Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/535 E. 2021/419 K. 10.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/535 Esas
KARAR NO : 2021/419

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/11/2020
KARAR TARİHİ : 10/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; — İstanbul Anadolu —- İcra Müdürlüğünün —-Esas sayılı ilamsız icra takibi dosyasıyla müvekkili hakkında alacağı olduğundan bahisle icra takibi başlattığını, davalının usulsüz tebligat yaptığından müvekkilinin icra dosyasından haberdar olmadığını, davalının dosyasını takip etmemesi üzerine icra dosyasının müdürlükçe işlemden kaldırıldığını, dosyanın —- Esas numarasıyla yeniden işleme konulduğunu, davalı tarafça müvekkilinin alacaklı olduğu başka bir icra dosyasındaki alacağı haczedilerek haksız bir tahsilat yapıldığını, icra dosyasındaki takip talebi ve dayanak belge incelendiğinde, 12.04.2010 tarihli lehdarı müvekkili olan 10.000,00 TL bedelli çekin davalı tarafından müvekkiline borç karşılığı verildiğini ve bedel iadesinin talep edildiğini, müvekkilinin davalıya hiçbir borcu olmadığını, 10.000,00 TL’lik çekin davalıca yapılan ödeme olduğu, çekten de anlaşılacağı üzere lehdarın müvekkili—olduğu, çekin borç maksadıyla verildiğine dair yazılı bir belge de bulunmadığından borçlar hukuku ve kambiyo hukuku bakımından müvekkilinin davalıya İstanbul Anadolu—. İcra Müdürlüğünün —– Esas sayılı dosyasında borçlu olmadığının tespitine, İstanbul Anadolu –. İcra Müdürlüğünün—- Esas sayılı dosyasındaki takibin iptal edilmesine, davalının 3.839,18 TL faiz istemine ilişkin talebinin başta müvekkilin borçlu olmaması ve sözde borç nedeniyle müvekkile hiçbir ihtar gönderilmeden temerrüde düşürülmemesine rağmen takip talebine konu edilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan faiz alacağı bakımından da müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine, haksız ve kötü niyetli takipte bulunmasından dolayı davalının 13.839,18 TLnin %20sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, haksız tahsil edilen 17.339,77 TL’nin tahsil tarihi olan — tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan istirdadı ile davacı müvekkiline verilmesine, yargılama giderlerinin ve ücreti vekaletin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; icra takibinde ve ödeme emrinde borcun sebebi —-numaralı çek ile borç verilen bedelin iadesi ibaresi eklendiğini, icra takibinin borç verilen çek için başlatıldığını, davada ispat külfeti davacıda olduğunu, davacının bahsedilen takibe konu çeki borç olarak almadığını ve o tarihte bir alacağı olduğunu ispat etmek zorunda olduğunu, davacının tebligat eksikliğine veya usulsüz tebligat beyanına katılmadıklarını, bu dosyadan ev haczi dahi yapıldığını, davacının dava açmadığını, borca itiraz etmediğini, ne zaman ki alacak tahsil edilmiş ondan sonra istirdat davası açtıklarını, bedel konusu çekin kendisine borç olarak verildiğini, davacı tarafın çek ve kambiyo ilişkisine dayandığı için bu çeki hangi borcu için aldığını ispat etmek zorunda olduğunu beyan etmiş, haksız davanın usulden ve esastan reddine karar verilmesini, mahkeme masrafları ile vekalet ücretinin davacıya yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava, hukuki niteliği itibari ile; İİK.nun 67.maddesinde düzenlenen istirdat davasına ilişkindir.
—- günlü Resmi Gazetede yayımlanarak, yürürlüğüne giren 7155 Sayılı Kanunun 20. maddesi ile 6102 Sayılı TTK. ‘nın ( 5. ) maddesine eklenen 5/A maddesi gereğince ticari davalarda konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmasından önce arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı olarak düzenlenmiş olması ve 7155 Sayılı Kanunun ( 23. ) maddesi ile 6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununa eklenen 18/A ( 2 ) maddesi ile “Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hlinde herhangi bir işlem yapılmakszın davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir” hükmü getirilmiştir.
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 114/(2). maddesine göre, ”Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır” hükmü yer almaktadır.
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 115. maddesi gereğince; Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Mahkeme dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir.
Kanun koyucu —-tabi ticari davaları belirlerken konusunun alacak ve tazminat olan davalar olması gerektiğini özellikle vurgulamıştır. Bu nedenle menfi tespit davası niteliği gereği bir olumsuz durumun tespiti istemine ilişkindir. Bir miktar paranın ödenmesi veya tazminat talebi yoktur. Bu dava davalı açısından bir alacağın tahsili davasıdır demek de doğru bir yaklaşım değildir. Nasıl ki alacak davasına davalı açısından bu bir menfi tespit talebidir diyemiyorsak; menfi tespit davasında da davalı açısından bu bir alacak davasıdır nitelendirmesi yapamayız. Bir hukuki durumun savunulması ile dava edilmesi birbirinden farklı kavramlardır.Bu nedenle menfi tespit davaları — tabi davalar değildir.
Farklı yargı kararlarının oluşması üzerene de Yargıtay –. Hukuk Dairesi’nin —— Karar sayılı kararında menfi tespit davaları özelinde –tabi olmadığı yönde karar verildiği bilinmektedir.
Ancak eldeki davada ödenen paranın istirdadı istemi bulunmaktadır.
Menfi tespit ve istirdat davası birlikte talep edilmiş ise de talep ödenen paranın istirdadına ilişkindir. Talep tek bir hukuki gerekçeye dayalı olmakla tefriki de mümkün olmayan taleplerdir. Zira istem gerekçesi tektir. Bu nedenle menfi tespit ve istirdat davasının birlikte açılmış olması halinde istem sonucunuda bir miktar paranın ödenmesi talebi bulunduğundan artık bu hali ile — olduğunun kabul edilmesi gerekecektir. (İstanbul BAM –HD — Esas, ————- Karar, Ankara BAM –. HD — — Somut olayımızda ise takibe konu paranın tamamı ödenmiş olup istirdadı talep edilmektedir.
Tüm dosya kapsamına göre; mahkememizce davacı vekiline 18/03/2021 tarihli duruşmada arabuluculuğa ilişkin evraklarını mahkememize sunması için bir hafta kesin süre verildiği, davacı vekilinin verilen sürede arabuluculuk tutanağını dosyaya sunmadığı, 10.06.2021 tarihli duruşmada elden sunulan arabuluculuk tutanağının incelenmesinde davacı vekilinin dava tarihinden sonra arabuluculuğa başvurduğunun anlaşıldığı, oysa dava açılmadan önce arabulucuya başvuru yapılması gerektiği, bu hususun dava şartı olduğu, davacının huzurdaki davayı açmadan önce —- başvurmadığı anlaşıldığından davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-6100 Sayılı HMK 114/2 ve 115.maddeleri gereğince davanın dava şartı yokluğundan usulden REDDİNE,
3-Karar harcı 59,30 TL.nin davacı tarafça peşin olarak yatırılan 296,12 TL harçtan mahsubu ile bakiye 236,82 TL harcın karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli —- esaslara göre belirlenen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6- Davalı tarafça yapılan 9,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın taraflara tebliğinden 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.