Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/527 E. 2023/318 K. 18.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/527 Esas
KARAR NO : 2023/318

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/01/2016
KARAR TARİHİ : 18/04/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının müvekkili şirketten ürün ve hizmet satın aldığını, karşılığında 31/05/2013 tarihli——numaralı 35.854,30 TL.bedelli bir adet fatura düzenlendiğini, davalının fatura alacağından doğan borcunu ödemediğini, müvekkilinin alacağını tahsil amacıyla——-esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, davalının takibe, yetkiye, borca ve fer’ilerine haksız ve mesnetsiz olarak itiraz ettiğini takibin durduğunu iddia ederek davalının itirazının iptaline, takibin devamına, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin ikametgahının—- ilçe sınırları dahilinde olması nedeniyle yetkili mahkemenin —- Asliye Hukuk Mahkemesi(Ticaret Mahkemesi sıfatıyla)olduğunu, müvekkilinin davacıdan hiçbir şekilde malzeme ve hizmet almadığını, 31/05/2016 tarihli faturadaki imzanın müvekkiline ait olmadığını, faturayı imzalayan kişinin müvekkili ile herhangi bir ilgisinin olmadığını, söz konusu faturadan icra takibinden sonra haberdar olduğunu, bu nedenle haklı olarak icra takibine itiraz ettiklerini belirterek davanın reddine ve davacının %20’den az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini savunmuştur.

İNCELEME ve GEREKÇE:Dava, hukuki niteliği itibari ile; İİK. 67.maddesinde düzenlenen itirazın iptali davası olup getirtilen —-.İcra Müdürlüğünün—–sayılı dosyasında davacının davalı hakkında faturaya dayalı alacak nedeniyle takip başlattığı, ödeme emrinin tebliği ile davalı vekilinin süresinde takibe itiraz ettiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği, açılan davanın süresinde olduğu görülmüştür.
İlgili davanın ilk olarak; mahkememizin —– sırası üzerinden incelemeye alındığı;—–numarası ile ; davalının icra takibine itirazında yetkisizlik itirazında bulunduğu, itirazında açıkça akdi ilişkiyi inkar etmediğinden, para alacağına ilişkin icra takibinde yetkili icra dairesinin TBK’nın 89. maddesi hükmüne göre tayin edileceğinden alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yeri icra dairesi yetkili olduğundan davalının icra dairesinin yetkisine yönelik itirazın yerinde olmadığı, davalının süresi içerisinde mahkemenin yetkisine itirazında bulunduğu, davalının cevap dilekçesinde taraflar arasındaki akdi ilişkiyi kabul etmediği, bu sebeple TBK’nın 89. maddesinin davada uygulanamayacağı gerekçesiyle mahkemenin yetkisizliğine karar verildiği, hükmün davacı vekili tarafından temyiz edildiği anlaşılmıştır.Yargıtay —- HD’nin 08/04/2019 tarih —— sayılı ilamı ile; Davalının icra müdürlüğünün ve mahkemenin yetkisine itirazı halinde öncelikle icra müdürlüğünün yetkisi incelenmeli, icra müdürlüğü yetkili değilse, mahkeme kendi yetkisini incelemeden davanın usulden reddine karar verilmelidir. Somut olayda davalının icra müdürlüğünün yetkisine yapmış olduğu itiraz ilk olarak incelenmiş ise de davalının itiraz dilekçesinde akdi ilişkiyi inkar etmemesi ve bir miktar para alacağına ilişkin takipte yetkili icra dairesinin TBK’nın 89. maddesi uyarınca tayin edilebileceğinden, para borçlarının alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde talep edilebileceği belirtilmek suretiyle icra dairesinin yetkisine yapılan itirazın reddine karar verilmiş bilahare mahkemenin yetkisine yapılan itirazın ise bu kez cevap dilekçesiyle akdi ilişkinin inkar edilmesinden dolayı TBK’nın 89. maddesi hükmü uygulanmayacağı gerekçesiyle mahkemenin yetkisizliğine karar verilmiş olması, her iki itiraza yönelik incelemeyi çelişkili kılmıştır. Mahkemece yapılacak iş öncelikle icra takibinin fatura alacağı ve cari hesaba dayanması hususu dikkate alınmak suretiyle bu husustaki deliller toplanıp ön sorun olarak icra dairesinin yetkisine yapılan itirazın değerlendirilmesi gerekir. Bu araştırma yapılmadan akdi ilişkinin kabul edilip edilmemesine göre birbiriyle çelişen gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır; şeklindeki kararı ile dosyanın bozulduğu ve mahkememiz esas numarası üzerine kaydı yapılmıştır.

