Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/488 E. 2023/88 K. 08.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/488
KARAR NO : 2023/88

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 28/10/2020
KARAR TARİHİ : 08/02/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA : Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin davacı şahıslar ve davalı olmak üzere —- bir şirket olduğunu, davacı şahısların aynı zamanda şirket müdürü olarak görev yaptıklarını, şirketin faaliyetinin — kapsamında davalı — — müşterilerine satarak kurulumunu yapmak olduğunu, davalıya ait yazılımların geliştirilmesi alanında —- faaliyet gösterildiği gibi bu—————– bulunduğunu, müşterilerine — —–alanlarında da hizmet verdiğini, davalının, davacı şirkete —— ——– uyguladığı fiyatların çok üzerinde fiyatlar uyguladığını, bu surette hem müvekkili şirketin ———- ciddi şekilde zarara uğramasına yol açtığını, davalının ——hukuka aykırı şekilde —— nakletmek olup, bunun için——– yönteminden de kaçınmadığını, davalının —– dışındaki iştiraklerinin %100’üne sahip olduğunu, yalnızca —— olan müvekkili şirketin %51’ine sahip olduğunu, bu yüzden %100’üne sahip olduğu —– yapmadığını, ancak %51’ine sahip olduğu müvekkili şirketin ————- vergilendirmemek ———-kaçırmak adına kötü niyetle———– uyguladığını, bunun yanı sıra ——— bulunan müvekkili şirket dışındaki iştiraklerine haksız şekilde %75 gibi indirim oranları uyguladığını, bu indirim oranları dikkate alındığında müvekkili şirket tarafından ödenen ——— üzerinden yapılan hesaplama ile zararın——yüksek bir tutar olduğunu, davalının fahiş fiyat uygulamasını müvekkillerinden gizli şekilde yürüttüğünü, bu durumun ———- iştirakler toplantısında tesadüfen öğrenildiğini, zararın giderilmesi için davalı ile yürütülen görüşmelerden sonuç alınamadığını, davalının —– müvekkili ile arasındaki destek ve bakım hizmet sözleşmesiyle yazılım geliştirme sözleşmesini de hukuka aykırı olarak feshettiğini,—- ihtarnameyle fesih ihtarına cevap verildiğini, davalının bu eylemleriyle tek taraflı karar alıp bu kararları uygulamaya koymak, ——– sıfatıyla yalnızca kendi menfaatlerini gözetmek suretiyle hukuka aykırı davrandığını belirterek davanın kabulüyle —tutarındaki maddi tazminatın ticari temerrüd faiziyle birlikte davalıdan tahsili ve müvekkili şirkete ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin şirket dışındaki davacılarla birlikte davacı şirketin ortağı olduğunu, şahıs davacılarla ilişkisinin önceye dayandığını, şahıs davacıların — —– pazarladığını, daha sonra şahıs davacılar ile bir araya gelerek bundan sonra faaliyetlerin tarafların birlikte kuracakları ——– yürütüleceği konusunda anlaşmaya vardıklarını, şirketin kuruluşundan itibaren şahıs davacıların ——— kararlaştırıldığını, …———- olarak atanmasına karar verildiğini, davacının müvekkilinin davacı şirketin zarara uğratıldığı iddiasıyla TTK 202 maddesine dayalı olarak dava açtığını, bu maddeye dayalı olarak dava açabilecekler arasında davacı şirketin bulunmadığını, davanın ancak pay sahipleri ve şirket alacaklıları tarafından açılabileceğini, ——-dava açma hakkı olmadığını, davacı tarafın soyut iddialar ileri sürerek zarar iddiasında bulunduğunu, öncelikle zararın hangi dönemlere ilişkin olduğunun ve nasıl hesaplandığının davacı tarafça açıklanması gerektiğini, davacılar tarafından müvekkilinin ——— ürün satışında yaptığı fiyatlandırmanın davacı şirkete yapılan fiyatlandırmadan daha ucuz olduğu gerekçesiyle sorumluluğu olduğunu ve kaybın tazmini ile yükümlü olduğunu ileri sürdüklerini, davacı şirket ile müvekkili arasında —- kaynaklı ticari ilişki olduğunu, davacı şirketin ——- ayından itibaren satın aldığı ürünün bedellerini ödemediğini, bu yüzden alacağın temini için—- tarihinde talepte bulunulduğunu, söz konusu borcun davacılarında kabulünde olduğunu, buna rağmen davacılar