Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/198 E. 2021/559 K. 08.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/198 Esas
KARAR NO: 2021/559
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/06/2020
KARAR TARİHİ : 08/07/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile davalı/borçlu arasında ticari alım satımı ilişkisi mevcut olduğunu, müvekkilim,——- davalıya farklı tarihlerde ürün satışı gerçekleştirmiş ve edimlerini ifa ettiğini, faturalar ve dava konusu ödemelerin müvekkil şirkete yapılmadığı ve alacak tutarının likit olduğu, davalı/borçlunun borcunu ödememesi üzerine —-tutarındaki cari hesap alacağı için takip başlatıldığını, borçlu tarafın itirazı üzerine takibin durduğunu, —- tarihinde—- bulunulduğunu, borçlu tarafından arabuluculuk görüşmelerine katılım sağlanmadığını beyan ederek davalarının kabulü ile davalı/borçlunun—— dosyasına vaki haksız itirazın iptali ile duran icra takibinin devamına, takibe kötü niyetli olarak itiraz eden davalı borçlu hakkında takip miktarının % 20 ‘sinden az olmamak kaydıyfa icra inkar tazminatına hükmedilmesine , yargılama masrafları ile vekalet, ücretinin davalı/borçlu tarafa tahmiline, karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı tarafın dosyaya cevap dilekçesi sunmadığı anlaşılmıştır.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava, hukuki niteliği itibari ile; İİK.nun 67.maddesinde düzenlenen itirazın iptali davasıdır.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla, mahkememizin ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, tarafların sulh olma imkanının bulunmadığının tespiti ile uyuşmazlık noktaları belirlenerek tahkikat —— takip dosyasının incelenmesinde; davacı tarafça davalı aleyhine — sebebine dayanılarak ——- asıl alacağın tahsili için takip başlatıldığı, takip dosyasında ödeme emrinin tebliği ile davalının süresinde takibe itiraz ederek borcunun bulunmadığını bildirdiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği, mahkememizde açılan davanın süresinde olduğu tespit edilmiştir.
Tarafların ticari defter ve dayanak kayıtları ve tüm dosya kapsamı incelenerek davacının takip tarihi itibariyle alacağının olup olmadığı varsa miktarının tespiti için rapor hazırlanması için dosyanın tevdi edildiği bilirkişi — tarafından hazırlanan ——– incelenen yasal ticari defterlerinin 6102 sayılı TTK. Ve 213 sayılı VUK.’nun ticari defterlere ilişkin madde hükümlerine uygun esasta tutuldukları, açılış kapanış onaylarının bulunduğu, sahipleri lehine delil olma niteliklerinde oldukları tespit edilmiştir. Davacının, Davalı adına düzenlediği tüm faturaların ve davalıdan aldığı tahsilatların yasal ticari defterlerinde kayıt görmüş oldukları, muavin defter hareketleri sonunda —tarihi itibariyle davalı cari hesabının —- borç bakiyesi verdiği tespit edilmiştir. Davacının satışlarının bildirimi—, davalının alımlarının bildirimi —- örtüştüğü mutabık oldukları tespit edilmiştir. İncelenen dava dosyası içinde veya ekinde icra dosyası bulunmamakla, davacının ticari defter incelemesi esnasında alınan örnek icra takip belgesinde, davacının — tarihinde, cari hesaptan kaynaklanan —-alacağı için icra takibi başlattığı, söz konusu alacağı için—- oranlarda yasal faiz talebinde bulunduğu görülmüştür, Nihai karar Sayın mahkemeye ait olmak üzere ; Davacı——- yasal ticarî defterleri kayıtları ve dayanak belgeleri ile muavin defter hareketlerine göre, davalı —— alacağı olduğu ve söz konusu alacağa taraflar tacir olduklarından 3095/2 sayılı yasaya göre avans faizi uygulanması gerekeceği, ancak davacının talebinin —— değişen oranlarda yasal faiz olduğundan, talebine göre faiz uygulanması gerekeceği; kanaatim hasıl olrnuştur.” denilerek görüş belirtilmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama, toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporları, tüm dosya kapsamına göre; Dava, cari hesap alacağına dayalı olarak başlatılan takibe yapılan itirazın iptali davasıdır.
Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK 220/3. madde gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’ndaki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır.
Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde, davalı tarafın mahkememizce verilen kesin süreye rağmen defterlerini ibraz etmemesi ile davacının yasaya ve usule uygun tutulan ticari defter kayıtlarının HMK 222. maddeye göre lehine delil oluşturup oluşturmadığının tam olarak incelenebilmesine engel olduğundan sunulmayan ticari defterlerinde de davacının alacaklı olduğuna dair kayıtların mevcut olduğu halde sunulmadığının ve bunun sonucunda da davacının incelenen defter kayıtlarının davacı lehine delil oluşturduğu mahkememizce kabul edilmiş olup davacının defterlerinin incelenmesi sonucunda hazırlanan bilirkişi raporu mahkememizce gerekçeli ve denetlenebilir nitelikte görüldüğünden hükme esas alınmış olup bilirkişi raporu ile davacının davaya konu cari hesaba ilişkin alacağının varlığı ispatlanmış olduğu mahkememizce kabul edilmekle davanın kabulüne karar verilerek, davacı tarafın talebi değişen oranlarda yasal faiz olmakla taleple bağlı kalınarak yasal faiz işletilmesine ve alacak likit olduğundan davacı taraf lehine icra inkar tazminatına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜNE,
1-Davalının —–dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin —– asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine,
2-Alacak likit olmakla hüküm altına alınan —– %20’si oranında inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar harcı 733,98 TL’den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 129,78 TL harcın mahsubu ile bakiye 604,20 TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
4-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 129,78 TL harcın davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 54,40 TL ilk masraf, 112,75 TL tebligat gideri ve müzekkere gideri, 800,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 967,15TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
6-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7- Davalı tarafından yapılan bir yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
HMK 345. Maddesi hükmü uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 08/07/2021