Mahkememizin 18.04.2023 tarihli celsesindeki tespitler de dikkate alınarak ilgili celsede Yargıtay ilamı uyarınca icra dairesinin yetki hususunda değerlendirme yapılıp konusu bir miktar para alacağına dayalı takipte yetkili icra dairesi TBK m. 89’a göre tayin edileceğinden para borçları da alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde talep edilebileceğinden davalının icra dairesinin yetkisine yönelik itirazının reddine karar verilmiştir. Yine aynı celsede davalının mahkememizin yetkisine yönelik yapılan itirazının değerlendirilmesinde dosyadaki delil durumu ve taraflar arasındaki ilişki de dikkate alındığında (davalının defterlerinde davacının fatura borcu kayıtlı olduğu anlaşıldığından aralarındaki akdi ilişkiyi inkarının sonuç doğurmayacağı ) TBK m. 89 gereğince ve HGK kararlar doğrultusunda davalının mahkememizin yetkisine yapmış olduğu itirazın da reddine karar verilmiştir.

Mahkememiz ara kararı gereği; davalı tarafın 2013- 2014 yıllarına ilişkin ticari defter ve dayanak kayıtlarının ve BA BS formlarının incelenerek, takip konusu yapılan 1 adet faturadan kaynaklanan davacı tarafın takip tarihi itibariyle alacağının olup olmadığı ve varsa miktarının tespiti hususlarında rapor hazırlanmak üzere —–Asliye Hukuk Mahkemesine talimat yazılmasına karar verildiği; Talimat raporunda özetle; Davalı taraf işlemiş faize de itiraz etmiştir. Davacı taraf 10.095,23-TL reskont avans faizi işletmiş ancak davalı tarafın icra takibi tarihinden önce davalıya temerrüde düşürdüğüne ilişkin dosyada bilgi ve belge bulunmamaktadır. Ayrıca davalı ticari ilişki ve malın teslimini red etmektedir. Malın davalıya teslim edilip edilmediğine ilişkin dosyada bir bilgi yoktur. —- davalının çalışanı mıdır. Yoksa nakliyece midir Nakliyeci ise nakliye taşıma evrakv/irsaliye ve davalıya ne şekilde teslim edildiği bilgisine ulaşılmasında dosya açısından faydalı olacağı kanaatinde olmakla beraber davalının ticari defterinde söz konusu faturanın kayıtlı olduğu bu durum taraflar arasında bir ticari ilişkinin varlığını ortaya koyduğu ; şeklinde beyan ve mütalaada bulunulmuştur.

