Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/490 E. 2022/813 K. 10.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/490 Esas
KARAR NO: 2022/813
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 29/10/2020
KARAR TARİHİ: 10/11/2022
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle:
—- tarihinde —- sevk ve idaresindeki —- plakalı aracıyla seyir halindeyken davacı —- çarpması sonucunda, davacının yaralanmasına ve maddi zarara uğramasına sebebiyet verdiğini, bu kazada sigortalı nezdikendi —— plakalı aracın asli kusurlu olduğunu, davacının bu kaza neticesinde kalıcı şekilde yaralandığını, Yaralanma sonrasında davalı şirkete başvuru yapıldığını ancak olumsuz sonuç alındığını, akabinde arabuluculuğa başvurulmuş ancak anlaşma sağlanamadığını, davacının belirtilen kazadan kaynaklı geçici ve kalıcı maluliyetinin tespiti ile bu maluliyete tekabül eden maddi zararının davalı sigorta şirketinden tazminin talep edildiğini, fazlaya ilişkin hak ve alacaklar saklı kalmak kaydıyla davacı için — kalıcı iş görememezlik tazminatı, —- geçici iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam —- maddi tazminatın başvuru tarihi olan ——- itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden kusuru oranında tahsili ile davacıya ödenmesine, dava masrafları ve vekalet ücretlerinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve davaetmiştir.
SAVUNMA:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: —– sigorta şirketine kanunda belirtilen evraklar ile müracaat edilmediğini, bu sebeple davanın usulden reddine karar verilmesinin gerektiğini, davacı tarafından uygun yönetmelik uyarınca alınmış bir —- raporunun mevcut olmadığını dava dilekçesinde bahsi geçen—- kazaya karıştığı belirtilen, —– plakalı araç, müvekkil şirkete — tarihleri arasında geçerli olmak üzere —- olduğunu, İşbu poliçe kapsamında şahıs başına maddi tazminat limiti —–ile sınırlı olduğunu, ——– meydana gelen zarardan sorumluluğunun ancak sigortalının kusuru kadar olduğunu, kazada sigortalının ve davacının kazaya ilişkin kusur oranlarının belirlenmediğini, Davacının maluliyetinin tespiti için——– tarafından muayene edilerek uygun yönetmelik çerçevesinde rapor düzenlenmesi gerektiğini, geçici iş göremezlik tazminatı ——- kapsamında olmadığını, kaza nedeniyle mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun sürekli sakatlık raporu alana kadar tedavi süresince ortaya çıkan geçici işgöremezlik ve bakıcı giderleri ——- devredildiğini, geçici işgöremezlik ve geçici bakıcı giderlerine ilişkin talepler teminat dışı bırakıldığını, genel şartların açık hükmüne göre; her türlü tedavi, geçici iş göremezlik ve geçici bakıcı gideri zararları sağlık giderleri kapsamındadır. Bu sebeple sigorta şirketinin bu kalem zararlar sebebi ile sorumluluğu bulunmadığını, bu nedenle geçici iş görememezlik tazminatının teminat dışı olup talebinin reddinin gerektiğini, dava tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesinin gerektiğini, bu nedenle; dava şartı yokluğundan ve davanın yetkisiz mahkemede açılmış olmasından dolayı davanın usulden reddine;Aksi kanaat halinde davanın esastan reddine, Yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava; sürekli ve geçici tazminat taleplerini içerir maddi tazminat davasıdır.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla, mahkememizin ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, tarafların sulh olma imkanının bulunmadığının tespiti ile uyuşmazlık noktaları belirlenerek tahkikat aşamasına geçilip, deliller toplanmıştır.
7155 sayılı Yasa ile 6102 sayılı Yasaya 5/A maddesi eklenerek ticari davalarda arabuluculuk dava şartı haline getirilmiş olup, mahkememizdeki dava —— tarihinde açılmakla davacının dava şartı arabuluculuk koşulunu yerine getirdiği görülmüştür. Aynı Yasa ile 6325 sayılı Kanuna dava şartı arabuluculuk başlığı ile 18/A maddesi de eklenmiş olup bu madde uyarınca yapılan incelemede davacının arabulucuya başvurduğu, — tarihinde yapılan toplantıya tarafların katıldığı, —— tarihinde yapılan toplantı neticesinde tarafların anlaşamadıklarına ilişkin arabuluculuk son tutanağının da düzenlenmiş olduğu görülmüştür.
Davaya ilişkin yargılama devam ederken davacı, davalılar vekili tarafından sunulan —– tarihli dilekçe ile davalıya karşı açılmış olan davadan feragat ettiklerini beyan ettiği anlaşılmıştır.
Davacı vekilinin vekaletname uyarınca, açılan davadan feragat etmeye yetkilerinin bulunduğu anlaşılmıştır.
Davalı vekili tarafından sunulun —— tarihinde sunulan dilekçe ile davacı tarafın feragati sonucu yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin bulunmadığı beyan edilmiştir.
