Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/55 E. 2021/291 K. 14.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/55
KARAR NO : 2021/291

DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/02/2020
KARAR TARİHİ : 14/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; ——– davalıların sözleşmeyi ——–kefil sıfatı ile imzaladıklarını, kredi borcunun geri ödenmesine ilişkin edimler yerine getirilmediğinden ihtarname keşide edilerek hesabın kat edildiğini, ancak verilen süre zarfında borcun ödenmediğini, muaccel hale gelen borcun ödenmesi amacıyla davalılar hakkında —— dosyası ile takip başlatıldığını, takibin davalıların haksız ve kötü niyetli itirazı ile durduğunu belirterek davalıların itirazlarının iptali ile takibin — üzerinden devamına, alacağın %20’sinden az olmamak üzere davalıların icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA : Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkillerinin davacıya karşı borcu bulunmadığını, davacının kefalet sözleşmesine dayanarak icra takibi başlatmasının yasal olarak mümkün olmadığını, asıl borçlu şirkete yapılmış usulüne uygun bir ihtarın olmadığını, asıl borçluya gönderilen ihtarın iade olduğunu, ihtarname ve tebligatların müvekkillerine usulsüz olarak tebliğ edildiğini, davacı tarafından dava dışı asıl borçlu şirkete başlatılan ipotek takibinin iptal edildiğini, alacağın rehin ile güvence altına alındığını, rehnin paraya çevrilmesinden önce kefil olan müvekkillerine başvurulamayacağını, müvekkillerinin temerrüde düşürülmediğini, talep edilen faizin usul ve yasaya aykırılık teşkil ettiğini ileri sürerek davanın reddi ile davacının %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini savunmuştur.
İNCELEME ve GEREKÇE : Dava, hukuki niteliği itibari ile; İİK.nun 67.maddesinde düzenlenen itirazın iptali davasıdır. Davacı—– doğan alacağının tahsili için müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla sözleşmeyi imzalayan davalılar hakkında başlattığı ilamsız icra takibine davalıların haksız yere itiraz ettiğini belirterek davalıların itirazının iptali ile takibin devamına ve davalıların inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar ise TTK 586 maddesindeki koşulların kendileri yönünden oluşmadığını, kat ihtarının asıl borçluya usulüne uygun tebliğ edilmediğini, aynı şekilde kefillere de usulüne uygun kat ihtarı gönderilmediğini, dolayısıyla muaccel bir borçtan söz edilemeyeceğini davacının asıl borçlu hakkında başlattığı ipotek talebinin iptali olduğunu, ipotekle temin edilen borç için ipotek paraya çevrilmeden kefiller hakkında takip yapılamayacağını, temerrüde düşürülmediklerini bu yüzden işlemiş faiz istenemeyeceğini savunmuş, kötü niyet tazminatı talep etmiştir.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla mahkememizin 16/09/2020 günlü ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, tarafların sulh olma imkanı bulunmadığından uyuşmazlık noktalarının tespiti ile tahkikat aşamasına geçilip deliller toplanarak bilirkişi raporu alınıp sonuca gidilmiştir.
——- sayılı takip dosyasında ödeme emrinin tebliği ile davalıların takibe süresinde itiraz ettikleri, itiraz dilekçelerinin davacı tarafa tebliğ edilmediği, mahkememizde açılan davanın süresinde olduğu anlaşılmıştır. Takip dosyasında toplam 16.193.680,65 TL.için talepte bulunulduğu, davacının dava açarken —–itirazın iptali ve takibin devamına karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
Dosyaya sunulan delillerden davacı banka ile dava dışı———- sözleşmeyi müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıkları, limitin 35.000.000,00 TL:olduğu, her iki davalının kefalet sözleşmesinin TBK 583 maddesindeki şekil koşullarını taşıdığı görülmüştür. Davalı——-asıl borçlu şirketin ortağı olduğundan TBK 584/3 maddesi uyarınca eş rızasına gerek olmadığı da tespit edilmiştir.
Dava banka kredi borcunun ödenmediğini belirterek—- itibariyle kat ettiklerini belirtip 1 gün içinde borcun ödenmesi ve — depo edilmesi ihtarında bulunmuştur. Bu ihtarname asıl borçlu şirkete 07/03/2018 tarihinde tebliğ olmuş, aynı ihtarnamenin davalı —- adına çıkarılan tebligatın ise adreste tanınmadığı belirtilerek iade olduğu anlaşılmıştır. Davalılar vekili cevap ve 2.cevap dilekçesinde TBK 586 maddesindeki koşulun gerçekleşmediğini müvekkiline başvurulabilmesi için borçlunun ifada gecikmesi ve ihtarın sonuçsuz kalması ya da açıkça ödeme güçlüğü içinde olması gerektiğini, davacının gönderdiği ihtarname, tebliğ — incelendiğinde asıl borçluya yapılan tebligatın usulsüz olduğunu, tebligatın iade olduğunu, aynı şekilde müvekkiline gönderilen ihtarların ve tebligatında usulsüz olduğunu belirtmiştir.
