Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/25 E. 2021/207 K. 16.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/25 Esas
KARAR NO: 2021/207
DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 14/02/2020
KARAR TARİHİ: 16/03/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket tarafından davalı/borçlu şirketten ticari reklam bedelinden kaynaklanan cari hesap alacağının tahsil edilememesi üzerine —– dosyasından icra takibi başlatıldığını, borçlu tarafın yetki itirazı üzerine dosyanın——- dosyasından ikame edilerek yeniden ödeme emri tebliğ edildiğini, ancak davalı şirket herhangi bir borcu olmadığından bahisle icra takibine haksız ve mesnetsiz olarak itiraz ederek takibi durdurmuş olduğunu, takip başlatıldıktan sonra davalı/borçlunun itiraza konu asıl alacağı müvekkili şirkete haricen ödediğinin öğrenilmiş olduğunu, ancak davalı/borçlunun icra harç ve masrafları ile tahsil harcı ve vekalet ücretini ödememiş olduğunu, yapılan zorunlu arabuluculuk başvurusundan da bir sonuç elde edilemediğini, davalı/borçlunun, icra dosyasından gönderilen ödeme emri tebliğ edildikten sonra takibe itiraz ettiğini ve ardından asıl alacağı haricen müvekkili şirkete ödediğini, yapılan bu ödemelerin maksadının İcra harç ve masrafları ile avukatlık ücretini ödemekten kaçınmak olup, tamamıyla kötüniyetli olduğunu, —– istikrar kazanmış uygulamasıyla da sabit olduğu üzere icra takibinin başlatılmasına kusurlu eylemiyle sebebiyet veren ve üstelik itiraz süresi içinde borcunu da kabul etmeyerek takibe itiraz eden davalı/borçlunun icra masrafları ile avukatlık ücretinin tamamını ödemesi gerektiğini, davalı/borçlunun itirazının kötüniyetli olduğu ve borcun likit ve muayyen olduğu da asıl alacağın tamamını peyderpey müvekkil şirkete ödemiş olması ile sabit olduğundan, davalı/borçlunun borçlu olduğu sabit olduğu halde itiraz ettiği takibe konu tutarın %20’si oranında icra inkâr tazminatına da mahkûm edilmesi zorunlu olduğunu, davalı/borçlunun vaki İtirazının iptali ile takibin avukatlık ücreti ve icra harç ve masrafları ile tahsil harcı tutarı üzerinden devamına, takip tutarının %20’sinden az olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin icra takibine itirazı, davacı vekilinin iddia ettiği üzere ne kötü niyetten ne de vekalet ücreti, harç ve masrafları ödemeden kaçınmaktan olmadığını, ayrıca takibe itiraz edildikten sonra borcun davacı şirkete haricen ödendiği iddiasının da gerçeği yansıtmamakta olduğunu, davacı şirket ile müvekkili şirket arasındaki ticari reklam işlerinden dolayı—– ilişkisi mevcut olup, davacı tarafın icra takibine konu ettiği alacağın da —– bakiyesinden doğan alacak olduğunu, davacı ile müvekkili şirket arasındaki ticari ilişki ve —- ilişkisi devam ettiğinden, ödeme emrinin tebliği üzerine davacı şirket ile yapılan şifahi görüşmede, bir kısım müşteriler ile ——— ilişkilerini sonlandırdıklarını ve alacakların tahsili için ilgililer hakkında takiplere başlandığını ve müvekkili şirket hakkındaki takibin ise yanlışlıkla açıldığını bildirerek takibin dikkate alınmamasını ve işbu dosyadan işlem yapmayacaklarını bildirilmiş olduğunu, nitekim de davacı şirket ile olan ticari ilişkinin ——- ayına kadar devam ettiğini ve bu durumun tarafların ticari defterleri üzerinden yapılacak bilirkişi incelemesi ile de sabit olacağını, TTK.” nun 94 m., “Sözleşme veya ticari teamül uyarınca, belirli hesap devreleri sonunda devre hesabı kapatılır ve alacak ile borç kalemleri arasındaki fark belirlenir.” ve TTK.’ nun 97 Md. “Cari hesaba geçirilen alacak ve borç kalemleri ayrılmaz bir bütün oluşturur. Cari hesabın kesilmesinden önce taraflardan hiçbiri, alacaklı veya borçlu sayılamaz. Tarafların hukuki durumunu ancak sözleşmenin sonundaki hesabın kesilmesi belirler.” Hükümlerini içermekte olup C/H’ta tarafların sözleşme süresi sonuna kadar alacaklarını talep etmekten vazgeçmiş olduğunu, cari hesap sonlanmadığından, alacak veya borç söz konusu olmayıp, davacı tarafın —– tarihli cari hesap bakiyesi ile icra takibine konu ettiği tutar olsa olsa alacak ile borç kalemleri arasındaki farkın tutarı olduğunu, belirtilen nedenlerle de — ilişkisi devam edip sona ermemişken, —– bakiyesine dayanarak takip başlatılmasının mümkün olmadığını, diğer yandan, borcu kabul anlamına gelmemekle birlikte, davacı tarafın takip dayanağı —— iken, davacı ve alacaklı olduğunu iddia eden tarafın icra dosyasına sunduğu ve ödeme emri ekinde müvekkile tebliğ edilen —- tarihli cari hesap ekstresi” olup sırf bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerekmekle birlikte, sunulan cari hesap ekstresinin incelenmesinde de —- tarihi itibariyle cari hesap bakiyesinin — olduğu, Henüz vadesi gelmemiş olan ———- vadeli faturaların da hesaba dahil edilerek ——– tutara ulaşıldığı ve vadesi gelmeyen alacaklar için takip yapıldığının görülmekte olduğunu, vadesi gelmeyen faturalara dayanarak icra takibi yapılması hukuken mümkün olmayıp, davacının İcra takibinin ve işbu davasının haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davacı taraf ile müvekkili şirket arasındaki ——- icra takibinden sonra da devam ettiğini ve davacı vekilinin de iddia ettiği gibi takibin başlatılması üzerine haricen bir ödeme yapılmamış olduğunu, Davacı ve davalı ticari defterleri üzerlerinden yapılacak bilirkişi incelemesinde işbu husus belirlenecek olup müvekkilinin kötü niyetinden bahsedilmesinin mümkün olmadığını, davacının işbu davasındaki talebi, icra takibinden sonra borcun ödenmiş olması nedeniyle ödenmeyen vekalet ücreti, masraf ve harçların tahsiline yönelik İse de kabul anlamına gelmemekle birlikte, takibin kesinleşmesinden önce itiraz süresi içerisinde borcun tahsil edilmesi halinde icra vekalet ücretinin —oranında hesaplanması gerekeceğini, davacı tarafın harca esas değeri —– olarak göstermiş olup İşbu tutarın icra vekalet ücretinin tam tutarı olduğunu, diğer yandan dava değeri gözetildiğinde, her ne kadar vekalet ücreti, harç ve masraf talebi ile bu dava açılmış ise de harç ve masraflara yönelik talebe istinaden harç ödenmemiş olduğundan işbu taleplere ilişkin kısmın da ayrıca reddine karar verilmesi gerekmekte olduğunu, ayrıca tahsil harcı icra müdürlüğü dosyasına borçlu tarafından yatırılacak bir bedel olup, davacının icra müdürlüğüne ödenmesi gereken harcı talep etme hak ve yetkisi bulunmadığından harcın ödenmesine yönelik talebinin bu açıdan da reddinin gerektiğini, alacak likit olmayıp, yargılamayı gerektirdiğinden ve davacı tarafın kabulünde olduğu üzere borç da bulunmadığından icra inkâr tazminatının şartları oluşmamış olup inkâr tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerektiğini, Öte yandan, müvekkili hakkında başlatılan takip haksız olup taraflarına %20 oranında icra tazminatına hükmedilmesini talepetme zorunluluğu doğduğu beyan ve savunmasıyla, davanın, arabuluculuğa başvurulmamış olması nedeniyle öncelikle dava şartı nedeniyle reddine, esasa girilecek olması halinde davanın esastan reddine, davacının icra tazminatı talebinin reddi ile taraflarına %20 oranında icra tazminatı ödenmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava, hukuki niteliği itibari ile; …nun 67.maddesinde düzenlenen itirazın iptali davasıdır.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla, mahkememizin ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, tarafların sulh olma imkanının bulunmadığının tespiti ile uyuşmazlık noktaları belirlenerek tahkikat aşamasına geçilip, deliller toplanmıştır.
——-sayılı takip dosyası getirtilmiş, incelenmesinde; davacı tarafça davalı aleyhine cari hesap alacağına dayalı —–asıl alacağın tahsili için takip başlatıldığı, takip dosyasında ödeme emrinin tebliği ile davalının süresinde takibe itiraz ederek borcunun bulunmadığını bildirdiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği, mahkememizde açılan davanın süresinde olduğu tespit edilmiştir.
Taraflar tacir olup ticari defterlere dayanıldığından ticari defterler üzerinde inceleme yaptırılmak üzere rapor alınmıştır.
