Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/244 E. 2021/951 K. 15.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İstanbul Anadolu
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR
ESAS NO : 2020/244
KARAR NO : 2021/951

DAVA : İtirazın İptali (Banka Kredi Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/07/2020
KARAR TARİHİ : 15/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Banka Kredi Sözleşmesinden Kaynaklanan)
davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ve davalılardan—— genel kredi sözleşmesi uyarınca davalıya kredi kullandırıldığını, diğer davalının sözleşmeyi müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, borcun ödenmemesi üzerine hesabın kat edilerek ihtarname gönderildiğini, ancak sonuçsuz kaldığını, bu nedenle müvekkili tarafından davalılar hakkında başlatılan takibe davalıların haksız yere itiraz ettiklerini belirterek davalıların itirazının iptali ile takibin devamına ve davalıların inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA : Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkillerinin davacıya borçlarının bulunmadığını, takip talebinde istenen işlemiş faiz ve faiz oranına itiraz ettiklerini, inkar tazminatının koşullarının oluşmadığını, sözleşmelerde yer alan imzaların şirket yetkilisi ve kefile ait olmadığını, bu yüzden müvekkillerinin imzaya itiraz ettiklerini, davacı tarafın müvekkillerine gönderdiği kat ihtarına da itiraz ettiklerini, ihtarname keşide edilmesinin yasal dayanağının bulunmadığını, kat ihtarının usulüne uygun gönderilmediğini, verilen sürenin yasaya aykırı olduğunu, temerrüt faizinin fahiş olduğunu, faiz oranını tek taraflı belirleme / arttırma yetkisinin davacı tarafta bulunması ve haklı kabul edilemeyecek bir oran belirlenmesinin yerinde olmadığını, müşterilerin işleyecek faiz ve faiz oranları ile ilgili yeterli ölçüde aydınlatılmadığı, sözleşmelerin yeterli bilgi sahibi olmadan imzalatıldığı,—- hususlarının göz önünde bulundurulması gerektiğini, sözleşmede kefilin sorumlu olduğu bedelin açıklanmadığını, kefalete ilişkin maddenin MK.2 VE TBK 584 maddesi uyarınca geçerliliğinin araştırılması gerektiğini, dava dilekçesinde gayrinakdi riskten kefilin sorumlu olduğu miktarın da belirtilmediğini ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
İNCELEME ve GEREKÇE : Dava, hukuki niteliği itibari ile;İİK.nun 67.maddesinde düzenlenen itirazın iptali davasıdır. Davacı, davalılardan——— imzalanan genel kredi sözleşmesi uyarınca davalıya kredi kullandırıldığını, diğer davalının sözleşmeyi müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, borcun ödenmemesi üzerine hesabın kat edilerek ihtarname gönderildiğini, ancak sonuçsuz kaldığını, bu nedenle davalılar hakkında başlatılan takibe davalıların haksız yere itiraz ettiklerini belirterek davalıların itirazının iptali ile takibin devamına ve davalıların inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar cevap dilekçesinde davacı yana borçlarının bulunmadığını, takip talebinde istenen işlemiş faiz ve faiz oranına itiraz ettiklerini, inkar tazminatının koşullarının oluşmadığını, sözleşmelerde yer alan imzaların şirket yetkilisi ve kefile ait olmadığını, bu yüzden imzaya itiraz ettiklerini, davacı tarafın gönderdiği kat ihtarına da itiraz edildiğini ve ihtarname keşide edilmesinin yasal dayanağının bulunmadığını, kat ihtarının usulüne uygun gönderilmediğini, verilen sürenin yasaya aykırı olduğunu, temerrüt faizinin fahiş olduğunu, faiz oranını tek taraflı belirleme / arttırma yetkisinin davacı tarafta bulunması ve haklı kabul edilemeyecek bir oran belirlenmesinin yerinde olmadığını, müşterilerin işleyecek faiz ve faiz oranları ile ilgili yeterli ölçüde aydınlatılmadığı, sözleşmelerin yeterli bilgi sahibi olmadan imzalatıldığı, —- ——- incelenemediği hususlarının göz önünde bulundurulması gerektiğini, kefil yönünden sözleşmede kefilin sorumlu olduğu bedelin açıklanmadığını, kefalete ilişkin maddenin MK.2 VE TBK 584 maddesi uyarınca geçerliliğinin araştırılması gerektiğini, dava dilekçesinde gayrinakdi riskten kefilin sorumlu olduğu miktarın da belirtilmediğini ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla mahkememizin 23/12/2020 günlü ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş tarafların sulh olma imkanı bulunmadığından uyuşmazlık noktalarının tespiti ile tahkikat aşamasına geçilip deliller toplanarak bilirkişi raporu alınıp sonuca gidilmiştir.
