Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/371 E. 2020/730 K. 17.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

KARAR
ESAS NO : 2020/601 Esas
KARAR NO : 2020/732

DAVA : İtirazın İptali (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/12/2020
KARAR TARİHİ : 17/12/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin davalı taraftan olan alacağının tahsili amacıyla davalı taraf aleyhine İstanbul Anadolu —-.İcra Müdürlüğü’nün — Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı tarafın icra dosyasına, haksız olarak yapmış olduğu takibe, borca, ödeme emrine, faize itirazları üzerine icra müdürlüğünce takibin durdurulmasına karar verildiğini, davalı tarafın söz konusu itirazları kötüniyetli ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, iptalinin gerektiğini, —- dava dışı sigortalısının —- olduğu, kaza anında sürücüsünün —- plakalı araç sağ arka kısımdan çarparak maddi hasarlı kazanın meydana gelmesine sebebiyet verdiğini, kazanın ardından —- plakalı araç olay yerini terk ettiğini, ——-” düzenlendiğini, olaya ilişkin tutulan kaza yeri terk tutanağı ve ekspertiz raporunda davalının sahibi olduğu aracın kazanın oluşumunda %100 kusurlu olduğu tespit edildiğini, —plakalı araca sağ arka kısımdan çarparak akabinde kaza yerini terk ettiğinden %100 kusurlu olduğunu, Karayolları Trafik Kanununun 84/d. Maddesinde “arkadan çarpma” halinde sürücünün asli kusurlu olduğu düzenlendiğini, müvekkili sigorta şirketi tarafından meydana gelen zararlar karşılanarak sigortalısına hasar tazminatı ödendiğini, Türk Ticaret Kanunu’nun 1472. Maddesi,—gereği müvekkili şirket sigortalısının halefi olarak meydana gelen zararı davalıya rücu ettiğini, İstanbul Anadolu—. İcra Müdürlüğü — Esas sayılı dosyasına yapılan takibe yönelik davalı- borçlunun haksız ve yersiz itirazının iptali ile takibin devamını, davalı borçlunun kötüniyetli ve haksız itirazda bulunması nedeniyle en az %20 icra-inkar tazminatına mahkum edilmesini, yargılama harç ve masrafları ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Dava dilekçesi davalıya tebliğe çıkmamıştır.
İNCELEME ve GEREKÇE :
Dava, Kasko Sigorta Poliçesi uyarınca ödenen hasar bedelinin rücuen tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı sigorta şirketi nezdinde —plakalı aracın çarpması sonucu dava dışı sigortalısına ödenen hasar bedelinin tahsili talep edilmiştir.
Somut olayda uyuşmazlık, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 1301. maddesi uyarınca, sigorta şirketi tarafından sigortalısına ödenen tazminatın, kusurlu olan davalıdan rücuan tahsiline ilişkindir.
TTK m. 1301’de düzenlenen halefiyet, yasal, sınırlı ve cüz’î halefiyet niteliğindedir. Bu maddeden doğan halefiyet hakkına istinaden açılan veya açılacak olan dava, esas itibariyle sigortalının, kendisine zarar verene karşı açacağı tazminat davasının, onun halefi sıfatıyla sigortacı tarafından açılmasıdır. TTK’nın 1301. maddesi uyarınca sigortacı, sigorta bedelini ödedikten sonra hukuken sigorta ettiren yerine geçer ve dava, tazmin ettiği bedel nisbetinde sigortacıya intikal eder. Bu şekilde sigortalısının haklarına halef olan sigorta şirketinin, ödediği tazminat miktarınca hukuken sigortalı yerine geçerek açtığı rücû davası, aslında bir tazminat davası olup, bu niteliği itibariyle aynı zamanda şahsî nitelikte bir eda davasıdır. Burada sigortacı, sigorta ettiren yerine geçtiği için şahsî ve rücûu ödediği bedelle sınırlı olduğundan dolayı da cüz’î haleftir. Sigortacının, sigortalıya ödediği tazminat oranında sigortalının yerine geçeceği ve onun kanunî halefi olacağı, ilke olarak —— sigortacının, zarara sebebiyet veren aleyhinde açtığı rücû davasının, kanundan doğan halefiyete dayandığı ve halef olanın, halefiyet yolu ile nasıl bir hak iktisap etmiş ise, o hakka sahip olacağı vurgulanmış; velhasıl sigorta ettirenin ne hakkı varsa bunların, şartları gerçekleşince sigortacıya geçeceği; sigortacının, sigorta ettirenin bütün def’ilerini üçüncü şahsa karşı ileri sürebileceği ve Borçlar Kanununun 44. maddesine (TBK m.52) de dayanabileceği; tabiatıyla sigorta ettirenin olayda dava hakkı yoksa, sigortacıya da bu yönde bir hakkın intikal etmeyeceği açıklanmıştır.
Diğer taraftan,—–. sayılı kararına göre de “Sigortacının sigorta poliçesinden münbais olmayıp kanundan aldığı bir salâhiyete istinaden ve haksız fiil sebebiyle alacaklı yerine kaim olarak hareket ettiği dâvada hukuk mahkemesine başvurması gerekir.” şeklindedir.
Somut olayda; davacı kasko şirketi olup, dava dışı sigortalının ve davalının gerçek kişi olduğu, kazaya karışan araçların da hususi araç olduğu göz önünde tutulduğunda rücu tazminatına konu uyuşmazlığın haksız fiilden kaynaklandığı, bu durumda da uyuşmazlığın, Asliye —- Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği anlaşıldığından mahkememizin görevsizliğine yönelik aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Dava dilekçesinin görev nedeniyle reddine, MAHKEMEMİZİN GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Görevli mahkemeninin İstanbul Anadolu Nöbetçi Asliye — Mahkemeleri olduğuna,
3-HMK 20.maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden sonra 2 haftalık süre içerisinde talep edilmesi halinde dosyanın görevli İstanbul Anadolu Nöbetçi Asliye —- Mahkemesine gönderilmesine belirtilen süre içerisininde dosyanın gönderilmesi için talepte bulunmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına,
4-HMK’nun 331/2 maddesi uyarınca yargılama giderleri ve vekalet ücretinin görevli mahkemede değerlendirilmesine,
Dair davacı vekilinin ve davalının yokluğunda tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda karar verildi.