Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/507 E. 2022/521 K. 22.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/507
KARAR NO: 2022/521
DAVA: İtirazın İptali(Banka Kredi Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/11/2020
KARAR TARİHİ: 22/06/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali(Banka Kredi Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile —-arasında kredi sözleşmeleri imzalandığını ve şirkete krediler kullandırıldığını, davalıların da söz konusu sözleşmeleri müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıklarını, kredilerin geri ödenmemesi nedeniyle davalılara ihtarname gönderildiğini, borcun ödenmemesi üzerine alacağın tahsili için davalılar hakkında —- ile takip başlatıldığını, davalıların itiraz ettiklerini, asıl borçlu şirketin iflas ettiğini ve ——sayılı dosyasında işlemlerin devam ettiğini, davalıların itirazlarının haksız ve kötü niyetli olduğunu belirterek davalıların itirazının iptali ile takibin devamına, itirazın haksız ve kötü niyetli olması nedeniyle itiraz olunan kısım üzerinden en az %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; icra takibi başlatılan tarihte müvekkillerinden——– sürecinde geçici mühlette olduğunu, teminatsız alacaklar kapsamı dışında herhangi bir icra takibinin başlatılmasının mümkün olmadığını, usulüne uygun bir icra takibi olmadığını, asıl borçlu şirketin de geçici mühlet içinde olduğunu, müvekkillerinden ——-emrinin gönderilmediğini, müvekkillerinin takipte belirtilen miktarda borçları bulunmadığını, asıl kredi borçlusuna usulüne uygun hesap kat ihtarının tebliğ edilmediğini, müvekkillerine de tebligat yapılmadığını, temerrüt faizi uygulanamayacağını, takip tarihi itibariyle müvekkillerinin temerrüde düşürülmüş sayılabileceklerini, talep edilen faizin yersiz olduğunu belirterek davanın tüm müvekkilleri yönünden reddini, mahkeme aksi kanaatte ise ——- reddini, mahkemece bu hususlar da kabul edilmemesi halinde takipte talep edilen işlemiş faiz yönünden reddini ve davacının %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini savunmuştur.
İNCELEME ve GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle İİK nun 67.maddesinde düzenlenen itirazın iptali davasıdır. Davacı banka dava dışı ——– uyarınca kredi kullandırıldığını, davalıların ——–müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıklarını, borcun ödenmemesi üzerine davalılara ihtarname gönderildiğini, sonuçsuz kalması nedeniyle icra takibine girişildiğini, ancak davalıların ödeme emrine itiraz ettiğini, asıl borçlu şirket hakkında iflas kararı verilmiş olup, işlemlerin devam ettiğini, davalıların itirazının haksız ve kötü niyetli olduğunu belirterek davalıların itirazının iptali ile takibin devamına ve davalıların %20’den aşağı olmamak üzere inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar ise davacı bankaya takipte belirtilen miktarda bir borç bulunmadığını, taraf ticari defterlerinin incelenmesiyle bu durumun ortaya çıkacağını, banka kredilerine temerrüd faizi uygulanabilmesi için kredi asıl borçlusuna hesap kat ihtarının usulüne uygun tebliğ edilmesi gerektiğini, asıl borçlu ile kendilerine usulüne uygun şekilde davetiye tebliğ edilmediğini, bu nedenle takip tarihi itibariyle temerrüd faizi istenebileceğini, talep edilen faiz oranının da açıkça hukuka aykırı olduğunu belirterek davanın reddi ile davacının %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini savunmuştur. Ayrıca davalılardan —–icra takip tarihi itibariyle takip açılmasının mümkün olmadığını, —-sayılı dosyada bu davalı yönünden — tarihinden başlamak üzere —- süreyle geçici mühlet kararı verildiğini, dosyanın—-sayılı dosya ile birleştirilmesinden sonra —günlü duruşmada geçici mühlet kararının— ay süreyle uzatıldığını, icra takibinin başlatıldığı, —- tarihi itibariyle davalı şirket hakkında geçici mühlet kararı mevcut olup, İİK 288/1 m. uyarınca takip yapılamayacağını, davacının takip dosyasında davalı şirkete ödeme emri göndermediğini, yapılan itirazın tüm takip borçlularıyla birlikte yapılmış genel bir itiraz olduğunu ileri sürmüş davacı yan davalının takibe itiraz etmesi üzerine dava açtıklarını beyan etmiştir.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla mahkememizin —–günlü ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, tarafların sulh olma imkanı bulunmadığından uyuşmazlık noktalarının tespiti ile tahkikat aşamasına geçilerek deliller toplanıp bilirkişi raporu alınmak suretiyle sonuca gidilmiştir.
