Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/178 E. 2020/686 K. 01.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2018/437 Esas
KARAR NO : 2020/566
DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/04/2018
KARAR TARİHİ : 22/10/2020
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Dava dışı—–davacı arasında düzenlenen ———- yevmiye numaralı düzenleme şeklinde Gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile adı geçen şirket tarafından inşa edilen taşınmazın——- bedel ile davacıya satılması ve ödeme yapılması akabinde tapuda devir ve tescili hususlarında anlaşma yapıldığını, bu borç için verilen senetlerin davacı tarafından ödendiğini, davacı tarafça tüm ödemelerin yapılmasına rağmen taşınmazın tapuda devir ve temliki yapılmadığı gibi, ödenen takibe konu senet—– ciro odildiğini ve—- tarafından davacı aleyhine——-dosyasından haksız takip başlatıldığını, davacıya ait taşınmazlara ve banka hesaplarına haciz konulduğunu, ——yılında davacının satış vaadi sözleşmesindeki tutarın tamanını ödemiş olmasına rağmen tapuda devir ve tescili yapılması gereken gayrimenkulün hala tarafına devir ve tescil edilmediğini, söz konusu senedi istemesine rağmen kendisine iadesi gerçekleşmediğini ve davacının senedin akıbetini dahi öğrenemediğini,—- hukuka aykırı bir biçimde davacıdan ödemesi yapılmış senedi adeta gizlediğini, ve başka amaçlar için kullanıldığını, tüm bu nedelerle——– bedelli senetin kambiyo seneti vasfı taşımadığı ve geçersizliğinin tespiti ile zamanaşımına uğradığı ve ödenmiş olmasından dolayı davacının senedin borçlusu olmadığının tespitine karar verilmesini mahkememizden talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı taraf aynı konu ile alakalı görülmekte olan 2 ayrı davası daha olduğunu, dosyaların incelendiğinde dava konu icra dosyasının, davaya konu senedin, ve dava dilekçelerinin bile aynı olduğunun görüleceğini, bu sebeple davanın derdestlik gereği reddi gerektiğini, davacı taraf dava dilekçesinde zamanaşımı ve ödeme emri ve yenileme emrinin aynı zarfta gönderilmesinden bahisle maddi hata olduğunu beyan ettiğini, iş bu beyanların hiç bir hukuki altyapısının olmadığını, dosyada ödeme emri gönderilmesi kambiyo senetlerinin zamanaşımı süresi olan—yıllık süreyi kestiğini davaya konu icra dosyasının zamanaşımından bahsetmenin söz konusu olmadığını, söz konusu senedin vadesi —- olduğunu, – yıllık hak düşürücü süre geçmeksizin —- tarihinde takibe geçildiğini, gönderilen ödeme emrini bila döndüğünü—–tarihinde borçluya yeniden ödeme emri gönderilip bizzat kendisine tebliğ edildiğini, dolayısıyla söz konusu senedin zamanlaşımına uğradığını beyan etmenin herhangi bir hukuki altyapısı olmadığı görüşünde olduklarını, davacı vekilinin senedin ciro edilemezliği ciro edildiği takdirde kişisel defilerin devranalana karışı ileri sürülebileceği beyanına karşı beyanında, müvekkili bankanın ——- tarafından tahsilinde bedeli kredi borcuna mahsup edilmek üzere ciro ve teslim edilen davacı—–muhatap olduğu senede dayanarak —– sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, davacı tarafın beyanlarının muhattabı müvekkil banka olmadığı gibi inceleneceği ve görüleceği dava ve mahkemenin mahkememiz olmadığını çünkü açılmış olan dava icra takibine konu senede karşı açılan menfi tespit davası olup burda ya imzanın kendisine ait olmadığını veya borcu ödediğini defii olarak ileri sürebileceğini diğer defiilerini müvekkili bankaya karşı ileri süremeyeceğini, müvekkili banka dava dışı borçlu ——- kullandırmış olduğu krediden dolayı alacaklı olduğunu, dava konusu senet, tahsilinde bedeli kredi borcuna mahsup edilmek üzere müvekkili bankaya ciro yoluyla geçtiğini, müvekkili bankanın iyi niyetli meşru hamil olduğunu bu nedenlerle davacı borçlunun alacağın%20’ından az olmamak üzere tazminata hükmolunması talep ettiklerini ciro yolu ile hak sahibi olan müvekkili banka iyi niyetli yasal hamil olduğundan senetleri takibe koymada kendisine bir kusur yüklenemeyeceğini, davacı hakkında alacağın %20’ından az olmamak üzere tazminatına hükmolunmasını, tüm bu belirtilen nedenlerle haksız açılan işbu davanın reddi gerektiğini belirtmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava kambiyo senetlerinden kaynaklanan menfi tespit davasıdır.
6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3. maddesine göre tüketici; ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, tüketici işlemi; mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder.
6502 sayılı yasanın 73. maddesi, bu Kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür.
Bir hukuki işlemin sadece 6502 Sayılı yasada düzenlenmiş olması tek başına o işlemden kaynaklanan uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülmesini gerektirmez. Bir hukuki işlemin 6502 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için taraflardan birinin tüketici olması gerekir.
Uyuşmazlık, davacı ile dava dışı—– arasında yapılmış olan daire satış vaadi sözleşmesi gereği davacının vermiş olduğu —— tarihli bonoyu ciro yolu ile elinde bulunduran davalı bankanın kambiyo takibi başlatmasınadan kaynaklanmaktadır. Somut olayda; her ne kadar aralarında hukuki bir ilişki olmayan davalı bankanın elinde davacı tarafından tanzim edilmiş bir adet bono var ise de bonoya konu borç davalı —— davacının tüketici hukukundan kaynaklanan satış vaadi sözleşmesine dayanmaktadır ve bu nedenle davacı davalı şirketin edimini yerine getirmediği için dava konusu bono yönünden borçlu olmadığının tespitini talep etmektedir. Davacı bu hukuki işlem içerisinde tüketici konumunda olduğundan, taraflar arasında-ki hukuki ilişkinin tüketici işlemi olduğunun kabulü gerekir. Bu itibarla uyuşmazlığın Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında kaldığına göre davaya bakmaya Tüketici Mahkemesi görevlidir. ————-Bu nedenle mahkememizin görevsiz olduğu anlaşılmış olup aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Dava dilekçesinin görev nedeniyle reddine, MAHKEMEMİZİN GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Görevli mahkemeninin——Tüketici Mahkemeleri olduğuna,
3-HMK 20.maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden sonra 2 haftalık süre içerisinde talep edilmesi halinde dosyanın görevli———Nöbetçi Tüketici Mahkemesine gönderilmesine belirtilen süre içerisininde dosyanın gönderilmesi için talepte bulunmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına ( ihtar edildi)
4-HMK’nun 331/2 maddesi uyarınca yargılama giderleri ve vekalet ücretinin görevli mahkemede değerlendirilmesine,
Dair, davacının yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 22/10/2020