Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/444 E. 2021/900 K. 25.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/444 Esas
KARAR NO : 2021/900

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 13/10/2020
KARAR TARİHİ : 25/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; —— kayıtlı bulunan ve müvekkilin oğlu ——- istikametinde seyir halindeyken aracı ile karşı şeride geçerek, —– sevk ve idaresinde bulunan —-plaka sayılı araç ile çarpışması sonucu hayatını kaybettiğini——yaşında olduğunu, —-olarak çalışmak suretiyle kendisinin ve birlikte yaşadığı annesinin geçimini sağlamakta iken izah edilen kazada hayatını kaybettiğini, müvekkilinin murisi — kaza geçirdiği tarih itibariyle —- maaş alan müteveffanın vefatı, kendisinin bakım ve maddi desteğine muhtaç annesini derinden sarstığını,——annesi ——– hem manevi varlığından hem de maddi desteğinden yoksun kaldığını, kazaya ——— müvekkilinin murisi —– hayatını kaybetmesi nedeniyle, destekten yoksun kalan davacı müvekkilinin 6100 Sayılı Yasa’nın 107.maddesi uyarınca toplanacak delillere göre, destekten yoksun kalma tazminat tutarları belirlenerek anne —– Maddi Tazminatın olay tarihindeki sigorta limitini aşmamak üzere, temerrüt tarihinden işletilecek faizi, yargılama giderleri ve avukatlık ücretiyle birlikte davalı sigortadan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; —– numaralı—- Sorumluluk Poliçesi ile teminat altına alındığını, trafik sigortası sözleşmesinin yasa ile zorunlu kılınmış olması ve bu sözleşmenin içeriğinin de yine yukarıda belirtilen Türk Ticaret Kanunu ve Sigortacılık Kanunu’nun ilgili maddeleriyle düzenlenerek halen yürürlükte olan genel şartlar ile poliçenin bir bütün olduğunun vurgulanmış olması karşısında, uyuşmazlığa uygulanacak usul ve esasların belirlenmesinde Genel Şartların dikkate alınmasını talep ettiklerini, müteveffa davaya konu sigortalı aracın sürücüsü olduğundan ve kazaya kendi kusuru ile sebebiyet verdiğinden davacının talepleri karayolları trafik kanunu ve genel şartlar gereğince teminat dışı olduğunu, davacı tarafın iddialarının aksine Yargıtay İçtihatları ile de kabul edildiği üzere poliçe tanzim tarihinin 01.06.2015 tarihinden sonra düzenlenmiş olması halinde ilgili düzenlemelerin dikkate alınması gerekmekle, uyuşmazlık konusu poliçenin tanzim tarihi ilgili tarihten sonra olduğundan davanın reddi gerektiğini, ayrıca, KTK’nın 92. Maddesinin 1. Fıkrasına eklenen h bendi halen yürürlükte olduğunu, söz konusu maddede açıkça ilgililerin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan taleplerinin teminat kapsamında olmadığının belirtildiğini, olayda da sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan bir talep söz konusu olduğunu, davayı kabul manasında olmamakla birlikte kusur oranının tespiti bakımından dosyanın—— gönderilmesinin gerektiğini, davacının gelire ilişkin iddialarının kabulü mümkün olmadığını, —- kanıtlanması, aksi takdirde asgari ücret olarak alınması gerektiğini, yine tazminat hesaplamasının genel şartlarda belirlenen usule ve esaslara göre yapılması gerektiğini, davacıların kaza sebebiyle elde ettiği gelir ve tazminatların mahsubu gerekli olduğunu, müvekkili şirket söz konusu zarardan kaza tarihindeki poliçe teminat limitleri dahilinde sorumlu olduğunu, müvekkili şirketin temerrüt tarihinin aşağıda belirtilen esaslara uygun olarak belirlenmesi ve faizin yasal faiz olarak kabul edilmesi gerektiğin, davanın esastan ve usulden reddini, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava, hukuki niteliği itibari ile; destekten yoksun kalma tazminatı talebine ilişkindir.
7155 sayılı Yasa ile 6102 sayılı Yasaya 5/A maddesi eklenerek ticari davalarda — dava şartı haline getirilmiş olup, mahkememizdeki dava —– tarihinde açılmış olup, davacının dava şartı ——koşulunu yerine getirdiği görülmüştür. Aynı Yasa ile 6325 sayılı Kanuna dava şartı arabuluculuk başlığı ile 18/A maddesi de eklenmiş olup bu madde uyarınca yapılan incelemede davacının arabulucuya başvurduğu, 22/07/2020 tarihinde yapılan görüşmede tarafların anlaşamadıklarına ilişkin —– son tutanağının da düzenlenmiş olduğu görülmüştür.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, tarafların sulh olma imkanının bulunmadığının tespitiyle uyuşmazlık noktaları belirlenerek tahkikat aşamasına geçilmiştir.