—– getirtilmiş, davacının davalılar yanı sıra dava dışı—– ihtarname ve hesap özetlerine dayanarak ilamsız icra takibi başlattığı, takip talebinde asıl borçlu —-sayılı dosyasında ve —– dosyasında devam eden konkordato davaları nedeniyle kendilerine ödeme emri gönderilemeyeceğinin beyan edildiği, bu takip borçlularına ödeme emri gönderilmediği, davalılar —— ödeme emirinin tebliğ edildiği ve takibe tüm takip borçluları tarafından itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı vekiline tebliğ edilmediği mahkememizde açılan davanın süresinde olduğu anlaşılmıştır.
Dosyaya gelen delillerden dava dışı olup takip talebinde yer alan ve kredi asıl borçlusu olan —-sayılı dosyada — tarihinde İflas kararı verildiği, iflas tasfiyesinin—- dosyada devam ettiği, davalı —– davasında dosyanın —–dosya ile birleştirilmesine karar verildiği, yargılamanın bu dosya yönünden devam ettiği, —-sayılı dosyada bu davalı yönünden tensiben —- tarihniden geçerli olmak üzere — ay olarak verilen geçici mühlet kararının —-günlü duruşmasında — ay süreyle uzatıldığı, bu durumda davalı şirket yönünden geçici mühlet süresinin —- tarihinde son bulduğu anlaşılmıştır. İİK 288/1 maddesine göre geçici mühlet kesin mühletin sonuçlarını doğuracak olup bu sürede takip yapılması mümkün olmayacaktır. Davacı yan takibi geçici mühlet süresi içinde ——- tarihinde başlatmış, ancak davalı hakkında konkordato davası olduğunu belirterek ödeme emri gönderilmemesini takip talebine şerh düşmüştür. Bunun üzerine davalıya ödeme emri gönderilmemiş ancak davalı diğer borçlularla birlikte takibe itiraz etmiş davacı da bunun üzerine mahkememizde itirazın iptali davası açmıştır. İtirazın iptali davası açılabilmesi için öncelikle ortada geçerli bir icra takibinin bulunması şart olup, hakkında konkordato davası devam eden borçlu yönünden geçici mühlet süresi içinde takip yapılamayacağından davalı yönünden başlatılmış geçerli bir icra takibinin varlığından da söz edilemeyecektir. Her ne kadar takip talebinde davalıya ödeme emri gönderilemeyeceği belirtilmiş ve ödeme emri tebliğ edilmemiş ise de takipte asıl alacak tutarı için takip tarihinden itibaren faiz talebinde bulunulmuş olup ——- ödeme emri gönderildiğinde esas alınacak tarih geçici mühlet dönemi içinde kalan —- tarihi olacak olduğundan davacının bu davalı hakkında da takip başlatma iradesini ortaya koyduğu, davalının itirazı üzerine de dava açtığı anlaşılmış, davalı —– yönünden itirazın iptali davası açılması için zorunlu dava şartı olan geçerli bir icra takibinden bahsedilemeyeceğinden bu davalı hakkındaki davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır. Yine bu davalı yönünden davacı takip başlatma iradesi olmadığını davalı itiraz ettiği için bu davayı açtığını ifade etmiş ise de ortada davalı yönünden başlatılmış geçerli bir takip olmadığını ileri süren davacının davalının itirazı nedeniyle dava açması da yerinde görülmeyerek bu davalıya ilişkin olarak yapılan yargılama giderlerinden davalı sorumlu tutulmayarak davalı lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi yoluna gidilmiştir.
Davalılar —–yönünden yapılan incelemede ise her iki davalının kredi sözleşmelerini müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıkları, ——– yapılan değişiklikten sonra düzenlendikleri, davalı —- yönetim kurulu başkanı olması itibariyle eş imzasına gerek olmadığı, kredi sözleşmelerindeki kefalet beyanlarının TBK 583 maddesindeki geçerlilik koşullarını taşıdığı anlaşılmıştır.
Davacı banka tarafından dava dışı kredi lehdarına kullandırılan kredi borçlarının ödenmediği gerekçesiyle — tarihli ihtarname düzenlenmiş, — tarihi itibariyle hesap kat edilerek oluşan borcun kat ihtarının tebliğinden itibaren – gün içinde ödenmesi/depo edilmesi istenmiştir. —- tarihli ihtarname davalı —tarihinde tebliğ olmuş, davalı —— gönderilen tebligat ise iade olmuştur.
Davalı yan hesap kat ihtarnamesinin asıl borçluya ve kendilerine usulüne uygun tebliğ edilmediğini ileri sürmüştür. Dosyaya sunulan tebliğ mazbataları incelendiğinde davalı —– tarihinde Tebligat Kanunu hükümlerine uygun olarak tebliğ olduğu anlaşılmıştır. Bu durumda davalı — yönünden ihtarname ile verilen süre sonunda —- tarihi itibariyle temerrüdün oluştuğu mahkememizce kabul edilmiştir. Davalı —- gönderilen ihtarname ise tebliğ edilememiş ve iade olmuştur. Davalı sözleşmeyi müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzalamıştır. İİK 68/b maddesi son cümlesi kredi asıl borçlusu yönünden uygulanabilir olup kefiller yönünden uygulama yeri bulunmadığından bu davalının takip tarihi itibariyle temerrüde düştüğü sonucuna varılmış, davacının aksi yöndeki itirazları yerinde görülmemiştir.
Davalı yan asıl borçluya usulüne uygun şekilde kat ihtarının tebliğ edilemediğini bu nedenle temerrüd faizi uygulanamayacağını ileri sürmüş ise de dava dışı asıl borçlu şirkete gönderilen hesap kat ihtarının tebliğ edilemediği tebligatın iade olduğu anlaşılmıştır. İİK.nun 68/b maddesi kefiller hakkında uygulanamaz ise de asıl borçlu yönünden uygulanacak olup kefil durumundaki davalıların asıl borçluya ilişkin bu hususu savunma olarak getirmeleri mümkün görülmemiştir.
Dosyada toplanan deliller doğrultusunda alınan bilirkişi kök ve ek raporlarıyla davacının takip tarihi itibariyle davalılardan —– talep edebileceği alacak tutarları ayrı ayrı hesaplattırılmış, bilirkişinin — tarihli —- no.lu ek raporu ve içeriği hesaplama mahkememizce gerekçeli ve denetlenebilir nitelikte kabul edilerek hükme esas alınmış, taraf itirazları yerinde görülmemiştir.
