Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/522 E. 2021/386 K. 03.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/522 Esas
KARAR NO: 2021/386
DAVA : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 11/11/2020
KARAR TARİHİ: 03/06/2021
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilİ şirket ile davalı şirket (Ticaret Sicil Kayıtlarından anlaşıldığı üzere eski ünvanı—- tarihlerinde — sözleşmesi imzalandığını, —- yapılacak inşaatlara ait düzenlemeler imza altına alındığını, taraflar arasında son olarak —– tarihli son bir sözleşme daha imzalandığını, sözleşmede; davacı şirket yetkilisi — hisse devri ile —- yapılacak inşaatların —- diliminde gerçekleştirilmesinin kararlaştırıldığını,—- tarihli sözleşmenin tarafları — —- olduğunu, dava dışı — firması davalı firmanın— ortağı olduğunu, davacı firmanın yetkilisi — ise davalı— — olduğunu, —– davalı firmadaki bu hisselerini, davalı firmanın büyük hissedarı olan —- devrederek bu ortaklıktan ayrılmak istediğini, —- tarihli bu sözleşmede iki husus kararlaştırıldığını, birincisi —— ortaklıktan ayrılması karşılığında hisselerinin satın alınması için—- ödemesi ve ikincisi, —- yapılacak inşaat işlerinin sonuçlandırılması—- bedel olarak — belirtilen toplam bedeli ——davacı şirkete ödemesi kararlaştırıldığını, sözleşmenin — maddesinde —- inşaat işlerinin sonuçlandırılması için bedel olarak—- belirtilen toplam bedeli İnşaat Şirketlerine —-ödeyeceğini, toplam ödeme nakit ödemelerden —- belirtilen apartman bloklarının inşaat şirketlerine temliki ile oluşacağı” hükmü düzenlendiğini, sözleşmenin — maddesinde —— işlerini sonuçlandırmanın maliyeti —– belirtilen hesaplama ilkelerine göre değerlendirildikten sonra en kısa zamanda —güncelleyeceğini, hedef şirket bedeli—- belirtilen ödeme programına göre ödeyeceğini, sözleşmenin — maddesinde ise —- apartman bloklarının yukarıdaki madde—- göre devrini gerçekleştirmek için —- yasalarına göre gerekli olan formda bir kesin sözleşme—yapacağını, —–tarihli sözleşmenin iş bu hükümlerinden de anlaşılacağı üzere ———- parsellerde yapılacak inşaat işlerinin sonuçlandırılması için yapılacak toplam ödemeler, nakit ödemeler ile —- belirtilen apartman bloklarının inşaat şirketlerine temlikinden —– oluşacağını, temlik, bir malın mülkiyetinin sahip olduğu tüm haklarıyla beraber hukuki işleme dayalı olarak başka bir kişiye geçirilmesini ifade ettiğini, —— yaptıkları yapı işlerinden doğan alacağın tahsili amacıyla açılan davada —- —– dosyasında —- amaçlayan sözleşmelerin resmi şekilde düzenlenmesinin geçerlilik şartı olduğu, sözleşmede bu geçerlilik şartına uyulmadığından sözleşmenin geçersiz olduğu, davacının bu sözleşmeye dayalı olarak dava konusu taşınmazların mülkiyetini talep etme hakkının doğmadığı” gerekçesiyle davanın reddine dair karar verildiğini, — tarihli Sözleşmenin —- maddesinde açıkça düzenlendiği üzere apartman bloklarının devrini gerçekleştirmek için taraflar arasında —— yasalarına göre gerekli bir formda kesin sözleşme yapılacağı kararlaştırıldığını, davalı şirket, iş bu yapı işlerinden kaynaklı alacaklarını para olarak vermediği gibi apartman bloklarının devri amaçlı açtıkları —– Esas sayılı dosyasında ise sözleşmenin noterde düzenleme şeklinde yapılmadığı, şekil itibariyle geçersiz olduğu gerekçesiyle davanın reddini talep ettiklerini, davalı şirketin hem sözleşmenin ——- maddesine aykırı davranarak