Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/56 E. 2019/654 K. 18.06.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2019/56 Esas
KARAR NO : 2019/654

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 08/03/2019
KARAR TARİHİ : 18/06/2019

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin gençlere ve eğitime verdiği desteğin son zamanlarda gündemde yer alan ———– ait olduğu söylenen yurtlarda vuku bulan —————— müvekkili —— adına bir karalama kampanyasına dönüştürüldüğünü, davalı——–tarihinde——— adlı kişisel —– hesabından müvekkili ————–ile ilgili olarak müvekkilinin kişilik haklarına ağır bir biçimde saldıran ve müvekkiline çok ciddi ve haksız somut olgu isnadında bulunan bir ileti paylaştığını belirterek davanın kabulüne, müvekkili şirketin kişilik haklarını ve ticari itibarını ağır bir biçimde ihlal eden ve aynı zamanda TTK m.55 uyarınca gerçeğe aykırı ve incitici beyanlarla müvekkilinin rakibini rekabette öne çıkararak haksız rekabete sebebiyet veren açıklamaları nedeniyle 10.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilerek müvekkili şirkete ödenmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu paylaşımda ————- ———-” şeklinde yazdığını bu paylaşımda şirket aleyhine eleştiri boyutu aşan hakaret,—— bulunmadığını, müvekkilince atıldığı iddia edilen paylaşımın ifade özgürlüğü içerisinde kaldığını belirterek ifade özgürlüğü kapsamında kalan dava konusu paylaşımın haksız, aşağılayıcı ifade içermeyen bu paylaşım sebebiyle manevi zarar oluşmadığı açık olduğundan davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava haksız fiil nedeni ile manevi tazminat davasıdır.
Dava, davacı şirketin dava dışı ——- maddi anlamda destekçi olması nedeniyle, ————– ait olduğu söylenen yurtlarda vuku bulan——- davalı tarafından sosyal medyada paylaşılan ileti sonucu davacı şirketin kişilik haklarının ve ticari itibarinın zedelediğinden ve TTK’nın 55. maddesi gereğince haksız rekabete sebebiyet veren açıklamalarından bahisle manevi tazminat talebine ilişkindir.
Dava, İstanbul Anadolu ——.Asliye Hukuk Mahkemesinde açılmış, Mahkemenin verdiği görevsizlik kararı kesinleşerek süresinde talep ile mahkememize gönderilmiştir.
Davacı taraf davalının ———- destek veren—— şeklinde paylaşımın kişilik haklarını ihlal ettiğini ticari itibarını zedelediğini belirterek manevi tazminat isteminde bulunmuş, davalı taraf dava konusu —— atıldığı ileri sürülen hesabın kendisine ait olduğunu kabul etmemekle beraber, —– ifadenin eleştiri sınırları içinde kaldığını, hakaret etme, küçük düşürme kastı bulunmadığını bildirmiştir.
Uyuşmazlık, davalı tarafından kişisel—————- şeklinde sarfedilen ifadelerin davacı şirketin kişilik haklarına saldırı oluşturacak nitelikte olup olmadığı ve haksız rekabete neden olup olmadığı hususuna ilişkindir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun ————-Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere; ”Tüzel kişilerin manevi tazminat talep edip edemeyeceği tartışmalı olmakla birlikte hukuk düzeninin tüzel kişileri hukuk sujesi olarak tanıdığına ve onlara ad, şeref ve itibar gibi kişisel varlıklar bahşedilmiş olduğuna göre, kişisel varlıklara yapılan saldırı nedeniyle elem ve ızdırap duymayacaklarından söz edilerek tüzel kişilerin manevî tazminat adı ile bir paranın ödetilmesi davası açamayacaklarını kabul etmek yasa koyucunun amacına aykırı düşecektir. Gerek Medenî Kanun ve gerekse Borçlar Kanunu yalnız gerçek kişilerin değil, aynı zamanda tüzel kişilerin de kişisel haklarını korumaktadır. Günümüzde doktrin ve Yargıtay tarafından yaygın olarak benimsenen görüş, gerçek kişilere özgü olanlar dışında kalan kişilik haklarında tüzel kişilerin de manevi zarara uğrayabileceğini ve bu nedenle manevi tazminat talebinde bulunabileceğini kabul etmektedir.”