—– tarafından hazırlanan raporda özetle; tarafların —— yılları arası defterlerinin incelendiği, her iki tarafın defterlerinin de usulüne uygun olduğu, taraflar arasında —- yılından beri süre gelen ve yazılı bir sözleşmeye dayalı olmayan mal/hizmet alım/satımına dayalı bir ticari ilişkinin gerçekleşmiş bulunduğu ve gerek —— takip tarihi ve öncesi, gerek takip tarihi sonrası ticari defter kayıtlarının herhangi bir çekişmeye sebebiyet vermeyecek, hatta ba/bs kayıtlarının tetkikine dahi ihtiyaç olmayacak şekilde, hem alış/satış faturaları kayıtları hem de tahsilat/tediye kayıtları yönünden tam bir karşılıklılık içerisinde oldukları ve tarafların ——- borç/alacak bakiyesinde mutabakat içinde oldukları, ancak taraflar arasında davalı vekilinin iddia ettiği gibi yazılı bir cari hesap sözleşmesinin bulunmadığı, keza taraflar arasında gerçekleşen ticari ilişkiye ait faturaların ödeme vadelerine veya temerrüde ilişkin olarak taraflar arasında yazılı bir taahhüt ve/veya sözleşme bulunmadığı, davacı şirketin takip konusu yaptığı —- asıl alacağının, davalı şirket tarafından; ——- şeklinde ödendiği, davanın dayandığı takibin ise —tarihinde başlatıldığı, yetkili icra müdürlüğü tarafından davalı şirkete — tarihinde ödeme emrinin tebliğ edildiği ve buna göre ——– tarihinde yasal itiraz süresinin sona erdiği hesaplanmış olup, takip konusu borca ilişkin olarak davalı şirketçe yapılan ödemelerin bir kısmının yasal itiraz süresi içinde, bir kısmının ise yasal itiraz süresi sonrasına isabet eden —— tarihinde yapıldığı, bir diğer ifadeyle takip konusu borcun tamamının yasal itiraz süresinde ödenmemiş olduğu tespit edilmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama, toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporları, tüm dosya kapsamına göre; taraflar arasında yazılı bir sözleşmeye dayalı olmayan mal/hizmet alım/satımına yönelik ticari ilişki bulunduğu, uyuşmazlığın, alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkin olduğu, davalı vekili, taraflar arasında cari hesap sözleşmesinin bulunduğunu takip tarihi itibariyle alacağın doğmadığını, cari ilişkinin takipten sonra da devam ettiğini savunduğu, ancak taraflar arasında davalı vekilinin iddia ettiği gibi yazılı bir cari hesap sözleşmesinin bulunmadığı, keza taraflar arasında gerçekleşen ticari ilişkiye ait faturaların ödeme vadelerine veya temerrüde ilişkin olarak da taraflar arasında yazılı bir taahhüt ve/veya sözleşme bulunmadığı, taraflar arasındaki ticari ilişkiye ilişkin kayıtlarının tam bir karşılıklılık içinde ve herhangi bir mutabakatsızlığa sebebiyet vermeyecek şekilde ticari defterlerde kaydedilmiş olduğu, dolayısıyla tarafların ticari defter kayıtlarının birbirlerini teyit ettiği ve takip tarihi itibarıyla, takip konusu yapılan ——– borç/alacak bakiyesinde tarafların mutabık oldukları, davalının takibin başlatılmasından sonra ve davadan önce asıl alacağı peyderpey ödediği, takip konusu borca ilişkin olarak davalı şirketçe yapılan ödemelerin bir kısmının yasal itiraz süresi içinde, bir kısmının ise yasal itiraz süresi sonrasına isabet eden —– tarihinde yapıldığı, bir diğer ifadeyle takip konusu borcun tamamının yasal itiraz süresinde ödenmemiş olması sebebiyle davacı tarafın icra vekalet ücretinin tamamına hak kazanacağı, ancak asıl alacağın tamamının davadan önce ödenmiş olması sebebiyle davacının icra inkar tazminatına hak kazanamayacağı anlaşıldığından, davalı aleyhine başlatılan ———— Sayılı takip dosyasında takibe konan asıl alacağın tamamının iş bu davadan önce ödenmiş olması sebebiyle takibin taleple bağlı kalınarak icra harcı, icra masrafları, tahsil harcı, icra vekalet ücreti gibi icra takibi nedeniyle icra hukukundan doğan kalemler yönünden devamına, davacı takip başlatmakta haksız ve kötü niyetli olmadığından davalının şartları oluşmayan kötü niyet tazminatı talebinin, asıl alacak davadan önce ödendiğinden icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiş, davacının işlemiş faiz talebi olmadığından bu hususta değerlendirme yapılmamış olup aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜNE,
1-Davalı aleyhine başlatılan——- takip dosyasında takibe konan asıl alacağın tamamının iş bu davadan önce ödenmiş olması sebebiyle takibin taleple bağlı kalınarak icra harcı, icra masrafları, tahsil harcı, icra vekalet ücreti gibi icra takibi nedeniyle icra hukukundan doğan kalemler yönünden devamına,
2-Asıl alacak davadan önce ödenmiş bulunduğundan inkar tazminatı talebinin reddine,
3-Davalı vekilinin şartları oluşmayan kötüniyet tazminatı talebinin reddine,
4-Karar harcı 401,41 TL’den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 347,01 TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
5-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 54,40 TL harcın davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 54,40 TL ilk masraf, 69,00 TL tebligat gideri ve müzekkere gideri, 700,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 823,40 TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
7-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-7155 sayılı Kanun ile 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’na eklenen 18/A maddesinin 13.fıkrası ve yürürlükte bulunan Arabuluculuk Ücret Tarifesi uyarınca Hazine tarafından karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
9-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzlerine karşı, kararın taraflara tebliğinden 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.16/03/2021