apartman dairelerinin devri için —- uygun formda bir sözleşme imzalamaması hem de baştan beri bildiği bir hususu dava sırasında ileri sürmesi —maddesinde düzenlenen dürüstlük kuralına aykırılık içerdiğinden bu eyleminden yararlanamayacağını, alacağımızın temeli, — bulunan parseller üzerine yapılmış olan inşaat işlerini kapsadığını, yine davanın her iki tarafı —– kurulmuş şirketler olduğunu, sözleşmenin ifa yeri de —- olduğunu, anılan uyuşmazlığa — uygulanacağını, —- sayılı dosyasında verilen kararda da bu hususa işaret edildiğini, —- yaptığkları imalat işlerinden kaynaklı alacaklarının —— bloktan, yetmediği takdirde diğer parsellerden daire verilerek ödenmesi amaçlı —– açtığımız davada mahkemenin ——– dosyasında şekil şartı eksikliğinden ötürü davanın reddine karar verildiğini, iş bu davalarının konusu; —- sözleşme gereği yapılan inşaat işlerine hem de —– kadar yaptıkları işlerden doğan alacaklarının sözleşmenin — maddesi gereği —- nakit olarak ödenmesi amaçlı açılan alacak davası olduğunu, ——-sayılı dosyası ile birleşen ek davada ——— tarihleri arasında inşaata yapılan imalat bedellerinden kaynaklı alacaklarının nakden ya da sözleşmeye göre daire tescili ile ödenmesi talebiyle —– üzerinden açtıkları davada, mahkemece alacaklarının —– olduğu gerekçesiyle kabul kararı verildiğini, iş bu dava halen istinaf incelemesi amacıyla——-esasında derdest bulunduğunu, henüz kesinleşmediğini, alacaklarının varlığını miktar olarak kesin şekilde tespit eden bir karar olmadığını, sözleşme hükümlerinde yapılan—- belirlendiği için —- üzerinden belirlenmesi doğru olmadığını, alacaklarının hem—- tarihine kadarki imalatlar için hem de —– arası dönemi kapsayan imalatlar için olmak üzere bir bütün halinde tespit edilerek — üzerinden ödenmesini talep ettiklerini, —— Mahkemesinde açılan davada mahkemece keşif yapıldığını, bilirkişilerden rapor aldırıldığını, raporlar arasında çelişki bulunup alacaklarının miktarı kesin olarak belirlenmediğini, her iki tarafın istinafı üzerine dosya halen ——— esasında derdest bulunduğunu, iş bu alacak davasının konusunu teşkil eden tüm delillerin halen istinaftaki bu dosyada bulunması nedeniyle, alacak haklarımızın zayi olmaması amacıyla bu kez alacak talepli iş bu dava açıldığını, ——– dosyalarının da alacak bedelinin tespitini talep ettiklerini, davanın kabulünü, alacağın miktarı bu aşamada belirsiz olduğunu, ——- dosyasında alacak miktarlarının kesin olarak belirlenmediğini, mahkememiz dosyasında bilirkişi incelemesi sonucu tespit edilecek gerçek ücret üzerinden talep artırımı ile artırılacak olması nedeniyle fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak kaydıyla açılan davanın HMK 107 gereği belirsiz alacak davası olarak kabulüne,—– tarihi öncesi başlayan ve — adet sözleşmeye konu olan imalat işlerinin —- sözleşme ile bitirilmesine ve bu kapsamda — tarihine kadar ——– yaptığımız inşaat işlerinden doğan alacaklarının tespiti ile öncelikle—- tarihinden işleyecek, bu mümkün olmadığı takdirde —- dava tarihinden bu da mümkün olmadığı takdirde iş bu dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile —— üzerinden davalıdan tahsili ile taraflarına ödenmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; ———- maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” dava —– uyarınca ticari dava niteliğinde olduğunu, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan bir