İlgili —- incelendiğinde asıl borçlu şirket ile davalı şirkete ihtarnamenin “—, kendisinin –olduğunu beyan eden —- tebliğ edildi”şerhi ile tebliğ edildiği görülmüştür. Bilirkişi raporundan sonra davalılar vekilince sunulan rapora itiraz dilekçesinde davalılar vekili bu kez gerek müvekkili şirketin gerekse asıl borçlu—bulunmadığını, daimi çalışanı olmadığını bildirmiştir. Davacı vekili davalı yanın bu itirazlarını kabul etmediklerini, — kayıt dışı olarak pek çok kişinin çalıştığını, kayıt dışı çalışan kişilere tebligat yapılmasına engel bir düzenleme bulunmadığını belirtmiştir. Gerek asıl borçlu şirket gerekse davalı şirkete gönderilen tebligatlar şeklen incelendiğinde Tebligat Kanunu hükümlerine uygun şekilde şerh verilerek tebligat yapıldığı, şeklen geçersiz bir tebligat söz konusu olmadığı anlaşılmış, davalının cevap ve ikinci cevap dilekçesinde tebligatı alan ——- şirket çalışanı olmadığı yönünde bir savunmaya dayanmadığı bu durumda HMK 141/1 maddesindeki kısıtlamaya tabi olduğu, HMK 141/2 maddesine göre açık muvafakat yahut ıslah durumuda söz konusu olmadığından davalıların ihtarnamenin usulsuzlüğüne yönelik iddialarının yerinde olmadığı kabul edilmiştir. Öte yandan davalılardan — gönderilen kat ihtarı tebliğ edilemediğinden bu davalı yönünden temerrüdün takip tarihi itibariyle oluştuğu, hesap kat tarihinden itibaren takip tarihine kadar işleyen akdi faizden limit dahilinde sorumlu olacağı da mahkememizce kabul edilmiştir.
Davalı yanın bir diğer itirazı da ihtarnamenin usulüne uygun tebliğ edilmemesi nedeniyle borcun muaccel olmadığı yönünde ise de hesabın katı borcu muaccel kılmaya yeterli olup ihtarın tebliği temerrüdü ilgilendiren bir husus olmakla davalıların bu itirazı da yerinde görülmemiştir.
Davacı tarafça asıl borçlu hakkında — dosyada ipotek takibi başlatıldığı, bu takibin —- sayılı dosyasında verilen kararla iptal edildiği dolayısıyla rehnin paraya çevrilmesinden önce müteselsil kefillere başvuruda bulunulamayacağı yönündeki davalı savunması da mahkememizce değerlendirilmiş, incelenen— asıl borçlu şirket olup — müteselsil kefillerin borcunu teminat altına almadığı anlaşılmıştır. Bu durumda TBK 586/1 maddesi uyarınca davacının davalılar hakkında icra takibi yapma hakkının bulunduğu kabul edilmiştir.—
Davalılar vekilinin bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde dile getirdiği bir diğer itiraz sebebi ise davaya konu takip ile mükerrer ilamsız takip bulunduğu dolayısıyla itirazın iptali davası için dava şartının gerçekleşmemesi nedeniyle davanın reddi gerektiğine ilişkindir. Davacı taraf davalılar yanı sıra dava dışı —–hakkında ilk olarak ———————–dosyada icra takibi başlatmış, itirazlar üzerine ——– esas da ise ——————hakkında itirazın iptali davalarını açmıştır.———–davalıların icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı yerinde görülüp davanın reddedilmesi ile davacı vekili —– tarihinde talep açarak davalılara yönelik takibin tefriki ile dosyanın yetkili icra müdürlüğüne gönderilmesini talep etmiş,— Müdürlüğü talep gibi işlem yaparak davalılar hakkındaki dosya kaydının kapatılmasına, davalı borçlular tarafında yapılan yetki itirazının alacaklı tarafça kabulü nedeni ile takip dosyasının —- gönderilmesine karar vermiştir. Bunun üzerine açılan—- sayılı takip dosyasında tekrar ödeme emri düzenlenerek davalılara gönderilmiş, itiraz üzerine mahkememizdeki iş bu dava açılmıştır. Dolayısıyla mükerrer bir takipten söz edilemeyeceğinden artık—— dosyasında davalılar hakkında devam eden bir takip bulunmadığından davalıların bu itirazının da reddi gerekmiştir.
Mahkememizce alınan bilirkişi raporunda davacının davalılardan takip tarihi itibariyle ve takip tarihinden sonra yapılan ödemeler gözetilerek ödeme tarihi itibariyle oluşan alacağının hesaplanması davacının talebiyle bağlı kalınmak suretiyle yapılmış, davacı vekili rapora bir itirazları bulunmadığını beyan etmiştir. Alınan bilirkişi raporu ve içeriği hesaplama mahkememizce de yerinde görülerek hükme esas alınmış, son ödeme tarihindeki borç miktarına itibar edilerek davanın kabulüne karar verilmiş ve ayrıca davalıların takibe itirazında haksız ve alacağın likit oluşu gözönünde bulundurularak davacı lehine inkar tazminatına hükmedilmek suretiyle aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-DAVANIN KABULÜNE,
Davalıların —- sayılı takip dosyasında itirazının 15.133.262,71 TL asıl alacak, 152.220,61 TL işlemiş temerrüt faizi olmak üzere toplam 15.285.483,32 TL üzerinden iptali ile takibin bu tutar üzerinden devamına, asıl alacağı 31/01/2019 son ödeme tarihinden itibaren %36 oranında temerrüt faizi ve %5 gider vergisi uygulanmasına,
Hükmedilen tutarın %20’si oranında 3.057.096,66 TL inkar tazminatının davalılardan tahsili ile davacıya ödenmesine,
2-Karar harcı 1.044.151,36 TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 180.069,45TL ile icra dosyasına yatırılan 80.968,40 TL.harcın mahsubu ile bakiye 783.113,51 TL harcın davalılardan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
3-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 180.069,45 TL harcın davalılardan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 62,20 TL ilk masraf, 116,50 TL tebligat ve müzekkere gideri, 1.500,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.678,70 TL yargılama giderinin davalılardan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
5-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli — —- esaslara göre belirlenen — vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
HMK 345. Maddesi hükmü uyarınca kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalılar vekilinin yüzlerine karşı oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.