Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/261 E. 2021/159 K. 03.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/261
KARAR NO: 2021/159
DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/07/2020
KARAR TARİHİ: 03/03/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile ———- imzalandığını, davalıların da bu sözleşmeleri müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıklarını, sözleşmeler uyarınca borçlu şirkete taksitli ticari kredi, teminat mektubu kredisi, ticari kredili mevduat, ——- kullandırıldığını, davalıların borcun tamamına kefil olduklarını, kullandırılan kredilerden ötürü borçların ödenmediğini, davalılara ——– yevmiye no’lu ihtarnamesi keşide edilerek borçların ödenmesinin istendiğini ancak ödeme yapılmadığını, —– davalılardan tahsili amacıyla ———- sayılı dosyası ile takibe geçildiğini, davalıların takibe haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiklerini ve takibin durduğunu, borçlular tarafından borcun kapatılmadığını, imzalanan sözleşmenin TBK 583 maddesinde belirtilen şekil şartına uygun olduğunu, kredi kullandırım tarihinde davalıların borçlu şirketin kurucusu, ortağı ve yöneticisi konumunda olduklarını, bu nedenle kefaletlerde eş rızasının aranmayacağını ileri sürerek ———-sayılı dosyası ile başlatılan icra takibindeki alacaklarının tamamı baki kalmak ve vazgeçtikleri anlamına gelmemek ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere davalılarca anapara, masraf, işlemiş ve işleyecek faiz, faiz oranı,—— ferilere karşı yapılan itirazlarının tümünün şimdilik —- sınırlı olmak üzere iptali ile ——- takibin borçlular açısından devamına, davalıların % 20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu yapılan sözleşmelere müvekkillerinin doğrudan taraf olmadığını, kefalet sözleşmesinin geçerli olduğunun varsayılması halinde kefaletten ötürü müvekkillerinden önce dava dışı ———– müracaat edilmesi ve müracaatın semeresiz kalmış olması gerektiğini, müracaat edildiğine dair belgenin davacı tarafından dosyaya sunulmadığını, dava konusu alacağın yargılamayı gerektirdiğini, dava konusu yapılan alacağın rehin ile temin edildiğini, davacının rehnin paraya çevrilmesi yoluna müracaat etmeden müvekkillerine müracaat etmesinin hukuken mümkün olmadığını, müvekkilleri ile —— ihtiyati dava arkadaşlığı bulunduğunu, bu nedenle ——— verilen konkordato kararı nedeniyle sağlanan hukuki korumadan müvekkillerinin de yararlanması gerektiğini, konkordato kararının verildiği dava dosyasının bu dosya yönünden bekletici mesele yapılmasını istediklerini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İNCELEME ve GEREKÇE : Dava, hukuki niteliği itibari ile; İİK.nun 67.maddesinde düzenlenen itirazın iptali davasıdır. Davacı, dava dışı —-bankanın ————-uyarınca şirkete——– ———–kullandırıldığını, davalıların sözleşmeyi müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıklarını, kredi borcunun ödenmemesi nedeniyle hesabın kat edilerek ihtarname gönderildiğini, sonuç alınamadığı için davalılar hakkında ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalıların takibe haksız yere itiraz ettiğini, kefalet sözleşmesinin TBK 583.maddesindeki şekil koşullarına uygun olduğunu, davalılar kredi kullanan şirketin ortak ve yöneticisi olduğundan eş rızasına gerek bulunmadığını, konkordato talebinde bulunan firmaya kefil olunmasının kefiller yönünden hukuki koruma sağlamadığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davalıların itirazının şimdilik ——-üzerinden iptali ve takibin bu tutar üzerinden devamına, davalıların %20’den aşağı olmamak üzere inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalıya yan cevap dilekçesinde dava konusu alacağın rehinle temin edildiğini, bu nedenle davacının kendilerine müracaat etme hakkının bulunmadığını, dava dışı kredi asıl borçlusu ile aralarında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunduğunu, asıl borçlu lehine konkordato kararı verilmiş olduğunu, bunun sağladığı hukuki korumadan kendilerinin de yararlanması gerektiğini, söz konusu kararın bekletici mesele yapılmasını istediklerini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla mahkememizin ——–tarihli ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, tarafların sulh olma imkanı bulunmadığından uyuşmazlık noktalarının tespiti ile tahkikat aşamasına geçilerek deliller toplanıp bilirkişi raporu alınmak suretiyle sonuca gidilmiştir.