alacak talebini havidir ve dolayısıyla dava şartı arabuluculuğa tabi olduğunu, davacı şirket tarafından bu dava şartı yerine getirilmeden dava ikame edilmiş olduğunu, davanın Hukuk Muhakemeleri Kanunu madde ——— uyarınca reddine karar verilmesini, davanın HMK’nın madde 114/1-(ı) uyarınca derdestlik sebebiyle reddinin gerektiğini, davacı taraf davada ileri sürdüğü iddia ve talepleri —- sayılı dosyasında ——– ileri sürdüğünü, bu talepler hakkında ilk derece mahkemesi tarafından —– Karar sayılı karar verildiğini, davacı taraf huzurdaki davada talep sonucunu —– tarihine kadar yaptığını iddia ettiği inşaat işlerinden doğan alacağının tahsili olarak belirlediğini,— sayılı dosyasına — sunduğu dava dilekçesinde de talep sonucunu —- tarihleri arasında inşaata yapılan imalat bedellerinden kaynaklı alacağın tespiti ve ödenmesi” olarak ifade ettiğini, ilgili dava dosyası şu anda halen — — sayılı dosyasında derdest olduğunu, davacı şirket dava dilekçesinde bu hususu kabul ettiğini, davayı — alınan bilirkişi raporlarında alacak miktarının tam olarak hesaplanmamış olması iddiasına dayalı olarak ikame ettiğini belirttiğini, HMK’nın 114/1-(ı) madde uyarınca “Aynı davanın, daha önceden açılmış ve hâlen görülmekte olmaması” bir dava şartı olduğunu, bu sebeple, huzurdaki davanın HMK 114/1(ı) madde uyarınca reddine karar verilmesini, davanın HMK 116/1(b) madde uyarınca tahkim ilk itirazı sebebiyle reddinin gerektiğini, davacı taraf iddia ve taleplerini taraflar arasındaki —- tarihli sözleşmeye dayandırdığını, — tarihli —.maddesinde sözleşmeden kaynaklanan tüm uyuşmazlıkların —— uygun olarak tahkim yoluyla çözümleneceği, tahkim yargılamasının —– yapılacağı düzenlendiğini, müvekkili şirket tarafından davacı şirkete karşı — sayılı dosyasında—-maddesinde yer alan tahkim düzenlemesi davacı şirket tarafından ilk itiraz olarak ileri sürüldüğünü, tahkim ilk itirazı ilk derece mahkemesi tarafından kabul edildiğini, kararın daha sonra —– ilamıyla onanarak kesinleştiğini, tahkim ilk itirazında bulunduklarını, davanın HMK m. 116/1(b) uyarınca reddine karar verilmesini, müvekkili şirketin—– adresinde olduğunu, huzurdaki davanın ——– açıldığını, davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, yetkili mahkeme—- olduğunu, yetkisizlik kararı verilmesini, —— uyarınca yüklenicinin yükümlülüklerini ağır kusuruyla hiç ya da gereği gibi ifa etmemesi dışında, eser sözleşmesinden doğan alacaklar için —- yıllık zamanaşımı uygulandığını, davacı Şirket huzurdaki davada — tarihine kadar doğmuş olan alacaklarını talep ettiğini, —– yıllık zamanaşımının dolduğunu, bu sebeple davanın zamanaşımı sebebiyle reddedilmesinin gerektiğini, davanın esas bakımından reddinin gerektiğini, bu kapsamda ——- dosyasına sundukları cevap dilekçesini tekrarladıklarını, davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE :
Davanın taraflar arasındaki eser sözleşmesinden doğan alacak talebine ilişkin olduğu, davalı vekili süresinde sunduğu cevap dilekçesi ile, arabuluculuk dava şartının yerine getirilmediğini, iş bu davanın ———dosyasıyla derdest olduğunu, taraflar arasındaki — tarihli —- Maddesine göre tahkim ilk itirazını ileri sürdüklerini, yetkili mahkemenin —— olduğunu, davanın zamanaşımına uğradığını, davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, davacının alacağının bulunmadığını beyan ederek davanın reddini savundukları görülmüştür.
