Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/208 E. 2021/34 K. 21.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/208 Esas
KARAR NO : 2021/25

DAVA : Tasarrufun İptali (İİK 277 Ve Devamı)
DAVA TARİHİ : 20/03/2020
KARAR TARİHİ : 21/01/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tasarrufun İptali (İİK 277 Ve Devamı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Teminat mukabilinde ihtiyati haciz talebimizin kabulü ile İİK. Md. 281/2 maddesi uyarınca dava konusu miktar üzerinden bütün davalıların menkul, gayrimenkul ve 3. Kişilerdeki hak ve alacaklarının ihtiyati haczine karar verilmesini, Devamında davamızın kabulü ile; —– nitelikli taşınmaz üzerinde davalılarca yapılan satış işleminin öncelikle muvazaalı olduğunun tespiti ile İİK’nun 283/1 maddesinin kıyasen uygulanarak haciz ve satışını isteyebilmemize karar verilmesini, muvazaa iddiamızın kabul edilmemesi halinde İİK m. 277 vd. gereğince tasarrufun iptali ile İİK md. 283 gereğince satışa konu ————– —-üzerinde tarafımızca icra takibindeki alacak ve tüm ferileri hakkında haciz ve satış isteme yetkisinin tanınmasına karar verilmesini, davanın İİK 283/2 madde gereğince bedele dönüşmesi halinde, davalının dava konusu takip dosyasındaki alacak ve fer’ileriyle sınırlı olarak dava konusu taşınmazı elden çıkardığı tarihteki gerçek değeri ile sorumluluğuna karar verilmesini ,yargılama giderleri ile ücreti vekaletin karşı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava ettikleri anlaşılmıştır.
SAVUNMA:
Davalı vekili yasal süresinden sonra sunduğu beyan (cevap) dilekçesinde özetle; Tasarrufun iptali davalarında görevli mahkeme, İİK.’nın 281. Maddesince genel yetkili mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemeleri’dir. Çokça yanılgıya düşülen bir husus ise dava konusu olan tasarrufun ticari bir ilişkiye dayalı olması durumunda davanın Asliye Ticaret Mahkemesinde açılması gerektiği dava konusu tasarrufun hukuki mahiyetine bakılmaksızın görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesidir. Usule ilişkin itirazlarımız doğrultusunda mahkemenizin görevsizliğine, haksız davanın usule ve esasa ilişkin itirazlarımız beyanlarımız doğrultusunda reddine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davacı tarafa yükletilmesine, karar verilmesini talep etmiştirler.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava,davalılardan — maliki olduğu taşınmazın, diğer davalı şirkete satılması işleminin muvaazalı olduğu iddiasıyla öncelikle muvazaanın tespiti aksi takdirde söz konusu tasarrufun iptali istemli davadır.
Gerek “muvazaa davasında” gerekse “tasarrufun iptali” davasında görevli mahkemeye ilişkin özel bir düzenlemeye yer verilmemiş olup genel kurallara göre görevli mahkemenin belirlenmesi gerekmektedir. 6100 sayılı HMK’nin 2. maddesinin 1. fıkrası gereğince malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir. Yine 2. maddenin 2. fıkrası uyarınca HMK’da ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir.
Göreve ilişkin bu genel düzenlemeler yanında bazı kanunlarda belirli kişiler arasında çıkan uyuşmazlıklara veya belli bir çeşit uyuşmazlıklara bakmak üzere kurulmuş özel olarak görevli mahkemeler de belirlenmiştir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesinde ticari davalar ve ticari nitelikteki çekişmesiz işlerin Ticaret Mahkemesi’nin görev alanına girdiği düzenlenmiştir.
Ticari davalar TTK’nın 4/1 maddesinde tanımlanmıştır. Bu maddeye göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri ve tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın Türk Medenî Kanunu’nun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969. maddelerinde, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki — rekabet yasağına ilişkin — yayın sözleşmesine dair — kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen —, komisyon sözleşmesine ilişkin —-, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan — havale hakkındaki—-, saklama sözleşmelerini düzenleyen –maddelerinde; fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta; ——-ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde ve bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu maddeye göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için tarafların her ikisinin tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması veya ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi olması veyahut da açılan davanın maddede altı bent halinde sayılan davalardan olması gerekir. Taraflardan biri tacir değilse veya tacir olmasına rağmen uyuşmazlığın ticari işletmeyle ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez.
6335 sayılı Türk Ticaret Kanunu İle Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü Ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 2. maddesi ile değişik TTK’nın 5/1. maddesinde, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın, asliye ticaret mahkemesinin tüm ticarî davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevli olduğu belirtilmiştir. Buna göre, asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki hukuki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil görev ilişkisidir. Asıl olan bir davanın genel mahkemelerde görülmesidir. Yani bir özel mahkemede bakılacağına dair özel bir kanun hükmü bulunmayan her dava genel mahkemelerde görülür. Özel mahkemeler istisnai niteliktedir.
Somut olayda davacı yüklenici, alt işveren olan davalılardan ———şirketine yapmış olduğu işlerin bedelinin tahsili amacıyla takip başlatmış olup yapmış olduğu takipten hemen önce davalı —şirketinin aldığı taşınmazı takip sırasında diğer davalıya sattığını ve bu satışın muvazaalı olduğunu iddia ederek alacağını teminini sağlamak için TBK’nın 19. maddesi gereğince ve İİK’nin 283. maddesinin kıyasen uygulanması suretiyle muvazaalı işlemin tespitini ve toplam alacağı kadar haciz ve satış isteme yetkisi verilmesini, mahkemece muvazaa iddiasının kabul edilmemesi halinde İİK.277 vd. maddeleri gereğince tasarrufun iptali talebinde bulunmuştur. Davada davacı ve davalı — arasında eser sözleşmesi yapılmış olup taraflar arasında ticari bir ilişki bulunduğu anlaşılmaktadır. Ancak davaya konu edilen taraflar arasındaki eser sözleşmesinden kaynaklanan ticari ilişki değil, davalı —-şirketi ile diğer davalı şirket arasındaki taşınmaz satış işleminin muvazaalı olduğunun tespiti ya da ilgili tasarrufun iptalinin istenildiği işlemdir. Tasarrufun iptali davası ve TBK m. 19 gereğince İİK’nin 283. Maddesinin kıyasen uygulanması istemli muvazaa davası TTK’nın 4. maddesinde belirtilen mutlak ya da nispi ticari dava niteliğine haiz olmadığından mahkememizde açılan dava, 6100 sayılı HMK’nin 2. maddesi gereğince genel görevli Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görev alanında kaldığından Mahkememizin görevsizliğine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun, —- Sayılı kararı )
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın, HMK 114/1-c maddesindeki “Mahkemenin görevli olması” dava şartı eksikliği nedeniyle HMK 115/2. maddesi gereğince usulden reddine,
2-Kararın istinaf edilmeksizin kesinleşmesi halinde mahkememiz ile İstanbul Anadolu —. Asliye Hukuk Mahkemesi arasında olumsuz görev uyuşmazlığı çıkmış olacağından dosyanın istinaf ilgili dairesine gönderilmesine,
3-Kararın masrafı mecvut avanstan karşılanarak taraf vekillerine tebliğine,
4-HMK 331/2 md uyarınca yargılama giderleri konusunda şimdilik karar verilmesine yer olmadığına,
HMK 345. Maddesi hükmü uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin ve davalı —yüzüne karşı diğer davalı tarafın yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.