Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/72 E. 2019/651 K. 18.06.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/72 Esas
KARAR NO : 2019/651

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 18/03/2019
KARAR TARİHİ : 18/06/2019

Mahkememizin—– tarih ve — Esas — sayılı kararı Yargıtay —-. Hukuk Dairesi’nin 27/12/2018 tarih — Esas — Karar sayılı ilamıyla bozulmakla, dava mahkememizin—— kaydının yapıldığı, yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin uzun yıllardır kargo sektöründe faaliyet gösteren Türkiye çapında yaklaşık 700 şubesi bulunduğunu, bu şubelerin çoğunda acentelik sistemiyle çalışıldığını, müvekkiliyle iş ilişkisi bir şekilde sonlanmış olan bir kısım acentelerin müvekkilinin kendilerini haksız yere görevden aldığından bahisle bir araya gelerek ‘—————- adı altında bir karşıt eylem grubu oluşturduklarını, müvekkili hakkında karalama kampanyasına girişen bu grubun ‘—————-adlı internet sitesi altında yayın yapmakta olduğunu, bu internet sitesinde davalı tarafından ‘… tarafından hazırlanan deklerasyon’ adı altında bir yazı yayınlandığının tespit edildiğini, bu yazıda acentelerin haksız ve hukuksuz uygulamalarla borç batağına saplandığı, kandırıldıkları, alçakça rezilce düşmanca uygulanan politikalarla işsiz güçsüz bırakıldıkları, akla hayale sığmayacak yalan ve iftiralarla sınıfsal olarak onların karşısında yer aldığı’ şeklinde ifadelerin yer aldığını, bu ithamlar haksız olduğu gibi eleştiri sınırlarını aşarak hakaret teşkil etmekte olduğunu, müvekkiliyle acenteler arasında olan ilişkilerde dayatma söz konusu olmayıp tüm işlemlerin karşılıklı rızayla akdedilen sözleşmeler çerçevesinde yapıldığını, davalının sahibi olduğu şirketle de uzun süre çalışıldığını ve sonrasında iş ilişkisinin sonlandığını, taraflar arasında açılmış karşılıklı davaların bulunduğunu, davalının bu kişisel husumeti nedeniyle müvekkili hakkında gerçeği yansıtmayan hakarete varan söylemlerde bulunmakta ve müvekkilini kamuoyu nezdinde yanlış lanse etmekte olduğunu, davalının müvekkilinin onur ve saygınlığını, ticari şeref ve haysiyetini kamuoyu önünde çiğnediğini ileri sürerek davaya konu yazının yayından kaldırılmasına ve bir daha yayımlanmamasına, 10.000,00 TL manevi tazminatın yayım tarihinden itibaren işleyecek faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin ve aynı durumdaki davacı şirketin şubelerinde görev almış tüm müdürlerin zamanla muvazaalı sözleşmeler ile İş Yasaları dolanılarak alt işveren konumuna getirilmiş kişiler olduğunu, esasen işçi olarak çalışmakta olduklarını, dava dilekçesinde karalama kampanyası olarak belirtilen olgunun esasında belirtilen bu hukuksuz duruma karşı gelinmek için şube müdürlerinin bir araya gelmesinden öte bir husus olmadığını, şube müdürlerine sözleşmelerin dayatma ve ikrah ile imzalatıldığını, ——–’ adlı internet sitesinin mağdur olduğunu düşünenlerin bu muvazaalı sisteme karşı hukuki haklarını kullanarak eylemler düzenlemeleri ve bilgi alışverişinde bulunmaları amacıyla kurulduğunu, müvekkilinin kendisine de haksızlıklar yapıldığını paylaşmak için bu yazıyı site üzerinden paylaşıma sunduğunu, yazının karalama ve zarar verme kastı olmadığını, yazının bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiğini, yazıda davacı şirketin alçak veya rezil olarak ilan edilmesinin söz konusu olmadığını, mağdur edici sistemin alçakça ve rezilce olduğunun ifade edildiğini, yazı içeriğinin eleştiri boyutlarını aşmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava, haksız rekabet nedeniyle maddi durumun ortadan kaldırılması ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı tarafça dosyaya sunulan 03/03/2010 tarihli davalının sahibi olduğu ileri sürülen şirkete karşı düzenlenen ihtarname incelendiğinde, şirketin yükümlülüklerini yerine getirmemesi nedeniyle sözleşmenin feshedildiğinin bildirildiği görülmüştür.
Dosyaya sunulan davaya konu 07/09/2012 yayım tarihli ‘————… tarafından hazırlanan deklerasyonu yayımlıyoruz’ başlıklı yazı örneği incelenmiştir.
Bilgisayar programcısı bilirkişi tarafından düzenlenen raporda özetle; ‘—————’ adlı internet sitesi üzerinde teknik incelemeler yapıldığı, sitenin çalışır durumda olduğu, sitenin ilk olarak 06/06/2012 tarihinde kayıt ettirildiği, internet sitesinin yayın yaptığı — numarasının ————— adına kayıtlı olduğu, ancak sitenin kime ait olduğunun belirsiz olduğu, dava konusu yazının halen yayında olduğu belirtilmiştir.
Davacı vekili, davacı şirketle iş ilişkisi bir şekilde sona ermiş olan bir kısım acentelerin bir araya gelerek —– Şube Müdürleri Dayanışması” adı altında eylem grubu oluşturarak——— isimli internet sitesi kurduklarını, bu site üzerinden davacı aleyhine yayın yaptıklarını, davalının sahibi olduğu şirketin daha önce davacının acentesi olduğunu, acentelik ilişkisi bittikten sonra davalının anılan internet sitesinde davacı hakkında “acentelerin haksız ve hukuksuz uygulamalarla borç batağına saplandığını, kandırıldıkları, alçakça, rezilce, düşmanca uygulanan politikalarla işsiz, güçsüz bırakıldıkları, akla hayale sığmayacak yalan ve iftiralarla sınıfsal olarak onların karşısında yer aldığı” şeklinde ifadeler yer alan yazı yayınladığını, bu ifadelerin haksız olduğunu, eleştiri sınırını aştığını, davacının ticari itibarını zedelediğini ileri sürerek, 10.000,00 TL manevi tazminatın yazının yayınlandığı tarihten itibaren işletilecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, söz konusu yazının yayından kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, internet sitesinde paylaşılan yazının ifade özgürlüğü kapsamında kaldığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı vekili dava dışı şahıslar tarafından davacı aleyhine iş mahkemesinde açılan davalarla ilgili Yargıtay kararları sunmuş, davalı vekilince bu kararlarla davacının muvazaalı işlemler yaptığının, işçilerini acente konumuna getirmek suretiyle çalışma yaptığının sabit olduğu belirtilmiştir.
İstanbul Anadolu ——.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2014/75 E., 2014/152 K. sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, kararın davalı tarafça temyiz edilmesi üzerine Yargıtay —-. Hukuk Dairesi’nin 2015/1372 E., 2015/7393 K. sayılı kararı ile uyuşmazlığın haksız rekabet nedeniyle tazminat istemine ilişkin olduğu, dolayısıyla görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğu gerekçesiyle hüküm bozulmuş, bu kez İstanbul Anadolu ——.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin — —– sayılı kararı ile görevsizlik kararı verilmiş ve dosya mahkememiz esasına kaydedilmiştir.
Davacı vekili 01/11/2016 tarihli dilekçesinde, daha önce ‘———————–’ adlı internet sitesi alan adının haksız rekabet teşkil ettiği gerekçesiyle davalının iş bu davadaki vekili olan —-.. aleyhine açmış oldukları tazminat davasında İstanbul —-.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin—– sayılı kararıyla davanın kabul edildiğini ve —- tarafından da onanarak kesinleştiğini belirtmiş, karar örneğini sunmuştur.
Mahkememizin 07/03/2017 tarihli —– Esas — karar sayılı kararı ile; yazıda kullanılan ifadelerin davacı tarafından sunulan hizmeti ve faaliyetleri gereksiz yere incitici açıklamalarla kötüleme niteliğinde olması sebebiyle TTK 55/1-a-1 maddesi uyarınca haksız rekabet teşkil ettiği, ayrıca yazının davacının ticari itibarını ve saygınlığını zedeleyici nitelikte olduğu, dolayısıyla TBK 58. maddesi uyarınca manevi tazminat şartlarının oluştuğu, TTK 56/1-c maddesi uyarınca davalının haksız rekabet teşkil eden bu yazısının söz konusu internet sitesinden kaldırılması gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 2.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline, dava konusu yazının internet sitesinden çıkartılmasına karar verilmiş, kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Mahkememiz yukarıda bahsedilen kararı, Yargıtay —. Hukuk Dairesi’nin 19/12/2018 tarih 2017/2370 Esas 2018/8090 Karar sayılı kararı ile; “Dosyada mevcut olan ve ——— aleyhine işçilik alacaklarının tahsili talebiyle açılan dava sonucunda verilen kararın temyizi üzerine Yargıtay—–. Hukuk Dairesi’nin —————— tarihli kararında ” …davalı şirket ile şube müdürleri arasında imzalanan acente sözleşmesinin muvazaalı olduğu, gerçekte şube müdürü olan çalışanlara acente sıfatı verilmek suretiyle davalı işverenin işyerindeki faaliyetini sürdürdüğü ve bu değişikliği kabul etmeyen işçilerin işten çıkarıldığı….” hususu belirlenmiştir. Bu durumda davalının kendisinin de içinde bulunduğu çalışanların internet sayfasında davaya konu ifadelerle tepkide bulunduğu anlaşılmıştır. Davacının haksız uygulamalarına yönelik tepkiye bağlı nitelemelerin haksızlığa uğrayan davalının düşüncelerini açıklaması ve ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın davalı yararına bozulması gerekmiştir.” gerekçesi ile bozulmuş, mahkememizce Yargıtay bozma ilamı taraflara tebliğ edilerek taraf vekillerinin beyanı alınmış, usul ve yasaya uygun Yargıtay ———. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yargılamaya devam edilmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun dürüstlük kuralına aykırı davranışlar, ticari uygulamalar başlıklı 55. maddesi “(1) Aşağıda sayılan hâller haksız rekabet hâllerinin başlıcalarıdır: a) Dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar ve özellikle; 1. Başkalarını veya onların mallarını, iş ürünlerini, fiyatlarını, faaliyetlerini veya ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici açıklamalarla kötülemek,” düzenlemesini içermektedir. Madde metninden de anlaşılacağı üzere, bu tür haksız rekabetin oluşabilmesi için başkalarının faaliyetini gereksiz yere incitici açıklamalarla kötülemek gerekmektedir.
Tüm dosya kapsamından; ———– aleyhine işçilik alacaklarının tahsili talebiyle açılan dava sonucunda verilen kararın temyizi üzerine Yargıtay ——. Hukuk Dairesi’nin 2013/15353 E.,2013/15302 K. ve 24.06.2013 tarihli kararında ” …davalı şirket ile şube müdürleri arasında imzalanan acente sözleşmesinin muvazaalı olduğu, gerçekte şube müdürü olan çalışanlara acente sıfatı verilmek suretiyle davalı işverenin işyerindeki faaliyetini sürdürdüğü ve bu değişikliği kabul etmeyen işçilerin işten çıkarıldığı….” hususunun belirlendiği, davalının kendisinin de içinde bulunduğu çalışanların internet sayfasında davaya konu ifadelerle tepkide bulunduğunun anlaşıldığından söz konusu beyanların TTK 55/1-a-1 maddesi uyarınca haksız rekabet teşkil etmediği, yazının davacının ticari itibarını ve saygınlığını zedeleyici nitelikte olmadığı, dolayısıyla TBK 58. maddesi uyarınca manevi tazminat şartlarının oluşmadığı anlaşıldığından davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar harcı 44,40 TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 148,50 TL harcın mahsubu ile bakiye 104,10 TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan 146,00 TL’lik yargılama giderinin davacı taraftan tahsili ile davalı tarafa ödenmesine,
5-a)Maddi durumun ortadan kaldırılmasına ilişkin dava yönünden karar tarihinde geçerli ———-. deki esaslara göre belirlenen 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
b)Manevi tazminat yönünden karar tarihinde geçerli —— deki esaslara göre belirlenen 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa talep halinde iadesine,
Dair davacı vekili ve davalı ve davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın taraflara tebliğinden 2 haftalık süre içinde temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.