Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/535 E. 2021/873 K. 17.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/535
KARAR NO : 2021/873

DAVA : Menfi Tespit (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/07/2016
KARAR TARİHİ : 17/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalıların kurucusu oldukları ———yapılması işi konusunda yazılı sözleşme imzalandığını, davalıların yüklenici olarak yapılacak işi maliyet dahil %22,5 karla yapmayı taahhüt ettiğini, ancak kötü niyetli olarak bu karı artırmak için olmayan maliyetleri fatura edip kendilerinden tahsil ettiğini, bu suretle sözleşmeye aykırı davrandıklarını, 17/06/2016 tarihinde davalılara ihtarname gönderilerek sözleşmenin feshedildiği bildirilip 3 gün içinde fazladan tahsil edilen 3.690.953,44 TL.bakiye alacağın iadesinin talep edildiğini, davalıların cevap vermediğini, bu tutarın 1.400.000,00 TL.lık kısmının sözleşmeye istinaden çek olarak verildiğini, taraflar arasında başkaca borç doğuracak bir ticari ilişki olmadığını, davalıların bu çekleri iade etmediğini belirterek davalılara vermiş oldukları çeklerin bedelsiz kalması nedeniyle iptali ve davalılara borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA : Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki sözleşme ilişkisini kabul ettiklerini, sözleşme konusu yapının inşasının süresi içinde sözleşmeye uygun olarak tamamına yakın bir kısmının tamamlandığını, davacı tarafça gönderilen ihtarnameye cevap verilerek haksız istemlerinin reddedilip değişik iş dosyası kapsamında alınan rapora da itiraz edildiğini, davacı tarafa kendileri tarafından gönderilen faturalara yasal süre içinde itiraz edilmediğini, iade de edilmediğini, bu nedenle faturaların kabul edilmiş sayıldığını, D.iş dosyasında alınan bilirkişi raporundan ve kendilerine gönderilen ihtarnameden sonra dahi düzenlenen faturalara davacının itirazının olmadığını, düzenlenen faturaların davacı şirket tarafından da form — ile bildiriminin yapıldığını, dolayısıyla bu faturaların davacı şirket kayıtlarında da işlenmiş olduğunu, sözleşmenin tek taraflı feshinin dürüstlük kurallarına uymadığı gibi hakkın kötüye kullanımı niteliğinde olduğunu, — maliyetinin üzerinde ilave 1.400.000,00 TL.bedelli çek keşide edilmesinin hayatın olağan akışına aykırı olup davacının iddiasını yazılı delille ispatlamak zorunda olduğunu, sözleşmenin ifası anında yapılan tüm masrafların satıcı ve taşeronlardan fatura alınmak suretiyle belgelendirildiğini, dolayısıyla davalı şirketin inşaat maliyeti + %22,5 kar oranından fazla bedel talep ettiği iddiasının mesnetsiz olduğunu, dava konusu çeklerden bir kısmının takibe konu edildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştr.
İNCELEME ve GEREKÇE :Dava, hukuki niteliği itibari ile; taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan menfi tespit davasıdır.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla mahkememizin— duruşmalarında yargılamanın ön inceleme safhası yürütülmüş, tarafların sulh olma imkanının bulunmadığının tespitiyle uyuşmazlık noktaları tespit edilerek tahkikat aşamasına geçilip, taraf delilleri toplanmıştır.
