Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/141 E. 2020/243 K. 02.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/141 Esas
KARAR NO : 2020/243
DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ: 14/05/2020
KARAR TARİHİ: 02/06/2020
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket nezdinde ——- poliçe nolu———– vadeli ——— ile sigortalı bulunan —- plakalı araç, ——- tarihinde, ———- plakalı aracın sebebiyet verdiği trafik kazası sonucu hasarlandığını, ekspertiz incelemesi sonucunda sigortalı araçta —- zarar meydana geldiğini, bu miktarın — kısmı ——— tarihinde ——– kısmı —- tarihinde———– ödendiğini, hasarın ödenmesi ile mukavele şartlarına ve Ticaret Kanununun 1472.maddesi hükmüne göre şirketimiz sigortalısının yerine kaim olduğunu, davalılardan sürücü——- kazanın meydana gelmesinde % 100 oranında kusurlu olduğunu, davalıların ödenen tazminattan sorumlu olduklarını, davalıların ——–İcra Müdürlüğünün ———Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itiraz sebebiyle takibin durduğunu, davalıların takibe, borca, faize ve ferilerine vaki itirazın iptalini, icranın devamını, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi Madde 16/2-c bendi uyarınca——— arabuluculuk vekalet ücretinin, yargılama giderleri ve dava vekalet ücretinin de davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Dava dilekçesi davalılara tebliğ edilmemiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE :
Dava, ———– uyarınca ödenen hasar bedelinin rücuen tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı, müvekkili sigorta şirketi nezdinde———– sigortalı olan ——plaka sayılı araca, davalı şirketin maliki, davalı şahsın sürücüsü olduğu ——- plakalı aracın kusurlu olarak çarptığı iddiasıyla hasara uğradığı ve sigortalı olan araçtaki zararın karşılandığından bahisle zararın karşılanmasını talep etmiştir.
Somut olayda uyuşmazlık, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 1301. maddesi uyarınca, sigorta şirketi tarafından sigortalısına ödenen tazminatın, kusurlu olan davalılardan rücuan tahsiline ilişkindir.
TTK m. 1301’de düzenlenen halefiyet, yasal, sınırlı ve cüz’î halefiyet niteliğindedir. Bu maddeden doğan halefiyet hakkına istinaden açılan veya açılacak olan dava, esas itibariyle sigortalının, kendisine zarar verene karşı açacağı tazminat davasının, onun halefi sıfatıyla sigortacı tarafından açılmasıdır. TTK’nın 1301. maddesi uyarınca sigortacı, sigorta bedelini ödedikten sonra hukuken sigorta ettiren yerine geçer ve dava, tazmin ettiği bedel nisbetinde sigortacıya intikal eder. Bu şekilde sigortalısının haklarına halef olan sigorta şirketinin, ödediği tazminat miktarınca hukuken sigortalı yerine geçerek açtığı rücû davası, aslında bir tazminat davası olup, bu niteliği itibariyle aynı zamanda şahsî nitelikte bir eda davasıdır. Burada sigortacı, sigorta ettiren yerine geçtiği için şahsî ve rücûu ödediği bedelle sınırlı olduğundan dolayı da cüz’î haleftir. Sigortacının, sigortalıya ödediği tazminat oranında sigortalının yerine geçeceği ve onun kanunî halefi olacağı, ilke olarak —- gün ve —–sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da belirtilmiştir. ————– Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da, sigortacının, zarara sebebiyet veren aleyhinde açtığı rücû davasının, kanundan doğan halefiyete dayandığı ve halef olanın, halefiyet yolu ile nasıl bir hak iktisap etmiş ise, o hakka sahip olacağı vurgulanmış; velhasıl sigorta ettirenin ne hakkı varsa bunların, şartları gerçekleşince sigortacıya geçeceği; sigortacının, sigorta ettirenin bütün def’ilerini üçüncü şahsa karşı ileri sürebileceği ve Borçlar Kanununun 44. maddesine (TBK m.52) de dayanabileceği; tabiatıyla sigorta ettirenin olayda dava hakkı yoksa, sigortacıya da bu yönde bir hakkın intikal etmeyeceği açıklanmıştır.
Diğer taraftan, 3 Temmuz 1944 tarihli ve 5746 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun —————sayılı kararına göre de “Sigortacının sigorta poliçesinden münbais olmayıp kanundan aldığı bir salâhiyete istinaden ve haksız fiil sebebiyle alacaklı yerine kaim olarak hareket ettiği dâvada hukuk mahkemesine başvurması gerekir.” şeklindedir.
Somut olayda; davacı ———- şirketi olup, dava dışı sigortalısının ise gerçek kişi olduğu, kazaya karışan aracında hususi araç olduğu göz önünde tutulduğunda rücu tazminatına konu uyuşmazlığın haksız fiilden kaynaklandığı, bu durumda da uyuşmazlığın, Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği anlaşıldığından mahkememizin görevsizliğine yönelik aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Dava dilekçesinin görev nedeniyle reddine, MAHKEMEMİZİN GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Görevli mahkemeninin ————- Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğuna,
3-HMK 20. maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden sonra 2 haftalık süre içerisinde talep edilmesi halinde dosyanın görevli——– Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine belirtilen süre içerisininde dosyanın gönderilmesi için talepte bulunmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
4-HMK’nun 331/2 maddesi uyarınca yargılama giderleri ve vekalet ücretinin görevli mahkemede değerlendirilmesine,
Dair davacının yüzüne karşı, davalı vekilinin ve davalıların yokluğunda kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 02/06/2020