————— sayılı takip dosyası getirtilmiş, davacının davalılar hakkında banka kredi sözleşmesinden doğan borcun tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlattığı, ödeme emrinin tebliği ile davalıların takibe süresinde itiraz ettikleri, itiraz dilekçelerinin davacı tarafa tebliğ edilmediği, mahkememizde açılan davanın süresinde olduğu belirlenmiştir. Davalı yan takibe itirazında borçlarının bulunmadığını, kefalet için eş rızalarının alınmadığını, kefil olduklarına ilişkin bir belge tebliğ edilmediğini, kefil olsalar dahi kefaletin niteliği, sınırı ve sair unsurları hakkında bilgi sahibi olmadıklarını, asıl borçlu şirket hakkında konkordato kararı verildiğini, bu yüzden haklarında takip yapılamayacağını, başlayan takiplerin duracağını, borca yetecek miktarda rehin olduğundan davacının kötü niyetli olduğunu ileri sürmüştür.
Takip dosyasında davalılar hakkında — tarihi itibariyle toplam —nakit alacak yanı sıra ——–riski için depo talepli olarak icra takibi başlatıldığı, davacının mahkememizdeki davayı kısmi dava olarak açtıklarını beyan ederek ——-üzerinden, harç yatırmak suretiyle davalıların itirazının bu tutar üzerinden iptalini talep ettiği görülmüş, davacı vekili bu konuda sunduğu —- tarihli beyan dilekçesinde fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmak kaydıyla —- olarak açtıkları davanın kabulü halinde——– tüm kredilere garameten paylaştırılacağını ifade etmiştir. Davalı taraf itirazın iptali davasının kısmi dava olarak açılamayacağını ileri sürmüş ise de takipte talep edilen miktarın bir kısmı için itirazın iptali davası açılmasının önünde yasal bir engel bulunmadığından davalının bu itirazı yerinde görülmemiştir.
Takip dayanağı sözleşmeler davacı vekili tarafından dosyaya sunulmuş, asıl borçlu ———- davacı banka arasında imzalanan sözleşmelerde davalıların müşterek borçlu-müteselsil kefil sıfatıyla imzalarının yer aldığı görülmüştür.
TBK 583 maddesi kefalet sözleşmesinin şekil şartlarını belirlemiş olup dayanak sözleşmelerin bu şekil şartlarını taşıdığı, kefilin sorumlu olduğu azami tutar, kefalet tarihi ve müteselsil kefil olunduğuna ilişkin yazının yer aldığı görülmüştür. Davalıların bu yazılar ile imzaya bir itirazları olmadığından kefalet beyanlarının geçerli olduğu bu durumda kefaletin niteliği, ——–.hakkında bilgi sahibi olmadıkları iddiasının da dinlenemeyeceği sonucuna varılmıştır.
Asıl borçlu şirketin —–kaydı dosya içine konulmuş, davalıların aynı zamanda asıl borçlu şirketin ortakları olduğu anlaşılmıştır. Davacı ile dava dışı asıl borçlu şirket arasında imzalanan sözleşmelerin tarihi —– tarihleri olup bu tarihler itibariyle yürürlükte olan TBK 584/3 maddesi uyarınca———- işletmenin sahibi veya ticaret şirketinin ortak ya da yöneticisi tarafından işletmeye veya şirketle ilgili olarak verilecek kefaletler için eş rızasına gerek olmadığından davalıların bu itirazları da yerinde görülmemiştir.
Davalı yan asıl borçlu şirket hakkında konkordato kararı verildiğini, bu karardan kendilerininde yararlanma imkanı bulunduğunu, asıl borçlunun borçtan kurtulması halinde kendilerininde kefaletten doğan borcunun sona ereceğini ileri sürmüş ise de, asıl borçlu şirket hakkında ————- konkordato talebinde bulunulduğu ve —- tarihli ihtiyati tedbir kararıyla —- aylık geçici mühlet verildiği ve yalnızca asıl borçlu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilmiş olduğu anlaşılmıştır. Asıl borçlu şirket hakkında kankordato kararı verilmiş olması kefiller hakkında takip yapılmasının önüne geçmeyeceğinden davalıların bu savunması da reddedilmiştir.
Davalı yanın bir diğer itirazı ise borcun rehinle teminat altına alındığı bu yüzden haklarında takip yapılamayacağına ilişkindir. Davacı tarafından ———– sayılı takip dosyasında taşınır rehninin paraya çevrilmesi yolu ile asıl borçlu şirket hakkında icra takibi başlatıldığı, rehinlerin kullandırılan taşıt kredilerinin teminatı olarak araçlar üzerine tesis edildiği, davalıların bu sözleşmeleride müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıkları, rehinlerin davalıların borcunu teminat altına almadığı anlaşılmıştır. Öte yandan TBK 586/2 maddesindeki koşulların mevcut olduğu davacının davalılar hakkında icra takibi yapılabileceği, davacının takibi tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla başlattığı da görülmüştür.