Talimat raporu dosyaya döndükten ve taraf vekillerine tebliğ edildikten sonra; 2013-2014 yıllarına ilişkin ticari defter ve dayanak kayıtları ile tüm dosya kapsamının ve mevcut bilirkişi raporunun incelenerek ve tarafların tüm iddia ve itirazlarının değerlendirilerek, takip konusu yapılan 1adet faturadan kaynaklanan davacı tarafın takip tarihi itibariyle alacağının olup olmadığı ve varsa miktarının tespiti hususlarında bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiş olup; raporda ; Tüm dava dosyası kapsamında belgeler ve davalı ticari defterlerini inceleyen bilirkişi raporu ile davacının 2013 yılı yasal ticari defterleri, kayıtları ve dayanak belgeleri üzerinde yaptığım incelemeler ve değerlendirmelerim neticesinde sonuç ve kanaatim aşağıya çıkarılmıştır. Davacı —– incelenen 2013 yılı yasal ticari defterlerinin ; 6102 sayılı TTK’nın ve 213 sayılı VUK’nun ticari defterlere ilişkin madde hükümlerine uygun esaslarda tutuldukları, açılış kapanış noter tasdiklerinin kanuni sürelerinde yapılmış, onaylı oldukları, ticari defterlerin birbirini doğruladığı ve sahipleri lehine delil niteliklerinde oldukları tespit edilmiştir. Davacının, davalı adına düzenlediği 35.854,30 TL. tutarlı İrsaliyeli faturanın davacının yevmiye defterinin 31.05.2013 tarihli —– nolu yevmiye maddesinde kayıtlı olduğu, Davalının ticari defterlerinde inceleme yapılarak düzenlenen bilirkişi raporuna göre söz konusu faturanın davalının ticari defterlerinde kayıt görmüş olduğu olduğu, KDV hariç 30.385,00 TL. fatura tutarının, davacının mükellefi bulunduğu —– Vergi dairesine 2013/ Mayıs döneminde Form Bs ile davacı tarafından beyan edildiği tespit edilmiştir. davacının söz konusu 31.05.2013 tarih,—– nolu ve 35.854,30 TL. tutarlı faturası altında eksiksiz teslim alan kısmında —— TIf. Numarası bulunduğu, tespit edilmiştir. Dosya kapsamında bulunan ve incelenen davalı—— 2013 yılı yevmiye defterinde, söz konusu faturanın 31.05.2013 tarih ve —–nolu yevmiye maddesinde, kayıtlı olduğu tespit edilmiştir. Nihai karar Sayın mahkemenin takdirlerinde olmak üzere ; Davacı —–Davalı —- 1 adet Faturadan kaynaklanan 35.854,30 TL. alacağının bulunduğu, Taraflar arasında sözleşme akdedilmediği, davalının ödeme ediminin belirsiz olduğu ve TBK madde 117’e göre Davacının ihtarname keşide etmemiş olduğu, davalının bu nedenlerle temerrüde düşmediği, davacı tarafından işlemiş faiz talep edilemeyeceği, Taraflar tacir olduklarından—– sayılı yasaya istinaden ; Davacının 35.854,30TL. asıl alacağına 10.12.2015 takip tarihi itibariyle 10,50 ve değişen oranlarda avans faizinin uygulanması gerekeceği ; beyan ve mütalaa edilmiştir.
Tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; tarafların ticari defterlerinin kanuna ve usulüne uygun tutulmuş olduğu anlaşılmakla sahipleri lehine delil teşkil ettiği, yapılan defter incelemeleri neticesinde alınan raporlarda da görüldüğü üzere davacının , davalı taraf adına düzenlediği 35.854,30 TL bedelli irsalileyi faturanın davacının yevmiye defterinin 31.05.2013 tarihli —– numaralı yevmiye defterinde kayıtlı olduğu ve davalının ticari defterlerinde yapılan incelemede de bahsi geçen faturanın davalının ticari defterlerinde kayıt görmüş olduğu ayrıca yine yasal defterleri ve bilirkişi raporlarını destekler nitelikteki bs formuyla da tespit edildiği anlaşıldığından az yukarıda Yargıtay ilamı doğrultusunda yapılan icra ve mahkeme yetkisine yapılan itiraz gerekçeleri de dikkate alındığında davanın kabulüne karar verilerek —— sayılı takip dosyasındaki itirazın iptaline karar vermek gerekmiş , davacı tarafından davalının temerrüde düşürüldüğü usulünce ispatlanamadığından yasal şartları oluşmayan faiz talebinin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜ ile ;
1-Davalının —-İcra Müdürlüğünün ——Esas sayılı dosyasındaki itirazın kısmen iptali ile , takibin 35.854,30 -TL asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren %10,50 ve değişen oranlarda avans faizi uygulanmasına,
2-Gecikmiş gün faizi talebinin REDDİNE,
3-Hüküm altına alınan 35.854,30 TL asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine ,
4-Karar harcı 2.449,20 TL’den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 554,96 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.894,24 TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
5-Davacı tarafından dava açılırken peşin olarak yatırılan 29,20 TL başvuru, 545,96 TL peşin nispi harç olmak üzere toplam ‭575,16‬ TL’nin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 895,00 TL tebligat ve müzekkere gideri, 1.700,00 TL bilirkişi masrafı olmak üzere toplam 2.595,00 TL yargılama giderinin kabul ve ret oranları gözetilerek 2.024,10 TL’sinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı tarafından yapılan bir yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
8-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T’deki esaslara göre belirlenen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T’deki esaslara göre belirlenen ve reddedilen miktarı geçmemek üzere 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
10-Dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda verilen kararın gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 345. maddesi uyarınca 2 hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer eş değer Mahkemesine verilecek usulüne uygun istinaf dilekçesi ile —–Bölge Adliye Mahkemesi İstinaf Yasa Yoluna başvurabileceği belirtilerek verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.