Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/61 E. 2019/829 K. 26.07.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

KARAR
ESAS NO : 2019/76
KARAR NO : 2019/712

DAVA : Tazminat (Ticari Niteliktekinde Haksız Fiilden Kaynaklanan (2918 S.K.Hariç))
DAVA TARİHİ : 18/03/2019
KARAR TARİHİ : 01/07/2019

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ticari Niteliktekinde Haksız Fiilden Kaynaklanan (2918 S.K.Hariç)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalılardan … ile —- yılından itibaren tanışıklıkları bulunduğunu, davalı …’ın ortağı olduğu —- Ticaret Sicil Memurluğuna kayıtlı ——.Ltd.Şti.nin %50 hissesini devralarak müvekkilinin bu davalı ile ortak olduğunu, davalı …’ın 5 yıllık temsil ve ilzam yetkisinin —-yılı sonuna kadar devam ettiğini, davalı …’ın isteği üzerine müvekkilinin davalıya boş kağıtlar imzalayarak verdiğini, davalının bu kağıtları genel kurul ve şirket tescilinde kullanarak kendisini sınırsız süreli ve sınırsız temsil ve———-yetkileri olan —-olarak atadığını, müvekkilinin bu davalıya güveni tam iken 2016 yılından itibaren —–meydana geldiğini, şirket merkezinin 25/12/2013 tarihinde—– taşındığını, şirket merkezi —— olmak üzere 6 farklı noktada faaliyet göstermeye başladıklarını, 2016 yılı sonu itibariyle şirketin safi karının 1.537.357,00 TL.olarak gerçekleştiğini, buna rağmen davalı …’ın şirket menfaatlerinden ziyade kendi kişisel çıkarlarını gözettiğini———— ile olan ilgisi ve bu terör örgütlerine yaptığı bağışlar —————- aboneliğini şirket adına yapıyor olmasının bardağı taşırdığını, bu olaylar neticesinde ortaklar arasında gerginlik başladığını, davalı …’in şirket kasasından nakit para alması, banka hesaplarından para çekmesi ile de gerginlik yaşandığını, 2016 yılı Kasım ayından itibaren müvekkilinin şirkete sokulmadığını, darp edilerek şirketten atıldığını, davalı …’ın bu tarihten sonra çalışan doktorların şirket ile olan sözleşmelerini tek taraflı olarak feshettiğini, tek başına genel kurul yapıp şubelerin kapanış kararını aldığını, bu yüzden aralarında davaların devam ettiğini, şirkete ait kredi çekilmek suretiyle alınan aracın davalılardan …’e devredildiğini, şirket menfaatlerini gözetip görevini özenle yapması gereken …’ın kendi çıkarları doğrultusunda şirkete zarar vermek amacıyla şirket çalışma ortamının bozulmasına neden olduğunu, bu yüzden şirketin fesih ve tasfiyesi istemiyle İstanbul Anadolu —— ATM.dosyasında fesih ve tasfiye davası açtıklarını, şirketin elde ettiği gelirlerin … yanı sıra davalı …’in şahsi hesaplarına aktarıldığını, davalı …’ın, davalı … ile muvazaalı olarak alacak borç mutabakatı protokolü düzenlediğini, yine davalı … tarafından şirket tarafından düzenlenen bonoların icra takibine konu edildiğini, bu icra takiplerinde …in vekili olarak davalı ——….’in yer aldığını, muvazaalı işlemler ve icra takibinin bu davalılar tarafından bilinerek istenerek yürütüldüğünü, davalılardan …’ın da tüm bu yaşananların bir parçası olduğunu, davalı …’in hesabından şirket avukatı olan davalı —–….’ın hesabına para gönderildiğini, bu paraların esasen şirkete ait olduğunu, aynı şekilde davalı …’in hesabından davalı … tarafından davalı …’e 14.600,00 TL.para gönderildiği gibi, 70.08 TL.nin de davalı …’a gönderildiğini, bu şahsın davalılar … ve …’in ortak kızları olduğunu, davalı … ile diğer davalıların şirketin hukuken ve fiilen bitirilmesi, borca batık hale getirilmesinde müşterek ve müteselsilen sorumluluğa sahip olduklarını, belirterek davalılardan müvekkilinin ortaya çıkan menfi ve müsbet zararının tazmini için öncelikle uğranılan menfi ve müspet zararın tespiti, davalıların sorumluluklarının belirlenmesi ve tespit edilecek menfi-müspet zararların davalıların tamamından müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA : Davalılara dava dilekçesi tebliğ edilmiş bir kısım davalılar cevap dilekçelerini sunmuşlardır.
Davalı … sunduğu cevap dilekçesiyle, ticari nitelikteki alacak yönünden ara bulucu kanun yoluna müracaat edilmeden dava açıldığını, bu nedenle davanın usulden reddi gerektiğini bildirmiş, aynı zamanda mahkememizin görev ve yetkisine itiraz ile esasa ilişkin beyanlarını sunduğu görülmüştür.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde, ticari nitelikteki alacak yönünden ara bulucu kanun yoluna müracaat edilmeden dava açıldığını, bu nedenle davanın usulden reddi gerektiğini bildirmiş, müvekkili ile davacı arasında hiçbir ticari ilişki olmadığını, davanın TTK 553 maddesi uyarınca açıldığını, bu yüzden müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini ileri sürerek mahkememizin görevine de itiraz ettiği görülmüştür.
Davalı … cevap dilekçesinde, ticari nitelikteki alacak yönünden ara bulucu kanun yoluna müracaat edilmeden dava açıldığını, bu nedenle davanın usulden reddi gerektiğini bildirmiş, aynı zamanda mahkememizin görevine de itiraz ile esasa ilişkin beyanlarını sunduğu görülmüştür.
