Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/416 E. 2021/99 K. 11.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/416 Esas
KARAR NO : 2021/99

DAVA : Tazminat (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/10/2020
KARAR TARİHİ : 11/02/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı müvekkilinin—–yaptığı işyerinin zemin kaplaması, —- ızgaraların yapılması işleri için yüklenici .—–olarak anlaştığını, anlaşmaya göre —– tarafından yapılacağını, yüklenicilerin her türlü kırılma, —– için müvekkiline— verdiğini, tarafların anlaşmasından sonra işveren/davacı tarafından yüklenicilere işin karşılığı ücretin tamamının ödendiğini, ancak sözleşme konusu ——kısa süre sonra zeminde yeniden açılmalar oluştuğunu,—– çıktığını, bu sebeple davacı müvekkilinin işyerini kullanamadığını, üçüncü kişilerle yaptıkları sözleşmelerdeki edimlerini zamanında yerine getirmekte güçlük çektiklerini, özellikle—-büyük oranda ayıplı olmasından dolayı işleri aksayan müvekkilinin işlerinde aksamalar meydana geldiğini, davacı müvekkilinin eser sözleşmesinde kararlaştırılan edimin gereği gibi ifa edilmemesi sebebiyle uğradığı zararların ödenmesi için davacı müvekkilinin adına—- numaralı dosya ile arabuluculuğa başvurulduğunu, ancak anlaşma sağlanamadığını, müvekkilinin — dolayısıyla ortaya çıkan zararları için şimdilik 2.000,00 TL’nin davalılardan alınarak müvekkiline verilmesine, yargılama sonucu belirlenecek bedel doğrultusunda tazminat taleplerini artıracaklarını, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı taraflara tahmiline, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı taraf ticari davalarda dava şartı olan zorunlu arabuluculuk başvurusunda bulunduğunu, arabuluculuk toplantı tutanağında davacı tarafın tazminini istediği alacak kalemlerini tek tek açıklaması ve hangi hususlarda anlaşıldığı veya anlaşılamadığının açıkça belirtilmesi gerektiğini, ancak davacı tarafın sunmuş olduğu arabuluculuk son tutanağının usulüne uygun hazırlanmadığını, eserin ayıplı olması dolayısıyla sahip olunan hakların kullanılabilmesi için gözden geçirme ve bildirim külfetlerinin yerine getirilmiş olması gerektiğini, davacı ile davalı müvekkilinin 2019 yılı Şubat ayında yazılı bir sözleşme ile davacının —-kullanacağı yerin çeşitli tadilatını yapmak üzere anlaştıklarını, malzemelerin türü, cinsi, kalitesi ve fiyatı dahil— belirlendiğini ve belirlenen malzemeleri davalı müvekkili karşılamak üzere —- sonradan ek olarak yapılmasını istenilen işlerle beraber toplamda 85.000,00-TL bedeline anlaştıklarını, 12.02.2019 tarihli —-ile kurulan sözleşmeye herhangi bir itiraz olmadığı için TTK 21. Maddesi hükmü gereğince öneri niteliğinde sayılmış ve müvekkili tarafından kabul edilerek işe başlandığını, dava dilekçesinde belirtilen adresteki ——çevirmek için aralarında sözleşme yaptıklarını, ancak davalı müvekkilinin buranın — olmasının uygun olmadığını– gibi bir iş yeri ızgaralarının sağlam olabilmesi için bina ilk yapılırken su gideri yerlerinin belirlenmesi ve konulması gerektiğini, yine de bu işi yapması istenildiği takdirde elinden geleni yapmayı taahhüt ettiğini, bu iş yapılırken her gün davacı ve yetkilendirdiği kişiler tarafından sürekli olarak kontrol edildiğini, davacı ….—- olmak üzere sözleşmenin tarafı olmayan …– hesabına toplamda—- tutarındaki ücretini hala ödemediğini, davacının delil olarak sunduğu 20.000,00-TL tutarlı banka dekontunun iddia ettiği gibi onarım bedeli değil, aslen taraflarınca sunulan davacının borcuna ilişkin dekontlardan biri olduğunu, öncelikle herhangi bir açıklama yapılmadan gönderilen ücretin onarıma ilişkin değil, kararlaştırılan ücret gereği borcun ödenmesine ilişkin olduğunun aşikar olduğunu, açılan davanın reddine, ifanın ayıplı olduğuna karar verilmesi ve müvekkilinin tazminat bedelini ödemesine hükmedilmesi halinde davacı davaya konu işin bedelini ödemediğinden, ödenmeyen kısımdan hükmedilen tazminat miktarının mahsubuna, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava, taraflar arasındaki eser sözleşmesinden kaynaklanan tazminat ilişkindir.