Davacı taraf davalıların oluşturduğu iş ortaklığı ile arasında———– dahil işçilikli —- yapılması işi konusunda yazılı sözleşme imzalandığını, davalıların yüklenici olarak yapılacak işi maliyet dahil %22,5 karla yapmayı taahhüt ettiğini, ancak kötü niyetli olarak bu karı artırmak için olmayan maliyetleri fatura edip kendilerinden tahsil ettiğini, bu suretle sözleşmeye aykırı davrandıklarını, 17/06/2016 tarihinde davalılara ihtarname gönderilerek sözleşmenin feshedildiği bildirilip 3 gün içinde fazladan tahsil edilen 3.690.953,44 TL.bakiye alacağın iadesinin talep edildiğini, davalıların cevap vermediğini, bu tutarın 1.400.000,00 TL.lık kısmının sözleşmeye istinaden çek olarak verildiğini, taraflar arasında başkaca borç doğuracak bir ticari ilişki olmadığını, davalıların bu çekleri iade etmediğini belirterek davalılara vermiş oldukları çeklerin bedelsiz kalması nedeniyle iptali ve davalılara borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiş, davalı taraf ise sözleşme konusu yapının inşasının süresi içinde sözleşmeye uygun olarak tamamına yakın bir kısmının tamamlandığını, davacı tarafça gönderilen ihtarnameye cevap verilerek haksız istemlerinin reddedilip değişik iş dosyası kapsamında alınan rapora da itiraz edildiğini, davacı tarafa kendileri tarafından gönderilen faturalara yasal süre içinde itiraz edilmediğini, iade de edilmediğini, bu nedenle faturaların kabul edilmiş sayıldığını, D.iş dosyasında alınan bilirkişi raporundan ve kendilerine gönderilen ihtarnameden sonra dahi düzenlenen faturalara davacının itirazının olmadığını, düzenlenen faturaların davacı —- bildiriminin yapıldığını, dolayısıyla bu faturaların davacı şirket kayıtlarında da işlenmiş olduğunu, sözleşmenin tek taraflı feshinin dürüstlük kurallarına uymadığı gibi hakkın kötüye kullanımı niteliğinde olduğunu, inşaat maliyetinin üzerinde ilave 1.400.000,00 TL.bedelli çek keşide edilmesinin hayatın olağan akışına aykırı olup davacının iddiasını yazılı delille ispatlamak zorunda olduğunu, sözleşmenin ifası anında yapılan tüm masrafların satıcı ve taşeronlardan fatura alınmak suretiyle belgelendirildiğini, dolayısıyla inşaat maliyeti + %22,5 kar oranından fazla bedel talep edildiği iddiasının mesnetsiz olduğunu, dava konusu çeklerden bir kısmının takibe konu edildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Davacı taraf davalı tarafça düzenlenen faturalara teknik bilgi ve kabiliyet isteyen faturalar olduğundan detaylara hakim olunamayacağından itiraz edilmediğini, delil tespiti yapılıncaya kadar faturaların bir anlam ifade etmediğini, davalının bedelsiz ve sahte fatura girişimi olduğunu ileri sürmüş, davalılar ise bu iddiaları kabul etmeyerek dava açıldıktan sonra dahi kalan bakiyenin tamamına ilişkin olarak son faturanın düzenlenmesinin davacı tarafça talep edildiğini, bu doğrultuda kesilen 31/08/2016 tarihli faturanın da davacı tarafça kabul edildiğini, iade edilmediğini, dava açıldıktan sonra dahi davacının fatura talep etmesinin bu davayı açmakta kötü niyetli olduğunun göstergesi olduğunu, davacıya bu iş için toplamda 5.275.443,09 TL.tutarlı fatura kesildiğini, bu tutarın davacı kayıtları ile uyuştuğunun inceleme ile tespit edileceğini savunmuştur.
Taraflar arasında varlığı kabul edilen sözleşmeyle davacıya —- anahtar teslimi olarak yapılması işinin davalıların oluşturduğu adi ortaklık tarafından üstlenildiği, sözleşmede belli bir ücret kararlaştırılmadığı, yüklenicinin yapılacak işi maliyet+%22,5 kar ile çalışacağının kabul edildiği görülmüştür.
Davacının dava konusu ettiği çeklerin bu sözleşme kapsamında davalı tarafa verildiği uyuşmazlık konusu değildir.
