Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/518 E. 2022/93 K. 03.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/518 Esas
KARAR NO: 2022/93
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 10/11/2020
KARAR TARİHİ: 03/02/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı şirketin haşere ve zararlılarla mücadele hizmeti veren kurumsal bir şirket olduğunu, davalı firmanın —- sonuna kadar, davacı şirketle, — yılında hukuken birleşen—- itibaren de davacı alacaklı müvekkil şirketten sözleşme konusu zararlı kontrolü ve mücadelesi hizmetlerini aldığını, davalı firmaya — itibaren— tarihine kadar cari hesap ilişkisi içerisinde muhtelif hizmet ve ürün faturası kesildiğini, davalının ——– itibariyle davalı-borçlunun cari hesap borcu —olduğunu, — borcun ödenmesi ihtar edildiğinden bu tarihten itibaren davalıdan—– edildiğini,—– dosyasıyla ilamsız icra takibi yapılmışsa da davalı borca, ferilerine ve takibe itiraz ettiğini, —-dosya numarası ile arabuluculuk toplantısı, davalı taraf vekili toplantıya katılamayacağını ve anlaşamayacağını bildirdiğinden —- tarihli ilk oturumda anlaşmazlık son tutanağı tutulduğunu, Taraflar arasındaki cari hesap ilişkisi ve borç likit olup şirket alacağı sabit olduğunu, davalının İİK 67.mafldesi gereği —- aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına da hükmedilmesini ; bu nedenle; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, davalı borçlu tarafından ——- yapılan itirazının iptalini, icra takibinin devamını, davalının haksız ve kötü niyetli itirazı nedeniyle % 20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de karşı tarafa yükletilmesine dair karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalı —– yasal süre içerisinde usulüne uygun cevap dilekçesi sunmamış olduğu anlaşılmıştır.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava, hukuki niteliği itibari ile; İİK.nun 67.maddesinde düzenlenen itirazın iptali davasıdır.
7155 sayılı Yasa ile 6102 sayılı Yasaya 5/A maddesi eklenerek ticari davalarda arabuluculuk dava şartı haline getirilmiş olup, mahkememizdeki dava —– yılında açılmakla davacının dava şartı arabuluculuk koşulunu yerine getirdiği görülmüştür. Aynı Yasa ile 6325 sayılı Kanuna dava şartı arabuluculuk başlığı ile 18/A maddesi de eklenmiş olup bu madde uyarınca yapılan incelemede davacının arabulucuya başvurduğu, —-tarihinde yapılan toplantı neticesinde tarafların anlaşamadıklarına ilişkin arabuluculuk son tutanağının da düzenlenmiş olduğu görülmüştür.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla, mahkememizin ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, tarafların sulh olma imkanının bulunmadığının tespiti ile uyuşmazlık noktaları belirlenerek tahkikat aşamasına geçilip, deliller toplanmıştır.
—- sayılı dosyası getirtilmiş, yapılan incelemesinde; davacı alacaklı tarafından davalı aleyhine cari hesaptan kaynaklanan — işlemiş faiz olmak üzere toplam —- alacağın tahsili için takip başlatıldığı, takip dosyasında ödeme emrinin tebliği ile davalının süresinde takibe itiraz ederek borcunun bulunmadığını bildirdiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği, mahkememizde açılan davanın süresinde olduğu tespit edilmiştir.
Davacının — ticari defterleri ve dava dışı —- yıllarına ilişkin ve davalı şirketin —- yıllarına ilişkin ticari defter ve dayanak kayıtları ile tüm dosya kapsamı incelenerek davacının takip tarihi itibariyle alacağının olup olmadığı varsa miktarının tespiti için rapor hazırlanmak üzere dosyanın mahkememizce resen seçilen mali müşavir ve hesap uzmanına tevdi ile hazırlanana tarihli raporda özetle;Davacı — dava dışı —-dönemleri yasal ticari defterlerinin 6102 sayılı TTK ve 213 sayılı VUK’nun ticari defterlere ilişkin madde hükümlerine uygun, Davacı defterlerinin e-defter ve dava dışı firma defterferinin noter tasdikli oldukları, açılış kapanışlarının kanuni sürelerinde yapılmış, onaylı oldukları ve sahipleri lehine delil olma niteliklerinde olduklarının tespit edilmdiği,—- yazılarında ; Dava dışı —– tarafından devir alındığının belirtildiği, devralma yolu ile birleşmeye dair, —- dosya kapsamında görüldüğü, davalının mükellefi bulunduğu —- yıllarına ilişkin incelenen—- beyanlarında davacı ve dava dışı firmalardan yapılmış alımlarına rastlanılmadığı, yine davacı ve dava dışı —- beyanlarında davalıya satış yapildığına dair beyan bulunmadığı, bunun nedeninin davalı firmanın, davacı ve dava dışı firmalardan yapmış olduğu ——– hizmeti alımlarının —hariç aylık toplam alışlarının —- altında kalmış olmasından kaynaklandığı, dava dosyası kapsamında yapılan incelemede, dava dışı —- tarihli olmak üzere—-sözleşme yapmış oldukları, dosya kapsamında görülmüş, davacı ve dava dışı firmanın birleşmeden sonra ise davalı ile yapılmış bir sözleşmeye dosya kapsamında rastlanılmadığı, dava dışı ve davacı ile birleşmiş —-muavin defterinde görüldüğü üzere davalı—- tarihi itibariyle– alacaklı olduğu, birleşmeden sonra söz konusu alacağın —- tarihinde davacı tarafın açılış fişinde belirtildiği, ticari defterde kayıtlı ve muavin defter hesap hareketleri arasında yer aldığı, cari hesaba dayalı ticari ilişkinin bittiği — tarihi itibariyle davalı aleyhine —-borç bakiyesi verdiğinin tespit edildiği belirtilmiştir.