—– sayılı takip dosyası getirtilmiş, davacının, davalılar hakkında ilamsız icra takibi başlattığı, ödeme emrinin davalılara tebliğ edilemediği ancak davalılar tarafından takip haricen öğrenilerek takibe itiraz dilekçesi sunulduğu, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği mahkememizde açılan davanın süresinde olduğu anlaşılmıştır.
Davacı yan alacak talebini 16/02/2018 tarihli sözleşmeye dayandırmış, davalılar sözleşmede şirket yetkilisi ve kefil sıfatıyla atılan imzaların kendilerine ait olmadığını ileri sürmüşlerdir. Kredi asıl borçlusu olarak kaşe ve —— içine alınmış, diğer davalı …—-sözleşme tarihi itibariyle şirketin münferit imza yetkilisi ve ortağı olduğu belirlenmiştir. Davalı …— tatbik imzalarının alınabilmesi için dosyada mevcut adresine ve mernis adresine tebligat gönderilmiş ancak tebligatlar iade olmuştur. Davalı vekiline müvekkilinin tatbik imzalarının alınabilmesi için davetiye gönderilmesi amacıyla açık adres bilgisini sunmak üzere kesin süre verilmiş, davalı vekili tarafından davalının —– sunulmamıştır. Mahkememizce, banka, —– davalı … —- tarihi öncesinde ıslak imza ile imzalanmış belge asılları üzerinden inceleme yaptırılarak grafoloji uzmanı bilirkişiden rapor alınmış, sözleşmede gerek şirket kaşesi üzerine atılan imzanın ve gerekse müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla atılan imzanın davalı ….—- eli ürünü olduğu belirlenmiş, rapor yeterli görülerek dosyanın —- Kurumuna gönderilmesi yönündeki davalı taraf talebi reddedilmiştir.
Sözleşme TBK.nun kefalete ilişkin hükümleri kapsamında incelendiğinde TBK 583 maddesinde öngörülen şekil şartlarını taşıdığı, yukarıda da belirtildiği üzere davalı .—— asıl borçlu şirketin ortak ve yetkilisi olduğu, sözleşmenin 16/02/2018 tarihli olup TBK 584 maddesine 3 fıkrasının eklenmesinden sonra düzenlendiği dolayısıyla … yönünden eş rızasının gerekmediği sonucuna varılmıştır.
Davacı tarafça borcun ödenmediği, bu yüzden hesabın kat edildiği belirtilerek asıl borçluya— yevmiye no.lu ihtarnameleri gönderilmiş, her iki ihtarnamenin de tebliğ edilemeden iade olduğu anlaşılmıştır. İhtarnamelerde hesap kat tarihi —— bildirilmiş ve ödeme için —– tarafça gönderilen kat ihtarnamelerine itiraz edildiği beyan edilmiş ise de herhangi bir delil sunulmamıştır.
Davacının takip tarihi itibariyle davalılardan talep edebileceği bir alacağının bulunup bulunmadığı ve varsa miktarının tespiti yönünden dosya bankacılık konularında uzman bilirkişiye HMK 278/4 maddesi uyarınca banka kayıtları üzerinde inceleme yapma yetkisi de verilerek teslim edilmiş, sunulan 17/10/2021 tarihli raporda, bilirkişi davalı şirkete dayanak kredi sözleşmesi kapsamında taksitli ticari kredi kullandırıldığını, kredi ödemesinde sorun yaşanınca bu kez yeniden yapılandırma kredisine dönüştürüldüğünü,—- %26 akdi faiz ile 18 aylık vadeye bağlandığını, sadece 229,93 TL.ödeme yapıldığını, hesap kat tarihine kadar işlemiş faiz ve ferileriyle birlikte toplam alacağın 630.906,90 TL.ye ulaştığını, borcun ödenmediği belirterek 06/03/2020 tarihi itibariyle hesabın kat edilip 638.720,36 TL.nakdi kredi borcunun ödenmesi için 1 gün süre verildiğini, davacının kat ihtarıyla istediği 7.813,46 TL.talebin yerinde olmadığını, davalı asıl borçluya kat ihtarının tebliğ edilemediğini ancak sözleşmede gösterilen adrese tebligat gönderildiğinden İİK 68/b m uyarınca sonuç doğuracağını ve asıl borçlu davalı şirket yönünden temerrüdün 13/03/2020 tarihi itibariyle oluştuğunu, kefil durumundaki diğer davalı yönünden ise TTK 7 maddesi nazara alındığında hesap kat ihtarı tebligatı iade olduğundan kefilin temerrüdünden söz edilemeyeceğini, kefil yönünden temerrüdün takip tarihi itibariyle oluştuğunun kabulü gerekeceğini, sözleşmede temerrüd faizinin 3.7 maddesinde düzenlendiğini, sözleşmede açıkça belirlenmiş akdi yahut temerrüd faiz oranı bulunmadığını, bankanın dava konusu krediye uyguladığı akdi faiz oranının %26 olup bunun %50 fazlası olan %39 oranın temerrüd faizi oranı olarak kabul edilebileceğini, —- tarihinde—– yapıldığını, ancak banka— arasındaki ek protokol kapsamında — tarafından tazmin edilen tutar bakımından bankanın takibe aynen devam etme yükümlülüğü bulunduğunu belirterek her iki davalının temerrüd durumları ayrı ayrı değerlendirilmek suretiyle sorumlu oldukları tutarları hesapladığı görülmüştür.