Davacı tarafça dayanılan —- davacı tarafın müracaatı ile sözleşme konusu inşaat üzerinde inceleme yapılarak bilirkişi raporu alınmıştır. Raporda, henüz tamamlanmamış durumda bulunan villada yapılan işlerin maliyetinin KDV dahil 1.222.057,60 TL. olduğu, sözleşmeye uygun şekilde müteahhidin kar miktarının 274.962,96 TL.olabileceği, dolayısıyla işin toplam maliyetinin 1.497.020,56 TL.olduğu açıklanmış, bu rapora davalı tarafından itiraz edildiği görülmüştür. Davacı taraf, iş bu D.İş dosyasına dayanarak davalı tarafa yaptığı ödemelerden tespit raporunda belirlenen tutarı düştüğünde davalı tarafa 3.690.953,44 TL.fazla ödeme yaptığını belirterek sözleşme kapsamında verdiği 1.400.000,00 TL.toplam tutardaki çeklerden ötürü borçlu olmadığının tespitini talep etmiş, davalı tarafa gönderdiği —- tarihli ihtarname ile sözleşmeyi feshettiğini bildirerek söz konusu tutarın davalı tarafça ödenmesini talep ettiği görülmüştür.
Davalılar vekili 11/01/2017 tarihli dilekçesi ekinde taraflar arasında düzenlenen 04/10/2016 tarihli sulh ve ibra sözleşmesini dosyaya sunmuştur. Dayanak sulh ve ibra sözleşmesinin konusunun davalıların gerek icra takibine konu edilen gerekse henüz takibe konulmayan çekler ile, çek ile henüz teminat altına alınmayan cari hesaptan kaynaklı doğmuş muaccel alacağının toplam 1.457,000,00 TL.olduğunun kabulüyle bu bedelin tasfiyesine ilişkin tarafların hak ve yükümlülüklerinin belirlenmesi olduğu, iş bu sözleşmenin mahkememizde görülen davadan bağımsız olup, bu dava nedeniyle tarafların haklarının saklı olduğu protokolde belirtilmiştir. Dayanak protokolde mahkememiz dosyasında dava konusu edilen çeklerin sayıldığı görülmüştür.
Davacı vekili, —- duruşmada taraflar arasında düzenlenen sulh ve ibra protokolü uyarınca bu davanın konusunu teşkil eden çekleri iade aldıklarını ve düzenlenen protokol gereği davalı tarafa yeni çekler verdiklerini, bu protokolün mahkememizce dikkate alınmaması gerektiğini beyan ve imza etmiştir.
Tarafların tacir oluşu göz önünde bulundurularak gerek davacı, gerekse adi ortaklığı oluşturan davalı şirketlerin ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş, 01/07/2017 günlü rapor alınmıştır. Raporda dayanak sözleşme kapsamında davacının davalı tarafa yaptığı, ödemeler ve davalı tarafça bu iş kapsamında düzenlenen faturalar incelenmiş, davacının davalıya 5.187,974 TL.ödeme yaptığı, davalı tarafın düzenlediği tüm faturaların davacı kayıtlarında yer aldığı, ibra sulh protokolü tarihi itibariyle taraf ticari defterlerinde protokol kapsamında yer alan çeklerin mevcut olduğu, 04/10/2016 sulh tarihi itibariyle taraf defterlerinde borcun protokol tutarı ile uyumlu olduğu tespit edilmiştir.
Yapılan yargılama, toplanan deliler, alınan bilirkişi raporuyla taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesi uyarınca davalıların düzenlediği tüm faturaların davacı tarafından — formlarıyla bildiriminin yapıldığı, faturaların ticari defterlerinde kayıtlı olduğu 6102 sayılı Kanunun 21/2 maddesi (6762 sayılı yasanın 23.maddesi)uyarınca faturayı alan davacının aldığı tarihten itibaren 8 gün içinde içeriği hakkında bir itirazda bulunmamakla fatura içeriğini kabul etmiş sayılacağı, davacının davalıların düzenlediği faturaları ticari defterlerine işlemiş, vergi dairesine bildirimini yapmış, faturaları iade etmemiş olduğu, davacı tarafça her ne kadar davalının düzenlediği faturaların teknik bilgi ve kabiliyet isteyen konular olduğu, detaylara hakim olunmadığı için itiraz edilmediği, durumun delil tespitinden sonra anlaşıldığı ileri sürülmüş ise de dayanak delil tespiti dosyasında düzenlenen raporun davacı şirket yetkilisine —- tarihinde tebliğ olduğu, buna rağmen davalı tarafça düzenlenen 30/06/2016 tarihli faturanın da davacı tarafça ticari defterlere kaydının yapıldığı, faturaya itiraz edilmediği ve hatta dava açıldıktan sonra dahi davalının bu iş için düzenlediği 31/08/2016 tarihli faturanın da davacı tarafça kaydının yapıldığı, davacının sözleşme kapsamında davalı tarafa teslim ettiği sonra da aralarında düzenlenen protokol uyarınca saptanan borç için yeni çekler vermesi nedeniyle geri aldığı dava konusu çeklerin bedelsiz kaldığını ispatlayamadığı mahkememizce kabul edilerek davanın reddine karar verilmiştir. Mahkememiz kararı davacı tarafça istinaf edilmiş —-. Sayılı kararı ile mahkememiz kararının kaldırılmasına karar verilmiştir. Daire kararında”……. Mahkemece, sözleşme kapsamında yüklenici tarafından kesilen faturaların davacı iş sahibi şirket tarafından itiraz/iade edilmeden ticari defter kayıtlarına işlendiği belirtilerek davaya konu çeklerin bedelsiz kaldığı isbatlanamadığından bahisle davanın reddine karar verilmiştir. Davacı, yapılmayan işlerin de fatura kapsamında talep edildiğini ileri sürmüştür. Hemen belirtilmelidir ki faturalara itiraz edilmemiş olması (hatta deftere işlenmiş olması halinde dahi) fatura kapsamında belirtilen işlerin yapılıp teslim edildiği anlamına gelmez. Sözleşmenin varlığının kabulü halinde faturaya itiraz edilmemiş olması sadece faturada belirtilen miktar ve tutarın kabul edilmiş olduğu anlamına gelir. Başka bir ifadeyle işin yapılıp teslim edildiğinin isbatı halinde itiraza uğramayan fatura kapsamındaki işlerin miktarı ve tutarı aksi isbatlanıncaya kadar geçerli kabul edilecektir. Yapılan açıklamalara göre somut olaya bakıldığında taraflar arasındaki uyuşmazlık iş bedeline ilişkindir. Sözleşme bedeli maliyet + kâr esasına göre kararlaştırılmıştır. Buna göre yapılan işin bedeli, işin yapıldığı yılın piyasa rayiçlerine göre belirlenmesi ve sözleşmede kararlaştırılan kâr oranı da hesaplanarak toplam sonucuna göre maliyetinin hesaplanması, bundan ihtilafsız olan veya kanıtlanmış ödemelerin mahsup edilerek saptanması gerekir. Bu durumda mahkemece faturalar itiraz edilmeksizin davacı defterine kaydedilmiş olduğu belirtilerek davanın isbatlanamadığına ilişkin gerekçesi hatalı olmuştur. O halde, mahallinde bilirkişi marifetiyle inceleme yapılacak işlerin maliyetinin belirtilen ilke ve esaslara uygun yol ve yöntemle belirlenmesi ve sonucuna göre yeniden esas hakkında karar verilmek üzere dosyanın mahal mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.”denilmiştir.
Dosya mahkememize gönderilmekle yeniden esas numarası almış ve yargılamaya devam olunmuştur. Davacı vekili dava konusu çek bedellerinin ödendiğini davanın istirdat davasına dönüştüğünü beyan etmiştir.
Davalının yaptığı işler karşılığı hak ettiği iş bedelinin saptanması (işin yapıldığı yıl piyasa rayiç bedellerine göre belirlenip sözleşmede kararlaştırılan kar oranı da hesaplanmak suretiyle), davacının yaptığı ödemeler göz önünde bulundurularak davacının davalıya borçlu olup olmadığının tespiti yönünden keşfen inceleme yapılmış, keşif sırasında bilirkişiler —– inceleme yapabilmek için—– işlem dosyasının bir suretinin istenmesi, ayrıca taraflardan yapılan işlerle ilgili projeler, yapılmış ——- dosyaya kazandırılması gerektiğini ifade etmişlerdir. Davalılar vekili 23/06/2020 tarihli dilekçesinde dava konusu sözleşmede kararlaştırılan işe ilişkin projeler ve yapılmış olan imalatlar ile ilgili metraj çalışmalarının istendiğini ancak söz konusu projelere ulaşılamadığını beyan etmiştir. Davacı vekili de aynı yönde beyanda bulunmuştur—- dava konusu villaya ilişkin işlem dosyası istenmiş,ancak gelen cevabi yazılarda —düzenlenen 25/03/2015 tarihli durum tespit tutanağı dışında hiçbir belgenin bulunmadığı bildirilmiştir. Bilirkişi heyetince düzenlenen 20/01/2021 tarihli rapora davalı —- tarihli ek rapor alınmıştır.
Bilirkişi heyeti dosyada sunulan deliller ve keşfen yapılan inceleme neticesinde,—- tarihli bilirkişi raporunda maliyet ve müteahhit karı toplamının—-, taraflar arasında imzalanan 04/10/2016 tarihli protokolde de cari hesaptan doğan muaccel alacağın 1.457.000 TL.olarak kabul edildiğini, keşif sırasında—- ilişkin— bitirilmemiş olup — eksik ölçü ve ——– görülmesi mümkün olmayan imalatların hesap ve tespiti için gerekli —- 1.457.000 TL.olarak kabul edileceğini açıklamıştır.
Davacı vekilinin 23/11/2016 tarihli duruşmada dava konusu çek bedellerinin ödendiğini, davaya istirdat olarak devam ettiklerini beyan ettiği, davalının aynı duruşmada karşılıklı —-gereği bir kısım nakit bir kısmıda sıralı çek alınmak suretiyle ödeme yapıldığını ancak bunun ödeme anlamına gelmediğini beyan ettiği sunulan protokolde başlatılan icra takipleri ile henüz takibe konu edilmeyen çeklerin sayıldığı, protokolün 3.2 maddesi ile davacının yeni çekler verdiği, protokolün 3.4 ve 3.5 maddelerinde daha önce verilip davaya da konu olan çeklerin davacıya iade koşullarının düzenlendiği, davacı vekilinin 15/02/2017 tarihli duruşmada çekleri iade alıp protokol gereği yeni çekler verdiğini beyan ve imza ettiği, bu konuda sunduğu 02/10/2017 tarihli dilekçede tedbir kararı verilmeyip dava konusu çekler takibe konulmaya başlayınca kalan çeklere ilişkin protokol düzenlenip, ödemelerin gerçekleştiğini bu nedenle davaya istirdat olarak devam ettiklerini beyan ettiği, davalılar vekilinin 08/01/2020 tarihli duruşmada davaya konu çeklerin büyük bir kısmının takibe konu edilmediği, bizzat davacı tarafından iade alınıp yerine başka çekler verilerek ödeme yapıldığı yönünde beyanda bulunduğu, anlaşılmakla bu durumda davaya konu toplam 1.400.000 TL. Tutarlı çek bedellerinin ödendiği sonucuna varılarak davacının davalılara yaptığı ödeme miktarı ile yapılan işin bedeli karşılaştırıldığında davacının davalılara 1.400.000 TL.fazla ödeme yaptığı sonucuna ulaşılarak davanın kabulüne 1.400.000,00 TL’nin davalı taraftan istirdadına dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-DAVANIN KABULÜNE, 1.400.000,00 TL’nin davalı taraftan istirdadına
2-Karar harcı 95.634,00 TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 23.908,50 TL harcın mahsubu ile bakiye 71.725,50TL harcın davalılardan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
3-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 23.908,50 TL harcın davalılardan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 34,25 TL ilk masraf, 250,85 TL tebligat ve müzekkere gideri, 4.600,00 TL bilirkişi ücreti, 419,90 TL.si keşif yolluğu, 325,00 TL yol gideri olmak üzere toplam 5.630,00 TL yargılama giderinin davalılardan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
5-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde —-vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6- Davalı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
7-Davalılar tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davalı tarafa iadesine,
HMK 345. Maddesi hükmü uyarınca kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalılar vekilinin yüzlerine karşı oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.