——– sayılı dosyası uyap üzerinden getirtilmiş, yapılan incelemesinde; asıl ve birleşen dava olup, her iki davanın davacısının — davalısının —-olduğu, asıl davanın; taraflar arasındaki sözleşme kapsamında, davacı şirket yetkilisinin sözleşme gereği ortaklıktan ayrıldığından bahisle, davalı adına kayıtlı dava konusu taşınmazların tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi istemine ilişkin olduğu, birleşen davanın; taraflar arasındaki sözleşme kapsamında; davacı şirketin,——- tarihine kadarki süreçte yapmış olduğu imalatlar karşılığının tespiti ve davacıya ödenmesine karar verilmesi ile dava konusu taşınmazların, tapu kayıtlarının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline, karar verilmesi istemine ilişkin olduğu, mahkemece esas ve birleşen davanın her iki yanının da ——– Tabiyetinde bulunan şirketler olduğu; aralarındaki varlığı çekişmesiz olan — tarihli sözleşmenin ifa yerinin, —- dâhilinde olduğu gözetildiğinde; —— olması — düzenlendiği dikkate alındığında; aynı yasanın —- maddesindeki müeyyide uyarınca sözleşmenin, —- düzenlenmesi konusundaki gerekliliğe uyulmadığından geçersiz bulunduğu; ——–maddelesi birlikte dikkate alındığında; taşınmaz mülkiyetinin devrini amaçlayan sözleşmelerin resmi şekilde düzenlenmesinin gerektiği; bu resmi şeklin geçerlilik şartı olduğu; sözleşmede bu geçerlilik şartına da uyulmadığından sözleşmenin bu yönü ile de geçersiz bulunduğu; bu kapsamda, sözleşmedeki tahkim şartının geçerli bulunmadığı gibi taşınmaz mülkiyetinin nakline ilişkin koşulların da geçerli bulunmadığı görülmekle; davacının, bu sözleşmeye dayalı olarak davalıdan dava konusu taşınmazların mülkiyetini talep etme hakkının doğmadığı; bu nedenlerle, esas davanın sübut bulmadığından reddine; birleşen davanın ——— davacı tarafından davalı aleyhine açılan birleşen davanın sübut bulduğundan kabulü ile ——- davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verildiği görülerek dosyanın henüz istinaf aşamasında olduğu anlaşılmıştır.
—– dosyası—- üzerinden celp edilmiş, yapılan incelemesinde; davacısının — davalısının— davacı tarafın, davalı ile davacı şirketin aralarında akdettiği inşaat sözleşmesinden kaynaklı ticari ilişki neticesinde, ——- nezdindeki yükümlülüklerin yerine getirilmemesi sonucunda doğan zararın tahsiline ilişkin olarak ——- dosyası üzerinden davalı şirkete rücu edildiğini, davalı şirketin takibe itiraz ettiğini belirterek davalı şirketin icra takibine itirazının iptâline ve %20 oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ettiği, davalının, davacı ile yapılan — tarihli sözleşmenin—- maddesinde tahkim şartı bulunduğunu, davacı tarafından iş bu davaya konu edilen uyuşmazlığın tahkim yolu ile çözümlenmesi gerektiğini, açık sözleşme hükmüne rağmen mahkeme nezdinde adli yargı yoluna başvurulmuş olması nedeniyle tahkim ilk itirazında bulunduklarını belirterek, davanın öncelikle usulden, aksi halde esastan reddine karar verilmesini istediği, Mahkemece, taraflar arasında yapılan —tarihli sözleşmenin ——- Maddesinde taraflar arasında doğan anlaşmazlıklar nedeniyle tahkim şartının mevcut olduğu buna göre tahkim şartının yerine getirilmeksizin huzurdaki davanın açıldığı gerekçesiyle reddine karar verildiği,—– sayılı kararıyla; kararın yalnızca vekalet ücreti yönünden düzeltilerek onandığı görülmüştür.
—— sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı —— davalı—— tarihinde itirazın iptali davası açıldığı, yapılan yargılama sonunda —-tarihli —- sayılı kararı ile, davanın kabulü ile ——- sayılı dosyası ile yapılan ilamsız takibe vaki davalı itirazının iptali ile takibin devamına, İİK nun 67 maddesi uyarınca hesaplanan —- icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verildiği, kararın — tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
—— sayılı dosyasının —- üzerinden incelenmesinde, davacı alacaklının davalı borçlu aleyhine toplam —- alacağın tahsili için icra takibi başlatıldığı anlaşılmıştır.
—– Karar sayılı dosyası — üzerinden celp edilmiş, yapılan incelemesinde; davacısının — davalısının—— davanın İİK’nın 177. Maddesi uyarınca ilama dayalı olarak doğrudan iflas talebi olduğu, takibin yapıldığı icra dairesinden güncel kapak hesabının davalı tarafça ödendiği, depo emrine esas bedelin davalı tarafça ödendiği dikkate alınarak davacının iflas talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği görülmüştür.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla, mahkememizin ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiştir.