Davalı …, …, … ve … vekili—–…. tarafından ayrı ayrı sunulan cevap dilekçeleriyle davalılar …, … ve … yönünden mahkememizin görev ve yetkisine itiraz edilmiş, aynı zamanda ticari davalarda ara buluculuğa başvurmanın dava şartı olduğu belirtilerek tüm müvekkilleri yönünden davanın dava şartı yokluğundan reddi gerektiğini ileri sürerek esas hakkında beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.
Davalı … cevap dilekçesinde özetle, ticari nitelikteki alacak yönünden ara bulucu kanun yoluna müracaat edilmeden dava açıldığını, bu nedenle davanın usulden reddi gerektiğini bildirmiş, aynı zamanda mahkememizin görev ve yetkisine itiraz ile esasa ilişkin beyanlarını sunduğu görülmüştür.
Davalı … vekili ticari nitelikteki alacak yönünden ara bulucu kanun yoluna müracaat edilmeden dava açıldığını, bu nedenle davanın usulden reddi gerektiğini bildirmiş, aynı zamanda mahkememizin görev ve yetkisine itiraz ile esasa ilişkin beyanlarını sunduğu görülmüştür.
İNCELEME ve GEREKÇE : Dava, hukuki niteliği itibari ile; haksız fiilden kaynaklanan tazminat davasıdır. Davacı, davalılardan … ile ortağı oldukları ———————— şirket ortak ve yetkilisi olan davalı … ve diğer davalılarca el ve iş birliği içinde içinin boşaltılarak şirketin hukuken ve fiilen bitirildiğini, borca batık hale getirildiğini, bu yüzden doğan zarardan davalıların birlikte sorumlu olduklarını iddia ederek müvekkilinin ortaya çıkan menfi ve müspet zararının tespiti ve davalıların sorumlulukları belirlenerek davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsilini taleple dava açmıştır.
TTK 553 maddesinde yöneticinin sorumluluğu düzenlenmekte olup, yöneticiler kanundan, esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde hem şirkete hem pay sahiplerine, hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumlu olurlar, Şirketin uğradığı zararın tazminini, şirket ve her bir pay sahibinin isteyebileceği TTK 555/1 maddesinde düzenlenmiştir.
7155 sayılı Yasa ile 6102 sayılı TTK.nın 5.maddesinden sonra gelmek üzere eklenen 5/a maddesinde ticari davalarda dava şartı arabuluculuk düzenlenmiştir. Anılan kanun hükmüne göre; “Bu Kanunun 4.maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce ara bulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.”
7155 sayılı Yasanın 23.maddesi ile 6325 sayılı Kanuna 4.bölümden sonra gelmek üzere dava şartı olarak arabuluculuk başlığı altında eklenen;
6325 sayılı Kanunun MADDE —— (Ek :———-) (1) İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır.
(2) Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir düzenlemesini içermektedir.
Bilindiği gibi dava şartları 6100 sayılı HMK.nun 114/1 maddesinde bendler halinde sayılmış, 114.maddenin 2.fıkrasında ise diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümlerin saklı olduğu belirtilmiştir. TTK.nun 5/A ve 6325 sayılı Yasanın 18/A maddelerinde düzenlenmiş olan dava şartı hükümleri HMK.nun 114/2 maddesiyle saklı tutulan hükümlerdendir. Bunların dışında başka özel kanunlarda da dava şartlarına yer verildiği görülmüştür. HMK.nun 115/1 maddesine göre “Mahkeme dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflarda dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilir.”
Bu açıklamalar çerçevesinde somut olayda TTK.nun 5/A maddesinde öngörülen dava şartı arabuluculuk hükmünün uygulanmasına gerek bulunup bulunmadığının tartışılıp değerlendirilmesi gerekmiştir. Dava, niteliği itibariyle TTK.nun 4.maddesi kapsamına giren ticari davalardandır. Bu durumda kanunun 5/A maddesindeki ticari dava şartı gerçekleşmiştir. Davanın konusu, bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talebine ilişkindir. Davacı yan, dava açarken dava dilekçesi ekinde arabuluculuk anlaşmama son tutanağını sunmamış olduğundan mahkememizin 03/05/2019 tarihli ara kararı ile arabuluculuk neticesinde anlaşmaya varılamadığına dair son tutanağın aslı yahut ara bulucu tarafından onaylanmış örneğini sunması için davacı vekiline 1 haftalık kesin süre verilmiş, davacı vekili sunduğu 20/05/2019 tarihli dilekçeyle ileride davayı yeniden açmak üzere davayı geri çektiklerini bildirmiş, ara buluculuk anlaşmama tutanağı aslı yahut onaylı örneğini ibraz etmemiştir.
HMK.nun 123.maddesi uyarınca davanın geri alınması davalı yanın açık rızasıyla mümkün olabileceğinden mahkememizin bu yönde oluşturulan 20/05/2019 tarihli ara kararı davalı taraflara tebliğ edilmiş, davalı taraflarca muvafakat edildiğinde dair açık rıza beyanı sunulmamıştır. Bu durumda davanın geri alınması mümkün olmadığından ve davacı tarafça 03/05/2019 tarihli ara karar gereği yerine getirilmeyerek Yasada belirtilen şekilde arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına dair son tutanağın aslı veya arabulucu tarafından onaylanmış örneği ibraz edilmediğinden davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine,
2-Karar harcı 44,40 TL’nin davacı tarafça peşin olarak yatırılan 170,78 TL harcın mahsubu ile bakiye 126,38 TL harcın karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Kendisini vekille temsil ettiren davalılar lehine karar tarihinde geçerli —–. deki esaslara göre belirlenen 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalılara verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.