————— başvuru nolu kararında “İfade özgürlüğünün, demokratik bir toplumun vazgeçilmez esasını ve bu toplumun gelişiminin ve her bireyin kendini gerçekleştirmesinin temel koşulunu oluşturduğunu, 10. maddenin 2. fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla ifade özgürlüğünün sadece kabul edilen, zararsız ya da farklı olan bilgi ya da düşünceler için değil ama ayrıca hoşa gitmeyen, sarsıcı ya da rahatsız edici olanlar için de geçerli olduğunu, bunların, demokratik toplumun onlarsız olamayacağı çoğulculuğun, hoşgörünün ve açık fikirliliğin gereği olduğunu, 10. maddede açıklandığı gibi bu özgürlüğe yapılan sınırlamaların her halde dar yorumlanması gerektiğini ve herhangi bir sınırlama gereksiniminin ikna edici bir biçimde ortaya koyulması gerektiğini,…” ifade etmektedir.
—————–kararlarında olgu isnadı ile değer yargısı arasındaki farklara dikkat çekmiştir. Olguların varlığı kanıtlanabilirken, değer yargılarının doğruluğu ispata açık değildir. Bir değer yargısının doğruluğunun kanıtlanması şartını yerine getirmek mümkün olmayıp, bu durum 10. madde tarafından güvence altına alınan ifade özgürlüğü hakkının temel bir parçasını oluşturan düşünce özgürlüğünü bizzat ihlal etmektedir. Ancak mahkeme, bir beyanın değer yargısı teşkil ettiği hallerde dahi, bir müdahalenin orantılılığının, söz konusu beyana dair yeterli bir olgusal dayanak bulunup bulunmadığına bağlı olabileceğini, zira destekleyeci nitelikte olgusal bir dayanağı bulunmayan bir değer yargısının dahi aşırı olabileceği haller bulunduğunu da hatırlatmaktadır. (———————– kararlarında internet yayınlarının da basın özgürlüğü kapsamında olduğu kabul edilmektedir.
Somut olaya gelince, davalı tarafından paylaşımın yapıldığı tarihlerde kamuoyuna dava dışı——-bünyesindeki yurtta öğretmen tarafından ——————–yazılı ve görsel basında ve sosyal medyada uzun süre yer aldığı, toplumun çok büyük kesiminden tepki aldığı, eylemin çocuğa karşı yapılmış olmasının ayrıca toplumda bir infial duygusu yarattığı, her ne kadar bu suç sayılan eylemin ——-beraber anılması doğru değil ise de toplum———— yönelik sert eleştirilerin de yapıldığı malumdur. Davacı şirketin toplumda bu derecede infialin yaşandığı dönemde ———————- olduğunu duyurması çok kişinin tepkisini çekmiştir. Davacı vekili dilekçesinde müvekkili aleyhine karalama kampanyasına dönüşme iddiası ise birbirinden bağımsız çok sayıdaki abonenin eleştiri niteliğindeki sosyal tepki olduğu, bir araya gelinerek bir kampanya olduğu yönünde veri yoktur. Abonenin paylaşımının haksız rekabet oluşturacağı düşüncesi ise yerinde değildir. ——–yakın tarihteki kararlarında büyük ve halka açık şirketlerin kabul edilebilir eleştiri sınırlarını daha geniş olduğunu belirtmiştir.
Dava konusu olan———olarak yer alan ifadenin kamuoyuna yansıyan olayın tarafları ile ilgili olduğu, davacı tarafça da olay ile ilgili üzüntü duyulduğuna yönelik beyan ile kamuoyuna açıklama yapılmış olduğu, dosya kapsamı, ibraz edilen delil niteliğindeki belgeler ve taraf beyanları birlikte değerlendirildiğinde; davacı şirkete ait operatör kullanıcısı olduğunu belirten davalının paylaşımının içerik olarak kamuoyuna yansıyan olaya ilişkin bir tepki niteliğinde olduğu ve eleştiri sınırlarında kabul edilmesi gerektiği, davalının davacı hakkında sarf ettiği ifadelerin, yukarıda değinildiği gibi hoşa gitmeyen, sarsıcı hatta rahatsız edici olanları dahi—————- maddesi uyarınca ifade ve düşünce özgürlüğü kapsamında korunması gerektiğinden, davacı aleyhine rakipleri karşısında haksız rekabete meydan verecek mahiyette olmadığından, eleştiri sınırlarında kaldığının kabulü ile davacının kişilik haklarına ve ticari itibarına saldırı niteliğinde bulunmadığı anlaşılarak davanın reddine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. ————–
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın REDDİNE,
1-Karar harcı 44,40 TL’nin davacı tarafça peşin olarak yatırılan 170,78 TL harçtan mahsubu ile bakiye 126,35 TL’nin karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
2-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
3-Davalı tarafından yapılan 20,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli ———————. deki esaslara göre belirlenen 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda, kararın taraflara tebliğinden 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı