Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/615 E. 2020/738 K. 18.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/615 Esas
KARAR NO : 2020/738

DAVA : Menfi Tespit (Abone Sözleşmesi)
DAVA TARİHİ : 17/12/2020
KARAR TARİHİ : 18/12/2020

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Abone Sözleşmesi) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;Müvekkili aleyhine davalı şirket tarafından ——– Esas numaralı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalı tarafından başlatılan söz konusu icra takibine konu alacakların kesinlikle hiçbir hukuki dayanağı olmadığını, müvekkilinin —- kaybettiğini, kaybolan /çalınan kimlik kartı ile ilgili olarak kaybolmayı takip eden kısa bir zaman dilimi içinde müvekkili adına takibe konu —————– farklı hat daha açıldığını, bu hatların açılışına ilişkin belgelerdeki imzaların müvekkili …— ait olmadığını, dolayısıyla müvekkilinin davalı şirkete sözkonusu takibe konu olabilecek bir borcu bulunmadığını, taraflarınca takipten haberdar olduktan sonra e-devlet üzerinden yaptıkları incelemede; 25.03.2020 tarihinde aynı gün içinde müvekkili adına davacı şirketten 5 ayrı hat alındığını tespit ettiklerini, müvekkilinin aynı gün içerisinde 5 farklı telefon hattı açtırmasının, müvekkilin kişiliği ve sosyal durumu göz önüne alındığında hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, zira müvekkilinin uzun yıllardır kullandığı tek bir telefon hat ve numarası olduğunu beyan etmiş, tedbiren ve takdiren teminatsız olarak dava konusu icra takibinin durdurulmasına, müvekkilinin borçlu olmadığının tespiti ile davanın kabulüne, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalıya yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Savunma :
Dava dilekçesi davalı şirkete tebliğe çıkartılmamıştır.
İNCELEME ve GEREKÇE :
Dava, menfi tespit talebine ilişkin olup davacı, takibe dayanak yapılan abone sözleşmesindeki imzanın kendisine ait olmadığını, imzanın sahte olduğunu, davalıdan böyle bir hizmet almadığını, sahte imza ile düzenlenmiş hizmet ve abonelik sözleşmesi nedeniyle borçlu olmadığının tespitini talep etmiştir.
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunun 4.maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için ya uyuşmazlık konusu işin, tarafların her ikisinin birden ticari işletmesi ile ilgili olması yada tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesi ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunun veya diğer kanunlarda o davaya ——Mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme bulunması gerekir.
Diğer taraftan 6102 sayılı TTK’nın 19/2 maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri içinde ticari iş sayılması davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, 6102 sayılı TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar dışında, ticari davayı ticari iş esasına göre değil ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
6335 Sayılı Kanununun 2.maddesi ile değişik 6102 Sayılı TTK ‘nın 5.maddesi uyarınca ticari davalar Asliye Ticaret mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, Asliye Ticaret Mahkemeleriyle diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki 6762 Sayılı Türk Ticaret Kanunununda ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 6335 Sayılı kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı HMK’nın 1.maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce ve istinaf aşamasında Bölge Adliye Mahkemeleri tarafından re’sen incelenir.
Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz. Mahkeme duruşma yapmadan, yani taraflara tebligat yapıp onları dinlemeden dosya üzerinden de görevsizlik kararı verebilir. Taraflar da yargılama bitinceye kadar görev itirazında bulunabilirler. Görev itirazı yapılmış ise veya yapılmamış olsa bile re’sen mahkeme, ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip, karara bağlamalıdır.
Somut olayda, davacı abonelik sözleşmelerindeki imzaların kendisinin elinden çıkmadığını ileri sürmekte olup, dosya kapsamına göre davacının şahıs olduğu, aboneliğe konu hattın davacının adına açıldığı, davacının tacir olduğu yada uyuşmazlığın davacının ticari işletmesini ilgilendirdiği yönünde bir iddia olmadığı anlaşıldığından ve uyuşmazlığın niteliği itibariyle, görevli mahkemenin Asliye—- Mahkemesi olduğu anlaşıldığından mahkememizin görevsizliğine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. (Yargıtay— Yargıtay ——- K)
Gereği Düşünüldü;
1-Dava dilekçesinin görev nedeniyle reddine, MAHKEMEMİZİN GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Görevli mahkemeninin İstanbul Anadolu Nöbetçi — Mahkemeleri olduğuna,
3-HMK 20.maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden sonra 2 haftalık süre içerisinde talep edilmesi halinde dosyanın görevli İstanbul Anadolu Nöbetçi—- Mahkemesine gönderilmesine belirtilen süre içerisininde dosyanın gönderilmesi için talepte bulunmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına,
4-HMK’nun 331/2 maddesi uyarınca yargılama giderleri ve vekalet ücretinin görevli mahkemede değerlendirilmesine,
Dair, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere dosya üzerinden karar verildi.