Tarafların gerçek kişi olması nedeniyle Mahkememizce davacı ve davalıların tacir olup olmadığı araştırılmasına gidilmiş ve gelen yazı cevaplarından davacı ve davalıların gerçek kişi ticari işletme kaydının bulunmadığı, davacı ve davalı ..——–sürekli yükümlülüğü gerektiren bir faaliyet yürütmemekle birlikte vergi kimlik numarası kullanımının yaygınlaştırılması kapsamında vergi kimlik numarası kullananlar ) kaydının bulunduğu——-mükellefiyet kaydına rastlandığı, dava tarihi itibariyle mükellef kaydının olmadığı anlaşılmıştır.
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunun 4.maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için ya uyuşmazlık konusu işin, tarafların her ikisinin birden ticari işletmesi ile ilgili olması yada tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesi ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunun veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme bulunması gerekir.
Diğer taraftan 6102 sayılı TTK’nın 19/2 maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri içinde ticari iş sayılması davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, 6102 sayılı TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar dışında, ticari davayı ticari iş esasına göre değil ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
6335 Sayılı Kanununun 2.maddesi ile değişik 6102 Sayılı TTK ‘nın 5.maddesi uyarınca ticari davalar Asliye Ticaret mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, Asliye Ticaret Mahkemeleriyle diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki 6762 Sayılı Türk Ticaret Kanunununda ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 6335 Sayılı kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı HMK’nın 1.maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce ve istinaf aşamasında Bölge Adliye Mahkemeleri tarafından re’sen incelenir. Bu kuralın tek istisnası 6335 Sayılı Kanununun 2.maddesi ile değişik 6102 Sayılı Türk Ticaret kanununun 5/(4). maddesinde düzenlenmiş olup, buna göre yargı çevresinde ayrı bir Asliye Ticaret Mahkemesi bulunmayan yerlerde Asliye Hukuk Mahkemelerine açılan ticari davalarda görev kuralına dayanılmamış olması Asliye ticaret mahkemesine görevsizlik kararı verilmesini gerektirmeyecektir. Başka bir anlatımla, yargı çevresinde Asliye Ticaret Mahkemesi bulunmayan yerlerde bir ticari uyuşmazlığın çözümü için Asliye Hukuk Mahkemesine genel mahkeme sıfatıyla dava açılması halinde mahkemece görevsizlik kararı verilmeksizin işin görülmesi gerekir. Buna karşılık kanun aksi durumu düzenlememiş olduğundan Asliye Hukuk Mahkemesinin ticari olmayan bir davayı Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla görmüş olması kararın kaldırılmasını gerektirecek bir usule aykırılık halini oluşturmaktadır.
Somut olayda, davalıların tacir olmadığı anlaşıldığından TTK’nın 4.maddesi uyarınca ticari dava niteliğinde bulunmayan uyuşmazlığın dava tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK’nın 2.maddesi uyarınca genel hükümlere göre asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiğinden Mahkememizin görevsizliğine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. (Yargıta—– Esas ve —-İzmir Bölge Adliye Mahkemes——–
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Dava dilekçesinin görev nedeniyle reddine, MAHKEMEMİZİN GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Görevli mahkemeninin İstanbul Anadolu Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğuna,
3-HMK 20.maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden sonra 2 haftalık süre içerisinde talep edilmesi halinde dosyanın görevli İstanbul Anadolu Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine belirtilen süre içerisininde dosyanın gönderilmesi için talepte bulunmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına ( ihtar edildi)
4-HMK’nun 331/2 maddesi uyarınca yargılama giderleri ve vekalet ücretinin görevli mahkemede değerlendirilmesine,
Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı