceği belirtildiğinden her ne kadar davacı icra inkar tazminatını %40 oranında talep etmiş ise de takip tarihinin 05.07.2012 den sonra olması da göz önüne alınarak yukarıdaki tüm açıklamalar ışığında bu talep değerlendirildiğinde davalının takibe itirazında haksız ve alacağın likit oluşu gözününde bulundurularak hükmedilen tutarın %20’si oranında inkar tazminatının davalıdan tahsiline dair karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜNE,
1-Davalının —— Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptaline, takibin 240.000,00 TL asıl alacak ve 14.253,70 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 254.253,70 TL üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %13,75 oranında ve değişen oranlarda avans faiz işletilmesine,
2-Alacak likit olmakla hüküm altına alınan 240.000,00 TL asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya dair talebin reddine,
3-Alınması gereken 17.368,07 TL karar harcından davacı tarafça peşin olarak yatırılan 3.070,76 TL harcın mahsubu ile bakiye 14.297,31 TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
4-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 54,40 TL başvurma harcı ve 3.070,76 TL peşin harç olmak üzere toplam 3.125,16‬ TL harcın davalı taraftan tahsili ile davacı taraf ödenmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 101,80 TL posta, tebligat ve müzekkere gideri ile 3.200 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 3.301,80 TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
6-Davalı tarafından yapılan bir yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli —– vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-7155 sayılı Kanun ile 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’na eklenen 18/A maddesinin 13.fıkrası ve yürürlükte bulunan Arabuluculuk Ücret Tarifesi uyarınca Hazine tarafından karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
9-Dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,HMK 345. Maddesi hükmü uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluklarında verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.