Davalı yan temerrüd faizinin fahiş olduğunu, faiz oranını tek taraflı olarak belirleme yetkisinin davacıya ait olmasının kabul edilemeyeceğini, sözleşmelerin yeterli bilgi sahibi olmadan imzalatıldığını, — ve—- sözleşmelerin incelenemediğini de ileri sürmüş ancak öncelikle düzenlenen sözleşmenin ——– hazırlandığı görülmüştür. Taraflar arasında imzalanan sözleşmenin çok sayıda maddeden oluşması kullandırılacak kredi ile ilgili tüm hükümleri içermesi genel işlem koşulu olarak görülmemiştir. Krediyi kullanan şirket basiretli tacir gibi davranmak durumunda olup sözleşme maddelerini kabul ve imzaladıktan sonra faiz oranının fahiş olduğunu da ileri süremez, taraflar sözleşme serbestisi dahilinde sözleşmeyi imzalamışlardır. Günümüz uygulamasında bankanın sözleşme ile tek taraflı olarak faizi belirleme, hesabı kat etme yetkilerine sahip olması da genel işlem şartı olarak kabul edilmemektedir. Bu nedenlerle davalıların aksi yöndeki itirazları da mahkememizce yerinde görülmemiş, dosyada toplanan deliller doğrultusunda hazırlanan gerekçeli ve denetlenebilir nitelikteki bilirkişi raporu ile davacının davalılardan talep edebileceği tutarlar belirlendiğinden hükme esas alınmak suretiyle davanın kısmen kabulüne ve davalının itirazında haksız, alacağın likit oluşu gözetilerek davalıların %20 oranında inkar tazminatına mahkum edilmelerine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-DAVANIN KISMEN KABULÜNE, ——- sayılı takip dosyasında davalılar hakkında yürütülen icra takibinde davalı ——- itirazının;
633.738,19 TL. Asıl alacak
3.385,72 TL. İşlemiş faiz
169,28 TL. İŞlemiş faizin %5———
427,34 TL. Noter Masrafı olmak üzere toplam
637.720,53 TL. Üzerinden iptali ile takibin bu tutar üzerinden devamına,
Davalı …——takibe itirazının;
630.906,90 TL. Asıl Alacak
4.943,54 TL. İşlemiş faiz
247,17 TL. İşlemiş faizin %5 ——–
427,34 TL. Noter Masrafı olmak üzere toplam
636.524,95 TL. Üzerinden iptali ile takibin bu tutar üzerinden devamına,
Asıl alacak tutarlarına takip tarihinden itibaren yıllık %39 oranında temerrüt faizi ve bunun %5 —- uygulanmasına,
Fazla talebin reddine,
Hükmedilen tutarın %20’si oranında 127.544,10 TL.(davalı ..—– 127.304,99 TL.ile sınırlı olmak kaydıyla)inkar tazminatının davalılardan tahsili ile davacılara ödenmesine,
2-Karar harcı 43.562,68 TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 7.818,31 TL ile icra dosyasına yatırılan 3.236,72 TL. harcın mahsubu ile bakiye 32.507,65 TL(davalı … 32.425,98 TL.ile sınırlı olarak sorumlu olmak kaydıyla) harcın davalılardan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
3-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 7.818,31 TL harcın davalılardan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 62,20 TL ilk masraf, 246,50 TL tebligat ve müzekkere gideri, 3.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 3.308,70 TL yargılama giderinden davadaki haklılık oranı göz önünde bulundurularak (% 98) 3.242,52 TL.sinin davalılardan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, kalanın davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde—-belirlenen —– ücretinin (davalı —– sınırlı olarak sorumlu olmak kaydıyla) davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalılar kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde —- göre belirlenen —-vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
7-7155 sayılı Kanun ile 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununa eklenen 18/A maddesinin 13.fıkrası ve yürürlükte bulunan —- tarafından karşılanan — ücretinin davalılardan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
8-Davalı tarafça yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
9-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
HMK 345. Maddesi hükmü uyarınca kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.