Dosya, davacının takip tarihi itibariyle davalılardan talep edebileceği bir alacağının bulunup bulunmadığı ve miktarının tespiti yönünden bilirkişiye verilmiş, alınan — tarihli raporda dava dışı kredi lehdarı şirkete ———– bedeli kredisi kullandırılmış olduğu, davacı bankanın kredi borcunun ödenmediğini belirterek — tarihinde hesabı kat etmek suretiyle — tarihli ihtarnameyi asıl borçlu ile birlikte kefillere gönderdiği, ihtarnamenin asıl borçlu şirket ile davalılara —- tarihinde tebliğ edildiği, ihtarname ile verilen 7 günlük sürenin sonunda davalıların —– tarihi itibariyle temerrüde düştükleri, davalıların hesap kat ihtarına itiraz ettiklerine ilişkin olarak dosyaya beyan-delil sunulmadığı belirlenerek davacının talep edebileceği alacak miktarları, akdi ve temerrüd faiz oranları her bir kredi yönünden ayrı ayrı belirlenmiş, takipte istenen gayri nakdi çek taahhüt bedeli kredisi riskinin tasfiye edilip kapatıldığı, bu yüzden değerlendirme yapılmadığı açıklanmıştır. Davacı vekili ——- tarihli duruşmada rapora bir itirazları bulunmadığına dair imzalı beyanda bulunmuş, davalı yanın itirazları ise yerinde görülmeyerek, raporda yapılan tespit ve hesaplamalar mahkememizce hükme esas alınmıştır.
Davacı yanın takip dosyasında masraf adı altında bir kısım alacak talebinde bulunmuş olduğu görülmüş, davacı vekili —- tarihli dilekçesinde takipte istedikleri masraf kalemlerinin ———- dosyasında ödedikleri harçlara ilişkin olduğunu beyan ederek makbuzlarını sunmuştur. Bilirkişi raporunda bu masrafların belgelendirilmediği belirtilerek hesap dışı tutuldukları yazılmış olmakla birlikte bir başka takip dosyası nedeniyle ödenen harçların masraf adı altında davalılardan talep edilemeyeceği sonucuna varılmıştır.
Yapılan yargılama, toplanan deliller ve bilirkişi raporu ile davacının dava dışı kredi lehdarına kullandırdığı kredilerin dayanağı sözleşmelerin davalılar tarafından müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzalandığı, kefalet sözleşmelerinin geçerli olduğu, davacının borcun ödenmesi için kefillere başvuru hakkının mevcut olduğu anlaşılmakla davacının talebiyle bağlı kalınarak takipte talep edilebilecek kredi borçları tekrar hesaplanmak suretiyle davanın kabulüne dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜNE, davalıların —– sayılı takip dosyasında itirazlarının iptali ile takibin;
1—— borcu için;
—– Asıl alacak
—- İşlemiş temerrüd faizi
— olmak üzere toplam
—— Üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık —- oranında temerrüd faizi ve bunun —-oranında—- uygulanmak
2—– Asıl alacak
—- İşlemiş temerrüd faizi
—- olmak üzere toplam
—–üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık — oranında temerrüd faizi ve bunun — uygulanmak
3—— Bedeli Kredisi yönünden;
—-Asıl alacak
—- İşlemiş Temerrüd Faizi
—-olmak üzere toplam
—– üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık — oranında temerrüd faizi ve bunun — oranında— uygulanmak
4—– yönünden;
—–Asıl alacak
— İşlemiş Temerrüd Faizi
— olmak üzere toplam
—üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık — oranında temerrüd faizi ve bunun — oranında— uygulanmak
5—— yönünden;
—- Asıl alacak
— İşlemiş Temerrüd Faizi olmak üzere toplam
— üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık — oranında temerrüd faizi ve bunun — oranında— uygulanmak suretiyle devamına, davacı tarafça mahkememizde açılan dava kısmi dava olup—-bedelle sınırlı tutulduğundan davalıların itirazı üzerine duran takibin —-sınırlı olmak üzere devamına,
Hükmedilen tutarın %20’si oranında —-İnkar tazminatının davalı taraftan alınıp davacı tarafa ödenmesine,
2-Karar harcı —- davacı tarafça peşin olarak yatırılan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye —— harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
3-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 54,40 TL harcın davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 62,20 TL ilk masraf, 94,75 TL tebligat ve müzekkere gideri, 1.500,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.656,95 TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
5-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 67,050,00 TL vekalet ücretinin davalı taraftan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafça yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
HMK 345. Maddesi hükmü uyarınca kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalılar vekilinin yüzlerine karşı oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 03/03/2021