— tarihinde yürürlüğe giren —— maddesi uyarınca “bu Kanunun (TTK) 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı” olarak düzenlendiği, söz konusu düzenlemenin dava şartı olması nedeniyle uygulamasının zorunlu olduğunun belirtildiği, Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesinin 18. Bendinde; özel kanunlarda tahkim veya başka alternatif uyuşmazlık çözüm yoluna başvurma zorunlululuğunun olduğu veya tahkim sözleşmesinin bulunduğu hallerde, dava şartı olarak arabuluculuğa ilişkin hükümlerin uygulanmayacağının belirtildiği, taraflar arasındaki — tarihli sözleşmenin —- Maddesinde taraflar arasında doğan anlaşmazlıklar nedeniyle tahkim şartının mevcut olduğu görülmekle Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesinin 18. Bendi uyarınca zorunlu arabuluculuğa ilişkin hükümler uygulanmayacağından davaya devam edilmiştir.
Davalı taraf derdestlik itirazında bulunmuş, bu kapsamda ——— üzerinden getirtilerek incelenmiş, davanın tarafları aynı olsa da davadaki talepler birebir aynı olmadığından derdestlik itirazının reddine karar vermek gerekmiştir.
Her ne kadar davalı vekili söz konusu davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını ileri sürmüşse de davadaki talepler eser sözleşmesinden kaynaklanıp yapılan yargılama sonucu belirli hale geleceğinden davalı vekilinin bu yöndeki itirazına da itibar edilmemiştir.
Dava şartları değerlendirildikten sonra davada varsa ilk itirazların değerlendirilmesi gerekmektedir.
Davalı vekili HMK’nın 116. Maddesi uyarınca süresinde sunduğu cevap dilekçesi ile tahkim ilk itirazını ileri sürmüş, davacı vekili ise; her ne kadar davaya konu sözleşmede tahkim şartı bulunsa da davalı tarafın tahkim ilk itirazını ileri sürmesinin kötü niyetli olduğunu, davalı tarafın müvekkili şirkete karşı açtığı ——– Esas sayılı dosyada tahkime başvurmadan dava açtığını ebyan etmiştir. Ancak az yukarıda da değinildiği gibi——- Esas sayılı dosyasının doğrudan iflas talebine ilişkin olduğu ve söz konusu davada HMK’nun 14/2 maddesi gereğince kesin yetki kuralları geçerli olduğundan davacı vekilinin, davalı tarafın bu davada tahkime başvurmadan dava açtığı iddiasının geçerli olmadığı, her ne kadar——- kararında; — — itirazında bulunan davalı yüklenici şirket sözleşmedeki tahkim şartını dikkate almadan kendi davasını genel mahkemede açmıştır. —- sözleşmesi veya şartına rağmen sözleşmenin taraflarının davalarını hakem yerine mahkemelerde açmış olmaları durumunda tahkim sözleşmesinin veya şartının uygulanmasından vazgeçmiş olduklarının kabulü gerekir. —– maddesi uyarınca herkes haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz. Taraflar sözleşmede kararlaştırılan tahkim şartının uygulanması olanağını ortadan kaldırmışlardır. Açıklanan bu sebeplerle davalılarca yapılan tahkim itirazı kabul edilemez. Mahkemece işin esasına girilerek uyuşmazlık çözüme bağlanmalıdır.” şeklinde olsa da somut olay incelendiğinde; tahkim itirazında bulunan davalı — kendisinin açtığı —— dosyasında sözleşmedeki tahkim şartını dikkate almadan kendi davasını açtığı, ancak bu davada davalı —– tahkim itirazında bulunduğu ve davanın tahkim şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verildiği ve söz konusu kararın onandığı, bu nedenle tarafların sözleşmede kararlaştırılan tahkim şartının uygulanması olanağını ortadan kaldırmaları gibi bir durumun söz konusu olmadığı, ancak mahkememiz davacısının davalı olduğu ——- sayılı dosyasında tahkim itirazını ileri sürüp de tahkim şartını dikkate almadan mahkememizde açtığı dava da —- dürüstlük kurallarına göre hakkını kötüye kullandığı anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki — tarihli sözleşmenin—- maddesinde tahkim şartı bulunduğu, buna göre tahkim şartının yerine getirilmeksizin huzurdaki davanın açıldığı anlaşılmakla davanın rahkim şartı yokluğundan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın tahkim şartı yokluğundan REDDİNE,
2-Karar harcı 59,30 TL’den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 170,78 TL harcın mahsubu ile bakiye 111,48 TL harcın karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan bir yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T’deki esaslara göre belirlenen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Dair davacı şirket yetkilisinin ve vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı kararın taraflara tebliğinden 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 03/06/2021