Tüm Dosya Kapsamı Birlikte Değerlendirildiğinde;
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 307. Maddesinde “Feragat, davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir.” şeklinde belirtilmiştir. Yine aynı kanunun 309. Maddesi feragat iradesinin “Feragat ve kabul, dilekçeyle veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılır
Feragat ve kabulün hüküm ifade etmesi, karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı değildir.
Kısmen feragat veya kabulde, feragat edilen veya kabul edilen kısmın, dilekçede yahut tutanakta açıkça gösterilmesi gerekir.
Feragat ve kabul, kayıtsız ve şartsız olmalıdır. ” şeklinde açıklanabileceği ve bunun sonucunda verilen kararın kesin hüküm teşkil edeceğine dair 311. Maddesi de ” Feragat ve kabul, kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. ” hükümlerini içermektedir
Ayrıca davadan feragat edilmesi halinde yargılama giderlerine dair 312. maddede şu düzenleme mevcuttur; “Feragat veya kabul beyanında bulunan taraf, davada aleyhine hüküm verilmiş gibi yargılama giderlerini ödemeye mahkûm edilir.”.
Sonuç olarak, 6100 sayılı HMK 307 ve devamı maddeleri gereğince feragat, davacının talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesi olup, hüküm ifade etmesi karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı değildir. Dilekçe ile veyahut yargılama sırasında sözlü olarak yapılabilir. Feragat kayıtsız ve şartsız olmalıdır. Hüküm kesinleşinceye kadar her aşamada yapılabilen feragat, kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurduğu gibi feragat beyanında bulunan taraf davada aleyhine hüküm verilmiş gibi yargılama giderlerini ödemeye mahkum edilir.
Somut olayda, davacı vekili tarafından sunulan —– havale tarihli dilekçe ile davadan feragat ettiklerini bildirmiş ve davacı vekilinin vekaletnamesinde yapılan incelemede davadan feragate yetkisi olduğu anlaşılmıştır. Davalı vekili——– tarihli dilekçesi ile feragat beyanı sebebiyle davacıdan vekalet ücreti ve yargılama gideri talebinde bulunmadıklarını beyan etmiştir
Davadan feragat HMK’nın 307. ve 311. maddeleri gereğince uyuşmazlığı ve dolayısıyla davayı sona erdiren, davalı tarafın kabulünü gerektirmeyen, kesin hükmün hukuksal sonuçlarını doğuran bir taraf işlemidir. HMK 307. maddesi hükmüne uygun olarak davacının davadan feragatının mahkemece saptanması halinde feragat sebebiyle davanın reddine karar verilmesi gerekir.
Dava açılmadan önce taraflar zorunlu arabuluculuğa başvurmuş olduğundan arabuluculuk ücreti bakımından; ——— ilamında dava şartı olarak kabul edilen zorunlu arabuluculuğa ilişkin yapılan masrafları yargılama giderlerinden sayarak arabuluculuk giderlerinin tarafların haklılık oranlarına göre paylaştırılması gerektiği belirtilmiştir. 6100 sayılı HMK m.331’e göre ise davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hallerde davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumlarına göre yargılama giderinin takdir edileceği belirtilmiş ise de eldeki davada davacı tarafın ve davalı tarafın karşılıklı olarak yargılama giderlerine dair herhangi bir talepleri bulunmadığı anlaşıldığından arabuluculuk ücretinin de diğer yargılama giderleri gibi davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmiştir.
492 sayılı Harçlar Kanununun “Davadan feragat, davayı kabul veya sulh” başlıklı 22. Maddesinde “Davadan feragat veya davayı kabul veya sulh, muhakemenin ilk celsesinde vuku bulursa, karar ve ilam harcının üçte biri, daha sonra olursa üçte ikisi alınır.” hükmü gereği eldeki davada ilk celsenin yapıldığı ve daha sonra feragat edildiği anlaşıldığından alınması gerekli harcın 2/3’ünün alınmasına karar verilmiştir. Açıklanan nedenlerle davanın feragat nedeniyle reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın FERAGAT NEDENİ İLE REDDİNE;
2-492 Sayılı Harçlar Yasası’nın 22. Maddesine göre davada ilk celse sonrasında feragat edilme durumu olması nedeniyle, ön inceleme duruşmasının yapıldığı da dikkate alınarak; davanın reddi halinde alınması gerekli maktu harcın (80,70 TL) üçte ikisi (2/3) olduğu anlaşılmakla; alınması gereken 53,8‬0 TL harcın peşin alınan 54,40 TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 0,60 TL harcın karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
3-Taraflarca yapılan yargılama giderlerinin, yargılama gideri talebi olmadığı anlaşıldığından yapan taraf üzerinde bırakılmasına,
4-Tarafların talepleri doğrultusunda vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Karar kesinleştiğinde artan gider avansının yatıran tarafa iadesine,
6-7155 sayılı Kanun ile 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’na eklenen 18/A maddesinin 13.fıkrası ve yürürlükte bulunan Arabuluculuk Ücret Tarifesi uyarınca Hazine tarafından karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davacı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
HMK 345. Maddesi hükmü uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yokluğunda karar verildi. 10/11/2022