Mahkememizce düzenlenen isticvap davetiyesi ile ekinde gönderilen —- sözleşmenin altında bulunan kaşe üzerine atılı imzalar hakkında beyanda bulunmak üzere davalı şirket yetkilisinin duruşmada hazır bulunması gerektiği aksi takdirde atılı imzayı kabul etmiş sayılacağı hususu ihtar olunmuş ve tebliğ edilmiş olup bildirilen celseye davalı şirket yetkilisi katılmamakla isticvap davetiyesi ekinde gönderilen —– adet sözleşmenin altında bulunan kaşe üzerine atılı imzaların davalı şirket yetkilisinin imzası olduğu mahkememizce kabul edilmiştir.
Davalı şirketin ticari defter ve dayanak kayıtlarının incelenmesine karar verilmişse de inceleme gün ve saatinde davalı taraf defterlerini sunmadığından inceleme yapılamamıştır.
Mahkememizce yapılan yargılama, toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporları, tüm dosya kapsamına göre; Dava, cari hesaptan kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan takibe yapılan itirazın iptali davasıdır.
Davacı sözleşme gereği verdiği hizmetlerden kaynaklanan cari hesap alacağını talep etmekte olup dosyada bulunan sözleşmelerde davacı tarafından devir alınan —— tarafından hizmet verileceği, davalının da buna bağlı olarak ücret ödeyeceği kararlaştırılmıştır. Birleşme sonucu söz konusu haklar ve borçlar davacı şirkete külli olarak intikal etmiş olup bu devir sonrasında da bilirkişi heyetince yapılan inceleme sonucunda davacı şirket tarafından davalıya fatura kesilmeye devam edildiği, birleşen şirketin birleşme işlemi sırasında cari hesap bakiyesinin — olduğu ve bu bakiyenin –tarihli işlem ile davacı kayıtlarına devir açıklamasıyla kaydedildiği, devam eden işlemler sonucu— tarihi itibariyle —bakiyeye ulaştığı, bu dönemde davalı tarafından sadece —— miktarlı ödeme yapıldığının tespit edildiği belirtilmiştir.
Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK 220/3. madde gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’ndaki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır.
Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde, davalı tarafın mahkememizce verilen kesin süreye rağmen defterlerini ibraz etmemesi ile davacının yasaya ve usule uygun tutulan ticari defter kayıtlarının HMK 222. maddeye göre lehine delil oluşturup oluşturmadığının tam olarak incelenebilmesine engel olduğundan sunulmayan ticari defterlerinde de davacının alacaklı olduğuna dair kayıtların mevcut olduğu halde sunulmadığının ve bunun sonucunda da davacının incelenen defter kayıtlarının davacı lehine delil oluşturduğu mahkememizce kabul edilerek, davacının defterlerinin incelenmesi sonucunda hazırlanan bilirkişi raporunun mahkememizce gerekçeli ve denetlenebilir nitelikte görülerek hükme esas alınmış olup bilirkişi raporu ile dava dışı ve davacı ile birleşmiş —muavin defterinde davalı —- alacaklı olduğu, birleşmeden sonra söz konusu alacağın —- tarihinde davacı tarafın açılış fişinde belirtildiği, ticari defterde kayıtlı ve muavin defter hesap hareketleri arasında yer aldığı, cari hesaba dayalı ticari ilişkinin bittiği — tarihi itibariyle davalı aleyhine —- borç bakiyesi verdiğinin tespit edilmesi ile gerekçeli ve denetlenebilir nitelikte görülen bilirkişi raporu hükme esas alınmış olup, davacı tarafın işlemiş faiz talebi davalı şirkete gönderilen e-posta yazışmasına dayandırılmış olup 6102 sayılı Türk Ticaret kanunu’nun 18.maddesinde belirtilen ihtar şekilleriyle örtüşmediğinden mail yazışmaları nedeniyle işlemiş faiz talebi yerinde olmadığı mahkememizce kabul edilerek davanın kısmen kabulüne, davalının — sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile; takibin — asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren —– değişen oranlarda avans faizi işletilmesine, fazla talebin reddine, alacak likit olmakla hüküm altına alınan — %20 si oranında inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜNE,
1-Davalının —- dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile; takibin —– asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren %10,00 ve değişen oranlarda avans faizi işletilmesine, fazla talebin reddine,
2-Alacak likit olmakla hüküm altına alınan —– %20 si oranında inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gereken 2.188,66 TL’den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 553,35 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.635,31 TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
4-Davacı tarafından dava açılırken peşin olarak yatırılan 54,40TL başvuru, 553,35 TL peşin nispi harç olmak üzere toplam ‭607,75‬ TL’nin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 157,70 TL tebligat ve müzekkere gideri, 1.600 TL bilirkişi masrafı olmak üzere toplam 1.757,70 TL yargılama giderinin kabul ve ret oranları gözetilerek 1.738,06 TL’sinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan bir yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen ve reddedilen miktarı geçmemek üzere 362,10 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-7155 sayılı Kanun ile 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’na eklenen 18/A maddesinin 13.fıkrası ve yürürlükte bulunan Arabuluculuk Ücret Tarifesi uyarınca Hazine tarafından karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin kabul ve ret oranları gözetilerek 14,75 TL’sinin davacı taraftan, 1.305,25 TL’sinin davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
10-Dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
HMK 345. Maddesi hükmü uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğuna verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 03/02/2022