Getirtilen — incelenmesinden kazada vefat eden —- davacının oğlu olduğu, olay esnasında müteveffanın aracın sürücüsü durumunda olduğu anlaşılmıştır.
Tarafların iddia ve savunmaları kapsamında değerlendirme yapılarak davacının, aracın sürücüsü durumunda olan desteğinin meydana gelen kazada vefatından ötürü davalı sigorta şirketinden destek tazminatı talebinde bulunup bulunamayacağının belirlenmesi, olaydaki kusur durumunun tespiti bakımından dosya re’sen seçilen bilirkişi heyetine verilmiş 01/09/2021 tarihli bilirkişi raporu alınmıştır.
Bilirkişi raporunda özetle; ———- —–ile Karayolları Trafik Kanununu ve Karayolları Trafik Yönetmeliğinin maddelerinde açıklanan kusurları işlediği, yolda seyri esnasında düz ve eğimsiz doğru bir yolda hızını aracın yük ve teknik özelliğine, görüş, yol ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurmadığı, trafik kurallarına uymadığı, hız limit sınırlarını ihlal ettiği, herhangi bir neden ile direksiyon hakimiyetini kaybederek karşı yön şeridine girdiği, karşı yönden gelen trafik akış şeridine tecavüz ettiği ve kazaya neden olduğu, trafik dikkat ve özen yükümlülüğünü yerine getirmediği nedenleri ile kazanın meydana gelmesinde asli ve %100 oranında kusurlu olduğu, sürücü —— kaza esnasında koruyucu —– kemerini takıp takmadığının belirlenememesi nedeni ile müterafik kusur indirimi yapılamayacağı, —– yol üzerinde seyri esnasında kendi şeridinde gittiği, —– karşı yoldan kendi şeridine geçerek kendisine çarpmasında alabileceği bir önlem olamayacağı nedeni ile kusursuz olduğu, davacı anne —–tarihinde oğlu —- nedeni ile destek zararının 45.633,09 TL olduğu, ancak —– kararında da ayrıntılı olarak tartışıldığı üzere ve 01.06.2015 tarihinden itibaren geçerli olan yeni genel şartlarda da belirtildiği üzere “Desteğin kusuruna denk gelen tazminat talepleri teminat dışı” olması nedeni ile davacının davalı sigorta şirketinden talep edebileceği destek zararından söz edilemeyeceği, bir başka değişle teminat dışı olması sebebi ile işbu zarardan davalı sigorta şirketinin sorumlu olmadığı belirtilmiştir.
Tarafların iddia ve savunmaları ile tüm dosya kapsamı birarada değerlendirildiğinde; davanın trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkin olduğu, —- poliçesini düzenleyen sigorta şirketlerinin 3.şahıslara karşı sürücünün kusuru oranında sorumlu oldukları, dosyada mevcut bilirkişi raporuna göre murisin kazanın meydana gelmesinde % 100 kusurunun bulunduğu, her ne kadar —– kararı uyarınca mirasçı olan hak sahiplerinin destekten yoksun kalan üçüncü kişi sıfatıyla trafik sigortacısı olan şirketten tazminat talep edebilecekleri kabul edilmiş iken, 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları A.6 maddesi d bendi uyarınca destekten yoksun kalan hak sahibinin destek şahsının kusuruna denk gelen tazminat taleplerinin açıkça teminat dışı bırakıldığı, daha sonra 6704 sayılı yasa ile yapılan değişiklik sonucu 2918 sayılı KTK’nun 92/g maddesinin de aynı yönde değiştirildiği, dava konusu poliçenin Genel Şartların yürürlüğe girdiği 01/06/2015 tarihinden sonra 09/03/2020 tarihinde düzenlenmiş olması nedeniyle Genel Şartlardaki hükümlere tabi olduğu, dolayısıyla davacının murisin kusuruna denk gelen destekten yoksun kalma tazminat taleplerinin de teminat dışı olduğu ve davacının murisinin de kazanın oluşumunda % 100 kusurlu olması nedeniyle davanın sübuta ermediği anlaşılmakla davanın reddine karar verilmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar harcı 59,30 TL’den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 54,40 TL harcın mahsubu ile eksik 4,90 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan bir yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli —– esaslara göre belirlenen ve dava değerini geçmemek üzere 1.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-7155 sayılı Kanun ile 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’na eklenen 18/A maddesinin 13.fıkrası ve yürürlükte bulunan —- arabuluculuk ücretinin davacı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
7-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda kararın taraflara tebliğinden 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.