tarafından bu davanın açıldığını, davacı şirketin kuruluşundan itibaren davacı gerçek kişiler tarafından yönetildiğini, müvekkilli tarafından herhangi bir hakimiyet kullanımı söz konusu olmadığı gibi işlemlerin taraflar arasındaki ticari anlaşma ve uygulamalara dayalı olarak yürütüldüğünü, gerçek kişi davacıların davacı şirketin müvekkilli tarafından zarara uğratıldığını iddia ettikleri ticari ilişkinin bizzat tarafı olup her tür sözleşmenin davacılar tarafından imzalandığını, bu durumda gerçek kişi davacıların davacı şirket adına yaptıkları işleme ilişkin olarak müvekkilinin hakimiyetini kötüye kullandığından bahisle sorumlu tutmalarının mümkün olmadığını, şirket adına hareket eden müdürün basiretli bir tacir gibi özen yükümlülüğüne uygun davranması gerektiğini, davacıların bu yükümlülüğü yerine getirmediklerini, özen yükümlülüğüne aykırı hareket ettiklerini, fiyat araştırması yapmadıklarını, davacıların sözde fahiş fiyat uygulaması yapıldığını bilmedikleri, bunu tesadüfen öğrendiklerini iddia etmelerinin de gerçeği yansıtmadığını, tüm fiyatlandırma uygulamalarının ———–olarak paylaşıldığını, davacı——- erişiminin bulunduğunu, düzenli bilgilendirme yapıldığını, hakimiyetin —— bağlı ortaklığa kayıp verdirecek şekilde kullanımının söz konusu olmadığını, bağlı ortaklığın herhangi bir kayba uğramadığını, aksinin kabulü halinde dahi bu kayıp ile —— hakimiyetini kullanmış olması arasında nedensellik bağı bulunmadığını, davacıların bağlı ortaklığın zarara uğradığını, zararın miktarını ve nedensellik bağını ispatla yükümlü olduklarını, TTK 202/1-d bendinde ————- etme fırsatı tanındığını, davacıların ——- davacı —– iddiasına dayandıklarını, bu hususu kabul etmemekle birlikte gerçek kişi davacıların hissedarı oldukları dava dışı ———– aldıklarını ve daha aleyhe fiyatlarla alım yapıldığını, bu durumun da davacı şirkete yapılan fiyatlandırmada hakim ortak sıfatının hukuka aykırı olarak kullanılmadığının göstergesi olduğunu, TTK 202/1-e maddesinin atfı nedeniyle olayda TTK 560.maddesinde öngörülen zaman aşımı sürelerinin uygulanması gerektiğini, —————ticari temerrüd faizi talep edilemeyeceğini, kötü niyetle açılan bu dava nedeniyle davacıların TTK 202/3 maddesi uyarınca teminat yatırması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İNCELEME ve GEREKÇE : Dava, hukuki niteliği itibari ile TTK 202 maddesinde düzenlenen tazminat talebine ilişkindir.
Dilekçeler aşamasını takiben yargılamanın ön inceleme aşaması tamamlanıp tahkikat aşamasına geçilmesinden sonra davacılar vekili mahkememize sunduğu —– tarihli dilekçesi ile davadan feragat ettiklerini bildirmiş, davalı vekili de aynı tarihli dilekçe ile vekalet ücreti talepleri olmadığını, bunun dışındaki yargılama giderlerinin davacı tarafa yükletilmesini istediklerini belirtmiş, taraf vekilleri ———- duruşmada beyanlarını tekrar etmiş, davacılar vekili duruşma zaptını imzalamıştır. Davacılar vekilinin vekaletnamelerinde davadan feragate yetkisinin olduğu görülmüştür.
Davadan feragat davayı sona erdiren taraf işlemlerinden olduğundan davanın bu nedenle reddine karar verilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-DAVANIN FERAGAT NEDENİYLE REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu 22. maddesi uyarınca alınması gereken ——-davacı tarafça peşin olarak yatırılan ————– harcın karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı tarafça vekalet ücreti talep edilmediğinden bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-7155 sayılı Kanun ile 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’na eklenen 18/A maddesinin 13.fıkrası ve yürürlükte bulunan ————— irad kaydına,
7-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
HMK 345. Maddesi hükmü uyarınca kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere davacılar vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.