Davacı tarafça takipte nakdi kredi borcunun ödemesi yanı sıra —–çek riski bulunduğu belirtilerek depo talebinde bulunulmuş olup bilirkişi tarafından dayanak kredi sözleşmesinin kefilin sorumluluğunu düzenleyen maddelerinde kefillerin gayrı nakdi çek taahhüt bedeli kredisinin deposundan sorumlu olduklarını düzenleyen açık bir sözleşme hükmü bulunmadığı belirtilerek davacının kefillerden bu yüzden talepte bulunamayacağı belirtilmiştir. Kefillerin ——– çek taahhüt bedelinin deposundan sorumlu olmaları için sözleşmede açık hüküm bulunması gerektiği —-sabittir. Davacı vekili bu konuda genel kredi —-maddesine dayanmış ise de sözleşmenin —– muacceliyet, temerrüd halleri ve uygulanacak gecikme faiz oranı başlığı altında düzenlenmiş olup banka ile müşteri arasındaki hususlara ilişkin maddelerin kararlaştırıldığı görülmüştür. Sözleşmelerin kefaleti düzenleyen maddelerinde kefillerin gayrı nakdi çek taahhüt kredisi deposundan sorumlu olduğuna ilişkin bir düzenleme bulunmadığından davacının bu talebi yerinde görülmemiş, takip konusu diğer alacakların likit ve davalıların itirazlarında haksız oluşları gözönünde bulundurularak hükmedilen tutar üzerinden davacı lehine inkar tazminatına hükmedilmiş davacının takipte haksız ve kötü niyetli olduğu ortaya konamadığından davalılar lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmeyerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı Isıdem —– yönelik davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine,
2-Davalılar —– takip dosyasında itirazlarının;
DAVALI—- İÇİN;
— Kredi Yönünden
—- Asıl Alacak
—- İşlemiş Faiz
—olmak üzere toplam
—-üzerinden iptaliyle takibin bu tutar üzerinden devamına, asıl alacak tutarına ödeninceye kadar yıllık %64 oranında sözleşmesel temerrüt faizi ve bunun %5 gider vergisinin uygulanmasına,
— — Borcu Yönünden
—– Asıl Alacak
— İşlemiş Faiz
—-olmak üzere toplam
—-üzerinden iptaliyle takibin bu tutar üzerinden devamına, asıl alacak tutarına takip tarihinden itibaren yıllık — oranında sözleşmesel temerrüt faizi ve bunun — gider vergisinin uygulanmasına,
DAVALI —- İÇİN
—- Kredi Yönünden
–Asıl Alacak
—İşlemiş Faiz
— olmak üzere toplam
—üzerinden iptaliyle takibin bu tutar üzerinden devamına, asıl alacak tutarına takip tarihinden itibaren ödeninceye kadar yıllık — oranında sözleşmesel temerrüt faizi ve bunun — gider vergisinin uygulanmasına,
—-Borcu Yönünden
— Asıl Alacak
— İşlemiş Faiz
— olmak üzere toplam
–üzerinden iptaliyle takibin bu tutar üzerinden devamına, asıl alacak tutarına takip tarihinden itibaren yıllık — oranında sözleşmesel temerrüt faizi ve bunun — vergisinin uygulanmasına,
3-Fazla taleplerin REDDİNE,
4-Davalı ——- kötü niyet tazminatı talebinin REDDİNE ve bu davalı yönünden davacı yanın icra inkar tazminatı talebinin reddine,
5-Hükmedilen tutarın %20’si oranında —inkar tazminatının davalılar — sınırlı sorumlu olmak kaydıyla) ile davacı tarafa ödenmesine,
6-Karar harcı — davacı tarafça peşin olarak yatırılan —harcın mahsubu ile bakiye — harcın davalılar —— sınırlı olarak sorumlu olmak kaydıyla)tahsili ile hazine adına irad kaydına,
7-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan — harcın davalılar —–tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
8-Davacı tarafından yapılan —tebligat ve müzekkere gideri, — bilirkişi ücreti olmak üzere toplam— yargılama giderinden davadaki haklılık oranına göre —-yönünden haklılık oranı ——- tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, kalanın davacı üzerinde bırakılmasına,
9-7155 sayılı Kanun ile 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’na eklenen 18/A maddesinin 13.fıkrası ve yürürlükte bulunan Arabuluculuk Ücret Tarifesi uyarınca Hazine tarafından karşılanan 1.360,00 TL arabuluculuk ücretinin davanın kabul oranı gözönünde bulundurularak davalılar —– tahsili ile hazine adına irad kaydına,
10-Davalı tarafça yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
11-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 143.440,79 TL vekalet ücretinin davalılar ——alınarak davacıya verilmesine,
12-Davalı —- kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
Davalılar —- kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 39.274,85 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalılara verilmesine,
13-Davacı ve davalı —- dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
HMK 345. Maddesi hükmü uyarınca kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalılar vekilinin yüzlerine karşı oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 22/06/2022